akıcı bir senaryosu vardı. ve başlarken gerçekten heyecanlandırdı. sakin bir havası vardı ama şaşırtıcı sahneleriyle daha da güzelleşti. sonuna da bayıldım. tavsiye ediyorum, müzikleri ve ışıklarının güzelliği kadar senaryo olarak da tatmin edici :)ve ryan bebeğimsin ya.
böylesi boktan ve klişe bir senaryodan ortaya çıkarılabilinecek en iyi filmlerden birisi. film için müthiş diyemem ancak elinizdeki malzeme bayatken ne kadar iyi bir yemek yapabilirseniz, bu film de öyle. belki yerken parmaklarınızı yemezsiniz ama aç da kalmazsınız. film, filmi iyi veya kötü olarak nitelendirmenin tam sınırında ilerliyor. yani filme, "ulan ne boktan film" diyecekken, bir sahne ile karşılaşıyorsunuz ve az evvel söylediklerinizi yutuyorsunuz.
peki senaryo bu kadar bayat olmasına rağmen, film nasıl oluyor da bu kadar izlenmeyi hak edebiliyor? bunun cevabı öncelikle yönetmen ve oyuncularda. yani bu film, "lan bu yönetmen dediklerinin görevi, işlevi nedir ki?" sorularının da güzel bir cevabı olmuş. sonradan öğrendiğim kadarıyla da yönetmen nicolas winding refnbu filmiyle en iyi yönetmen ödülünü almış ki kendisiyle yarışan diğer filmleri bilmesem de haketmiş diyebilirim rahatlıkla.
film durağan bir şekilde başlıyor ve ilerliyor ve bu ilerleyiş de tabi ki biraz sonra değine... Devamı
böylesi boktan ve klişe bir senaryodan ortaya çıkarılabilinecek en iyi filmlerden birisi. film için müthiş diyemem ancak elinizdeki malzeme bayatken ne kadar iyi bir yemek yapabilirseniz, bu film de öyle. belki yerken parmaklarınızı yemezsiniz ama aç da kalmazsınız. film, filmi iyi veya kötü olarak nitelendirmenin tam sınırında ilerliyor. yani filme, "ulan ne boktan film" diyecekken, bir sahne ile karşılaşıyorsunuz ve az evvel söylediklerinizi yutuyorsunuz.
peki senaryo bu kadar bayat olmasına rağmen, film nasıl oluyor da bu kadar izlenmeyi hak edebiliyor? bunun cevabı öncelikle yönetmen ve oyuncularda. yani bu film, "lan bu yönetmen dediklerinin görevi, işlevi nedir ki?" sorularının da güzel bir cevabı olmuş. sonradan öğrendiğim kadarıyla da yönetmen nicolas winding refnbu filmiyle en iyi yönetmen ödülünü almış ki kendisiyle yarışan diğer filmleri bilmesem de haketmiş diyebilirim rahatlıkla.
film durağan bir şekilde başlıyor ve ilerliyor ve bu ilerleyiş de tabi ki biraz sonra değineceğim ryan gosling’in rolü de son derece büyük. ancak belli noktalarda film öyle bir hızlanıyor ve şiddet içerikli sahnelerle karşılaşıyorsunuz ki gömüldüğünüz koltuğunuzdan doğrulmanız gerekiyor. burada şiddet sahnelerine bi parantez açarak, filmin en beğendiğim noktalarının bunlar olduğunu söyleyebilirim. burada belki filmi izlemeyenler, hemen hemen her filmde gördüğümüz (sansür konulmuş) şiddet içerikli sahneleri kastettiğimi düşünebilirler ancak kesinlikle değil. bir insanın beyninin dağılışını izliyorsunuz diyeyim kısaca. bu sahneleri izlerken -özellikle asansördeki sahnede aklıma irreversiblefilmi gelmedi değil. hatta çok da abartmamak kaydıyle belki 1-2 sahne daha bunlardan olsaydı hiç de fena olmazdı hani. tadı damağımda kaldı diyeyim...
gelelim filmde yönetmenin en önemli yardımcısı, esas oğlanımız ryan gosling’epek takip ettiğim birisi değildir, blue valentine filminden sonra da ilk defa izledim kendisini ve bu filmdeki performansını tek kelime ile anlatmam gerekirse: mükkkeeeeemmeel oynamış. yani filmin bu kadar üst seviyeye çıkmasında en az yönetmen kadar etkili. mimiksiz, sade, soğuk ama aynı zamanda içinde sıcak ve filmi gereksiz bir şekilde romantik aşk hikayelerinin içerisine çekmeden. her şeyi yerli yerinde. yani tek bir hareketi ne fazla ne eksik. kürdanı olmasa, oynadığı karakter eksik kalırdı, o kadar diyorum. blue valentine filmindeki performansından çok çok daha iyi bir iş ortaya koymuş bence. hatta o kadar iyi oynamış ki diğer karakterlere yer kalmamış bile diyebilirim. kesinlikle çok beğendim.
filmi bu kadar övdükten sonra bir iki de eleştiri sunup kapatalım mevzuyu. daha girimin başında söylediğim gibi, film berbat bir senaryoya sahip. yani senarist(ler), final sınavına son gün çalışan öğrenciler gibi yaptıkları işi çalakalem yapıp işin içinden çıkmaya kalkmışlar. neyse ki yönetmen, bir abi edasıyla durumu toparlamaya çalışmış ve başarılı da olmuş önemli ölçüde. bunun yanında görüntüleri de yetersiz buldum açıkcası. bence arabalı takip sahnelerinin de olduğu böyle bir filmin çok daha iyi görüntülere sahip olması gerekirdi. eğer bu da olsaydı filmin kalitesi bir kat daha artardı diye düşünüyorum.
velhasılı kelam, başucu olmasa da izlenmeyi hakeden bir yönetmen ve oyuncu ile karşı karşıyasınız bu filmde.
Gidip "sin city" ye şaheser, müthiş, olağan üstü dersiniz, sonra yetmez tüüüümmm tarantino filmlerinin bilinçsiz hayranları olursunuz ve gelir bu filmi beğenmezsiniz ? onlardan biri iseniz eğer kesinlikle bilinciniz yönlendiriliyor, bir ara cnbc-e de belgesel film izlemeyip izledim demek gibi bir şey. Filmi beğenmeyenlerin sayfalarına da baktım ve tarantino hayranlığı had safhada, ama olsun yaşadıkça evriliyor ve gelişiyoruz, baktım güneşin battığı yere, çok uzak gelmedi ...
@ezgi124
3 yıl önce
@kingcool
5 yıl önce
10 / 10
@tendopain
7 yıl önce
@tendopain
7 yıl önce
@kahramansmt
7 yıl önce
@faj
8 yıl önce
@sarhosatlarzama
9 yıl önce
peki senaryo bu kadar bayat olmasına rağmen, film nasıl oluyor da bu kadar izlenmeyi hak edebiliyor? bunun cevabı öncelikle yönetmen ve oyuncularda. yani bu film, "lan bu yönetmen dediklerinin görevi, işlevi nedir ki?" sorularının da güzel bir cevabı olmuş. sonradan öğrendiğim kadarıyla da yönetmen nicolas winding refnbu filmiyle en iyi yönetmen ödülünü almış ki kendisiyle yarışan diğer filmleri bilmesem de haketmiş diyebilirim rahatlıkla.
film durağan bir şekilde başlıyor ve ilerliyor ve bu ilerleyiş de tabi ki biraz sonra değine ... Devamı
peki senaryo bu kadar bayat olmasına rağmen, film nasıl oluyor da bu kadar izlenmeyi hak edebiliyor? bunun cevabı öncelikle yönetmen ve oyuncularda. yani bu film, "lan bu yönetmen dediklerinin görevi, işlevi nedir ki?" sorularının da güzel bir cevabı olmuş. sonradan öğrendiğim kadarıyla da yönetmen nicolas winding refnbu filmiyle en iyi yönetmen ödülünü almış ki kendisiyle yarışan diğer filmleri bilmesem de haketmiş diyebilirim rahatlıkla.
film durağan bir şekilde başlıyor ve ilerliyor ve bu ilerleyiş de tabi ki biraz sonra değineceğim ryan gosling’in rolü de son derece büyük. ancak belli noktalarda film öyle bir hızlanıyor ve şiddet içerikli sahnelerle karşılaşıyorsunuz ki gömüldüğünüz koltuğunuzdan doğrulmanız gerekiyor. burada şiddet sahnelerine bi parantez açarak, filmin en beğendiğim noktalarının bunlar olduğunu söyleyebilirim. burada belki filmi izlemeyenler, hemen hemen her filmde gördüğümüz (sansür konulmuş) şiddet içerikli sahneleri kastettiğimi düşünebilirler ancak kesinlikle değil. bir insanın beyninin dağılışını izliyorsunuz diyeyim kısaca. bu sahneleri izlerken -özellikle asansördeki sahnede aklıma irreversiblefilmi gelmedi değil. hatta çok da abartmamak kaydıyle belki 1-2 sahne daha bunlardan olsaydı hiç de fena olmazdı hani. tadı damağımda kaldı diyeyim...
gelelim filmde yönetmenin en önemli yardımcısı, esas oğlanımız ryan gosling’epek takip ettiğim birisi değildir, blue valentine filminden sonra da ilk defa izledim kendisini ve bu filmdeki performansını tek kelime ile anlatmam gerekirse: mükkkeeeeemmeel oynamış. yani filmin bu kadar üst seviyeye çıkmasında en az yönetmen kadar etkili. mimiksiz, sade, soğuk ama aynı zamanda içinde sıcak ve filmi gereksiz bir şekilde romantik aşk hikayelerinin içerisine çekmeden. her şeyi yerli yerinde. yani tek bir hareketi ne fazla ne eksik. kürdanı olmasa, oynadığı karakter eksik kalırdı, o kadar diyorum. blue valentine filmindeki performansından çok çok daha iyi bir iş ortaya koymuş bence. hatta o kadar iyi oynamış ki diğer karakterlere yer kalmamış bile diyebilirim. kesinlikle çok beğendim.
filmi bu kadar övdükten sonra bir iki de eleştiri sunup kapatalım mevzuyu. daha girimin başında söylediğim gibi, film berbat bir senaryoya sahip. yani senarist(ler), final sınavına son gün çalışan öğrenciler gibi yaptıkları işi çalakalem yapıp işin içinden çıkmaya kalkmışlar. neyse ki yönetmen, bir abi edasıyla durumu toparlamaya çalışmış ve başarılı da olmuş önemli ölçüde. bunun yanında görüntüleri de yetersiz buldum açıkcası. bence arabalı takip sahnelerinin de olduğu böyle bir filmin çok daha iyi görüntülere sahip olması gerekirdi. eğer bu da olsaydı filmin kalitesi bir kat daha artardı diye düşünüyorum.
velhasılı kelam, başucu olmasa da izlenmeyi hakeden bir yönetmen ve oyuncu ile karşı karşıyasınız bu filmde.
iyi seyirler...
@josephwhite
9 yıl önce
9 / 10
Gidip "sin city" ye şaheser, müthiş, olağan üstü dersiniz, sonra yetmez tüüüümmm tarantino filmlerinin bilinçsiz hayranları olursunuz ve gelir bu filmi beğenmezsiniz ? onlardan biri iseniz eğer kesinlikle bilinciniz yönlendiriliyor, bir ara cnbc-e de belgesel film izlemeyip izledim demek gibi bir şey. Filmi beğenmeyenlerin sayfalarına da baktım ve tarantino hayranlığı had safhada, ama olsun yaşadıkça evriliyor ve gelişiyoruz, baktım güneşin battığı yere, çok uzak gelmedi ...
@bucar1
10 yıl önce
6.9 / 10
@king_of_the_bon
10 yıl önce
1 / 10
1. Filmin yönetmeni Nuri Bilge Ceylan mı?
2. Ron Pearlman a yazık olmuş.