Deccal Yorumları

Deccal filmi detayları

@yavuzcan

12 yıl önce

7.5 / 10

Film o kadar çok simgeyle dolu ki anlamak gerçekten zor. Lars Von Trier izleyicisini huzursuz etmeyi seviyor ve bu geleneğini bu filminde de devam ettirmiş. Trier'in kadınlarla ilgili bir sorunu olduğunu sanmıyorum. Zaten filmi kadın-erkek ilişkisi şeklinde değilde inanç-akıl bütünlüğünde anlamlandırmaya çalıştım. İlk dakikalardan itibaren adamın bilgisi, akıllı olması ön plana çıkarılıyor. Ayrıca adamın duygularını ön plana çıkarmayan bir kişiliğe sahip oluşu ailesine karşı sergilediği mesafeli duruş ile verilmeye çalışılmış. Diğer taraftan kadın ise yaptığı bir çalışmada öğrendiği bilgiler ışığında giderek daha fazla inançlarının etkisi altında yaşamaya başlıyor. İşte bu noktadan sonra "inanç" ve "akıl" karşıtlığı giderek ön plana çıkıyor. Bu karşıtlığı en iyi şekilde ortaya koyan sahne ise adamın "doğa" nın yerine geçerek kadına sorular yöneltmesiydi.

Lars Von Trier filmin içini ince detaylar ile doldurmayı da ihmal etmemiş. Örneğin filmin başlarında masanın üstünden devrilen heyke
... Devamı
Film o kadar çok simgeyle dolu ki anlamak gerçekten zor. Lars Von Trier izleyicisini huzursuz etmeyi seviyor ve bu geleneğini bu filminde de devam ettirmiş. Trier'in kadınlarla ilgili bir sorunu olduğunu sanmıyorum. Zaten filmi kadın-erkek ilişkisi şeklinde değilde inanç-akıl bütünlüğünde anlamlandırmaya çalıştım. İlk dakikalardan itibaren adamın bilgisi, akıllı olması ön plana çıkarılıyor. Ayrıca adamın duygularını ön plana çıkarmayan bir kişiliğe sahip oluşu ailesine karşı sergilediği mesafeli duruş ile verilmeye çalışılmış. Diğer taraftan kadın ise yaptığı bir çalışmada öğrendiği bilgiler ışığında giderek daha fazla inançlarının etkisi altında yaşamaya başlıyor. İşte bu noktadan sonra "inanç" ve "akıl" karşıtlığı giderek ön plana çıkıyor. Bu karşıtlığı en iyi şekilde ortaya koyan sahne ise adamın "doğa" nın yerine geçerek kadına sorular yöneltmesiydi.

Lars Von Trier filmin içini ince detaylar ile doldurmayı da ihmal etmemiş. Örneğin filmin başlarında masanın üstünden devrilen heykellerin üzerinde ilerleyen dakikalarda izleyeceğimiz bölümlerin başlıklarının yazılı olması hoş bir detaydı. Filmin Tarkovsky' ye adanması ise çok şaşırtıcı değil. Rivayete göre Tarkovsky buna benzer bir film çekmek istemiş ama bir türlü bunu başaramamış. Bu rivayet doğru olmasa bile sonuçta hem Tarkovsky hem de Trier insanı konu alan yönetmenler. İlki bunu daha sakin bir dille sinemaya aktarırken ikincisi seyircisini rahatsız etmekten büyük keyif alıyor. Sonuçta ben de her ne kadar bu filmi izlerken aşırı derecede rahatsız olduysam da ortada kaliteli bir filmin olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Peki tavsiye eder miyim ? İşte orasını gerçekten bilemiyorum ...

@ashes

12 yıl önce

6.7 / 10

Açıkcası kolay anlaşılabilecek bir film değil birçok alt metni olan kullanılan simge mekan ve görüntülerin anlamlarının araştırılıp tekrar izlenmesi gereken bir film.çok fazla rahatsız edici sahne var.oyunculuklar çok başırılı rollerin bukadar ağır olduğunuda göz önüne alırsak çok çok başarılı diyebiliriz.

@timetowakeup

12 yıl önce

7 / 10

film başından sonuna kadar usta işi bi eser olarak karşımıza çıkıyor. filmde sık kullanılan imgelemler, işaretler, simgeler kafa karıştırıcı fakat usta işi bi eser basit olamazdı, izleyiciyi zorlamalı. bana Fountain' i hatırlattı. çok beğendim.

@hhk

12 yıl önce

10 / 10

Trier insanın zihnindeki şeytanı çıkarmış... Makasın başrolde olduğu anda, iki elim boynumda ve yakamı aşağı doğru çekerek tüm kasılmalarımla derin bir nefes eşliğinde "uuppp sssss"...

Cadı kazanının kızarmış odunu, küle dönüşmenin hazzını ve pişmanlığını ruhunu boğarak şeytanın ayaklarına seriyor.

İnsan beyninin yanında şeytan da kimdir! korku pramidinin de zirvesinde yer alan kendisi, ruhunun esir düşebileceği en büyük korkusu. Eden, her şeyin başladığı ve finaliyle beslenen doğanın en lanetli yuvası. Yanan toprağına basan ruhu, esirleştirerek kötülüğün kalbi olarak nitelendirilen doğanın karanlık suretinde bedbahtlaşıyor.

Cadı kazanındaki odunların kara dumanıyla boğulmaya başlayan beyni, şeytana ilk hizmeti en büyük kıymetliye giydirilmiş ters ayakkabılarla gösteriyor. Kurbanı ise zevkle dörtköşe olduğu bir anda karanlığın gözlerine inmesiyle seyircisi oluyor. Anlık tatmindeki bu seyirlik, devami bir acıya bürünür. Kara dumana sarılmış olan ruhunun sırtı, bu defa iyice kamburlaş
... Devamı
Trier insanın zihnindeki şeytanı çıkarmış... Makasın başrolde olduğu anda, iki elim boynumda ve yakamı aşağı doğru çekerek tüm kasılmalarımla derin bir nefes eşliğinde "uuppp sssss"...

Cadı kazanının kızarmış odunu, küle dönüşmenin hazzını ve pişmanlığını ruhunu boğarak şeytanın ayaklarına seriyor.

İnsan beyninin yanında şeytan da kimdir! korku pramidinin de zirvesinde yer alan kendisi, ruhunun esir düşebileceği en büyük korkusu. Eden, her şeyin başladığı ve finaliyle beslenen doğanın en lanetli yuvası. Yanan toprağına basan ruhu, esirleştirerek kötülüğün kalbi olarak nitelendirilen doğanın karanlık suretinde bedbahtlaşıyor.

Cadı kazanındaki odunların kara dumanıyla boğulmaya başlayan beyni, şeytana ilk hizmeti en büyük kıymetliye giydirilmiş ters ayakkabılarla gösteriyor. Kurbanı ise zevkle dörtköşe olduğu bir anda karanlığın gözlerine inmesiyle seyircisi oluyor. Anlık tatmindeki bu seyirlik, devami bir acıya bürünür. Kara dumana sarılmış olan ruhunun sırtı, bu defa iyice kamburlaşmıştır. Taşımaya zorlandığı yükü bu sefer en büyük acıdır ki ruhunun duman tarafından zehirlenmesini hızlandırır. İlahi ruhu, dirayetindeki son çırpınışlarını cadı kazanının altında alev almış odunun kızarıklığında yitiriyor. Noksanlığında gizlenmiş insanlığı bir defalık da olsa dile geliyor ve ölümü arzuluyor çaresizce...

Yan unsurlarla desteklenen anlatımlar öyle yerinde ve iyi işlenmiş ki seyirciyi kendi kıvrımları arasında kaybolmasına neden oluyor. Bu yüzden bir çok yorumcu da kaybolduğunu kendi dizelerinde anlatıyor. Filmi, anlatımda kulladığı bir çok kültürel imgeyi bilmeden anlamak zorlayıcı unsur ki yabancı izleyici için bazı anlamları süzmekte zorlanmalar yaşanabilir. Ama imdada "Son Söz" yetişiyor.

Finaldeki tüm kadınların gözükmesi ise bu filmin değerlendirilmesinde yanılgıya düşmemek için dikkat edilmesi gereken en önemli husus. Bu noktanın gözden kaçması yapılabilecek yorumda hatayı doğurabilir. Bununla bağlantılı olarak hala koca olamamış terapistin gördükleri de görünür temadaki olayları anlamada ip uçlarını seyirciye gösteriyor. Ve izlediğimiz eğer bir Trier filmi ise mutlaka bir anlatılmak istenen için arka temayla gizlenmiş bir aslımız var demektir. Yani Trier aslında ne göstermek istedi? Görünür temanın arkasındaki ne? Zaten son part "Son Söz" olarak karşımıza çıkıyor ki işte tam burada hem yönetmenin sözü hem de insanlığın sözü olarak sunuluyor. Adam, bağnaz düşüncedeki kadını alt ederek bir nevi tüm kadınların onurunu ve gerçek kimliğini kurtarıyor. Ortaçağ fikrindeki Kadın, kadınların cadı olduğuna inanarak karanlık beklentiler peşinde kendini lanetliyor. Bu düşüncenin karşısındaki Adam ise canıpahasına da olsa mücadele vererek altettiği karısı değil, bu günahkar düşüncenin kendisi olmuş oluyor. Ve ortaçağda cadı gibi safsatayla, av niyetiyle canından olmuş masum kadınlar saf ruhu hissettiren bir müzikle gün yüzüne, özgürlüğe çıkıyorlar... (Bunun öncesinde ise laneti temsil eden karga, tilki ve ceylan soyut bir hayal olarak görünüyorlar. Somutlaşan ise talihsiz kadınların yazgılarını yenmesi oluyor...)

Ayrıca bunlara ek olarak, Trier’ın bu filminde direk kadın aşağılaması olarak nitelendirmek, yapılabilecek en tuhaf hareketlerdendir ki bakınız Melancholia. Film için yapılacak değerlendirmeleri filmin dışından şeylerle ele alınması ise daha tuhaf bir harekettir. Karakter yapılarında ve diyaloglarda sırf kadın olduğu için bir aşağılama ya da yüceltmeye gidilmemiştir. Alt metinlerde de bu tarz bir eylem yoktur. Ortada net ve belirgin olan akıl sağlını yitirmiş ve ruhunu karanlığa teslim etmiş, yer yer bunun çırpınışlarını da göstermiş bir kadın karakter ile onun psikolojisini düzeltmeye çalışan ve aynı zamanda kocası olan terapisti var. Sadelikteki bu betimlemenin yanında kültürel mistik olguların etrafı sarması ve bu olguların karakterleri etkilemesi, filmdeki görselliğe eşlik etmesi ve asıl temanın bir Trier klasiği eşliğinde doğrudan seyircinin önüne sunulmaması var. Aksi halde görünür ki bu tuhaf yorumlarda, Trier ortaçağ Avrupasında kadın yakan bireylerden pek bir farkı kalmaz, zira aynı tarz bir düşünme ortadadır.
I

@ilves

12 yıl önce

8 / 10

çok trier bir girişe sahip

@mmbaykal

12 yıl önce

Herşeyi erkek ve kadının doğasına göre kategorize etmiş ve öyle de bitirmiş film.Dindeki gibi her doğan çocuk mesih veya kutsalmıdır bilmem ama Trier umudunu kaybetmiş gibi duruyor.

@yorgun_nihilist

12 yıl önce

6.7 / 10

efsanevi giriş müziğiFarinelli: Il Castratofilminde de kullanılmıştı.

http://www.youtube.com/watch?v=WuSiuMuBLhM&feature=related

@yorgun_nihilist

12 yıl önce

6.7 / 10

ailecek filan ya da mahremiyetinizin olduğu insanlarlar izlemeyin sakın,mazaallah o kişiyle izlediğiniz son film olabilir.

@babelfish

13 yıl önce

8 / 10

Herkes bir yorum yapmış kendince, kimi kuramlara göre. Öyledir böyledir, bilemem, ama en çok garip gelen yorumlar bana, cinsellik içerikli sahnelerle ilgili eleştiriler oldu. "Porno gibi, bu ne böyle" falan denmiş bolca, ama cinsellik filmin ana temalarından biri, yani "doğa", "günah", "cennetten kovulma" (ki gerçekten bir adet "elma" ile alakası yoktur bu kovulmanın, elma tamamen bir metafordur) ve "masumiyetin ölümü" (nick'in ölümü?) ile çok ciddi bağlantılıdır cinsellik. Eh, hal böyle olunca, filmin de genel atmosferini ve içeriğini düşündüğümüzde, seks sahneleri romantik-komedilerdeki süper steril, gerçekdışı sevişme sahneleri gibi olmayacaktı herhalde..

Bunun dışında, her ne kadar kadın düşmanı bir tema işlenmiş gibi olsa da, aslında hikayeye nereden baktığınızla, neyi görmek, nasıl yorumlamak istediğinize göre değişir bu görüş bana göre. Kaldı ki diyelim ki kadın düşmanı bir tema işlenmiş, o zaman şu sözü hatırlamakta fayda var: Madem ki insan doğuştan kötülüğü içinde barındırır
... Devamı
Herkes bir yorum yapmış kendince, kimi kuramlara göre. Öyledir böyledir, bilemem, ama en çok garip gelen yorumlar bana, cinsellik içerikli sahnelerle ilgili eleştiriler oldu. "Porno gibi, bu ne böyle" falan denmiş bolca, ama cinsellik filmin ana temalarından biri, yani "doğa", "günah", "cennetten kovulma" (ki gerçekten bir adet "elma" ile alakası yoktur bu kovulmanın, elma tamamen bir metafordur) ve "masumiyetin ölümü" (nick'in ölümü?) ile çok ciddi bağlantılıdır cinsellik. Eh, hal böyle olunca, filmin de genel atmosferini ve içeriğini düşündüğümüzde, seks sahneleri romantik-komedilerdeki süper steril, gerçekdışı sevişme sahneleri gibi olmayacaktı herhalde..

Bunun dışında, her ne kadar kadın düşmanı bir tema işlenmiş gibi olsa da, aslında hikayeye nereden baktığınızla, neyi görmek, nasıl yorumlamak istediğinize göre değişir bu görüş bana göre. Kaldı ki diyelim ki kadın düşmanı bir tema işlenmiş, o zaman şu sözü hatırlamakta fayda var: Madem ki insan doğuştan kötülüğü içinde barındırır, o zaman kadınlar için de durum böyle olmalı..
E

@ecuin

13 yıl önce

Ruhumu çürüttü.
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL