Rick Deckard’ın bulduğu bir fotoğrafın her detayını büyüterek inceliyor olması, seyircinin de filmi bu titizlikle izlemesi gerektiği yönünde bir uyarı gibi. Replicantlara uygulanan testlerde; kaplumbağanın ters çevrilmiş olması, dana derisi cüzdan, kelebek öldüren çocuk, çiğ istiridye, haşlama köpek gibi replicantları empatiye zorlayarak rahatsız eden ifadeler yer alıyor. Ama söz konusu replicantların zarar göreceği bir durum olduğunda hayvanlarla ilgili düşünce değişiyor. Şöyle ki, kolunda yürüyen bir eşekarısı varsorusuna verilen cevap ’öldürürüm’ oluyor.
Karanlık, yoğun sis ve dumanlı görüntüler kasvetli bir ortam yaratıyor. Yine müziğin de bunu destekler nitelikte olması filme dramatik bir yapı kazandırıyor. Göz, filmde önemli bir unsur. Replicantlarda ışık gözlerde parlama yaptığını görüyoruz bazı sahnelerde, yani belki sadece seyirci için geçerli bir durum bu ama insan olan olmayan diye ayırt edici bir özellik olarak dikkat çekiyor. Yarat... Devamı
Rick Deckard’ın bulduğu bir fotoğrafın her detayını büyüterek inceliyor olması, seyircinin de filmi bu titizlikle izlemesi gerektiği yönünde bir uyarı gibi. Replicantlara uygulanan testlerde; kaplumbağanın ters çevrilmiş olması, dana derisi cüzdan, kelebek öldüren çocuk, çiğ istiridye, haşlama köpek gibi replicantları empatiye zorlayarak rahatsız eden ifadeler yer alıyor. Ama söz konusu replicantların zarar göreceği bir durum olduğunda hayvanlarla ilgili düşünce değişiyor. Şöyle ki, kolunda yürüyen bir eşekarısı varsorusuna verilen cevap ’öldürürüm’ oluyor.
Karanlık, yoğun sis ve dumanlı görüntüler kasvetli bir ortam yaratıyor. Yine müziğin de bunu destekler nitelikte olması filme dramatik bir yapı kazandırıyor. Göz, filmde önemli bir unsur. Replicantlarda ışık gözlerde parlama yaptığını görüyoruz bazı sahnelerde, yani belki sadece seyirci için geçerli bir durum bu ama insan olan olmayan diye ayırt edici bir özellik olarak dikkat çekiyor. Yaratıcı konumundaki Dr. Tyrell?in kalın ve geniş camlı bir gözlük kullanıyor olması gözlerinin olduğundan daha büyük görünmesine ve diğerlerinden farklı olduğunu düşündürüyor ama diğer taraftan sahip olduğu teknolojiye ters düşen de bir durum. Yine replicant Roy karakterinin yaratıcısı Dr. Tyrell ile yüzleştiğinde onun gözlerini oyması da gözün filmde ne kadar önemli bir rol oynadığını gösteriyor. Dr. Tyrell ?in şirket binasının, Aztek tapınakları ya da piramitlere benzeyen yapısı şehirdeki diğer yapılardan çok daha görkemli ve farklı görünmesini sağlıyor. Azteklerin ve mısırlıların piramitlerinin tarihte teknoloji ile adlarının birlikte anılıyor olması da bu durumu destekliyor.
Dr.Tyrell, sahip olduğu güç ve teknoloji sayesinde bir ilah ya da bir firavun gibi görülüyor. Deckard ?ın rüyasında boynuzlu bir at görmesi daha sonra finalde boynuzlu bir at origamisi bulması hatıralarının biliniyor olduğunu gösteriyor dolayısıyla kendisinin de bir replicant olduğunu anlamasını sağlamış oluyor. Roy’un, finalde Deckard’ı ölmek üzereyken kurtarması; deckard’ın yaptıklarını sorgulamasına ya da ölümün geldiğini bilerek yaşamanın nasıl olduğunu anlamasını sağlamak için yapılmış bir eylem gibiydi. Zaten bu olay öncesinde sarf edilen repliklerde bu yöndeydi. ’Korku içinde yaşamak köle olmak gibi..’, ’kaşıyacak bir yaranın olmamasına rağmen kaşıntının olması..’.
Yorumlara şöyle bir baktımda herhalde Blade Runner'ı tüm sevmeyenler burada toplanmış.Özellikle bu sayfayı okuduktan sonra ekşi sözlükteki yorumlara baktım neredeyse 24 sayfa boyunca övgüden başka birşey yok.Bu filmin balon olduğunu söyleyen eleştirmenlerde çıktı tarihte ama bunlar her zaman azınlıkta kaldılar.80lerde yada 90larda çocukluğunu yaşamayanların bu filmin büyüsünü anlamasını pek beklemiyorum zaten.Balığı hatta çay'ı sevmeyen insanlar var.Onlar sevmiyor diye balığın tadından birşey eksilmez.Ayyyy ben çay saaavmiyoruuum yaaa diyen tipleri iyi bilirim.Hatta bunu bir çok insan çayı seviyor diye meziyet yada farklılık zannederler.Film hakkında bişeyler yazmayacağım isteyen bolca yorum bulabilir nette.Ben sadece eşek ile hoşaf arasındaki ilişkiye dikkat çekmek istedim.
Philip K. Dick’in bilim-kurgu romanı Do Androids Dream of Electric Sheep’ten esinlenerek çekilmiş ancak senaryosu tabii ki romandan çok daha farklı ve kendine özgü de bir tadı var. Karanlık dünyasının atmosferi, o dünyanın ve karakterlerin kaybolmuşluğu filmle kitabın ortak noktalarından ve modernizm ile tüketim toplumuna yapılmış ciddi eleştiriler içermekte.
Birbirinden aslında çok da farklı tutkuları ve merakları olmayan insanların ve androidlerin hiç durmadan karşıt olduklarını öldürme, kendi doğrularını saygısızca karşıdakine kabul ettirme üstüne kurulu bir dünya. Modern dünyaya fazlasıyla hatta birebir benzemekte. Filmin de kitabın da ortak noktalarından biri: Her şey kötü, kurtuluş yok; ama yalnız olmak zorunda değilsin. Düşmanın aslında sensin. Farklı olana karşı ön yargıyı kırıp kabul etme ve sevme üstüne. Neticesinde kim doğru düzgün yaşıyor ki zaten? "It’s too bad she won’t live. But then again, who does?"
Bilmiyorum , filmi belki yapıldığı tarihlerde izlesem belki benim içinde kült bir film haline gelebilirdi belki.Film boyunca çok fazla sıkıldım bitsin artık dedim "Geleceğe Dönüş 2" filminde de gelecek işleniyor ama bu filmdeki gibi kasvetli sıkıcı bir ortam yok.Harrison Ford'un oyunculuk açısından filme artı bi değer kattığını düşünmüyorum , sıradan bir oyuncuda pekala o rolü canlandırabilirmiş.Evet yılına göre devrim niteliğinde bir film olabilir ama ne olursa olsun bu filmin çok durağan ve sıkıcı olduğu gerçeğini değiştirmez.
bana göre güzel başlayıp kötü biten filmlerden.Başta gösterdiği geleceğin kasvetli,karmaşık,berbat dünyası filmin içine hemen çekiyor insanı ve acaba nolcak diye büyük bir merakla izlemeye başlıyorsunuz ama film bu sağladığı duyguyu çok fazla sürdüremiyor bana kalırsa ve bi müddet sonra da bayıyor.Uçan arabalar,görüntülü telefon konuşması(o zaman var mıydı bu teknoloji merak ettim),bilgisayara benzer çeşitli aletler hoşuma gitti.Aynı şekilde filmin müzikleri de çok hoştu.
robotların yaratıcılarını bulma çabası da güzeldi.Daha fazla yaşamak istediğini söyleyip "bu mümkün değil" cevabı aldığında yaşadığı hayalkırıklığı ve öfkeyle kendi tanrısını öldürmesi de ince düşünülmüş. Filmin sonunun havada kalması ise bence tam bir hayalkırıklığı.Normalde bunu dert etmem ama bu filmde olmamış.Bir de çok komik bir şey takıldı gözüme.Çatıdaki kovalama sahnesinde sarı robot abimiz keşke tanga giymeseymiş ya da keşke bunu çekmeselermiş.Resmen adamın tangası v... Devamı
bana göre güzel başlayıp kötü biten filmlerden.Başta gösterdiği geleceğin kasvetli,karmaşık,berbat dünyası filmin içine hemen çekiyor insanı ve acaba nolcak diye büyük bir merakla izlemeye başlıyorsunuz ama film bu sağladığı duyguyu çok fazla sürdüremiyor bana kalırsa ve bi müddet sonra da bayıyor.Uçan arabalar,görüntülü telefon konuşması(o zaman var mıydı bu teknoloji merak ettim),bilgisayara benzer çeşitli aletler hoşuma gitti.Aynı şekilde filmin müzikleri de çok hoştu.
robotların yaratıcılarını bulma çabası da güzeldi.Daha fazla yaşamak istediğini söyleyip "bu mümkün değil" cevabı aldığında yaşadığı hayalkırıklığı ve öfkeyle kendi tanrısını öldürmesi de ince düşünülmüş. Filmin sonunun havada kalması ise bence tam bir hayalkırıklığı.Normalde bunu dert etmem ama bu filmde olmamış.Bir de çok komik bir şey takıldı gözüme.Çatıdaki kovalama sahnesinde sarı robot abimiz keşke tanga giymeseymiş ya da keşke bunu çekmeselermiş.Resmen adamın tangası ve poposu filmin en heyecanlı,gerilimli yerinde şoka soktu beni.
edit :Yahu esas adam robot mu değil mi sorunsalı hakkında bilgisi olan varsa yazabilir mi?
Filmi beğenmeyebiliriz, efektleri yavan bulabiliriz, hikayeyi anlamayabiliriz...
Yalnız hiçbirimiz bu filmin bilimkurgu açısından çok önemli bir yere sahip olduğunu inkar edemeyiz.
Ridley Scott'un beğenmediğim hiçbir filmi olmadı bugüne kadar. belki en az beğendiğim filmi Prometheus'dur. Keşke, zamanında Blade Runner'da kullandığı zekasını ve yaratıcılığını, Prometheus'da da kullansaymış dedim bu başyapıtı izledikten sonra.
Film için yapabileceğim en kritik eleştri müzikleri olabilir. Her ne kadar Vangelis çok sevdiğim bir sanatçı olsa da, filme yapmış olduğu olumlu katkıdan şüpheliyim. Sanki Dünya'yı olması gerekenden çok daha fazla karanlık ve bitmiş göstermiş, ama belki de filmin yaratıcılarının hedefi de bunu yaratmaktı... Bir daha düşündüm de, belki de daha iyi bir seçim olamazdı.
Her neyse... İzlemek için bu kadar gecikmiş olmama yanıyorum, başka bir şey değil...
atmosfer on numara da kardeşim biz meteoroloji mühendisi değiliz. koloni kurmuşsun uzayda bütün bilgisayarlar dos tabanlı çalışıyor ??? genetik mühendisliğinden bahsetmişsin, insansı robotlar yapıyosun, tek kelimeyle işin sonuna gelmişsin artık ama işin başındaki adam hala kavanoz götü gibi gözlükle dolaşıyor. hobi olarak mı takıyodu acaba? polaroid baskı yapan über elektronik cihaz falan gördüm. sesle komut veriliyodu. bilim kurgu için dönemine göre iyi bir girişim ama öle hayatın anlamını falan verdiği yok abartmayın. 30 sene önce izlemiş olsak en fazla uçan polis arabalarına tav olurduk onun dışında bi cacık yok.
Vhs ve beta videoların olduğu bir zamanda hakkında hiç bir şey bilmedenöylesine alıp öylesine seyretmeye başladığım bir film Bıçak Sırtı. Sonrasında iseaçılışından itibaren kendimi cyberpunk atmosferine kaptırdığımı, güneşin kendisini göstermediği, sürekli yağan yağmurları ve vangelis in muhteşem müzikleri ile büyülendiğimi hatırlıyorum.
Daha fazla yaşam için tanrısının peşinden gitti, daha fazla yaşam yok cevabından sonra kendi elleriyle tanrısının yaşamını aldı.
"Siz insanların aklının almayacağı şeyler gördüm. Orion'un yamaçlarında yanan hücum gemileri, Tannhauser geçidinin yakınında karanlıkta parıldayan C-ışınlarını seyrettim. Tüm o anlar zamanla kaybolacaklar, tıpkı yağmurdaki gözyaşları gibi. Ölmek...zamanı"
@enik_kral
8 yıl önce
Karanlık, yoğun sis ve dumanlı görüntüler kasvetli bir ortam yaratıyor. Yine müziğin de bunu destekler nitelikte olması filme dramatik bir yapı kazandırıyor. Göz, filmde önemli bir unsur. Replicantlarda ışık gözlerde parlama yaptığını görüyoruz bazı sahnelerde, yani belki sadece seyirci için geçerli bir durum bu ama insan olan olmayan diye ayırt edici bir özellik olarak dikkat çekiyor. Yarat ... Devamı
Karanlık, yoğun sis ve dumanlı görüntüler kasvetli bir ortam yaratıyor. Yine müziğin de bunu destekler nitelikte olması filme dramatik bir yapı kazandırıyor. Göz, filmde önemli bir unsur. Replicantlarda ışık gözlerde parlama yaptığını görüyoruz bazı sahnelerde, yani belki sadece seyirci için geçerli bir durum bu ama insan olan olmayan diye ayırt edici bir özellik olarak dikkat çekiyor. Yaratıcı konumundaki Dr. Tyrell?in kalın ve geniş camlı bir gözlük kullanıyor olması gözlerinin olduğundan daha büyük görünmesine ve diğerlerinden farklı olduğunu düşündürüyor ama diğer taraftan sahip olduğu teknolojiye ters düşen de bir durum. Yine replicant Roy karakterinin yaratıcısı Dr. Tyrell ile yüzleştiğinde onun gözlerini oyması da gözün filmde ne kadar önemli bir rol oynadığını gösteriyor. Dr. Tyrell ?in şirket binasının, Aztek tapınakları ya da piramitlere benzeyen yapısı şehirdeki diğer yapılardan çok daha görkemli ve farklı görünmesini sağlıyor. Azteklerin ve mısırlıların piramitlerinin tarihte teknoloji ile adlarının birlikte anılıyor olması da bu durumu destekliyor.
Dr.Tyrell, sahip olduğu güç ve teknoloji sayesinde bir ilah ya da bir firavun gibi görülüyor. Deckard ?ın rüyasında boynuzlu bir at görmesi daha sonra finalde boynuzlu bir at origamisi bulması hatıralarının biliniyor olduğunu gösteriyor dolayısıyla kendisinin de bir replicant olduğunu anlamasını sağlamış oluyor. Roy’un, finalde Deckard’ı ölmek üzereyken kurtarması; deckard’ın yaptıklarını sorgulamasına ya da ölümün geldiğini bilerek yaşamanın nasıl olduğunu anlamasını sağlamak için yapılmış bir eylem gibiydi. Zaten bu olay öncesinde sarf edilen repliklerde bu yöndeydi. ’Korku içinde yaşamak köle olmak gibi..’, ’kaşıyacak bir yaranın olmamasına rağmen kaşıntının olması..’.
@tuhafakillimuzi
10 yıl önce
10 / 10
@edatropos
10 yıl önce
Birbirinden aslında çok da farklı tutkuları ve merakları olmayan insanların ve androidlerin hiç durmadan karşıt olduklarını öldürme, kendi doğrularını saygısızca karşıdakine kabul ettirme üstüne kurulu bir dünya. Modern dünyaya fazlasıyla hatta birebir benzemekte. Filmin de kitabın da ortak noktalarından biri: Her şey kötü, kurtuluş yok; ama yalnız olmak zorunda değilsin. Düşmanın aslında sensin. Farklı olana karşı ön yargıyı kırıp kabul etme ve sevme üstüne. Neticesinde kim doğru düzgün yaşıyor ki zaten? "It’s too bad she won’t live. But then again, who does?"
@alisesen
10 yıl önce
7 / 10
@otlu_kek
10 yıl önce
8.2 / 10
robotların yaratıcılarını bulma çabası da güzeldi.Daha fazla yaşamak istediğini söyleyip "bu mümkün değil" cevabı aldığında yaşadığı hayalkırıklığı ve öfkeyle kendi tanrısını öldürmesi de ince düşünülmüş. Filmin sonunun havada kalması ise bence tam bir hayalkırıklığı.Normalde bunu dert etmem ama bu filmde olmamış.Bir de çok komik bir şey takıldı gözüme.Çatıdaki kovalama sahnesinde sarı robot abimiz keşke tanga giymeseymiş ya da keşke bunu çekmeselermiş.Resmen adamın tangası v ... Devamı
robotların yaratıcılarını bulma çabası da güzeldi.Daha fazla yaşamak istediğini söyleyip "bu mümkün değil" cevabı aldığında yaşadığı hayalkırıklığı ve öfkeyle kendi tanrısını öldürmesi de ince düşünülmüş. Filmin sonunun havada kalması ise bence tam bir hayalkırıklığı.Normalde bunu dert etmem ama bu filmde olmamış.Bir de çok komik bir şey takıldı gözüme.Çatıdaki kovalama sahnesinde sarı robot abimiz keşke tanga giymeseymiş ya da keşke bunu çekmeselermiş.Resmen adamın tangası ve poposu filmin en heyecanlı,gerilimli yerinde şoka soktu beni.
edit :Yahu esas adam robot mu değil mi sorunsalı hakkında bilgisi olan varsa yazabilir mi?
@rinustalarin
11 yıl önce
7.5 / 10
Yalnız hiçbirimiz bu filmin bilimkurgu açısından çok önemli bir yere sahip olduğunu inkar edemeyiz.
Ridley Scott'un beğenmediğim hiçbir filmi olmadı bugüne kadar. belki en az beğendiğim filmi Prometheus'dur. Keşke, zamanında Blade Runner'da kullandığı zekasını ve yaratıcılığını, Prometheus'da da kullansaymış dedim bu başyapıtı izledikten sonra.
Film için yapabileceğim en kritik eleştri müzikleri olabilir. Her ne kadar Vangelis çok sevdiğim bir sanatçı olsa da, filme yapmış olduğu olumlu katkıdan şüpheliyim. Sanki Dünya'yı olması gerekenden çok daha fazla karanlık ve bitmiş göstermiş, ama belki de filmin yaratıcılarının hedefi de bunu yaratmaktı... Bir daha düşündüm de, belki de daha iyi bir seçim olamazdı.
Her neyse... İzlemek için bu kadar gecikmiş olmama yanıyorum, başka bir şey değil...
Saygılar.
@fever
11 yıl önce
10 / 10
https://www.youtube.com/watch?v=a_saUN4j7Gw
@batanga
11 yıl önce
1 / 10
@phantosus
12 yıl önce
Daha fazla yaşam için tanrısının peşinden gitti, daha fazla yaşam yok cevabından sonra kendi elleriyle tanrısının yaşamını aldı.
"Siz insanların aklının almayacağı şeyler gördüm. Orion'un yamaçlarında yanan hücum gemileri, Tannhauser geçidinin yakınında karanlıkta parıldayan C-ışınlarını seyrettim. Tüm o anlar zamanla kaybolacaklar, tıpkı yağmurdaki gözyaşları gibi. Ölmek...zamanı"
@vfv
12 yıl önce