Kore polis teşkilatını ilkokullu çocuklar daha iyi yönetebilir imajı var... Bu tarz filmlerde Kore halkına ve emniyetine isnat edilen saflık yine hat safhada.
Bu husus dışında gerçekten çok başarılı seri katil filmlerinden biri. Kore sinemasında gerçekten iş var.
-kyung-chul kurbanlarını araştıran titiz bir katil olmamasına rağmen,dae-hoon’un nişanlısının adını hatırladı.üstüne üstlük kızın babasının evini eliyle koymuş gibi buldu.ayrıca kore’de polis teşkilatı bu kadar zayıf mı ki,onların bir türlü yakalayamadıkları şüphelileri bir ajan küt diye bulup icaplarına baktı.insan yiyen bir seri katilin hastanede başında kimse olmadan tedbirsizce bırakılması da düşündürmedi değil.
ama mesajı olan bir gerilim filmi izlemeyeli uzun zaman olmuş.bu filmin klişeleri aştığını ve iyi bir puanı hakettiğini düşünüyorum.
Öncelikle filmin her seyirci için ideal bir seyirlik sunmadığını söyleyerek başlamalıyım. Şiddet dozu yüksek sahneleri yanında, sinir bozucu, izleyeni yıpratan karakterleriyle de böyle bu.
"Şeytanı Gördüm" Kore sinemasının artık yerli yerine oturmuş formülleriyle giriş yaparak bizi katilimizle henüz ilk sahnelerde tanıştırıyor. Demek ki bu filmin de derdi "katil kim" sorusu etrafında yalpalamak ve şaşırtıcı bir final yapmak değil. Hitchcock’un gerilim için verdiği masanın altında duran bomba örneği misali işlemeye başlıyor film. Neler olabileceği seyirciye adım adım hissettiriliyor. En önemli gücünü sürprizlerden değil, incelikle eğildiği karakterlerinden alıyor senaryo. Şöyle bir bakınca filmin, son beş belki on yılın Amerikalı türdeşlerinden katbekat üstün olduğunu görmek güç değil.
Yönetmen Ji-Woon-Kim için bir antiparantez açmak gerekir. Gerçekten filmi çok temiz kotarmış. Bunun yanı sıra ritmini iyi ayarlamış. 141 dakika gibi kısmen uzun bir süreyi (ki gü... Devamı
Hangimiz daha canavar?
Öncelikle filmin her seyirci için ideal bir seyirlik sunmadığını söyleyerek başlamalıyım. Şiddet dozu yüksek sahneleri yanında, sinir bozucu, izleyeni yıpratan karakterleriyle de böyle bu.
"Şeytanı Gördüm" Kore sinemasının artık yerli yerine oturmuş formülleriyle giriş yaparak bizi katilimizle henüz ilk sahnelerde tanıştırıyor. Demek ki bu filmin de derdi "katil kim" sorusu etrafında yalpalamak ve şaşırtıcı bir final yapmak değil. Hitchcock’un gerilim için verdiği masanın altında duran bomba örneği misali işlemeye başlıyor film. Neler olabileceği seyirciye adım adım hissettiriliyor. En önemli gücünü sürprizlerden değil, incelikle eğildiği karakterlerinden alıyor senaryo. Şöyle bir bakınca filmin, son beş belki on yılın Amerikalı türdeşlerinden katbekat üstün olduğunu görmek güç değil.
Yönetmen Ji-Woon-Kim için bir antiparantez açmak gerekir. Gerçekten filmi çok temiz kotarmış. Bunun yanı sıra ritmini iyi ayarlamış. 141 dakika gibi kısmen uzun bir süreyi (ki günümüzde artık izleyiciler doksan ve yüz dakikalık filmleri daha cazip buluyor gibi) etkileyici bir biçimde kullanıyor. Film bitti dediğiniz anlarda, önemli çıkış noktaları yaratıyor.
Gelelim filmin asıl güzelliğine... Freud’un öne sürdüğü bilinçaltı olayını alttan alta görmek mümkün. "İçimizdeki Şiddet"... Katili yakalamak uğruna onlardan birine dönüşmeyi rahatça göze alan bir polis. Belki de filmde de geçen şu replik olayı özetliyor: "Canavarları yakalamak için onlardan birisi mi olmalı". Asıl derdi bu filmin? Evet özdeşlik kurabiliyoruz rahatça polisimizle. Her eyleminde yanında da yer alıyoruz. Hatta içten içe şiddeti meşrulaştırıyoruz. İşte film bunu sağlıyor zaten, yani gerektiğinde veya gerektiğini düşündüğümüzde sebep ister "intikam" ister "hayatta kalmak" olsun bizim de şiddete başvurabileceğimiz. Bir ara nerede okuduğumu anımsamadığım bir yazı geliyor aklıma medeniyetle, insan doğası ile ilgili. Büyük metropollerde, medeniyetin beşiklerinde altı saat elektrikler kesilsin ve komşularınızın bile neye dönüşebileceğini görün. Evet bu denli korkutucu mu, evet bu denli korkutucu. Yani doğru "Şeytanı Gördük" ama bu bir surete bürünse de insan doğasının ta kendisi belkide. Mühim olan onu olabildiğince gömebilmek.
Oyunculuk performanslarının da göz doldurduğu, sinir bozucu, güçlü bir polisiye gerilim ile karşı karşıyayız. Türü sevenler kaçırmamalı...
...vay arkadaş, çizgi film kahramanı tiplerden biri olsa anlarım; onlar uçar-ölmez-bir vuruşta duvarı yıkar. Ama bu günlük hayattan bir sapık katil tipi. Bu adamın aşil tendonu kesiliyor, "aşil" diyorum bak; adam yürüyüp gidiyor, cinayetlere devam ediyor; adamın eli taşla ezilip kırılıyor; adam gidip o elle güzel kavgalar ediyor, adamın yüzüneyangın söndürme tüpünün dip tarafıyla defalarca sağlam darbeler indiriliyor, 32 dişi sağlam, yüzünde hafif kızarıklıklarla adam cinayetlerine devam ediyor...
Yahu geçen gün sağ tarafımdan kaburgalarımıkoltuğun kenarına biraz şiddetlice çarptım; 10 gündür rahat nefes alamıyorum, sağ kolumu kaldıramıyorum, yattığımda sağ yanıma dönemiyorum. Bırak aşil tendonunu, yangın tüpünü, el kırılmasını, sadece çarptım diyorum...
Polisin aptallığı ayrı bir konu; intikamını acı çektirerekalacak diye günahsız 8-10 kişi daha hakkın rahmetine kavuştu.
İşte Hollywood sinemasının(ve onun izinden giden kore sinemasının da tabii)bizi getirip bıraktığı yer; daha fazl... Devamı
...vay arkadaş, çizgi film kahramanı tiplerden biri olsa anlarım; onlar uçar-ölmez-bir vuruşta duvarı yıkar. Ama bu günlük hayattan bir sapık katil tipi. Bu adamın aşil tendonu kesiliyor, "aşil" diyorum bak; adam yürüyüp gidiyor, cinayetlere devam ediyor; adamın eli taşla ezilip kırılıyor; adam gidip o elle güzel kavgalar ediyor, adamın yüzüneyangın söndürme tüpünün dip tarafıyla defalarca sağlam darbeler indiriliyor, 32 dişi sağlam, yüzünde hafif kızarıklıklarla adam cinayetlerine devam ediyor...
Yahu geçen gün sağ tarafımdan kaburgalarımıkoltuğun kenarına biraz şiddetlice çarptım; 10 gündür rahat nefes alamıyorum, sağ kolumu kaldıramıyorum, yattığımda sağ yanıma dönemiyorum. Bırak aşil tendonunu, yangın tüpünü, el kırılmasını, sadece çarptım diyorum...
Polisin aptallığı ayrı bir konu; intikamını acı çektirerekalacak diye günahsız 8-10 kişi daha hakkın rahmetine kavuştu.
İşte Hollywood sinemasının(ve onun izinden giden kore sinemasının da tabii)bizi getirip bıraktığı yer; daha fazla hareket, daha fazla kan, mantıksızmış, imkansızmış hiç problem değil.Gerçekçi senaryolar zaten gençlere sıkıcı geliyor artık; siyah-beyaz klasikler çoktandırizlenmez oldu. Varsa yoksa uçan adamlar, ölmeyen-hatta yaralanmayan- çizgi roman kahramanlarını beyaz perdeye teknoloji sayesinde aktarıp, seyirci rekorları kırmalar...
Kan görmek isteyenleri, heyecan olsun, görsellik olsun diyenleri tatmin edebilecek bir film ama mantık-gerçekçilik; sıfır!
güzel filmdir,koreliler iyi filmler yapıyor, insana acaba ben olsam ne yapardım dedirten rahatsız edici bi film,oyuncu performansları üst seviyede, yanımda oscar olsaydı verirdim kötü adama (Min-sik Choi)
Benzer tarzda diyebileceğimiz tüm bu Güney Kore filmlerine 8 puandan azını verebilmek ne mümkün!
Hepsinde artık klasik halini alan argümanları gözlemliyoruz. Klasikleşmiş derken tabii ki negatif anlamda değil.
Söylemekten bıkmayacağım en önemli şey; kamera çekimlerine bayılıyorum, son derece doyurucu görüntülerle karşılaşıyoruz.
Filmin atmosferi ve gidişatına uygun her daim güzel müzikler seçilmekte.
Oyuncu performansları doruk noktalarda geziyor.
Tabii ki aksiyon ve kanlı sahnelerin gayet gerçekçi ve etkili durması.
I Saw The Devil'da tüm bunları sunan, aynı değerde bir yapım.
OldboyveA Bittersweet Life'ın başrol oyuncularının bir nevi kapışmasına şahit oluyoruz. İntikam bu sefer çok daha soğuk yenilen bir yemek halini alıyor.
Evet mide kaldıran sahneler bolca mevcut ama eğreti durmadığını da söylemek zorundayım.
Final sahnesi ile de vurucu etkisini artırıyor.
Tek eleştirim ise süresini biraz ... Devamı
Sympathy For Lady Vengeance
The Man From Nowhere
The Chaser
A Bittersweet Life
Benzer tarzda diyebileceğimiz tüm bu Güney Kore filmlerine 8 puandan azını verebilmek ne mümkün!
Hepsinde artık klasik halini alan argümanları gözlemliyoruz. Klasikleşmiş derken tabii ki negatif anlamda değil.
Söylemekten bıkmayacağım en önemli şey; kamera çekimlerine bayılıyorum, son derece doyurucu görüntülerle karşılaşıyoruz.
Filmin atmosferi ve gidişatına uygun her daim güzel müzikler seçilmekte.
Oyuncu performansları doruk noktalarda geziyor.
Tabii ki aksiyon ve kanlı sahnelerin gayet gerçekçi ve etkili durması.
I Saw The Devil'da tüm bunları sunan, aynı değerde bir yapım.
OldboyveA Bittersweet Life'ın başrol oyuncularının bir nevi kapışmasına şahit oluyoruz. İntikam bu sefer çok daha soğuk yenilen bir yemek halini alıyor.
Evet mide kaldıran sahneler bolca mevcut ama eğreti durmadığını da söylemek zorundayım.
Final sahnesi ile de vurucu etkisini artırıyor.
Tek eleştirim ise süresini biraz uzun buldum, daha makul ve akıcı bir yapım olabilirdi.
Velhasıl kelam bir başka Güney Kore yapımına bir başka 8 puan daha.
@osmancavlak
11 yıl önce
Kore polis teşkilatını ilkokullu çocuklar daha iyi yönetebilir imajı var... Bu tarz filmlerde Kore halkına ve emniyetine isnat edilen saflık yine hat safhada.
Bu husus dışında gerçekten çok başarılı seri katil filmlerinden biri. Kore sinemasında gerçekten iş var.
@tambenlik
11 yıl önce
8.5 / 10
-kyung-chul kurbanlarını araştıran titiz bir katil olmamasına rağmen,dae-hoon’un nişanlısının adını hatırladı.üstüne üstlük kızın babasının evini eliyle koymuş gibi buldu.ayrıca kore’de polis teşkilatı bu kadar zayıf mı ki,onların bir türlü yakalayamadıkları şüphelileri bir ajan küt diye bulup icaplarına baktı.insan yiyen bir seri katilin hastanede başında kimse olmadan tedbirsizce bırakılması da düşündürmedi değil.
ama mesajı olan bir gerilim filmi izlemeyeli uzun zaman olmuş.bu filmin klişeleri aştığını ve iyi bir puanı hakettiğini düşünüyorum.
@cemal_erdem
12 yıl önce
7.8 / 10
Öncelikle filmin her seyirci için ideal bir seyirlik sunmadığını söyleyerek başlamalıyım. Şiddet dozu yüksek sahneleri yanında, sinir bozucu, izleyeni yıpratan karakterleriyle de böyle bu.
"Şeytanı Gördüm" Kore sinemasının artık yerli yerine oturmuş formülleriyle giriş yaparak bizi katilimizle henüz ilk sahnelerde tanıştırıyor. Demek ki bu filmin de derdi "katil kim" sorusu etrafında yalpalamak ve şaşırtıcı bir final yapmak değil. Hitchcock’un gerilim için verdiği masanın altında duran bomba örneği misali işlemeye başlıyor film. Neler olabileceği seyirciye adım adım hissettiriliyor. En önemli gücünü sürprizlerden değil, incelikle eğildiği karakterlerinden alıyor senaryo. Şöyle bir bakınca filmin, son beş belki on yılın Amerikalı türdeşlerinden katbekat üstün olduğunu görmek güç değil.
Yönetmen Ji-Woon-Kim için bir antiparantez açmak gerekir. Gerçekten filmi çok temiz kotarmış. Bunun yanı sıra ritmini iyi ayarlamış. 141 dakika gibi kısmen uzun bir süreyi (ki gü ... Devamı
Öncelikle filmin her seyirci için ideal bir seyirlik sunmadığını söyleyerek başlamalıyım. Şiddet dozu yüksek sahneleri yanında, sinir bozucu, izleyeni yıpratan karakterleriyle de böyle bu.
"Şeytanı Gördüm" Kore sinemasının artık yerli yerine oturmuş formülleriyle giriş yaparak bizi katilimizle henüz ilk sahnelerde tanıştırıyor. Demek ki bu filmin de derdi "katil kim" sorusu etrafında yalpalamak ve şaşırtıcı bir final yapmak değil. Hitchcock’un gerilim için verdiği masanın altında duran bomba örneği misali işlemeye başlıyor film. Neler olabileceği seyirciye adım adım hissettiriliyor. En önemli gücünü sürprizlerden değil, incelikle eğildiği karakterlerinden alıyor senaryo. Şöyle bir bakınca filmin, son beş belki on yılın Amerikalı türdeşlerinden katbekat üstün olduğunu görmek güç değil.
Yönetmen Ji-Woon-Kim için bir antiparantez açmak gerekir. Gerçekten filmi çok temiz kotarmış. Bunun yanı sıra ritmini iyi ayarlamış. 141 dakika gibi kısmen uzun bir süreyi (ki günümüzde artık izleyiciler doksan ve yüz dakikalık filmleri daha cazip buluyor gibi) etkileyici bir biçimde kullanıyor. Film bitti dediğiniz anlarda, önemli çıkış noktaları yaratıyor.
Gelelim filmin asıl güzelliğine... Freud’un öne sürdüğü bilinçaltı olayını alttan alta görmek mümkün. "İçimizdeki Şiddet"... Katili yakalamak uğruna onlardan birine dönüşmeyi rahatça göze alan bir polis. Belki de filmde de geçen şu replik olayı özetliyor: "Canavarları yakalamak için onlardan birisi mi olmalı". Asıl derdi bu filmin? Evet özdeşlik kurabiliyoruz rahatça polisimizle. Her eyleminde yanında da yer alıyoruz. Hatta içten içe şiddeti meşrulaştırıyoruz. İşte film bunu sağlıyor zaten, yani gerektiğinde veya gerektiğini düşündüğümüzde sebep ister "intikam" ister "hayatta kalmak" olsun bizim de şiddete başvurabileceğimiz. Bir ara nerede okuduğumu anımsamadığım bir yazı geliyor aklıma medeniyetle, insan doğası ile ilgili. Büyük metropollerde, medeniyetin beşiklerinde altı saat elektrikler kesilsin ve komşularınızın bile neye dönüşebileceğini görün. Evet bu denli korkutucu mu, evet bu denli korkutucu. Yani doğru "Şeytanı Gördük" ama bu bir surete bürünse de insan doğasının ta kendisi belkide. Mühim olan onu olabildiğince gömebilmek.
Oyunculuk performanslarının da göz doldurduğu, sinir bozucu, güçlü bir polisiye gerilim ile karşı karşıyayız. Türü sevenler kaçırmamalı...
@king_of_the_bon
12 yıl önce
7.3 / 10
@jamais_vu
12 yıl önce
8 / 10
Mantığa yer yok...
(Bunlar film afişi için üretmiş olduğum sloganlar) Psiko film sevenler ekran başına.
@basribabam
12 yıl önce
4.5 / 10
Yahu geçen gün sağ tarafımdan kaburgalarımıkoltuğun kenarına biraz şiddetlice çarptım; 10 gündür rahat nefes alamıyorum, sağ kolumu kaldıramıyorum, yattığımda sağ yanıma dönemiyorum. Bırak aşil tendonunu, yangın tüpünü, el kırılmasını, sadece çarptım diyorum...
Polisin aptallığı ayrı bir konu; intikamını acı çektirerekalacak diye günahsız 8-10 kişi daha hakkın rahmetine kavuştu.
İşte Hollywood sinemasının(ve onun izinden giden kore sinemasının da tabii)bizi getirip bıraktığı yer; daha fazl ... Devamı
Yahu geçen gün sağ tarafımdan kaburgalarımıkoltuğun kenarına biraz şiddetlice çarptım; 10 gündür rahat nefes alamıyorum, sağ kolumu kaldıramıyorum, yattığımda sağ yanıma dönemiyorum. Bırak aşil tendonunu, yangın tüpünü, el kırılmasını, sadece çarptım diyorum...
Polisin aptallığı ayrı bir konu; intikamını acı çektirerekalacak diye günahsız 8-10 kişi daha hakkın rahmetine kavuştu.
İşte Hollywood sinemasının(ve onun izinden giden kore sinemasının da tabii)bizi getirip bıraktığı yer; daha fazla hareket, daha fazla kan, mantıksızmış, imkansızmış hiç problem değil.Gerçekçi senaryolar zaten gençlere sıkıcı geliyor artık; siyah-beyaz klasikler çoktandırizlenmez oldu. Varsa yoksa uçan adamlar, ölmeyen-hatta yaralanmayan- çizgi roman kahramanlarını beyaz perdeye teknoloji sayesinde aktarıp, seyirci rekorları kırmalar...
Kan görmek isteyenleri, heyecan olsun, görsellik olsun diyenleri tatmin edebilecek bir film ama mantık-gerçekçilik; sıfır!
4,5/10
@ce_alperen
12 yıl önce
@coyote
12 yıl önce
@onur_turan
13 yıl önce
8 / 10
The Man From Nowhere
The Chaser
A Bittersweet Life
Benzer tarzda diyebileceğimiz tüm bu Güney Kore filmlerine 8 puandan azını verebilmek ne mümkün!
Hepsinde artık klasik halini alan argümanları gözlemliyoruz. Klasikleşmiş derken tabii ki negatif anlamda değil.
Söylemekten bıkmayacağım en önemli şey; kamera çekimlerine bayılıyorum, son derece doyurucu görüntülerle karşılaşıyoruz.
Filmin atmosferi ve gidişatına uygun her daim güzel müzikler seçilmekte.
Oyuncu performansları doruk noktalarda geziyor.
Tabii ki aksiyon ve kanlı sahnelerin gayet gerçekçi ve etkili durması.
I Saw The Devil'da tüm bunları sunan, aynı değerde bir yapım.
OldboyveA Bittersweet Life'ın başrol oyuncularının bir nevi kapışmasına şahit oluyoruz. İntikam bu sefer çok daha soğuk yenilen bir yemek halini alıyor.
Evet mide kaldıran sahneler bolca mevcut ama eğreti durmadığını da söylemek zorundayım.
Final sahnesi ile de vurucu etkisini artırıyor.
Tek eleştirim ise süresini biraz ... Devamı
The Man From Nowhere
The Chaser
A Bittersweet Life
Benzer tarzda diyebileceğimiz tüm bu Güney Kore filmlerine 8 puandan azını verebilmek ne mümkün!
Hepsinde artık klasik halini alan argümanları gözlemliyoruz. Klasikleşmiş derken tabii ki negatif anlamda değil.
Söylemekten bıkmayacağım en önemli şey; kamera çekimlerine bayılıyorum, son derece doyurucu görüntülerle karşılaşıyoruz.
Filmin atmosferi ve gidişatına uygun her daim güzel müzikler seçilmekte.
Oyuncu performansları doruk noktalarda geziyor.
Tabii ki aksiyon ve kanlı sahnelerin gayet gerçekçi ve etkili durması.
I Saw The Devil'da tüm bunları sunan, aynı değerde bir yapım.
OldboyveA Bittersweet Life'ın başrol oyuncularının bir nevi kapışmasına şahit oluyoruz. İntikam bu sefer çok daha soğuk yenilen bir yemek halini alıyor.
Evet mide kaldıran sahneler bolca mevcut ama eğreti durmadığını da söylemek zorundayım.
Final sahnesi ile de vurucu etkisini artırıyor.
Tek eleştirim ise süresini biraz uzun buldum, daha makul ve akıcı bir yapım olabilirdi.
Velhasıl kelam bir başka Güney Kore yapımına bir başka 8 puan daha.
@quijote
13 yıl önce