düşündüm düşündüm, toplumun evlilik kültünü bundan daha iyi bir biçimde eleştirmenin mümkün olmadığına karar verdim.
bir tarafta toplumun tapındığı ve bireylerini girmeye zorladığı dünya evi var. diğer yanda ise bekarlıktan ziyade yalnız olmayı kült haline getiren, toplumdan ayrı gibi görünen ama topluma tepki olarak varlığını devam ettirdiği sürece bal gibi de toplumun bir parçası olan grup var.
yorgos lanthimos, evlilik baskısı yapanların içinde evlenmek istemeyen esas oğlanı, yalnızlar içinde aşık ederek iki ucu birbirine kırdırıyor aslında. evlilik baskısı yapan toplumda hayvana dönüşmeye götüren bekarlığın, bekarlık diye tutturan grupta da sultanlık olmadığını ustalıkla gösteriyor.
diyor ki: baskının olduğu yerde özgürlük olmaz. eğer sana seçim yapmama şansı verilmiyorsa neyi seçeceğini belirleyebiliyor olmanın hiçbir önemi yoktur.
farklı bir sinema deneyimi vadeden bir yapım. sevgi olgusunu tüm antitezleriyle birlikte işliyor ve onu yüceltme işini fedakarlığa bırakıyor. evet sevgi için her nane yenebilir ama onu en çok fedakarlık yüceltebilir. bu kışkırtıcı ve tanıdık temaya harikulade müzikleri enfes görüntüleri ve parmak ısırtan performansları ekleyin ve sinema tanrısına bir kez daha biat edin.
" Kurallar ve Kaideler " kayıtsız şartsız uymamız gerektiği için mi ?? Varlar... Eminim ki; bir çoğumuz kurallara uymak yerine onları çiğnemeyi seçerdik.. The Lobster (Istakoz).. İlginç, sıradışı, hatta oldukça sıradışı Aşk; bağlılık, uyum, birlikte yaşama dürtüsü hayat kaosundaki yaptırımlar; istesek ya da istemesek de uymak zorunda olduklarımız...
Empoze edilmeye çalışılan tam bir Distopya tadında film olmuş hakkını da vermiş... Ya dayatılanları kabul edersin ya da bedel ödersin... Bence bu film de her iki şekilde de bir bedeli vardı... Hatta YALNIZ Olmanın da bir bedeli var hem de büyük bir bedel... Hepimiz düşünen hayvanlarız en nihayetinde >>>
Film çok ince noktalara ve bize dokunduruyor... Her şey bu kadar zor olmamalı değeri bilinmeli her şeyin illa ki bir koşul mu gerek ödül ya da ceza mı gerek !! Farkına varmak için...
Colin Farell yine coşmuştu ... Rolün de... Unutmadan; Tüm İnsanlar YALNIZKEN hala niye YALNIZIZ ki... Cevabı film de... İyi seyirler...
Arayış ve anlamlandırmaya çalışan izleyiciler için akıllarındaki sorulara daha spek cevaplar bulabileceği ilginç senaryosu ile çarpıcı bakış açısı katabileceğini düşündüğüm bir film. Zamanımından ileride insan ırkının gelebileceği olası geleceğin bir parodisini izlemiş gibiyim; çok oyunculuklara yada diğer noktalara takılmadan izledim.
Tahminim ve düşüncem ise finalin sonradan düşünüldüğü yada ciddi tartışmalardan sonra ele alındığı yönünde..Başarılı!
Sorgulamayı sevenler için kaçırılmayacak bir film.
korkutucu bir distopya. özgürlüklerin yasaklarla talan edilişine tanıklık etmek, ilişkilere bakış açımızın sığlığğı üzerinden eleştirisi derken epey ilginç geldi, severek izledim.
tarif edemediğim bir olmamışlık vardı.Köpekdişini izlerken hiç bir sahnede "öf ne saçma.Ay çok zorlama" dediğimi hatırlamıyorum.Gözlerim yuvalarından fırlaya fırlaya seyretmiştim ama bu filmin pek çok sahnesinde içimden "ne saçmalık" dedim.Üstelik istemeye istemeye çünkü kesin sevicem gözüyle bakmıştım.Bir de geçenlerde bir yazı gördüm "bir film seni kendine inandıramıyorsa o film kötüdür" gibi bir şeydi.Bu film de beni kendine inandıramadı işte.
bu sene en merak etiim filmlerden biriydi. güzel distopya konu muazzam her sahnede hayran kaldım. bu nasıl eleştirmektir yorgos? zaman zaman kafa yorduğum ve kendi içimde sonuca bağlayamadığım şeylerin bu kadar net ifadesi çok tatmin ediciydi. oyunculuklara diyecek laf yok collin farrel'in saçma sapan kaş ve mimiklerine maruz kalmıyorsunuz farklı bir performans olmuş. karakterler empatiye müsait. yalnız film ikinci kısımda yavanlaşıyor ve ilk kısıma gördüğümüz mizah ve eleştiri ikinci kısımda yerini yönetmenin kafa karışıklığına bırakıyor gibi. odaklanamama sorunu var. yine de çok güçlü buldum filmi. izlenmeli.
"bir şey hissetmediğin halde bir şey hissediyor gibi yapmak, bir şey hissettiğin halde bir şey hissetmiyor gibi yapmaktan daha zor." film bu evet ama sanki yönetmen hangisinin daha iyi kötü/kolay zor olduğunu bize bırakıyor filmin ilk yarısı ve ikinci yarısı olarak net bir şekilde ayrılması da bu argümana dayanıyor. ilk kısımda hiçbir şe... Devamı
bu sene en merak etiim filmlerden biriydi. güzel distopya konu muazzam her sahnede hayran kaldım. bu nasıl eleştirmektir yorgos? zaman zaman kafa yorduğum ve kendi içimde sonuca bağlayamadığım şeylerin bu kadar net ifadesi çok tatmin ediciydi. oyunculuklara diyecek laf yok collin farrel'in saçma sapan kaş ve mimiklerine maruz kalmıyorsunuz farklı bir performans olmuş. karakterler empatiye müsait. yalnız film ikinci kısımda yavanlaşıyor ve ilk kısıma gördüğümüz mizah ve eleştiri ikinci kısımda yerini yönetmenin kafa karışıklığına bırakıyor gibi. odaklanamama sorunu var. yine de çok güçlü buldum filmi. izlenmeli.
"bir şey hissetmediğin halde bir şey hissediyor gibi yapmak, bir şey hissettiğin halde bir şey hissetmiyor gibi yapmaktan daha zor." film bu evet ama sanki yönetmen hangisinin daha iyi kötü/kolay zor olduğunu bize bırakıyor filmin ilk yarısı ve ikinci yarısı olarak net bir şekilde ayrılması da bu argümana dayanıyor. ilk kısımda hiçbir şey hissetmedikleri halde hissetmiş gibi yapıyorlar ikinci kısımda ise tam tersi durum. filmin sonu gibi bu da bize bırakılmış, ki bir distopya filmine bunu çok yakıştırdığımı söylemeliyim.
son olarak where the wild roses grow duymak inanılmaz güzeldi.
ha bir de baştaki sahneyi anlayamadım, bağladı da ben mi fark etmedim?
@tambenlik
8 yıl önce
bir tarafta toplumun tapındığı ve bireylerini girmeye zorladığı dünya evi var. diğer yanda ise bekarlıktan ziyade yalnız olmayı kült haline getiren, toplumdan ayrı gibi görünen ama topluma tepki olarak varlığını devam ettirdiği sürece bal gibi de toplumun bir parçası olan grup var.
yorgos lanthimos, evlilik baskısı yapanların içinde evlenmek istemeyen esas oğlanı, yalnızlar içinde aşık ederek iki ucu birbirine kırdırıyor aslında. evlilik baskısı yapan toplumda hayvana dönüşmeye götüren bekarlığın, bekarlık diye tutturan grupta da sultanlık olmadığını ustalıkla gösteriyor.
diyor ki: baskının olduğu yerde özgürlük olmaz. eğer sana seçim yapmama şansı verilmiyorsa neyi seçeceğini belirleyebiliyor olmanın hiçbir önemi yoktur.
diyor ki: ey toplum! insanı rahat bırak.
@faj
8 yıl önce
@mater_dolorosa
8 yıl önce
Empoze edilmeye çalışılan tam bir Distopya tadında film olmuş hakkını da vermiş... Ya dayatılanları kabul edersin ya da bedel ödersin... Bence bu film de her iki şekilde de bir bedeli vardı... Hatta YALNIZ Olmanın da bir bedeli var hem de büyük bir bedel... Hepimiz düşünen hayvanlarız en nihayetinde >>>
Film çok ince noktalara ve bize dokunduruyor... Her şey bu kadar zor olmamalı değeri bilinmeli her şeyin illa ki bir koşul mu gerek ödül ya da ceza mı gerek !! Farkına varmak için...
Colin Farell yine coşmuştu ... Rolün de... Unutmadan; Tüm İnsanlar YALNIZKEN hala niye YALNIZIZ ki... Cevabı film de... İyi seyirler...
@mutluus
8 yıl önce
7.6 / 10
Tahminim ve düşüncem ise finalin sonradan düşünüldüğü yada ciddi tartışmalardan sonra ele alındığı yönünde..Başarılı!
Sorgulamayı sevenler için kaçırılmayacak bir film.
@helmintt
8 yıl önce
7.6 / 10
eh bir de find your lobster düsturu var.
izleyin derim.
@harnli
9 yıl önce
@otlu_kek
9 yıl önce
@isaakalin
9 yıl önce
@ponstan
9 yıl önce
"bir şey hissetmediğin halde bir şey hissediyor gibi yapmak, bir şey hissettiğin halde bir şey hissetmiyor gibi yapmaktan daha zor." film bu evet ama sanki yönetmen hangisinin daha iyi kötü/kolay zor olduğunu bize bırakıyor filmin ilk yarısı ve ikinci yarısı olarak net bir şekilde ayrılması da bu argümana dayanıyor. ilk kısımda hiçbir şe ... Devamı
"bir şey hissetmediğin halde bir şey hissediyor gibi yapmak, bir şey hissettiğin halde bir şey hissetmiyor gibi yapmaktan daha zor." film bu evet ama sanki yönetmen hangisinin daha iyi kötü/kolay zor olduğunu bize bırakıyor filmin ilk yarısı ve ikinci yarısı olarak net bir şekilde ayrılması da bu argümana dayanıyor. ilk kısımda hiçbir şey hissetmedikleri halde hissetmiş gibi yapıyorlar ikinci kısımda ise tam tersi durum. filmin sonu gibi bu da bize bırakılmış, ki bir distopya filmine bunu çok yakıştırdığımı söylemeliyim.
son olarak where the wild roses grow duymak inanılmaz güzeldi.
ha bir de baştaki sahneyi anlayamadım, bağladı da ben mi fark etmedim?
@getoutofmyship
9 yıl önce
9 / 10
Barber of Seville