İz Sürücü Yorumları

İz Sürücü filmi detayları

@alone

10 yıl önce

Muhteşem!

Tarkovskiy bu film için bölgenin ve odanın hiçbir zaman var olmadığını, iz sürücünün daima kaybetmeye mahkum olduğunu ve yenilişin, varlığının bir sonucu olduğunu belirtir. Analiz yapanların kaçırdıkları nokta; filmi karakterlerin gözünden aynı mekanlar ve renkler dahilinde görmeleridir.

"Gerçekler diye bir şey yok. Özellikle burada. Tüm bunlar birinin aptalca buluşları. Hissetmiyor musunuz? Ama sen, elbette bunun kimin buluşu olduğunu bulmalısın. Ama neden? Bilgin ne işe yarıyor? Bunun yüzünden kim vicdan azabı çekecek? Ben mi? Benim vicdanım yok. Yalnızca sinirlerim var. Bazı piçler beni eleştirir, yaralanırım. Diğerleri beni yüceltir, yine yaralanırım.

Yüreğimi ve ruhumu koyarım içine, hem ruhumu hem yüreğimi telaşla yerler. Pis ruhumu kurtarırım, onu da yerler. Hepsi çok okumuş. Hepsinin duyusal yoksunluğu var. Hepsi sürü halinde geziyor, gazeteciler editörler, eleştirmenler, sonu gelmeyen şefler! Ve hepsi çok, daha çok istiyor!
... Devamı
Muhteşem!

Tarkovskiy bu film için bölgenin ve odanın hiçbir zaman var olmadığını, iz sürücünün daima kaybetmeye mahkum olduğunu ve yenilişin, varlığının bir sonucu olduğunu belirtir. Analiz yapanların kaçırdıkları nokta; filmi karakterlerin gözünden aynı mekanlar ve renkler dahilinde görmeleridir.

"Gerçekler diye bir şey yok. Özellikle burada. Tüm bunlar birinin aptalca buluşları. Hissetmiyor musunuz? Ama sen, elbette bunun kimin buluşu olduğunu bulmalısın. Ama neden? Bilgin ne işe yarıyor? Bunun yüzünden kim vicdan azabı çekecek? Ben mi? Benim vicdanım yok. Yalnızca sinirlerim var. Bazı piçler beni eleştirir, yaralanırım. Diğerleri beni yüceltir, yine yaralanırım.

Yüreğimi ve ruhumu koyarım içine, hem ruhumu hem yüreğimi telaşla yerler. Pis ruhumu kurtarırım, onu da yerler. Hepsi çok okumuş. Hepsinin duyusal yoksunluğu var. Hepsi sürü halinde geziyor, gazeteciler editörler, eleştirmenler, sonu gelmeyen şefler! Ve hepsi çok, daha çok istiyor! Yazmaktan nefret ediyorsam ne tür bir yazarım ben? Benim için sabit bir azap, acı dolu, utandırıcı bir uğraş bir tür hemoroit sıkma ise... Eskiden birilerinin benim kitaplarım sayesinde daha iyi olabileceğini |düşünürdüm. Hayır, kimsenin bana ihtiyacı yok! Ben öldükten iki gün sonra başka birini midelerine indirmeye başlayacaklar. Onları değiştirmek istedim, ama onlar beni değiştirdi. Beni kendi imgelerine uygun hale getirdiler. "Gelecek","şimdi"nin yalnızca devamıydı. Ufkun gerisinde hayal gibi beliren tüm değişimlerle. Şu an "gelecek" ve "şimdi" aynı şey. Buna hazırlar mı? Hiçbir şey bilmek istemiyorlar! Tek bildikleri nasıl mideye indirileceği!"

@oznks

10 yıl önce

10 / 10

stalker'ın filmini çekseler gene baya güzel bir film olur.

@miracyigit44

10 yıl önce

10 / 10

tarkovky demek hayata yeni adım atan bir çocuğun ruhuna dönüş demektir ''öze dönüş demektir'' onun gözünde dünya basit saf ve temizdir fazla kural yoktur ...sisteminde '' inanç'' ve ''mutluluk'' yatar ama bunları elde etmek içinde bedel ödemek gerekir bugünden düne dönmek için ruhundaki pislikleri birbir temizlemen ve bunun için umut etmektir yaşamak ..daha doğrusu geçmişe dönmekten ziyade bu umutla yaşamak gerekir,çünkü seni temizleyecek olanda bu umuttur kefaletinin bedeli budur..

işte reizin bu filmde tam olmasa bile anlatmak istediği bu öze dönüş en başa yani en mutlu olduğumuz ana dönüş...

@gokhanorel

11 yıl önce

8 / 10

Aforizmaları ve imgeleriyle onlarca şey anlatan düşündüren sorgulatan bir film. Tree of Life ı sevenlerin kesinlikle izlemesi lazım desem sanırım daha fazla üzerine yorum yapmak gerekmez

@truffaut

11 yıl önce

9 / 10

"Ne istediğimi ifade etmek için doğru sözcüğü nasıl bilebilirim? İstediğim şeyi, aslında istemediğimi nasıl bilebilirim? Ya da istemediğim şeyi istemediğimi? Bunlar anlaşılması zor şeyler. Onları adlandırdığımız an, güneşte kalan bir deniz anası gibi erir, çözülür, ve anlamları kaybolur. Bilincim,dünyayı kendi tarafına çekmek için vejetaryenolmak istiyor. Ve bilinçaltım bir parça et için çıldırıyor. Peki ben ne istiyorum?"

@joeyy

11 yıl önce

söz konusu filmi hissetmeden anlayamazsınız. önce izleyin , sonra hissedin daha sonrada anlayın...

doğanın tahribatını hissedin , zihinlerin tahribatını hissedin kendinizle özdeşleştirin. çünkü her sahnesi aslında sana bana birşeyler söylüyor. bir şeylerin çığlığını kulaklarımıza bağırıyor.

bölgeye varmak değil , bölgeye ulaşmak değil önemli olan yola çıkmış olmak diyor...

@vegidemiyorum

11 yıl önce

Pazartesi izledim ancak bugün yazma fırsatı buldum. Sanırım filmle ilgili aklımda kalan en net şey bizi üşütmüş olması. Bi üniversitenin film gösteriminde izlediğim filmin ?insanı feci halde üşüten film? olduğunu ekşide görünce anladık oysa biz sınıfı soğuk sanıyorduk meğer film soğukmuş arkadaş. Cidden, film o kadar ıslak bir filmdi ki bi süre sonra ıslandığınızı hissediyorsunuz, titremeye başlıyorsunuz falan? Biz kısa bir ara verip tütün sardıktan sonra anca kendimize gelebildik.

Tarkovsky filmlerini anlamaya değil hissetmeye çalışın derim hep, bu filmde onlardan. Mesela filmdeki renk geçişlerinin neye göre olduğunu anlamak yerine sadece o geçişlerin büyüsüne kapılma taraftarıyım, çünkü Tarkovsky filmlerini beyniyle değil kalbiyle çeken bir yönetmen, şiir yazar gibi film çekiyor. Kamera açıları müthiş, olabileceğinin en iyisi. Her kare zatensaniyede 24 kare olarak dünyanın en güzel fotoğraflarını sunuyor bizlere. Müzikler enfes, ta içinizde hissediyorsunuz notaları. Ve replikler, fi
... Devamı
Pazartesi izledim ancak bugün yazma fırsatı buldum. Sanırım filmle ilgili aklımda kalan en net şey bizi üşütmüş olması. Bi üniversitenin film gösteriminde izlediğim filmin ?insanı feci halde üşüten film? olduğunu ekşide görünce anladık oysa biz sınıfı soğuk sanıyorduk meğer film soğukmuş arkadaş. Cidden, film o kadar ıslak bir filmdi ki bi süre sonra ıslandığınızı hissediyorsunuz, titremeye başlıyorsunuz falan? Biz kısa bir ara verip tütün sardıktan sonra anca kendimize gelebildik.

Tarkovsky filmlerini anlamaya değil hissetmeye çalışın derim hep, bu filmde onlardan. Mesela filmdeki renk geçişlerinin neye göre olduğunu anlamak yerine sadece o geçişlerin büyüsüne kapılma taraftarıyım, çünkü Tarkovsky filmlerini beyniyle değil kalbiyle çeken bir yönetmen, şiir yazar gibi film çekiyor. Kamera açıları müthiş, olabileceğinin en iyisi. Her kare zatensaniyede 24 kare olarak dünyanın en güzel fotoğraflarını sunuyor bizlere. Müzikler enfes, ta içinizde hissediyorsunuz notaları. Ve replikler, filmin felsefesi? Aydınların her fırsatta halkı yarı yolda bıraktığına dair göndermeler mi dersiniz, sovyet zamanında halkın duyduğu korku mu dersiniz, filmdeki iz sürücünün yenilmiş bir mesihe benzetilip yataklara düşmesini mi, iz sürücünün karısının seyirciyle konuşması? Film hakkında çok rahat bir kitap yazılabilir. Zaten çok uzun bir film, hem ağır bir felsefe hem de fotoğraf sergilerini anımsatan muhteşem sahneler, renk değişimleri, kamera açıları, müzikler? Enfes. Sanatın en üst noktası. Daha iyisi ne o kadar olabilir bilmiyorum. Sanatı yaşamak istiyorsanız izleyin bu filmi. İyi seyirler.

"hayatımızın anlamı, sanatın çıkar gözetmezliği hakkında konuşuyordunuz. müziği ele alalım örneğin. gerçek ile bağlantısı diğer şeylere göre çok az. bağlantısı olsa bile, bu bağlantı mekanik bir yolla kuruluyor, fikirler yoluyla değil. yalnızca sesle, herhangi bir çağrışımdan yoksun. ve buna rağmen müzik, mucize gibi yüreğimize işliyor. armoni haline gelen gürültüye yanıt olarak içimizde yankılanan, onu en büyük hazzın kaynağı haline getiren, bizi sersemleten ve bir araya getiren ne? tüm bunlara neden ihtiyaç duyuluyor? ve en önemlisi, kim ihtiyaç duyuyor? "hiç kimse. ve hiçbir nedenle" diyebilirsiniz. çıkarsızca. hayır. hiç sanmıyorum. yine de, her şeyin biraz anlamı vardır. anlam ve nedeni."

"onları görmedin mi? gözleri boş bakıyor. akıllarındaki tek şey, kendilerini gereğinden ucuza satmamak. bütün duygularını en fazla nasıl tatmin edebilecekleri. önceden belirlenmiş bir amaçla doğduklarına çok eminler. ne de olsa sadece bir kez yaşıyorlar. böyle insanlar bir şeye inanabilir mi? hiç kimse inanmıyor. sadece ikisi değil, hiç kimse.."

?izin ver planlanan her şey gerçekleşsin. inanmalarına izin ver. ve tutkularına gülmelerine izin ver. çünkü onların tutku dediği, gerçekte duygusal bir enerji değil. ruhları ve dış dünya arasındaki sürtüşme. ve en önemlisi, kendilerine inanmalarına izin ver. izin ver, çocuklar gibi güçsüz olsunlar. çünkü güçsüzlük muhteşem bir şeydir ve güç hiçbir şeydir. insan doğduğunda güçsüz ve uysaldır. öldüğünde katı ve duyarsız. bir ağaç büyürken hassas ve esnektir. ama kuruduğunda ve sertleştiğinde ölür. sertlik ve güç, ölümün refakatçisidirler. uysallık ve güçsüzlük, varlığın canlılığının dışa vurumlarıdır. çünkü katılaşan, hiçbir zaman kazanamaz.?

@bergmantonioni

11 yıl önce

İnsanoglu hayatın sırrını öğrenme şansı elde etseydi filmdeki bilimadamından ve yazardan daha cesaretli davranabilir miydi? Tanri var mı yok mu sorusunun cevabını, sonsuz bir zenginligi, hayatının en onemli amacını elde etme sansı karsısında nasıl davranırdı?

Tarkovsky de Dostoyevsky gibi 2 kere 2 nin her zaman 4 etmedigi gerçeginin ızdırabını yaşayan birisi oldu Bergman gibi. Tanrıya inanmak isteyip inanamama ızdırabını, öte dünya yoksa yaşamın anlamsızlıgını yaşadı.

Odaya girdiginde hayatın sırrını cözmekten korktu bilimadami, yazar da ilhamını kaybetmekten. Çünkü bilimadamını hayatta tutan bilinmeyen iken aynı şekilde bir yazarı da ilhamı ayakta tutuyor.

Her yaşta her ruh durumunda izlendiginde farklı farklı izler bırakan, düşüncelere sevk eden bir film. Her insanın izledigi Stalker başka. İzleyicinin düşünceleriyle tamamlanan bir film. Zaten filmin son sahnesinde bardakların hareket etmesinin sebebini tren olarak da okuyabiliriz, sonuç he
... Devamı
İnsanoglu hayatın sırrını öğrenme şansı elde etseydi filmdeki bilimadamından ve yazardan daha cesaretli davranabilir miydi? Tanri var mı yok mu sorusunun cevabını, sonsuz bir zenginligi, hayatının en onemli amacını elde etme sansı karsısında nasıl davranırdı?

Tarkovsky de Dostoyevsky gibi 2 kere 2 nin her zaman 4 etmedigi gerçeginin ızdırabını yaşayan birisi oldu Bergman gibi. Tanrıya inanmak isteyip inanamama ızdırabını, öte dünya yoksa yaşamın anlamsızlıgını yaşadı.

Odaya girdiginde hayatın sırrını cözmekten korktu bilimadami, yazar da ilhamını kaybetmekten. Çünkü bilimadamını hayatta tutan bilinmeyen iken aynı şekilde bir yazarı da ilhamı ayakta tutuyor.

Her yaşta her ruh durumunda izlendiginde farklı farklı izler bırakan, düşüncelere sevk eden bir film. Her insanın izledigi Stalker başka. İzleyicinin düşünceleriyle tamamlanan bir film. Zaten filmin son sahnesinde bardakların hareket etmesinin sebebini tren olarak da okuyabiliriz, sonuç her zaman 4 degildir de diyebiliriz. Bilimadami ya da yazar olmak, ikisi de olmamak izleyenin elinde.


Tarkovsky her filminde gördügümüz psikoanalitik simgeleri bu filmde de ustaca kullanmıştır. Öze dönüş, hakikat yolunda ana rahmine dönüşü simgeleyen tünel sahnesi gibi.

Başucu filmidir.

@frkarmn

11 yıl önce

9.5 / 10

Defalarca izlediğim, izlemekten usanmadığım tek film desem yeri. Sinemayla tanışmamı Stalker'a borçluyum.

@sinemask

11 yıl önce

9 / 10

Tarkovsky yönetmen değil büyük bir dervişdir bence ve stalkerle de bunu tüm dünyaya kanıtlamıştır. Herhangi bir görüş darlığında açılıp tekrar tekrar izlenip üzerine düşünülmesi gereken bir sanat eseri.
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL