çok eğlenceli, keyifli ve garipti. yüzme çabasına ve bir türlü becerememesine güldüm. bir sürü yerde tebessüm ettim. dram kısımlarında da çok üzüldüm. genel olarak iki karaktere de üzüldüm.
sanırım ingilizce yazmasının sebebi gemiden geçen turistlerin görmesini beklemesinden dolayıydı. ama filmde ilk gördüğümüz gemidekiler de yabancı değildi gibi ona göre. bilemedim mantıksal çerçeveye oturtamadım. neden birbirlerinin yabancı olduğunu düşündüler ki.
başarısız intihar girişiminden sonra hayatta kalmak için her yolu denemesi hoş. yaşamak için kendine ait yollar seçmesi de hoş. her adımında kendini daha da cesaretlendirmesini ve bir şehrin içinde robinson crusoe gibi yaşama fikrini sevdim. bundan sonra deniz kenarında kamp yapmaya gittiğimde kumlarda oturup noodle yiyip Kim gibi hissetmeye çalışacağım. müthiş.
ikisinin de bir yerden sonra birbirinden güç almasına bayıldım.
film boyunca ay bu adamın borçları bu zaman boyunca daha da artmıştır d... Devamı
çok eğlenceli, keyifli ve garipti. yüzme çabasına ve bir türlü becerememesine güldüm. bir sürü yerde tebessüm ettim. dram kısımlarında da çok üzüldüm. genel olarak iki karaktere de üzüldüm.
sanırım ingilizce yazmasının sebebi gemiden geçen turistlerin görmesini beklemesinden dolayıydı. ama filmde ilk gördüğümüz gemidekiler de yabancı değildi gibi ona göre. bilemedim mantıksal çerçeveye oturtamadım. neden birbirlerinin yabancı olduğunu düşündüler ki.
başarısız intihar girişiminden sonra hayatta kalmak için her yolu denemesi hoş. yaşamak için kendine ait yollar seçmesi de hoş. her adımında kendini daha da cesaretlendirmesini ve bir şehrin içinde robinson crusoe gibi yaşama fikrini sevdim. bundan sonra deniz kenarında kamp yapmaya gittiğimde kumlarda oturup noodle yiyip Kim gibi hissetmeye çalışacağım. müthiş.
ikisinin de bir yerden sonra birbirinden güç almasına bayıldım.
film boyunca ay bu adamın borçları bu zaman boyunca daha da artmıştır diye düşünüp dertlenip durdum. neyse halledersin bebiş sen.
kızımızın yüzündeki yaranın sebebini de merak ettim hep. en fazla üç dakika sürebilecek bir flashbackle öğrenebilirdik. neden... neden... neden...
annesiyle ilk konuşmasından çok hoşlandım ama babasıyla da bir temasını görmek isterdim.
çocuklarım buluşamayacaksınız diye ödüm koptu. buluşmanıza sebep olan anonsun ikinizin de aslında hayatınızda çok önemli bir anısı olması çok tatlı.
ama hiçbir filmde karakterlerin birbirleriyle bu denli az iletişim kurup birbirlerini bu kadar çok etkilediklerini izlememiştim galiba.
ikincisini çekerseniz büyü bozulur diye düşünmem asla. before sunrise filmi gibi beraber bir gün geçirip başınızdan geçen her şeyi anlatsanız da seyretsem keşke. neyse bu kısmı kafamda hikayeler tahmin ederek tamamlayacağım.
Film bana bayramda hediye gelen çikolata gibiydi. Oldukça farklı, eğlenceli ve tatlı bir film. Tadı damağımda kaldı. Çok sevdim. Herkese de tavsiye ederim.
Yalnızlığın ve gerçekliğin birleştirdiği iki insan.. Teknolojiden ve kalabalıktan, onca anlamsız koşuşturmacadan, ulaşılması gereken şartlandırılmış bütün hayallerden, bütün yalanlardan uzak.. Güzel bir kurgusu var :)
Her ıssız ada, ıssız olacak değil. Misafirleriniz de olabilir. Nitekim şu söz çok güzeldi ’’Börülceli erişte benim için umut demek.’’ Tamda böyle bir film aslında. Yalnızlık istiyorsanız sizi kendi umut dünyasına çekebilecek bir film.
Güney Kore filmlerinin neden bu kadar sevildiğini şimdi daha iyi anlıyorum. Oyunculuk olsun, kültürleri olsun bu insanlar iyi ki var. Daha önce izlediğim Kore filmlerinden de yola çıkarak insanlar film yapmayı Korelilerden öğrenmeli.Ne güzel bir ülkesin sen ya!Film çok güzeldi. Başından sonuna kadar küçük bir gülümsemeyle, arada tabi dram da vardı, ilerleyen bir yapım. Çok şey anlatıyor:
- İntihar ederken tuvaleti gelen adamın durumunu,
- Balık tutamayan, ama şehrin kirli suyu yüzünden balıkların ölmesiyle balık yemeyi,
- Şarjı az kalmış bir adamın o son arama hakkını kullanmak isteyince birden bankanın kredi kartı ister misiniz diye araması ve telefonun kapanmasını.
- Şehrin ortasındaki yalnızlığı,
- Klavyenin başında ekrana boş boş bakmayı,
- ve tabi ki sevginin gücü sayesinde hayatta kalma isteği...
Böyle filmler az bulunur. Film, şehrin ortasında bir adaya düşen adamın başta bu durumdan korkmasını ve daha sonra asıl şehrin kendisinin korkunç ... Devamı
Ne güzel bir ülkesin sen böyle.
Güney Kore filmlerinin neden bu kadar sevildiğini şimdi daha iyi anlıyorum. Oyunculuk olsun, kültürleri olsun bu insanlar iyi ki var. Daha önce izlediğim Kore filmlerinden de yola çıkarak insanlar film yapmayı Korelilerden öğrenmeli.Ne güzel bir ülkesin sen ya!Film çok güzeldi. Başından sonuna kadar küçük bir gülümsemeyle, arada tabi dram da vardı, ilerleyen bir yapım. Çok şey anlatıyor:
- İntihar ederken tuvaleti gelen adamın durumunu,
- Balık tutamayan, ama şehrin kirli suyu yüzünden balıkların ölmesiyle balık yemeyi,
- Şarjı az kalmış bir adamın o son arama hakkını kullanmak isteyince birden bankanın kredi kartı ister misiniz diye araması ve telefonun kapanmasını.
- Şehrin ortasındaki yalnızlığı,
- Klavyenin başında ekrana boş boş bakmayı,
- ve tabi ki sevginin gücü sayesinde hayatta kalma isteği...
Böyle filmler az bulunur. Film, şehrin ortasında bir adaya düşen adamın başta bu durumdan korkmasını ve daha sonra asıl şehrin kendisinin korkunç bir yer olduğunu anlamasını anlatıyor. Çok fazla eleştirisi yapılabilir tabi, ana fikir çerçevesinde. Giderek gelişen teknolojinin, evlere servis yapmanın içine edilme durumu yüzünden sokağa çıkma ihtiyacını, sosyalleşme ihtiyacını giderek azaltılmasını güzel bir yergiyle bizlerle buluşturuyor bu film. Ben çok sevdim. Çok samimi bir oyunculukla da film on numara olmayı başarıyor. En iyi filmler arasına çok rahat girecek bir senaryo, müzik, kamera, oyunculuk ve tabi ki o bizleri kendine bağlayan samimiyet var filmde.
yönetmen aklı başında bir eleştiri yolu geliştirmiş ve uzak doğunun müthiş mizahı filmi izlenir kılıyor. baş rolümüzün oyunculuğu da gayet başarılıydı.
absürdlüğü dozunda romantik bir kore filmi.sisteme yapılan güzel bir eleştiri.kredi kartı internet banka kredileri sanal dünyaya kapak niteliğinde bir kore başyapıtı.film ilk dakikalarda çerezlik gibi görünsede ilerledikçe bir empati yaptırıyor insana.
sıkılma duygusunun olduğu sahne iyidi.artı börülce soslu erişteninde tadını merak etmedim değil :)
Konusu ve görseliyle inanılmaz bir film. Kurgucunun ellerinden de ayrı bi öpmek lazım. Olağan üstü sürükleyici ve etkileyici bir film. Başucuma aldım,izleyiniz.
@henriette
2 yıl önce
sanırım ingilizce yazmasının sebebi gemiden geçen turistlerin görmesini beklemesinden dolayıydı. ama filmde ilk gördüğümüz gemidekiler de yabancı değildi gibi ona göre. bilemedim mantıksal çerçeveye oturtamadım. neden birbirlerinin yabancı olduğunu düşündüler ki.
başarısız intihar girişiminden sonra hayatta kalmak için her yolu denemesi hoş. yaşamak için kendine ait yollar seçmesi de hoş. her adımında kendini daha da cesaretlendirmesini ve bir şehrin içinde robinson crusoe gibi yaşama fikrini sevdim. bundan sonra deniz kenarında kamp yapmaya gittiğimde kumlarda oturup noodle yiyip Kim gibi hissetmeye çalışacağım. müthiş.
ikisinin de bir yerden sonra birbirinden güç almasına bayıldım.
film boyunca ay bu adamın borçları bu zaman boyunca daha da artmıştır d ... Devamı
sanırım ingilizce yazmasının sebebi gemiden geçen turistlerin görmesini beklemesinden dolayıydı. ama filmde ilk gördüğümüz gemidekiler de yabancı değildi gibi ona göre. bilemedim mantıksal çerçeveye oturtamadım. neden birbirlerinin yabancı olduğunu düşündüler ki.
başarısız intihar girişiminden sonra hayatta kalmak için her yolu denemesi hoş. yaşamak için kendine ait yollar seçmesi de hoş. her adımında kendini daha da cesaretlendirmesini ve bir şehrin içinde robinson crusoe gibi yaşama fikrini sevdim. bundan sonra deniz kenarında kamp yapmaya gittiğimde kumlarda oturup noodle yiyip Kim gibi hissetmeye çalışacağım. müthiş.
ikisinin de bir yerden sonra birbirinden güç almasına bayıldım.
film boyunca ay bu adamın borçları bu zaman boyunca daha da artmıştır diye düşünüp dertlenip durdum. neyse halledersin bebiş sen.
kızımızın yüzündeki yaranın sebebini de merak ettim hep. en fazla üç dakika sürebilecek bir flashbackle öğrenebilirdik. neden... neden... neden...
annesiyle ilk konuşmasından çok hoşlandım ama babasıyla da bir temasını görmek isterdim.
çocuklarım buluşamayacaksınız diye ödüm koptu. buluşmanıza sebep olan anonsun ikinizin de aslında hayatınızda çok önemli bir anısı olması çok tatlı.
ama hiçbir filmde karakterlerin birbirleriyle bu denli az iletişim kurup birbirlerini bu kadar çok etkilediklerini izlememiştim galiba.
ikincisini çekerseniz büyü bozulur diye düşünmem asla. before sunrise filmi gibi beraber bir gün geçirip başınızdan geçen her şeyi anlatsanız da seyretsem keşke. neyse bu kısmı kafamda hikayeler tahmin ederek tamamlayacağım.
@mavimilena
3 yıl önce
8.9 / 10
@naksidil
3 yıl önce
8 / 10
@iamgzde
5 yıl önce
@serkanaydemir
10 yıl önce
8.1 / 10
Güney Kore filmlerinin neden bu kadar sevildiğini şimdi daha iyi anlıyorum. Oyunculuk olsun, kültürleri olsun bu insanlar iyi ki var. Daha önce izlediğim Kore filmlerinden de yola çıkarak insanlar film yapmayı Korelilerden öğrenmeli.Ne güzel bir ülkesin sen ya!Film çok güzeldi. Başından sonuna kadar küçük bir gülümsemeyle, arada tabi dram da vardı, ilerleyen bir yapım. Çok şey anlatıyor:
- İntihar ederken tuvaleti gelen adamın durumunu,
- Balık tutamayan, ama şehrin kirli suyu yüzünden balıkların ölmesiyle balık yemeyi,
- Şarjı az kalmış bir adamın o son arama hakkını kullanmak isteyince birden bankanın kredi kartı ister misiniz diye araması ve telefonun kapanmasını.
- Şehrin ortasındaki yalnızlığı,
- Klavyenin başında ekrana boş boş bakmayı,
- ve tabi ki sevginin gücü sayesinde hayatta kalma isteği...
Böyle filmler az bulunur. Film, şehrin ortasında bir adaya düşen adamın başta bu durumdan korkmasını ve daha sonra asıl şehrin kendisinin korkunç ... Devamı
Güney Kore filmlerinin neden bu kadar sevildiğini şimdi daha iyi anlıyorum. Oyunculuk olsun, kültürleri olsun bu insanlar iyi ki var. Daha önce izlediğim Kore filmlerinden de yola çıkarak insanlar film yapmayı Korelilerden öğrenmeli.Ne güzel bir ülkesin sen ya!Film çok güzeldi. Başından sonuna kadar küçük bir gülümsemeyle, arada tabi dram da vardı, ilerleyen bir yapım. Çok şey anlatıyor:
- İntihar ederken tuvaleti gelen adamın durumunu,
- Balık tutamayan, ama şehrin kirli suyu yüzünden balıkların ölmesiyle balık yemeyi,
- Şarjı az kalmış bir adamın o son arama hakkını kullanmak isteyince birden bankanın kredi kartı ister misiniz diye araması ve telefonun kapanmasını.
- Şehrin ortasındaki yalnızlığı,
- Klavyenin başında ekrana boş boş bakmayı,
- ve tabi ki sevginin gücü sayesinde hayatta kalma isteği...
Böyle filmler az bulunur. Film, şehrin ortasında bir adaya düşen adamın başta bu durumdan korkmasını ve daha sonra asıl şehrin kendisinin korkunç bir yer olduğunu anlamasını anlatıyor. Çok fazla eleştirisi yapılabilir tabi, ana fikir çerçevesinde. Giderek gelişen teknolojinin, evlere servis yapmanın içine edilme durumu yüzünden sokağa çıkma ihtiyacını, sosyalleşme ihtiyacını giderek azaltılmasını güzel bir yergiyle bizlerle buluşturuyor bu film. Ben çok sevdim. Çok samimi bir oyunculukla da film on numara olmayı başarıyor. En iyi filmler arasına çok rahat girecek bir senaryo, müzik, kamera, oyunculuk ve tabi ki o bizleri kendine bağlayan samimiyet var filmde.
Bu filmi izleyin!
İyi seyirler.
P: 8.1
@mskfilm
10 yıl önce
@delahoya
10 yıl önce
8.1 / 10
sıkılma duygusunun olduğu sahne iyidi.artı börülce soslu erişteninde tadını merak etmedim değil :)
@film_kadini
10 yıl önce
8 / 10
@beneath_the_sky
10 yıl önce
10 / 10
@joeyy
10 yıl önce