Filmden ziyade şarkısını daha çok sevdiğim bir filmdir. Aşkı burada bulabilirsiniz, sonu insanı üzüyor, uzun olmasına rağmen insanı kendi içine çekiyor ve bağlıyor. Aşkın zenginlikle alakası olmadığını gerçekçi bir şekilde göz önüne seriyor. Jack ve Rose'un aşkına şahit olacaksınız. Ama 11 Oscar'lık değeri var mıdır emin değilim, yine de güzel film.
Tesadüfen yorumların negatifliği dikkatimi çekti ve yazmak istedim bende. Böyle bir filme nasılda olmamış, zaman kaybı diyebiliyorsunuz şaşırdım açıkçası. Kesinlikle izlenmesi gerekir bu filmin daha da ötesi yoktur. Bu arada beğenmeyenler arkadaşlar; gemi batarken bile müzik yapma çabası içinde olan grubun kafasını yaşıyorsunuz bence.
Notebook'la beraber en fazla şişirildiğini düşündüğüm filmlerin başında gelir...
Güzel bir film ;ama öyle tapılası bir aşk hikayesi yok.Zaten genel olarak herkes tarafından bilinen aşk filmlerinin ortak özelliği bu bence.Öyle abartılacak bir aşk hikayesi yoktur,bu konuda çok daha iyi filmler vardır;fakat bilinmedikleri için bu filmler abartılır.
İzlenebilir;ama izlemeyen de bir şey kaybetmez bana göre.
sinemada izlediğim en kötü filmdi. leonardo di capri daha çocuk yaşlarda harika oyunculuk sergilerken bu filmde vasattı(ki son 5 yıldır gerçek kimliğini buldu) kate winslet ise resmen bu filmle şişirildi. neymiş balgam atmayı bilmiyormuş da burjuva hayatından sıkılmış, sanarsınız bana tolstoy kendisi... cidden felaket filmlerini sevmem hatta bu tarihi trajediden duygu sömürüsünü aşkla sağlamaya çalışan bir filmi ise asla sevemem... belgesel olarak çekilseydi inanın daha başarılı olabilirdi...
İzlediğim en güzel filmlerden biriydi. Gördüğüm en iyi oyuncular vardı filmde. Filmin çıktığı ilk yıllarda ben yaşça çok büyük değildim. Onun için filmin detaylarını iyi hatırlamıyordum. Ama daha sonra defalarca izledim. Bir sonraki sahnede ne olacağını bile bile izliyorsunuz filmi, izlettiriyor kendini. 3D çıksın, ona da gideceğim. Yine izleyeceğim.
yıl 1900... popüler bir ingiliz yazar "futulity" isimli romanını piyasaya çıkarır. romanda; atlantik okyanusunda batan dev bir transatlantiğin öyküsü anlatılır. geminin adı da "titan"dır...
yıl 1912... nisan'ın 14'ü. zamanının ötesindeki titanic isimli gemi, 1.500 kadar yolcuyla birlikte okyanusun dibini boylar. hem de bu, geminin ilk yolculuğuydu...
benim titanic faciası ile tanışmam 1998 yılında lisede okurken, bir arkadaşımdan ödünç aldığım focus dergisinin 98-mart sayısını, sıkıldığım derslerde okumama denk gelir. dergi; bu trajik faciayı o ayın ana konusu olarak inceliyordu. epey ilgimi çekmişti ve bütün ayrıntılarıyla iyice öğrenmiş ve etkilenmiştim ! bu faciadan.
akabinde vizyona giren titanic filmini de yine sıkıldığım dersleri ekmek suretiyle gidip sinemada izlemiştim. o kadar etkilenmiştim ki ertesi gün yine gidip izlemiştim izmir'de. filmden önce dergiyi defalarca (o zamanlar bizde ne bilgisayar vardı, ne de zaten doğru düzgün bir internet ve bilgi kaynağı vardı ortalarda... Devamı
yıl 1900... popüler bir ingiliz yazar "futulity" isimli romanını piyasaya çıkarır. romanda; atlantik okyanusunda batan dev bir transatlantiğin öyküsü anlatılır. geminin adı da "titan"dır...
yıl 1912... nisan'ın 14'ü. zamanının ötesindeki titanic isimli gemi, 1.500 kadar yolcuyla birlikte okyanusun dibini boylar. hem de bu, geminin ilk yolculuğuydu...
benim titanic faciası ile tanışmam 1998 yılında lisede okurken, bir arkadaşımdan ödünç aldığım focus dergisinin 98-mart sayısını, sıkıldığım derslerde okumama denk gelir. dergi; bu trajik faciayı o ayın ana konusu olarak inceliyordu. epey ilgimi çekmişti ve bütün ayrıntılarıyla iyice öğrenmiş ve etkilenmiştim ! bu faciadan.
akabinde vizyona giren titanic filmini de yine sıkıldığım dersleri ekmek suretiyle gidip sinemada izlemiştim. o kadar etkilenmiştim ki ertesi gün yine gidip izlemiştim izmir'de. filmden önce dergiyi defalarca (o zamanlar bizde ne bilgisayar vardı, ne de zaten doğru düzgün bir internet ve bilgi kaynağı vardı ortalarda.) okumam, benim için filmi ayrıca bir "otopsi" bir "yeniden canlandırma" gözüyle de izlememi sağlamıştı. (ki james cameron, facianın gerçeğe birebir uygun olarak çekilmesi için çok çabalamıştır) o günden bugüne 2 kere sinemada izlemenin dışında, sayısız kez dijital ortamda izlemişimdir.
ve bu sene, facianın tam 100. yıldönümünde aynı filmin yeniden (tabi 3d furyasının bir uzantısı olarak) vizyona gireceğini öğrendiğim andan itibaren sevindirik bir haldeyim. çünkü bu; kafadan aynı filmi yeniden büyük beyazperde de izleme şansı demek idi. 3d olması da ekstra hediyeydi. sonuçta zamanında bir sürü oscar almış olan bu film, gişe hasılatı olarak yıllarca zirvede kalmıştı. ta ki geçen senelerde, yine james cameron'un sonraki filmi olan efsanevi avatar bu rekoru kırana kadar. james cameron'un "sinemada 3d olayına" nasıl bir evrim geçirttiğinden bahsetmeye de gerek görmüyorum. ondan daha iyi bir 3d derinliğine sahip bir film gelemedi hala.
bu olaya ayrı bir renk katması için bu hafta internetten focus dergisinin mart'98 sayısını bulup satın aldım. filmin vizyona girdiği bu gün elime geçti. beni birden 98 yılına, lise sıralarıma ışınladı adeta. kendime bir tür çember yaratma şansı buldum. dergiyi okudum. ve sanırım yarın sinemaya gidip titanic 3d'yi izleyeceğim.
Bir film, dünya çapında bu kadar hasılat elde ediyorsa insanların ortak bir noktasına hitap etmiş demektir. Ben ilk izlediğimde geminin bölünme sahnesinden oldukça etkilenmiştim. Sonuçta o günün şartlarında yapılmış en iyi görsel efektlere sahipti.
@vfv
12 yıl önce
@setenayfb
12 yıl önce
4.6 / 10
@stratdoctor
12 yıl önce
@ozge_fb
12 yıl önce
5.8 / 10
Güzel bir film ;ama öyle tapılası bir aşk hikayesi yok.Zaten genel olarak herkes tarafından bilinen aşk filmlerinin ortak özelliği bu bence.Öyle abartılacak bir aşk hikayesi yoktur,bu konuda çok daha iyi filmler vardır;fakat bilinmedikleri için bu filmler abartılır.
İzlenebilir;ama izlemeyen de bir şey kaybetmez bana göre.
@kaede
12 yıl önce
1 / 10
@mavimsi
13 yıl önce
9 / 10
@tathagatha
13 yıl önce
yıl 1912... nisan'ın 14'ü. zamanının ötesindeki titanic isimli gemi, 1.500 kadar yolcuyla birlikte okyanusun dibini boylar. hem de bu, geminin ilk yolculuğuydu...
benim titanic faciası ile tanışmam 1998 yılında lisede okurken, bir arkadaşımdan ödünç aldığım focus dergisinin 98-mart sayısını, sıkıldığım derslerde okumama denk gelir. dergi; bu trajik faciayı o ayın ana konusu olarak inceliyordu. epey ilgimi çekmişti ve bütün ayrıntılarıyla iyice öğrenmiş ve etkilenmiştim ! bu faciadan.
akabinde vizyona giren titanic filmini de yine sıkıldığım dersleri ekmek suretiyle gidip sinemada izlemiştim. o kadar etkilenmiştim ki ertesi gün yine gidip izlemiştim izmir'de. filmden önce dergiyi defalarca (o zamanlar bizde ne bilgisayar vardı, ne de zaten doğru düzgün bir internet ve bilgi kaynağı vardı ortalarda ... Devamı
yıl 1912... nisan'ın 14'ü. zamanının ötesindeki titanic isimli gemi, 1.500 kadar yolcuyla birlikte okyanusun dibini boylar. hem de bu, geminin ilk yolculuğuydu...
benim titanic faciası ile tanışmam 1998 yılında lisede okurken, bir arkadaşımdan ödünç aldığım focus dergisinin 98-mart sayısını, sıkıldığım derslerde okumama denk gelir. dergi; bu trajik faciayı o ayın ana konusu olarak inceliyordu. epey ilgimi çekmişti ve bütün ayrıntılarıyla iyice öğrenmiş ve etkilenmiştim ! bu faciadan.
akabinde vizyona giren titanic filmini de yine sıkıldığım dersleri ekmek suretiyle gidip sinemada izlemiştim. o kadar etkilenmiştim ki ertesi gün yine gidip izlemiştim izmir'de. filmden önce dergiyi defalarca (o zamanlar bizde ne bilgisayar vardı, ne de zaten doğru düzgün bir internet ve bilgi kaynağı vardı ortalarda.) okumam, benim için filmi ayrıca bir "otopsi" bir "yeniden canlandırma" gözüyle de izlememi sağlamıştı. (ki james cameron, facianın gerçeğe birebir uygun olarak çekilmesi için çok çabalamıştır) o günden bugüne 2 kere sinemada izlemenin dışında, sayısız kez dijital ortamda izlemişimdir.
ve bu sene, facianın tam 100. yıldönümünde aynı filmin yeniden (tabi 3d furyasının bir uzantısı olarak) vizyona gireceğini öğrendiğim andan itibaren sevindirik bir haldeyim. çünkü bu; kafadan aynı filmi yeniden büyük beyazperde de izleme şansı demek idi. 3d olması da ekstra hediyeydi. sonuçta zamanında bir sürü oscar almış olan bu film, gişe hasılatı olarak yıllarca zirvede kalmıştı. ta ki geçen senelerde, yine james cameron'un sonraki filmi olan efsanevi avatar bu rekoru kırana kadar. james cameron'un "sinemada 3d olayına" nasıl bir evrim geçirttiğinden bahsetmeye de gerek görmüyorum. ondan daha iyi bir 3d derinliğine sahip bir film gelemedi hala.
bu olaya ayrı bir renk katması için bu hafta internetten focus dergisinin mart'98 sayısını bulup satın aldım. filmin vizyona girdiği bu gün elime geçti. beni birden 98 yılına, lise sıralarıma ışınladı adeta. kendime bir tür çember yaratma şansı buldum. dergiyi okudum. ve sanırım yarın sinemaya gidip titanic 3d'yi izleyeceğim.
@cruachan
13 yıl önce
10 / 10
@mbaran
13 yıl önce
8 / 10
@prisonbreaker
13 yıl önce
8.5 / 10