Filmler ne tamamen senaryodan ne de tamamen oyunculuktan ibarettir. Maalesef yorumlara baktığımda gördüğüm şey genellikle ikisinden birine odaklı olumsuz eleştiri veya övgüye dayalı. Filmde anlatılmak istenilen konu ve işlenişi oldukça ilgi çekici. Size verilen imgeleri fark edip kavramak zor olabiliyor fakat abartıldığı kadar yorucu bir film olduğunu düşünmüyorum. Bakın bu böyledir şu şu yüzden böyle oluyor diye her şeyi tek tek gözünün içine sokmayan yönetmen görünce -ki dediğim gibi abartmamışlar da bunu- bu ne biçim film moduna girenler oluyor, çok ilginç bir durum. Oyunculuk konusuna gelirsek, Phoenix’in hayranı değilim ancak başarılı iş çıkarmış. Fakat asıl göze çarpan oyunculuk Amy Adams tarafından sergilenmiş bence. Çok çarpıcı bir iş çıkarmış tebrik etmek gerek. Bütün olarak filmi beğendim, hoşuma giden detaylar oldu. Süresinin de filmi sindirmek için gerekli olduğunu düşünüyorum.
İlk kez Paul Thomas Anderson filmi izledim. Senaryosunu da kendi yazmış filmin. Diğer filmlerinde de senaryoları kendi yazmış. Kendi hikayelerini anlatan bir yönetmen demek ki, ve bu elbette çok kıymetli.
Filmi birden fazla kere izlemek istiyorum; çünkü öncelikle izlediğim görüntülerin, mizansenlerin, renk ve ışık kullanımının, oyunculukların, müziğin ve her birisinin bir arada ortaya koyduğu hikayenin güzelliğinin tadını kesinlikle tekrar tekrar almalıyım, daha iyi görmeli, daha iyi duymalıyım, kesinlikle. Bu kadar dikkat çekici, bu kadar etkileyici ve bu kadar gerçek karakterler yaratabilen ve bunları hikaye edebilen bir yönetmen kimbilir ne güzel hikayeler anlatmıştır bugüne dek...
The Master, bu dünyada tökezleyip düşmüş, bir şekilde başaramayan, başaramaması ve sağlam bir şekilde yaşayamaması için içten ve dıştan her türlü engel ve problemle etrafı sarılmış insanların kendilerine hayatlarının ne anlama geldiğini söyleyen ve buna onu inandıran insanların peşine düşenleri anlatıy... Devamı
İlk kez Paul Thomas Anderson filmi izledim. Senaryosunu da kendi yazmış filmin. Diğer filmlerinde de senaryoları kendi yazmış. Kendi hikayelerini anlatan bir yönetmen demek ki, ve bu elbette çok kıymetli.
Filmi birden fazla kere izlemek istiyorum; çünkü öncelikle izlediğim görüntülerin, mizansenlerin, renk ve ışık kullanımının, oyunculukların, müziğin ve her birisinin bir arada ortaya koyduğu hikayenin güzelliğinin tadını kesinlikle tekrar tekrar almalıyım, daha iyi görmeli, daha iyi duymalıyım, kesinlikle. Bu kadar dikkat çekici, bu kadar etkileyici ve bu kadar gerçek karakterler yaratabilen ve bunları hikaye edebilen bir yönetmen kimbilir ne güzel hikayeler anlatmıştır bugüne dek...
The Master, bu dünyada tökezleyip düşmüş, bir şekilde başaramayan, başaramaması ve sağlam bir şekilde yaşayamaması için içten ve dıştan her türlü engel ve problemle etrafı sarılmış insanların kendilerine hayatlarının ne anlama geldiğini söyleyen ve buna onu inandıran insanların peşine düşenleri anlatıyor, yani tarikatlerin, kültlerin, cemaatlerin içindeki insanların... bir adamın peşine takılarak hayatlarının bütün anlamını değiştirmeye ya da onu bulduğuna kendini ikna etmeye çalışanların hikayesini.. bir gün taşın taş, toprağın toprak olduğunu ve başka bir anlamı bulunmadığını anlayacakları ana dek... Ama işte ne kadar çabalarsa çabalasın, yırtınırsa yırtınsa kendisinden başka hiç bir şey olmamaya yazgılı insanlar vardır ve onlar dönüşmezler, değişmezler, kendilerine anlatılan bütün o göz boyayıcı, gerçek ya da yalan bütün o hikayelere bir türlü kanamaz, buna kendini ikna edemezler. The Master bu kanamama, ikna olamama hikayesini bilinçli bir tercih olarak değil; duygusal yıkılış, dağılmışlık ve işlevsizleşmek üzerinden anlatıyor.
Tam bir "üstad döktürmüş" filmi. Huzursuz bacak sendromunuzu ciddi manada tetikleyebilir. Yine sıranın dışına çıkan overreaction ve itici bir performans yine abartılı övgüler. Herşeye rağmen Lancaster Dodd karakteri son derece manipülatifti. Filme dair tek ilgi çekici kısımdı. Dizayn edilmiş yada spontane bir lider etrafında oluşmuş gerçeklikle herhangi bir bağı kalmamış herhangi bir tarikat benim ilgi alanımın son derece dışında ve müritlere empati yapmak onların dünyalarında 2 saat gezinmek yada saçma sapan psikolojik ritüellerle mürit yaratma proseslerini izlemek beni fazlasıyla sıktı. Aslına bakarsanız yönetmenin yaratmaya çalıştığı algıyla tarikat liderinin yaratmaya çalıştığı çok benzer ikisi de saçmalıyor ve biz ilkel beyinli fanilerin anlamayıp garip anlamlar çıkartarak hayran hayran izlememizi bekliyor. Ama yinede "master" döktürmüş.
bu filmi ve paul thomas anderson'un filmlerini sevmeyen insanı otomatikmen sinemadan anlamıyor diye etiketleyip köşeye koyabilirsiniz. hadi iyi geceler.
Filmde yönetmenin karakteristik özelliklerini yansıtan çok önemli sahneler var. Bu açıdan "özgün film" olarak ele alırsak kimse bu filme başarısız diyemez. Onun dışında çoğu PTA filmi gibi bunun da "herkes için" olmadığını söyleyebiliriz.
Filmden asla unutamayacağım bir sahne
-Recall a word.
+Flowers.
-Recall a sound.
+She's singing. Her voice settles me down.
-Can you recall a word? Anyword?
+Away.
-Say it again
+Away...
-Who's saying "away"?
+I am.
...Freddie abi naptın sen ya ameliyatlı yerime geldi
Baştan sona filmdi. Bu filmden sıkılan Tarkovski ya da Bergman vs. sinemasınıçok zor izler. Yorumları okudum daherkes biraz sinema eleştirmenibiraz yönetmen... Film taş kafalı sinema severler ve sanat sevicileri için gereksiz bulunabilecek bir film...
Sinematografi olarak bu filme söyleyecek bir lafım yok. Oyunculuk için laf söyleyeni de dövüyorlarmış zaten. Tabi bu tarikat işleri falan çok gereksiz, saçma sapan ritüellerle dolu. Bir insanın kendini geliştirmesini, anlamasını sağlamak için böyle saçma sapan buyruklara, kurallara gerek var mı gerçekten? Bunu başarabilen zaten bir ustaya ihtiyaç duymaz. Başaramayan, ustayla da başaramaz. Günümüzde psikologların yapmaya çalıştığı saçma sapan şeylerin, büyük çaplısını yapıyor ve daha çok para kazanıyordur bu tarikat o kadar. İnsanın gerçekten ihtiyaç duyduğu şeyi karşılayacak bir din yok yeryüzünde; varolanlerin hepsi insan yapımı başarısızlıklar o kadar. Yinede hepsinin fazlasıyla müridi var, scientology'nin neden olmasın. Aptallığın başka bir çeşidi sadece...
@linquter
4 yıl önce
7 / 10
@parfenrogojin
4 yıl önce
9 / 10
Filmi birden fazla kere izlemek istiyorum; çünkü öncelikle izlediğim görüntülerin, mizansenlerin, renk ve ışık kullanımının, oyunculukların, müziğin ve her birisinin bir arada ortaya koyduğu hikayenin güzelliğinin tadını kesinlikle tekrar tekrar almalıyım, daha iyi görmeli, daha iyi duymalıyım, kesinlikle. Bu kadar dikkat çekici, bu kadar etkileyici ve bu kadar gerçek karakterler yaratabilen ve bunları hikaye edebilen bir yönetmen kimbilir ne güzel hikayeler anlatmıştır bugüne dek...
The Master, bu dünyada tökezleyip düşmüş, bir şekilde başaramayan, başaramaması ve sağlam bir şekilde yaşayamaması için içten ve dıştan her türlü engel ve problemle etrafı sarılmış insanların kendilerine hayatlarının ne anlama geldiğini söyleyen ve buna onu inandıran insanların peşine düşenleri anlatıy ... Devamı
Filmi birden fazla kere izlemek istiyorum; çünkü öncelikle izlediğim görüntülerin, mizansenlerin, renk ve ışık kullanımının, oyunculukların, müziğin ve her birisinin bir arada ortaya koyduğu hikayenin güzelliğinin tadını kesinlikle tekrar tekrar almalıyım, daha iyi görmeli, daha iyi duymalıyım, kesinlikle. Bu kadar dikkat çekici, bu kadar etkileyici ve bu kadar gerçek karakterler yaratabilen ve bunları hikaye edebilen bir yönetmen kimbilir ne güzel hikayeler anlatmıştır bugüne dek...
The Master, bu dünyada tökezleyip düşmüş, bir şekilde başaramayan, başaramaması ve sağlam bir şekilde yaşayamaması için içten ve dıştan her türlü engel ve problemle etrafı sarılmış insanların kendilerine hayatlarının ne anlama geldiğini söyleyen ve buna onu inandıran insanların peşine düşenleri anlatıyor, yani tarikatlerin, kültlerin, cemaatlerin içindeki insanların... bir adamın peşine takılarak hayatlarının bütün anlamını değiştirmeye ya da onu bulduğuna kendini ikna etmeye çalışanların hikayesini.. bir gün taşın taş, toprağın toprak olduğunu ve başka bir anlamı bulunmadığını anlayacakları ana dek... Ama işte ne kadar çabalarsa çabalasın, yırtınırsa yırtınsa kendisinden başka hiç bir şey olmamaya yazgılı insanlar vardır ve onlar dönüşmezler, değişmezler, kendilerine anlatılan bütün o göz boyayıcı, gerçek ya da yalan bütün o hikayelere bir türlü kanamaz, buna kendini ikna edemezler. The Master bu kanamama, ikna olamama hikayesini bilinçli bir tercih olarak değil; duygusal yıkılış, dağılmışlık ve işlevsizleşmek üzerinden anlatıyor.
The Master’ı kesinlikle öneririm.
@hashasin
4 yıl önce
4 / 10
@satanlovescinem
7 yıl önce
@sercanakgul
7 yıl önce
Filmden asla unutamayacağım bir sahne
-Recall a word.
+Flowers.
-Recall a sound.
+She's singing. Her voice settles me down.
-Can you recall a word? Anyword?
+Away.
-Say it again
+Away...
-Who's saying "away"?
+I am.
...Freddie abi naptın sen ya ameliyatlı yerime geldi
@cemiyettepisiyo
8 yıl önce
8.9 / 10
@linquter
4 yıl önce
@senersen
11 yıl önce
@okan_adam
11 yıl önce
@dogaclama
11 yıl önce
5.9 / 10
@matt_murdock
5 yıl önce
@darkpassenger
11 yıl önce
7.3 / 10