"Kişi için, yaşamakla ölmek arasında bir fark kalmayacağı zaman özgür olacaktır insanlık." (Dostoyevski)
kim, acıktığı ve başka çaresi kalmadığı için ilk başta yerde biten mantarları yemeyi sonra da mantarların zehirli olabileceğini düşünür. ama buna rağmen kendi kendine : "ne olabilir ki, en kötü ihtimalle ölürüm" diye söylenir ve mantarları yer.
bu kadar az yorum yapılmış bir film olması şaşırttı beni.demeki '' az kişi tarafında bilinen şahaser film'' olsa gerek.izlerken hiç bitmesin dediğim.KİM'in umudu bitecek diye ödümün patladığı,sürekli kendine umut bulsun diye dua ede ede izlediğim eğlenceli kore filmi.nerede yaşarsa yaşasın insanoğluna umut gerek.yaşamak için hep bir amaç gerek.yoksa hayat anlamını yitirir.çok iyi bildiğimiz bu gerçeği bir de bu komedi filminden izlemek gayet eğlenceliydi.bazı replikler çok hoşuma gitti.işte birkaçı:
'' motivasyon insanın kafasını çalıştırıyor'' ( bilimsel gerçek olabilir.kimsenin bu lafa itiraz edebileceğini zanetmiyorum)
''bir sivrisinek fosilinden dinazor dna'sı alıp jurrasic park yapılabiliyorsa, kuş bokundan buğday tohumu alıp börülce soslu erişte neden yapılmasınki'' ( ha ha ha çok komik bir yaklaşım)
filmde beni rahatsız eden tek şey KİM'in kızla ingilizce mesajlaşması.tamam evrensel dilde ''help'' yardım istiyor ama kız onun koreli olduğunu görüyor( fiziksel görünüş) neden ıs... Devamı
bu kadar az yorum yapılmış bir film olması şaşırttı beni.demeki '' az kişi tarafında bilinen şahaser film'' olsa gerek.izlerken hiç bitmesin dediğim.KİM'in umudu bitecek diye ödümün patladığı,sürekli kendine umut bulsun diye dua ede ede izlediğim eğlenceli kore filmi.nerede yaşarsa yaşasın insanoğluna umut gerek.yaşamak için hep bir amaç gerek.yoksa hayat anlamını yitirir.çok iyi bildiğimiz bu gerçeği bir de bu komedi filminden izlemek gayet eğlenceliydi.bazı replikler çok hoşuma gitti.işte birkaçı:
'' motivasyon insanın kafasını çalıştırıyor'' ( bilimsel gerçek olabilir.kimsenin bu lafa itiraz edebileceğini zanetmiyorum)
''bir sivrisinek fosilinden dinazor dna'sı alıp jurrasic park yapılabiliyorsa, kuş bokundan buğday tohumu alıp börülce soslu erişte neden yapılmasınki'' ( ha ha ha çok komik bir yaklaşım)
filmde beni rahatsız eden tek şey KİM'in kızla ingilizce mesajlaşması.tamam evrensel dilde ''help'' yardım istiyor ama kız onun koreli olduğunu görüyor( fiziksel görünüş) neden ısrarla ingilizce devam ediyorki.hollywood özentisi bu konuşmalar bu filme hiç yakışmadı.ayrıca SAMSUNG gibi harika bir marka üretmiş bu millet neden amerikan malı MOTOROLA'nın reklamını yapıyor( KİM'in cep telefonu). bu uzakdoğunun amerikan sevdasınıın başladığını biliyorum ama güney koreliler daha fazla seyirci çekmek uğruna da yapıyor olabilir.hintliler yapıyor onu biliyoruz; çünkü adamların resmi dili ingilizce ,bu korelilere ne oluyor.tatlı talı konuşun dilinizi.yetirince sempatiksiniz.
Kim'in şehrin ortasında ıssız bir adaya düşmesi fikri cok yaratıcıydı. Paranın/parasızlığın sonucunda kredi kartları borçlarının gelebilecegi boyutlarla, trajikomik diyaloglar sayesinde güzel alay edilmiş. Sadece daha fazla tüketilmesi için ugraşan karşısındakini dinlemeyen tarife satıcısı aslında bizim için de tanıdık. Anlattığı konu aslında komik olmasa da anlatılış biçimiyle gülümseten ve bazen kahkahalara bogan ("önce börülce soslu erişteyi yesene" diye kendine kızışını her hatırladığımda gülüyorum) izlenilesi, eglenceli bir film.
Bir ara çok fena sarmıştım Güney Kore filmlerine... Ancak uzun bir süredir Güney Kore yapımı bir film izlemiyordum. Adamlar iyi yapıyor, güzel yazıyor da; mimik konusunda çok sıkıntılılar. Olsun, onları da öyle seviyoruz. Kimssi Pyoryugi; borç batağından bunalıp intihar etmeyi düşünen Kim'in (Güney Kore'deki milyonlarca Kim'den birisi) intihar etmeye çalışırken; şehrin içindeki ıssız bir adaya düşmesini konu ediyor. Buraya kadar size çok sıradışı gelmemiş olabilir. Ancak filmi izledikçe Korelilerin sinemaya bakış açısını bir kez daha takdir ettim. Az bütçe ve az oyuncuyla iyi filmler yapıyorlar. Issız adada yaşam mücadelesine alışmaya çalışan çekik gözlü Robinson Crusoe'yla; odasından dışarı çıkmayan, hayatı sadece günün belli saatlerinde fotoğraf makinasıyla pencereden dışarı bakmakla geçen asosyal kızın absürt ilişkisini çok sıradışı bulacaksınız. Fotoğraf makinasında da bir objektif var, sormayın. Zaten kız teknolojinin köpeği olmuş, ondan asosyal bana sorarsanız. Neyse; yine her Ko... Devamı
Bir ara çok fena sarmıştım Güney Kore filmlerine... Ancak uzun bir süredir Güney Kore yapımı bir film izlemiyordum. Adamlar iyi yapıyor, güzel yazıyor da; mimik konusunda çok sıkıntılılar. Olsun, onları da öyle seviyoruz. Kimssi Pyoryugi; borç batağından bunalıp intihar etmeyi düşünen Kim'in (Güney Kore'deki milyonlarca Kim'den birisi) intihar etmeye çalışırken; şehrin içindeki ıssız bir adaya düşmesini konu ediyor. Buraya kadar size çok sıradışı gelmemiş olabilir. Ancak filmi izledikçe Korelilerin sinemaya bakış açısını bir kez daha takdir ettim. Az bütçe ve az oyuncuyla iyi filmler yapıyorlar. Issız adada yaşam mücadelesine alışmaya çalışan çekik gözlü Robinson Crusoe'yla; odasından dışarı çıkmayan, hayatı sadece günün belli saatlerinde fotoğraf makinasıyla pencereden dışarı bakmakla geçen asosyal kızın absürt ilişkisini çok sıradışı bulacaksınız. Fotoğraf makinasında da bir objektif var, sormayın. Zaten kız teknolojinin köpeği olmuş, ondan asosyal bana sorarsanız. Neyse; yine her Kore filminde olduğu gibi mide bulandırıcı birkaç sahne olsa da hem güldürebilen, hem hüzünlendirebilen bu film oldukça izlenebilir olmuş.
Yalnız olduğunu kabul edemeyen insanların anlatıldığı, eğlenceli ve düşündürücü bir film. Fantastiklikten ziyade sihirsel bir gerçekçillik arayanlara birebir.
@otlu_kek
11 yıl önce
@sarhosatlarzama
11 yıl önce
kim, acıktığı ve başka çaresi kalmadığı için ilk başta yerde biten mantarları yemeyi sonra da mantarların zehirli olabileceğini düşünür. ama buna rağmen kendi kendine : "ne olabilir ki, en kötü ihtimalle ölürüm" diye söylenir ve mantarları yer.
@siyahtuval
11 yıl önce
8 / 10
bundan sonra benim içinde erişte "umut" demek :D
@cadi
11 yıl önce
10 / 10
kore filmleri içinde ayrı bir kategoriye giriyor bence, inanılmaz eğlenceli, insanın önce doğayı sonra da kendisini yeniden keşfi...
’’daha çok gübre’’ ! :)
@sevgikara
11 yıl önce
9.5 / 10
'' motivasyon insanın kafasını çalıştırıyor'' ( bilimsel gerçek olabilir.kimsenin bu lafa itiraz edebileceğini zanetmiyorum)
''bir sivrisinek fosilinden dinazor dna'sı alıp jurrasic park yapılabiliyorsa, kuş bokundan buğday tohumu alıp börülce soslu erişte neden yapılmasınki'' ( ha ha ha çok komik bir yaklaşım)
filmde beni rahatsız eden tek şey KİM'in kızla ingilizce mesajlaşması.tamam evrensel dilde ''help'' yardım istiyor ama kız onun koreli olduğunu görüyor( fiziksel görünüş) neden ıs ... Devamı
'' motivasyon insanın kafasını çalıştırıyor'' ( bilimsel gerçek olabilir.kimsenin bu lafa itiraz edebileceğini zanetmiyorum)
''bir sivrisinek fosilinden dinazor dna'sı alıp jurrasic park yapılabiliyorsa, kuş bokundan buğday tohumu alıp börülce soslu erişte neden yapılmasınki'' ( ha ha ha çok komik bir yaklaşım)
filmde beni rahatsız eden tek şey KİM'in kızla ingilizce mesajlaşması.tamam evrensel dilde ''help'' yardım istiyor ama kız onun koreli olduğunu görüyor( fiziksel görünüş) neden ısrarla ingilizce devam ediyorki.hollywood özentisi bu konuşmalar bu filme hiç yakışmadı.ayrıca SAMSUNG gibi harika bir marka üretmiş bu millet neden amerikan malı MOTOROLA'nın reklamını yapıyor( KİM'in cep telefonu). bu uzakdoğunun amerikan sevdasınıın başladığını biliyorum ama güney koreliler daha fazla seyirci çekmek uğruna da yapıyor olabilir.hintliler yapıyor onu biliyoruz; çünkü adamların resmi dili ingilizce ,bu korelilere ne oluyor.tatlı talı konuşun dilinizi.yetirince sempatiksiniz.
@birdie_numnum
12 yıl önce
8 / 10
Filmle ilgili güzel bir yazı:http://www.sinemakulubu.com/blog/movie-review/castaway-on-the-moon-kimssi-pyoryugi-2009-kimin-adasi/
@stiff
12 yıl önce
7.2 / 10
@tegin
12 yıl önce
8 / 10
@tutaste
13 yıl önce