Gerçek Sevgili Yorumları

Gerçek Sevgili filmi detayları

@dorothy

7 yıl önce

Korku içinde beklediğim "kötü" nün asla gelmediği, sarılma isteği uyandıran film. Gerçek olamayacak kadar güzeldi klişesi cuk oturuyor. Keşke böyle bir yer olabilse dedirtiyor.

Filmin ardından iyi giden şarkı https://www.youtube.com/watch?v=d5s6fW-BQEo

@serkanaydemir

8 yıl önce

6.4 / 10

Yalnızlık, insanın en büyük hastalığıdır.

İlk şunu belirtmek gerek film çok sağlam bir şekilde gitmiyor ama filmin içinde anlatılanları düşününce etkilenmemek de elde değil. Yalnızlığa itilmiş bir adamın hayal dünyasını izleyeceksiniz. Film daha iyi olabilir miydi kesinlikle olurdu. Özellikle senaryo daha sağlam işlenebilirdi. Yine de film öyle sıkmıyor. Arada belki dramın o soğuk ve yavaş havası sıkabilir ama zaten bu tarz filmlerin doğasında vardır bu durum. Tüm kasabanın Bianca'ya yaptıklarına bakınca dünyada ne masum insanların değersizce yok edildiği haksızlığı aklıma geldi. Bu filmin ana teması insan olmak her şeyden üstündür: ırklardan, dinlerden, ülkelerden... Her şey birlikte aşılır sanırım. İzleyin. En azından insan olduğunuzu hatırlayacaksınız az da olsa.

İyi seyirler.

P: 6

@broken

9 yıl önce

8 / 10

big fish'ten sonra izlediğim en naif, naifliğiyle yürek ısıtan göz dolduran filmdi. ryan gosling bu filmle gözümde çok ayrı yere geldi gerçekten. ancak yoğun duygulu bir insan bu rolü bu kadar güçlü oynayabilirdi. filmin bence tek eksisi abiyi oynayan elemanın berbat rol yapmasıydı.

@lith

10 yıl önce

8.7 / 10

Sinemada gerçeklilik konusuna kafayı çok takan bir izleyiciyimdir. Yok burda bu denir mi, gerçekte söyle yapılmaz vs. ama işte bazı filmler var ki ütopik bir durumu dahi öyle bir dille anlatır ki seni yere bağlayan zincirlerinden koparır, içine alır. O ütopya halinin suratına koyduğu şapşal mutlulukla, dünyanın kokuşmuş gerçekciliğini gözün bile görmez. İşte öyle bir film.

Birisi kendisine sarılırsa yanacağını düşünen ve bu yüzden kat kat giyinen Lars ne kadar özgün ise, bu filmdeki Ryan Gosling oyunculuğu da o kadar gerçekçi!

@amip

10 yıl önce

5.5 / 10

yine ryan gosling yine ortalama bir film! izleyecek hiç bişey bulamadığınız da izlenecek,listenın alt sıralarında olmaya aday bir film. bi kere hiç bir gerçekçiliğinin olmaması beni tamamen komediye yöneltti, dram göremedim : çünkü şişme bir kadını hiç bir kasaba bu şekilde kabullenemez, herkes şişme kadın gerçekmiş gibi davranamaz. bu kasabada hiç mi gıcık karakter yok herkes mı sevgi pıtırcıgı da karakterimiz Lars ı ve şişme sevgilisini bagrına basıyor :) bu kadar hayattan kopuklukla dram olamaz.

@yusufokay

11 yıl önce

8.8 / 10

Ütopyaların da gerçek olabileceğine inanabileceğiniz bir kasaba ve herkesin iyileşebileceğine olan inancın süreci oldukça naif ve şık hareketlerle anlatılmış.. Gosling sinemaya çok yakışan bir adam ve oldukça iyi bir oyuncu olduğu jest ve mimikleriyle film pişirmesinden anlaşılıyor.

@ereneliacik

11 yıl önce

Ryan Gosling inanılmazdı ve bu performansı zaten filmi izlemeden önce tahmin edebiliyordum ancak filmde beni asıl şaşırtan başta Paul Schneider olmak üzere diğer oyuncuların performansları oldu. Herkes oynadığı rolün hakkını vermiş diyebiliriz :)

@tylerdal_durden

11 yıl önce

Ben filmi çok dandik buldum arkadaşlar, yani tamam ama içinde hiç elle tutulur bir diyalog yok normal bir yaşamı çekmişler ve ryan gosling eskiden olduğu gibi hala dandik filmlerde oynamaya devam ediyor. Elle tutulur 1 filmi var ki zaten herkes o filmden dolayı sevdi bu adamı. O da Not Defteri filmi. Diğer filmleri hep dandik bu adamın.

@ness

11 yıl önce

8.5 / 10

Çok naif bi hayat ve karakter. Ah Lars,ne adamışsın. Ah kasaba,ne kasabaymışsın. Ah film,ne güzel filmmişsin.

Ryan Gosling zaten favorimdir ama bu filmde oyunculuğu çok canlıydı. Sanki Ryan yok oldu ve sadece Lars vardı
D

@denisisand

11 yıl önce

Liars

Sinema bazen sadece öldürmez, gerekirse ölümle tokalaştırır ve sessiz film değilse arkaya mükemmel bir soundtrack koyar sonra da diyardan diyara dolaştıradabilir sizi. En son teknolojiyle-artık kaçıncı D oldu sayamıyorum-5D-7D filmlerde bazen ölümün nefesini ensenizde bile hissedebilirsiniz. Hangi dünyaysa o gün vizyonda olan, o dünyaya bilet alabilirsiniz. Sinema, sanatsal tüm aktiviteler içinde duyu organlarına hitap patlaması yaşatır. Göze, kulağa, popcornuyla dile, korkusuyla tüyleri diken diken eden, hüznüyle gözden pıtır pıtır yaş döktüren dokuya..

Bu bölüm her hafta kendine bir film seçecek, belki de senaristin kafasından çok uzaklaşıp kendi yorumuyla "Ne oluyor burada"'yı anlatmaya çalışacak. Filmlerin zaman mekan ekseninin ötesinde bir aktivite olduğunu iliklerde hissettirecek. Önerilen ve anlatılan filmle alakalı memnuniyetten kesinlikle mesuliyet kabul etmeyecek.

Önemli olabilecek bir not: Yorumladığım filmi izlemediyseniz
... Devamı
Liars

Sinema bazen sadece öldürmez, gerekirse ölümle tokalaştırır ve sessiz film değilse arkaya mükemmel bir soundtrack koyar sonra da diyardan diyara dolaştıradabilir sizi. En son teknolojiyle-artık kaçıncı D oldu sayamıyorum-5D-7D filmlerde bazen ölümün nefesini ensenizde bile hissedebilirsiniz. Hangi dünyaysa o gün vizyonda olan, o dünyaya bilet alabilirsiniz. Sinema, sanatsal tüm aktiviteler içinde duyu organlarına hitap patlaması yaşatır. Göze, kulağa, popcornuyla dile, korkusuyla tüyleri diken diken eden, hüznüyle gözden pıtır pıtır yaş döktüren dokuya..

Bu bölüm her hafta kendine bir film seçecek, belki de senaristin kafasından çok uzaklaşıp kendi yorumuyla "Ne oluyor burada"'yı anlatmaya çalışacak. Filmlerin zaman mekan ekseninin ötesinde bir aktivite olduğunu iliklerde hissettirecek. Önerilen ve anlatılan filmle alakalı memnuniyetten kesinlikle mesuliyet kabul etmeyecek.

Önemli olabilecek bir not: Yorumladığım filmi izlemediyseniz eğer, içinde kayda değmez oranda spoiler mevcut olacak. "Artık izlemesem de olur" dedirtecek noktada ben gerekli önlemi alıp ünlem işaretlerini yerleştireceğim sağa sola.

Sinema, filmler ve notlarla ilgili ilk haftadan tez yazmak yerine, geri kalan tüm sıkıcılığı önümüzdeki haftalara pay edip, bu haftanın filmine geçebiliriz sanırım. Tavan arası filmi diyorum ben bazı fimlerime. Artık tozlular ama biliyorum oradalar. Bilgisayarda öylece tıklanmayı bekleyerek duran, yer kaplayan, yer kapladığı için yeni film bile inemeyen bir bilgisayara rağmen, silinemeyen filmler... Çok az sonra anlatmaya başlayacağım film işte bu depoda üstü daha 7 yıllık tozlanmış bir film.

Bu tozlu film serisini oluştururken, film seçiş aşamasında ise,2 tip insan vardır: Konusuna bakmadan film izleyen ve konusunun ıdığını cıcığını inceleyip film izleyen. Ben bu konuda çift kişilikliyim ama bu filmin başına geçtiğimde kendisiyle ilgili sadece şunları biliyordum;

Filmimiz : Lars And The Real Girl

Oyuncular: Başarılı oldukları sürece mi önemliler? Karakteri "real world"de kimin canlandırdığını öğrenmek istemen, kurguya kapılmaktan korkman mı? Başarılı oyuncuları bu kısımda isimlerini açıklamayarak ödüllendiriyorum, gerekli maddi ödülü prodüksiyonlar onlar ile görüşüp halletmiştir zaten. Belli başlı karakterler: Lars, Lars'ın akrabaları, mahallenin sevimli gelinlik kızı ve büyük bir Barbie bebek.

Bu döngü içinde olanları hiç merak etmeden başladım izlemeye ve ilk defa daha film bitmeden yazmaya başladım;

Bazen insanlaryalnızcaarkadaşsızlıklarından ya da annesizlikten veya sevgi-li-sizliklerinden dolayı yalnızlaşmazlar. Yalnızlığın yanılsamasıyla Bianca'yı doğuran Lars Bianca'nın cansızlığına en güzel göndermelerden birini yapan mahalle sakininin verdiği yapay çiçeklere karşı tavrıyla bize Bianca'nın doğum nedenini açıklar: Güzeller değil mi? Bunlar gerçek değil, yani sonsuza dek bir şey olmaz. Zarif değil mi?



Doğumu sırasında ölen annesinin yerine koyarak ölümünde annesinin yanında olma hissini ve deneyimini Bianca'nın üzerinde deneyen Lars aynı zamanda Bianca'nın da annesini aynı yolla öldürerek onu kendileştirir.

Lars bir çok kişinin açıkça yaptığını kendince çok daha ahlaki yoldan, belki çoğu insanın üzerini örttüğü veya örttüğünü zannettiği gerçekliği tüm yapaylığıyla hem çevresindekilerin hem de benliğinin "gerçek" yüzüne çarpar. Bu eksikliğin farkında olan mahalle sakini de kendince yaşadığı bütünlükleri içindeki eksikliği Lars'ın yaptığının belki 1000de belki 10da biriyle Bianca'ya yükler, tabi burada 10 ve 1000 İle kastettiğim bütün delilik Lars'dadır ve garip sıfatı Lars'ın üzerine bırakılmaktadır.

Filmin başında verilen herkes yalnızlığım ve sevgilisizliğim hususunda çok üzerime geliyor mantığını çürütür Lars. Bunu yalnız olduğunu düşünen herkese bir sevgili edindikten sonra da aynı şeyleri hissettirerek başarır. Tam tersi değişikliğin her zaman çözüm olamayacağını hesaba katık yapar, mahalleliyi dürüm yapar, seyirciyi numara mı yapıyor bu lan diye düşündürür ve belki de bizi yer Lars.

Hissiz, bilinçsiz Bianca'yı aldatmaz, ama belki çoğu "modern" "non-modern" erkeğin düşünü yerine getirir ve bir başka kadına geçişi için Bianca'yı öldürür. Bu ölüm Bianca'nın cansızlığı içinde çok da önem kazanmaz ama bilinçli Biancalar da bir çok kez toplum tarafından normal karşılanan kocaları Larslar tarafından mental olarak öldürülür. Birçok kez mental ölüm yaşayan kadınların aksine Bianca'nın gerçekten ölmesi sanırım bizi bu yüzden üzer.



Lars bu kocaman yalanıyla belki hayatında eksik olan tek bir şeyi bulmaya çalışır. O da ismine kattığı yalanın [liars] i'sini. Sonundaki çoğul ekiyse bu yalana eşlik eden herke''s''dir.

Deniz Gül
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL