bakın her dönemde sanat kötüye doğru giden bir karakter olarak tanımlanır ve bir başkaldırı gereklidir. ve birdman'de de olduğu gibi işe kan bulaşmadıkça sanat kurtulmuş sayılmıyor. sanatı kendi çıkarları için kullananlar olduğu sürece bu kan dökülmeye devam edecek. film çok iyi anlatmış Alfredo'nun hayatını ve duygusal durumunu. kısacası yönetmenin eline sağlık. sanat her daim kendini yenileyecektir Alfreso, gözün arkada kalmasın.
"Sanat, içinde geleceği barındıran bir silahtır" Tiyatronun, insan hayatına ne denli yön verdiği ve insanın sanata olan sevgisinin ne denli trajik durumlara mahal verdiği gerçeği yansıtılıyor.
Toplumcu sokak tiyatrosunu örnekleyen film sanki yeni bir keşifmiş gibi sunulmuş. Ancak ülkemizdeki en çarpıcı örneğini yargısız infaz ile öldürülürken "çocukluk fotoğraflarına bile kurşun yağdırılan" Ayşe Gülen adına kurulan "Halk Sahnesi"nde görebiliriz...
Çok fazla bütçe ayırılmadığı her halinden belli olan bu film, kurgusunu gerçek hayatta da desteklemesi insanı mutlu ediyor. Henüz eşi benzerine rastlamadım.
*öngörü: Film bittikten sonra filmin adını arama motoruna yazacaksınız.
Filmin kurgusu, aşağı yukarı 2030 yıllarında çekilmiş ve geçmişe yönelik bir hikayeyi anlatan belgesel niteliğindedir. Film hayal ürünü olmasına rağmen, film hakkında bir bilgisi olmayan izleyiciyi gerçekliğine inandıran muhteşem bir başyapıttır.
Tiyatro çerçevesi içinde "sanatın sanat için yapılması" gerektiği mesajını da birazcık, alttan alta vermek isteyen çok naif ve güzel bir çalışma. "Amaan yarın izlerim, öbür gün bakarım" demeden fırsatınız olduğu ilk anda izlemenizi tavsiye ederim.
Kısaca; tiyatroların belirli kalıplar dahiline ve belirsiz odaklar güdümüne girmeden serbestçe, insanın içinden geldiği şekilde izleyenlere sunulmasını, bu işin "zevk alma" ve "dert anlatma" hatta "aydınlatma" kısımlarının "para kazanma" gereksiniminden kat be kat önce gelmesi gerektiğini savunan yönetmen bu kaygısını filmde "belgesel tiyatro" olarak adlandırdığı bir ekolle anlatıyor.
Alfredo'nun sonu, insanların ilkel dürtülerini sanatıyla yoğun olarak taciz etmesi ve duygu manipülasyonuyla farkındalık yaratmaya çalışmasının önlenemez bir sonucu. Bunu denediği başka benzer sahneler de mevcut. Örneğin;
Hocasına ve sınıfa yalan attığı sahne.
Sevgilisine bayıldı taklidi yaptığı sahne.
Ayrıca Dani'ni... Devamı
Tiyatro çerçevesi içinde "sanatın sanat için yapılması" gerektiği mesajını da birazcık, alttan alta vermek isteyen çok naif ve güzel bir çalışma. "Amaan yarın izlerim, öbür gün bakarım" demeden fırsatınız olduğu ilk anda izlemenizi tavsiye ederim.
Kısaca; tiyatroların belirli kalıplar dahiline ve belirsiz odaklar güdümüne girmeden serbestçe, insanın içinden geldiği şekilde izleyenlere sunulmasını, bu işin "zevk alma" ve "dert anlatma" hatta "aydınlatma" kısımlarının "para kazanma" gereksiniminden kat be kat önce gelmesi gerektiğini savunan yönetmen bu kaygısını filmde "belgesel tiyatro" olarak adlandırdığı bir ekolle anlatıyor.
Alfredo'nun sonu, insanların ilkel dürtülerini sanatıyla yoğun olarak taciz etmesi ve duygu manipülasyonuyla farkındalık yaratmaya çalışmasının önlenemez bir sonucu. Bunu denediği başka benzer sahneler de mevcut. Örneğin;
Hocasına ve sınıfa yalan attığı sahne.
Sevgilisine bayıldı taklidi yaptığı sahne.
Ayrıca Dani'nin de izleyenlere İsa'nın kanını atması şeklinde tezahür eden sahne de böyle değerlendirilebilir. Hatta Dani'nin arkadaşına kafa atarak son sergiledikleri oyunun tertibini bozmaması, "bırak gittiği yere kadar gitsin, ne kadar büyük olursa o kadar ilgi çekici olur" demesi Kasım grubunun, sokaklarda icra ettikleri tüm oyunlar gibi, o ilkel, "id"sel dürtülere tecavüz ederek dikkat çekme isteğinin en büyük göstergesi.
Önemli bir başka unsur olarak Alfredo'nun kardeşi için hazırladığı kuklalardan da bahsedilebilir. Hasta kardeşiyle kuklalar üzerinden iletişim kurması bilinçaltında kendisini geri plana almak istemesinden kaynaklanıyor olabilir. Sanatı her daim birinci iletişim kanalı olarak görmek istiyor ve benliğini değil anlatmak istediği derdi öncelikle vermeyi güdülüyor. Gerçek bir tiyatrocu, bir sanatçı.
İşin içine Alfredo'nun bireysel ikilemleri girdiğinde zaten Kasım grubunun dağıldığını gözlemliyoruz, çünkü kuruluştaki ideallerden sapma zorunluluğu hasıl oluyor. Alfredo çocuğuna düzgün bir işten sonra gelip sarılmak istiyor aynı zamanda hala tiyatronun özerkliğinden yana tavır almak istiyor. Ayrıca aylardır gösteri yapma yasakları olduğundan içinde bir şeyleri sahneleme, derdini ortaya koyma arzusu da hakim. Zor seçimler, zor kararlar kişinin ve çevresindekilerin dünyalarını kolayca etkiliyor.
Oyuncuların yaşlı hallerinin anlatımı ve kurgulanan tiyatroların yıllarına baktığımızda belgesel niteliğinde sayılabilecek röportajların 2020-2030 yıllarında geçtiği düşünülebilir. Yapay bir kurgu olduğunu düşünsek ve hikayenin hiçbir noktasında "based on a true story" şeklinde bir ibare görmediğimizi katsak bile sanki bir yerlerde böyle bir olayın yaşandığı hissiyatını son derece sağlıyor. Bu açıdan çok başarılı bir anlatımı var.
Çok yazdım, çok saçmaladım ama filmin sonu gerçekten -Alfredo'nun tam isteyeceği türden- "vurucu". Umarım gelecekte bu tarz idealist seçimlerin peşinde koşan daha çok sanatçı, sanatçı adayı ya da izleyici görürüz.
Bu film yalnizca sanat icin degerlendirilmemeli. Filmin temelinde sevdigi sey icin kendini/hayatini feda eden/edebilen bir insanin hikayesi vardir. Guzeldir, tavsiye edilir.
@mavininacigi
9 yıl önce
@maviucurtma
9 yıl önce
9 / 10
Kendine hayran bırakan aynı zamanda içleri burkan bağımsız bir film.
@soneremree
10 yıl önce
@poormf
10 yıl önce
7 / 10
@dmlztrk
10 yıl önce
şimdiye kadar neden izlememişim diye kendime kızdığım bi filmdi.uzun süre etkisinden çıkamayacağım gibi gözüküyo.çok çok çok beğendim!
@erdi23
10 yıl önce
nev'i şahsına münhasır filmlerden biri...
@engincelenk
10 yıl önce
8.6 / 10
*öngörü: Film bittikten sonra filmin adını arama motoruna yazacaksınız.
Filmin kurgusu, aşağı yukarı 2030 yıllarında çekilmiş ve geçmişe yönelik bir hikayeyi anlatan belgesel niteliğindedir. Film hayal ürünü olmasına rağmen, film hakkında bir bilgisi olmayan izleyiciyi gerçekliğine inandıran muhteşem bir başyapıttır.
@senadir
10 yıl önce
7 / 10
@alihank
11 yıl önce
9 / 10
Kısaca; tiyatroların belirli kalıplar dahiline ve belirsiz odaklar güdümüne girmeden serbestçe, insanın içinden geldiği şekilde izleyenlere sunulmasını, bu işin "zevk alma" ve "dert anlatma" hatta "aydınlatma" kısımlarının "para kazanma" gereksiniminden kat be kat önce gelmesi gerektiğini savunan yönetmen bu kaygısını filmde "belgesel tiyatro" olarak adlandırdığı bir ekolle anlatıyor.
Alfredo'nun sonu, insanların ilkel dürtülerini sanatıyla yoğun olarak taciz etmesi ve duygu manipülasyonuyla farkındalık yaratmaya çalışmasının önlenemez bir sonucu. Bunu denediği başka benzer sahneler de mevcut. Örneğin;
Hocasına ve sınıfa yalan attığı sahne.
Sevgilisine bayıldı taklidi yaptığı sahne.
Ayrıca Dani'ni ... Devamı
Kısaca; tiyatroların belirli kalıplar dahiline ve belirsiz odaklar güdümüne girmeden serbestçe, insanın içinden geldiği şekilde izleyenlere sunulmasını, bu işin "zevk alma" ve "dert anlatma" hatta "aydınlatma" kısımlarının "para kazanma" gereksiniminden kat be kat önce gelmesi gerektiğini savunan yönetmen bu kaygısını filmde "belgesel tiyatro" olarak adlandırdığı bir ekolle anlatıyor.
Alfredo'nun sonu, insanların ilkel dürtülerini sanatıyla yoğun olarak taciz etmesi ve duygu manipülasyonuyla farkındalık yaratmaya çalışmasının önlenemez bir sonucu. Bunu denediği başka benzer sahneler de mevcut. Örneğin;
Hocasına ve sınıfa yalan attığı sahne.
Sevgilisine bayıldı taklidi yaptığı sahne.
Ayrıca Dani'nin de izleyenlere İsa'nın kanını atması şeklinde tezahür eden sahne de böyle değerlendirilebilir. Hatta Dani'nin arkadaşına kafa atarak son sergiledikleri oyunun tertibini bozmaması, "bırak gittiği yere kadar gitsin, ne kadar büyük olursa o kadar ilgi çekici olur" demesi Kasım grubunun, sokaklarda icra ettikleri tüm oyunlar gibi, o ilkel, "id"sel dürtülere tecavüz ederek dikkat çekme isteğinin en büyük göstergesi.
Önemli bir başka unsur olarak Alfredo'nun kardeşi için hazırladığı kuklalardan da bahsedilebilir. Hasta kardeşiyle kuklalar üzerinden iletişim kurması bilinçaltında kendisini geri plana almak istemesinden kaynaklanıyor olabilir. Sanatı her daim birinci iletişim kanalı olarak görmek istiyor ve benliğini değil anlatmak istediği derdi öncelikle vermeyi güdülüyor. Gerçek bir tiyatrocu, bir sanatçı.
İşin içine Alfredo'nun bireysel ikilemleri girdiğinde zaten Kasım grubunun dağıldığını gözlemliyoruz, çünkü kuruluştaki ideallerden sapma zorunluluğu hasıl oluyor. Alfredo çocuğuna düzgün bir işten sonra gelip sarılmak istiyor aynı zamanda hala tiyatronun özerkliğinden yana tavır almak istiyor. Ayrıca aylardır gösteri yapma yasakları olduğundan içinde bir şeyleri sahneleme, derdini ortaya koyma arzusu da hakim. Zor seçimler, zor kararlar kişinin ve çevresindekilerin dünyalarını kolayca etkiliyor.
Oyuncuların yaşlı hallerinin anlatımı ve kurgulanan tiyatroların yıllarına baktığımızda belgesel niteliğinde sayılabilecek röportajların 2020-2030 yıllarında geçtiği düşünülebilir. Yapay bir kurgu olduğunu düşünsek ve hikayenin hiçbir noktasında "based on a true story" şeklinde bir ibare görmediğimizi katsak bile sanki bir yerlerde böyle bir olayın yaşandığı hissiyatını son derece sağlıyor. Bu açıdan çok başarılı bir anlatımı var.
Çok yazdım, çok saçmaladım ama filmin sonu gerçekten -Alfredo'nun tam isteyeceği türden- "vurucu". Umarım gelecekte bu tarz idealist seçimlerin peşinde koşan daha çok sanatçı, sanatçı adayı ya da izleyici görürüz.
@jduygu
11 yıl önce