Film , Cennet gibi diyarlarda geçiyor.Bir savaş var ama nedeni önemli değil .biri asker diğerinin asi olmasına sebeplerin ne olduğuna yani politakaya değinmek yerine onların insani taraflarının öyküsü. Bence dünyanın öte yanından birisi izleseydi kendi ülkesindeki azınlıklarla ilgili bir şey bulacaktı.türkiye'nin değil her yerdeki ortak bir durumu anlatıyor.
Bence filmin konusu için azınlık ile çoğunluk arasında kalan savaşta iki taraftan da kaçmak zorunda olan 17 yaşındaki bir kızın bu kirli dünyada yaşam mücadelesi.
Ayrıca dikkat ettim de Reha Erdem sinemasında baş roller çoğunlukla kadın . Bence yönetmenin filmi çekerken ki gayesi kürt sorunu gündeme getireyim değil, sanatsal anlamlı evrensel bir şey anlatmak.
Gereksiz yere uzatıldığını düşünüyorum. Mesele daha kısa bir zamanda seyirciye aktarılabilirdi herhangi bir duygu kaybı olmadan. Düşünce ve konu güzel ancak bu konu ve düşünce daha iyi yoğurulabilirdi bence.
Jin taş taşımaya gittiğinde iş verenin Jin'e karşı kötü niyetini anlayan atın hırçınlaşıp adama kişnemesi filmdeki en hoş sahnelerden biriydi sanırım. Hayvanları hep yadırgayan, birini aşağılarken bile ''hayvan'' diye hitap eden biz insanoğlunun aslında hayvanlardan öğrenmesi gereken çok şey var: kainata dair, doğaya dair; iyliğe, güzelliğe, var oluşa dair. Reha Erdem de bunu bize bilhassa son filmlerinde sürekli hatırlatıyor. Jin de yaşamak için çalıyor, bir amacını gerçekleştirmek için para kazanıyor, silahı var ama sadece başkalarını korkutmak için kullanıyor, iyilik yapmaktan kaçınmıyor zararsız olanlara; tıpkı bir hayvan gibi, tıpkı Kosmos gibi.
Hem gece hem gündüz çekimlerinde gerçekten başarılı çekimler yapılmış, mağaralar, sisli havalar, tabiat sizi alıp o dağlara götürüyor, üfürükten değil gerçekten dağın taşın tozunu toprağını yutarak çekilmiş film,takdir ettim, film doğrudan bir şey anlatmıyor size, ki bu yüzden diyaloglar son derece az, film size dağdaki yaşamı,yokluğu,yok oluşu, kaçışı,el mahkumluğunu ve çaresizliği resmediyor.
Film savaşın gölgesindeki hayvanların çırpınışlarını kareliyor,
Film savaşın her iki tarafta da yokluğa sebep olduğunu anlatıyor,
Film kaplumbağa hızında da olsa barışa bir zeytin dalı uzatıyor,
Film dağdakilerin kendi kabına pisleyenler değil, düşmanının yaralarını saran, hayvanların yarasını saran bir insan olduğunu gösteriyor,
Jin, neden dağdadır filmin sonlarında anlarız ancak ama değişen hiçbir şey yokken neden oradan ayrılmak ister bunu hiç bilemeyiz. Başlangıçta söylenen Kürtçe türkü Kürtlerin mücadelesi içinde bir önem arz etmiyormuş. Türkünün bizim işitemediğimiz devam bölümü "Kürtlerce beğenilen, akıllarda yer edinen, umudu canlı tutan" kısmıymış. Hal böyle olunca yoldaşından dinlediği bu türkü nasıl olmuşta Jin'i yeni bir yaşam arayışına itmiştir?
Yaşlı ve hasta kadın evde yalnız bırakılmıştır ve çok iyi İç Anadolu ya da Ege Türkçesi konuşmaktadır zinhar Kürtçe değil. Hadi elektriği anladık da tek haneli görünen bir köy evinde telefonun ne işi var?
Tedavi olmadığı halde yürüyebildiğini gördüğümüz için hafif yaralı olduğunu anladığımız asker dağda tek başına ve arkadaşları, birliği onu o halde bırakmış. Hadi canım.
Operasyonların bağıra çağıra türkü söylenerek yapıldığını, askerlerin dağda cep telefonu kullanmasının serbest olduğunu bilmiyorduk. Öğrenmiş olduk. Ne dokunaklıydı değil mi telefonla he... Devamı
Jin, neden dağdadır filmin sonlarında anlarız ancak ama değişen hiçbir şey yokken neden oradan ayrılmak ister bunu hiç bilemeyiz. Başlangıçta söylenen Kürtçe türkü Kürtlerin mücadelesi içinde bir önem arz etmiyormuş. Türkünün bizim işitemediğimiz devam bölümü "Kürtlerce beğenilen, akıllarda yer edinen, umudu canlı tutan" kısmıymış. Hal böyle olunca yoldaşından dinlediği bu türkü nasıl olmuşta Jin'i yeni bir yaşam arayışına itmiştir?
Yaşlı ve hasta kadın evde yalnız bırakılmıştır ve çok iyi İç Anadolu ya da Ege Türkçesi konuşmaktadır zinhar Kürtçe değil. Hadi elektriği anladık da tek haneli görünen bir köy evinde telefonun ne işi var?
Tedavi olmadığı halde yürüyebildiğini gördüğümüz için hafif yaralı olduğunu anladığımız asker dağda tek başına ve arkadaşları, birliği onu o halde bırakmış. Hadi canım.
Operasyonların bağıra çağıra türkü söylenerek yapıldığını, askerlerin dağda cep telefonu kullanmasının serbest olduğunu bilmiyorduk. Öğrenmiş olduk. Ne dokunaklıydı değil mi telefonla her ikisinin de annelerini araması?
Yürüyerek, kamyonla, kamyonetle, otobüsle, bi sürü yol kat eder sonra bi bakarız her şeyini bıraktığı yere dönüvermiş.
Ya o karakolda gözaltındayken ağır yaralı olarak gelen yoldaşına bulunduğu yürek parçalayıcı edim. Neden?
Akabinde bi bu kadar kadar yürek parçalayıcı olan bir diğer şey, o sıcak çatışma ortamında hala cinsel taciz peşinde olan sapığın varlığı.
Sapık erkeklerimizi de o kadar da aşağılamayın lütfen, her ne kadar kızımızın üstü başı temiz görünüyorsa da aylardır yıkanmamıştır kesin. Kokusuna rağmen öpmek için mide gerektirir. Oysa ki aldığı dantelli taytını giymişken göreydik.
O küçük yörede (o yöre demişken o yöre o yöre değil aslında bu da filmin bir başka ayıbı) yeri yurdu belli hiç bir otobüs bileti satıcısı bu kadar aleni şekilde bir kıza asılamaz. Adamı deşerler.
Yoksa siz Jin'in girdiği evdeki kız çocuğu Leyla'nın fotoğrafının "hayat" adlı bir fotoğraf stüdyosunda çekildiğini fark edemediniz mi? Cık cık cık.
Heceleyerek okuduğu ders kitabı. Kamuflajın üstüne sırtına geçirdiği dikkat çekici renkli giysiler normalleşme özleminin ifadesiydi herhal?!
Araya cinsel taciz, üstüne de Kim Ku Duk (kendi kültürü içinde anlamı olan) özentisi hayvan metaforları, biraz börtü böcek. Ohh...
Birazcık akıl, ölen insanlara olsun birazcık saygı. Güzel görüntüler çekmek iyi film yapmak demek değildir. Savaşın çirkinliğini görsel olarak veremediği için beklenmedik anda yükselen seslerle, yönetmen insanları kendine getirmeyi sarsmayı amaçlamış olacak herhal ama korkufilmlerinde kullanılan yapay efektlerden öte bir anlam ifade etmesini sağlayamamış bu sesler.
Ayı dışında oyunculukların da kötü olduğu filmin, kirli savaşın doğal yaşama yaptığı tahribata işaret etmesi tek olumlu yanıydı.
"Hep sen mi ağladın hep sen mi yandın,
Bende gülemedim yalan dünyada
Sen beni gönlümce mutlu mu sandın
Ömrümü boş yere çalan dünyada.
Ah yalan dünyada,yalan dünyada
Yalandan yüzüme gülen dünyada
Sen ağladın canım ben ise yandım
Dünyayı gönlümce olacak sandım
Boş yere aldandım, boş yere kandım
Rengi gözümde solan dünyada
Ah yalan dünyada yalan dünyada
Yalandan yüzüme gülen dünyada"
Askere dağda bu güzel türküyü söyletiyorsan filmin devamında halkların kardeşliğini ulusal değil sınıfsal temelde ele alan en azından bir iki söz söylemen gerekmez mi? Sevgili yönetmenim.
Ama dağda olmayı bir kin, bir intikam öyküsü gibi gören, kendince denge politikası güden yönetmenden ulusal sorunun yansımaları konusunda ne dediğinin belli olmasını beklemek saflık olacak. Bu nedenle adının şapkalısının "kadın", şapkasızının "hayat" anlamına geldiğini öğrendiğimiz Jin öyküsü kimseye yaramayacak.
Birilerinin dediği gibi eğer bu film yönetmenin olaya ironik yaklaşımıyla ortaya çıkmış masalsı bir filmse fazla yaklaşmasın efendim.
Ve sevgili yönetmenim bu kadar romantizme dayanamayacağım için bi gün inşallah karşılaşmayız "bir çay bahçesinde mesela"...
a)Bir doğa filmi mi?
b)Politik bir film mi?
c)Kadın filmi mi?
d)Aidiyet filmi mi?
tüm bunları anlatmaya kalkıyorsan ve anlatamıyorsan
Reha Erdem hakikaten kötü bir yönetmen ama bu filmini beğendim..Reha’nın bazı sahnelerde ne yaptığını anlamak çok güç..Kendini çok geliştirmesi lazım..Filmlerindeki her sanise üzerinde emek harcaması lazım..
Film çok hassas bir konu üzerine kurulu..Zaten bu yüzden izledim filmi..Yönetmenin kosmos diye bir filmini izledikten sonra,başka filmini izlemezdim ama senaryo çekti beni filme..Bu film tabi ki yöresel/yerel bir film..Yönetmen yabancı izleyiciye hitap eden bir film yapmamış..Mesela bir Yeni zelanda’lı bu filmi seyretse,hiç bir şey anlamaz..Çünkü ne pkk bilinir oralarda,ne doğu bölgemizdeki gerçekler..!
Doğudaki erkeklerin psikolojik/sosyolojik durumları iyi aktarılmış..Kamyoncular iyi kötülenmiş..Doğudaki insanların geçim sıkıntıları iyi resmedilmiş..Doğu’nun doğal güzelliği,hayvanların insanlara bakışı iyi anlatılmış..Doğu’daki bir genç kızın okumakta zorlanması,yani siyasi eleştiri iyi yapılmış..Yönetmen bu konularda başarılı..Filmde dikkate değer bir çok sahne var..Mesela,Çan... Devamı
Reha Erdem hakikaten kötü bir yönetmen ama bu filmini beğendim..Reha’nın bazı sahnelerde ne yaptığını anlamak çok güç..Kendini çok geliştirmesi lazım..Filmlerindeki her sanise üzerinde emek harcaması lazım..
Film çok hassas bir konu üzerine kurulu..Zaten bu yüzden izledim filmi..Yönetmenin kosmos diye bir filmini izledikten sonra,başka filmini izlemezdim ama senaryo çekti beni filme..Bu film tabi ki yöresel/yerel bir film..Yönetmen yabancı izleyiciye hitap eden bir film yapmamış..Mesela bir Yeni zelanda’lı bu filmi seyretse,hiç bir şey anlamaz..Çünkü ne pkk bilinir oralarda,ne doğu bölgemizdeki gerçekler..!
Doğudaki erkeklerin psikolojik/sosyolojik durumları iyi aktarılmış..Kamyoncular iyi kötülenmiş..Doğudaki insanların geçim sıkıntıları iyi resmedilmiş..Doğu’nun doğal güzelliği,hayvanların insanlara bakışı iyi anlatılmış..Doğu’daki bir genç kızın okumakta zorlanması,yani siyasi eleştiri iyi yapılmış..Yönetmen bu konularda başarılı..Filmde dikkate değer bir çok sahne var..Mesela,Çanakkale’den geldim ben deyip sonrasında ’’hiç insan öldürmedim ben’’ diyen askerin mağaradaki sahnesi çok iyiydi..Çanakkale seçimi de harika..
Sabırla izlenmesi gereken,ileride bu konularda film çekmek isteyenlere rehber bir film olmuş.10/7,4
@rabiaerke
1 yıl önce
@dream_master
8 yıl önce
Bence filmin konusu için azınlık ile çoğunluk arasında kalan savaşta iki taraftan da kaçmak zorunda olan 17 yaşındaki bir kızın bu kirli dünyada yaşam mücadelesi.
Ayrıca dikkat ettim de Reha Erdem sinemasında baş roller çoğunlukla kadın . Bence yönetmenin filmi çekerken ki gayesi kürt sorunu gündeme getireyim değil, sanatsal anlamlı evrensel bir şey anlatmak.
@hontt
9 yıl önce
10 / 10
@senadir
10 yıl önce
@no_education
10 yıl önce
@duendevs
10 yıl önce
@yorgun_nihilist
10 yıl önce
7.6 / 10
Film savaşın gölgesindeki hayvanların çırpınışlarını kareliyor,
Film savaşın her iki tarafta da yokluğa sebep olduğunu anlatıyor,
Film kaplumbağa hızında da olsa barışa bir zeytin dalı uzatıyor,
Film dağdakilerin kendi kabına pisleyenler değil, düşmanının yaralarını saran, hayvanların yarasını saran bir insan olduğunu gösteriyor,
Film savaşma, barış diyor...
@poormf
11 yıl önce
2 / 10
Yaşlı ve hasta kadın evde yalnız bırakılmıştır ve çok iyi İç Anadolu ya da Ege Türkçesi konuşmaktadır zinhar Kürtçe değil. Hadi elektriği anladık da tek haneli görünen bir köy evinde telefonun ne işi var?
Tedavi olmadığı halde yürüyebildiğini gördüğümüz için hafif yaralı olduğunu anladığımız asker dağda tek başına ve arkadaşları, birliği onu o halde bırakmış. Hadi canım.
Operasyonların bağıra çağıra türkü söylenerek yapıldığını, askerlerin dağda cep telefonu kullanmasının serbest olduğunu bilmiyorduk. Öğrenmiş olduk. Ne dokunaklıydı değil mi telefonla he ... Devamı
Yaşlı ve hasta kadın evde yalnız bırakılmıştır ve çok iyi İç Anadolu ya da Ege Türkçesi konuşmaktadır zinhar Kürtçe değil. Hadi elektriği anladık da tek haneli görünen bir köy evinde telefonun ne işi var?
Tedavi olmadığı halde yürüyebildiğini gördüğümüz için hafif yaralı olduğunu anladığımız asker dağda tek başına ve arkadaşları, birliği onu o halde bırakmış. Hadi canım.
Operasyonların bağıra çağıra türkü söylenerek yapıldığını, askerlerin dağda cep telefonu kullanmasının serbest olduğunu bilmiyorduk. Öğrenmiş olduk. Ne dokunaklıydı değil mi telefonla her ikisinin de annelerini araması?
Yürüyerek, kamyonla, kamyonetle, otobüsle, bi sürü yol kat eder sonra bi bakarız her şeyini bıraktığı yere dönüvermiş.
Ya o karakolda gözaltındayken ağır yaralı olarak gelen yoldaşına bulunduğu yürek parçalayıcı edim. Neden?
Akabinde bi bu kadar kadar yürek parçalayıcı olan bir diğer şey, o sıcak çatışma ortamında hala cinsel taciz peşinde olan sapığın varlığı.
Sapık erkeklerimizi de o kadar da aşağılamayın lütfen, her ne kadar kızımızın üstü başı temiz görünüyorsa da aylardır yıkanmamıştır kesin. Kokusuna rağmen öpmek için mide gerektirir. Oysa ki aldığı dantelli taytını giymişken göreydik.
O küçük yörede (o yöre demişken o yöre o yöre değil aslında bu da filmin bir başka ayıbı) yeri yurdu belli hiç bir otobüs bileti satıcısı bu kadar aleni şekilde bir kıza asılamaz. Adamı deşerler.
Yoksa siz Jin'in girdiği evdeki kız çocuğu Leyla'nın fotoğrafının "hayat" adlı bir fotoğraf stüdyosunda çekildiğini fark edemediniz mi? Cık cık cık.
Heceleyerek okuduğu ders kitabı. Kamuflajın üstüne sırtına geçirdiği dikkat çekici renkli giysiler normalleşme özleminin ifadesiydi herhal?!
Araya cinsel taciz, üstüne de Kim Ku Duk (kendi kültürü içinde anlamı olan) özentisi hayvan metaforları, biraz börtü böcek. Ohh...
Birazcık akıl, ölen insanlara olsun birazcık saygı. Güzel görüntüler çekmek iyi film yapmak demek değildir. Savaşın çirkinliğini görsel olarak veremediği için beklenmedik anda yükselen seslerle, yönetmen insanları kendine getirmeyi sarsmayı amaçlamış olacak herhal ama korkufilmlerinde kullanılan yapay efektlerden öte bir anlam ifade etmesini sağlayamamış bu sesler.
Ayı dışında oyunculukların da kötü olduğu filmin, kirli savaşın doğal yaşama yaptığı tahribata işaret etmesi tek olumlu yanıydı.
"Hep sen mi ağladın hep sen mi yandın,
Bende gülemedim yalan dünyada
Sen beni gönlümce mutlu mu sandın
Ömrümü boş yere çalan dünyada.
Ah yalan dünyada,yalan dünyada
Yalandan yüzüme gülen dünyada
Sen ağladın canım ben ise yandım
Dünyayı gönlümce olacak sandım
Boş yere aldandım, boş yere kandım
Rengi gözümde solan dünyada
Ah yalan dünyada yalan dünyada
Yalandan yüzüme gülen dünyada"
Askere dağda bu güzel türküyü söyletiyorsan filmin devamında halkların kardeşliğini ulusal değil sınıfsal temelde ele alan en azından bir iki söz söylemen gerekmez mi? Sevgili yönetmenim.
Ama dağda olmayı bir kin, bir intikam öyküsü gibi gören, kendince denge politikası güden yönetmenden ulusal sorunun yansımaları konusunda ne dediğinin belli olmasını beklemek saflık olacak. Bu nedenle adının şapkalısının "kadın", şapkasızının "hayat" anlamına geldiğini öğrendiğimiz Jin öyküsü kimseye yaramayacak.
Birilerinin dediği gibi eğer bu film yönetmenin olaya ironik yaklaşımıyla ortaya çıkmış masalsı bir filmse fazla yaklaşmasın efendim.
Ve sevgili yönetmenim bu kadar romantizme dayanamayacağım için bi gün inşallah karşılaşmayız "bir çay bahçesinde mesela"...
a)Bir doğa filmi mi?
b)Politik bir film mi?
c)Kadın filmi mi?
d)Aidiyet filmi mi?
tüm bunları anlatmaya kalkıyorsan ve anlatamıyorsan
e) Hiç biri... 20/100
@fthgzl79
11 yıl önce
7.4 / 10
Film çok hassas bir konu üzerine kurulu..Zaten bu yüzden izledim filmi..Yönetmenin kosmos diye bir filmini izledikten sonra,başka filmini izlemezdim ama senaryo çekti beni filme..Bu film tabi ki yöresel/yerel bir film..Yönetmen yabancı izleyiciye hitap eden bir film yapmamış..Mesela bir Yeni zelanda’lı bu filmi seyretse,hiç bir şey anlamaz..Çünkü ne pkk bilinir oralarda,ne doğu bölgemizdeki gerçekler..!
Doğudaki erkeklerin psikolojik/sosyolojik durumları iyi aktarılmış..Kamyoncular iyi kötülenmiş..Doğudaki insanların geçim sıkıntıları iyi resmedilmiş..Doğu’nun doğal güzelliği,hayvanların insanlara bakışı iyi anlatılmış..Doğu’daki bir genç kızın okumakta zorlanması,yani siyasi eleştiri iyi yapılmış..Yönetmen bu konularda başarılı..Filmde dikkate değer bir çok sahne var..Mesela,Çan ... Devamı
Film çok hassas bir konu üzerine kurulu..Zaten bu yüzden izledim filmi..Yönetmenin kosmos diye bir filmini izledikten sonra,başka filmini izlemezdim ama senaryo çekti beni filme..Bu film tabi ki yöresel/yerel bir film..Yönetmen yabancı izleyiciye hitap eden bir film yapmamış..Mesela bir Yeni zelanda’lı bu filmi seyretse,hiç bir şey anlamaz..Çünkü ne pkk bilinir oralarda,ne doğu bölgemizdeki gerçekler..!
Doğudaki erkeklerin psikolojik/sosyolojik durumları iyi aktarılmış..Kamyoncular iyi kötülenmiş..Doğudaki insanların geçim sıkıntıları iyi resmedilmiş..Doğu’nun doğal güzelliği,hayvanların insanlara bakışı iyi anlatılmış..Doğu’daki bir genç kızın okumakta zorlanması,yani siyasi eleştiri iyi yapılmış..Yönetmen bu konularda başarılı..Filmde dikkate değer bir çok sahne var..Mesela,Çanakkale’den geldim ben deyip sonrasında ’’hiç insan öldürmedim ben’’ diyen askerin mağaradaki sahnesi çok iyiydi..Çanakkale seçimi de harika..
Sabırla izlenmesi gereken,ileride bu konularda film çekmek isteyenlere rehber bir film olmuş.10/7,4
@elfamorphosis
11 yıl önce
Eleştirildiği gibi inandırıcılık kaygısı taşıdığına inanmadığım, Kosmos kadar olmasa da etkilenerek izlediğim film/masal.
MüzikleriniHildur Gudnadottir yapmıştır.