Dönüş Yorumları

Dönüş filmi detayları

S

@samarrali

14 yıl önce

10 / 10

Metaforlarla yüklü bir başyapıt...Hikayenin bittiğini hissettiğim anda boğazımda bir şey düğümlendi...Elimi sigara paketine atarken yakaladığımda, kendimi ekrana boş boş bakarken buldum.Keşke Dönüş'ün yönetmeniyle kahve içerken kripto için kendi çözümlemelerini ondan dinlesem..keşke... kendi çözümlememi paylaşmayacağım henüz bu filmi görmemiş tek bir kişinin bile bu keyfi bir başına çıkarmasına mani olmak istemediğim için...Oysa fevkalade iddialıyım...Metaforlarını çözdüm sayın yönetmen ve seni anlıyorum...Babalar öğretmek için vardır haklısın sayın yönetmenim tarzları farklı olsada ,farketmenin farkını farkedemediğimiz zamanlarda haklısın onlar farkettirmek için gelirler ve dönerler...
Z

@zbzvadie_glalon

14 yıl önce

9 / 10

nitelikli seyirci lazım bize nitelikli. bir sokak köpeği sokağın başında saray ve çöplüğü yanyana görse büyük bir hevesle çöplüğe doğru koşar. çünkü onun tabiatı ve zevki o çöplüktür. ama hiçbir zaman da saraya bok atmaz. nitelikli'den kastettiğim de birikimli olmak. önem baktığın yerde değil senin bakışında olsun der andre gide.sen babayı despot bulabilirsin. ama bana göre filmdeki en despot kişi küçük çocuktu. bir dedaha filmin başlarında baba'nın yatakta yattığı sahneyi görüp ben bunu bir yerden hatırlıyorum demeyenler o anda filmi izlemeyi bıraksınlar bi zahmet. mantegna'nın isaya ağıt'ına gönderme var;

http://img825.imageshack.us/img825/3759/deadchrist.jpg

filmi eşeledikçe daha birçok böyle hazine bulursunuz, ama bizim izleyici lokmayı ağzında bulmaya alışık. artık minimalist sinema böyle, seyirciyi interaktif istiyor. sadece sinema evrim geçirirse olmaz seyirci de gelişmeli ki sanata ayak uydursun. "yok canım çok sıkıcıydı hiçbir şey anlamadım" diyenleri de ben eleştireyim o za
... Devamı
nitelikli seyirci lazım bize nitelikli. bir sokak köpeği sokağın başında saray ve çöplüğü yanyana görse büyük bir hevesle çöplüğe doğru koşar. çünkü onun tabiatı ve zevki o çöplüktür. ama hiçbir zaman da saraya bok atmaz. nitelikli'den kastettiğim de birikimli olmak. önem baktığın yerde değil senin bakışında olsun der andre gide.sen babayı despot bulabilirsin. ama bana göre filmdeki en despot kişi küçük çocuktu. bir dedaha filmin başlarında baba'nın yatakta yattığı sahneyi görüp ben bunu bir yerden hatırlıyorum demeyenler o anda filmi izlemeyi bıraksınlar bi zahmet. mantegna'nın isaya ağıt'ına gönderme var;

http://img825.imageshack.us/img825/3759/deadchrist.jpg

filmi eşeledikçe daha birçok böyle hazine bulursunuz, ama bizim izleyici lokmayı ağzında bulmaya alışık. artık minimalist sinema böyle, seyirciyi interaktif istiyor. sadece sinema evrim geçirirse olmaz seyirci de gelişmeli ki sanata ayak uydursun. "yok canım çok sıkıcıydı hiçbir şey anlamadım" diyenleri de ben eleştireyim o zaman. senin nasıl filmi eleştirme hakkın varsa filmin de seni eleştirmeye hakkı var. ve bu durumda film senden çok daha haklı gözüküyor.

elinde boş bir sepetle meyva ağaçlarıyla dolu bir bahçedesin. ve sepetim boş diye dert yanıyorsun. "ne kadar boş" diyorsun. etrafına bakmıyorsun. başka biri de elindeki sepete bakıp "ne kadar derin" diyor. etrafına bakıyor, birsürü meyveyle doldururum bunu diyor.
B

@bdcritias

15 yıl önce

3 / 10

Bu kadar çok ödül almasını yadırgadığım fakat 2003 yapımı olması ve Türkiye sinemasının çok daha kaliteli ürünler vermesi nedeniyle, bir daha gözümüze sokulamayacağını umduğum film.

Hastalıklı bir özdeşleştirmeci anlatım ve bunu destekleyen mistik bir görsellikle, eleştirmekten çok duygu pazarlamaya çalışmış Zvyagintsev.



--Spoiler--

Nereden geldiği kendisi gibi hep gizem olarak kalacak bir babanın, çocuklarıyla ilişkisine ışık tutan bir yolculukta gelişiyor film. Babanın ilk geldiği andan itibaren koyduğu despot otorite, zorunlu ekipte çatışma ve ayrışmalara yol açıyor. Babanın rahatsız edici dogmatik kuralları karşısında seyirci de küçük çocukla özdeşleşiyor iyice. Daha sonra basit kurgulanmış bir ölümle, küçük çocuk gibi seyirci de suçluluk duymaya başlıyor. Hikayenin başından beri sorgulamayan, tamamen baba figürüne olan ihtiyacını gideren kardeşlerin büyüğü ise, bu ölümle babanın konumuna geçiyor. Filmdeki otorite değişimi, düşünsel olan güç üzerinden değil, babanın verdiği "
... Devamı
Bu kadar çok ödül almasını yadırgadığım fakat 2003 yapımı olması ve Türkiye sinemasının çok daha kaliteli ürünler vermesi nedeniyle, bir daha gözümüze sokulamayacağını umduğum film.

Hastalıklı bir özdeşleştirmeci anlatım ve bunu destekleyen mistik bir görsellikle, eleştirmekten çok duygu pazarlamaya çalışmış Zvyagintsev.



--Spoiler--

Nereden geldiği kendisi gibi hep gizem olarak kalacak bir babanın, çocuklarıyla ilişkisine ışık tutan bir yolculukta gelişiyor film. Babanın ilk geldiği andan itibaren koyduğu despot otorite, zorunlu ekipte çatışma ve ayrışmalara yol açıyor. Babanın rahatsız edici dogmatik kuralları karşısında seyirci de küçük çocukla özdeşleşiyor iyice. Daha sonra basit kurgulanmış bir ölümle, küçük çocuk gibi seyirci de suçluluk duymaya başlıyor. Hikayenin başından beri sorgulamayan, tamamen baba figürüne olan ihtiyacını gideren kardeşlerin büyüğü ise, bu ölümle babanın konumuna geçiyor. Filmdeki otorite değişimi, düşünsel olan güç üzerinden değil, babanın verdiği "izcilik eğitiminden" kalma teknik bilgilerle desteklenmiş ki, insani birikim yerine fiziksel üstünlüğe ve bilinmez bir hayat tecrübesine vakıf baba da otoriteyi böyle sağlamıştı. Film, kısacası, eskiyle yeninin çatışmasında önyargıyı ve eskiden öğrenilecek çok şey olduğunu (Rusya özelinde bu sosyalizmle kapitalist düzene denk düşer ki böyle bir sosyalizm "güzellemesi" sosyalizme ters düşer.) yanıltıcı bir duygusallıkla anlatmış. Bu kadar kötü bir izlenimi bertarafa etmeyecek olsa da, çocukların oyunculuğu sinema ve çocuklar için umut verici.

--Spoiler--



Her uzun planı ya da "sade anlatımı" Nuri Bilge Ceylan'a benzetmek ise bazı film eleştirilerinin omurgasızlığını gizlemek için uydurulmuş bir iskelet herhalde.
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL