Tepedeki Ev Yorumları

Tepedeki Ev dizisi detayları

M

@marvel_of_rivia

1 ay önce

10 / 10

En iyi korku yapımı. Net

@volkk

9 ay önce

7 / 10

Abartıldığı kadar iyi bulmadım. 10 bölüme tamamlamak gibi bir mecburiyet vadı sanırım çok uzatmışlar. İnanılmaz şişirdi beni.

@kayacanism

3 yıl önce

5 / 10

Kesinlikle puanını hak etmeyen bir yapım. Her sahne insanı manipüle etmek için çekilmiş gibi sanki. Bir hikaye filan anlatmıyor da sürekli farklı senaryo/kamera oyunlarıyla korkutmaya çalışıyor gibi.
diziyi iyi yapan kısmı o
M

@mervenur94

3 yıl önce

8.7 / 10

Dizi çok iyi başladı. İster istemez insan ürperiyor. Bakalım nasıl biticek

@cokoprenses

4 yıl önce

5 / 10

Yorumlara ve puanına bakarak merak saldım ve izledim. Bütün sezonu bitirdim ama yinede anlam veremiyorum bu kadar yüksek puan almasına. sevemedim 5/10.

@gokhanbaskan

4 yıl önce

8.7 / 10

En iyi korku dizisidir benim gözümde. Gizem ve dramayı iyi birleştirmişler. Zaten Lulu Wilson’un olduğu bir yapım, kötü olma ihtimali yok. Bazı sahnelerini bugün bile açar açar izlerim.
Mike Flanagan gitgide türün en büyük ustaları olma yolunda sağlam adımlarla ilerliyor.

@lostris

4 yıl önce

S01E10
Nell: I learned a secret. There’s no without. I am not gone. I’m scattered into so many pieces, sprinkled on your life like new snow.

@serkanaydemir

4 yıl önce

8.1 / 10

Türünün en iyilerinden.

American Horror Story faciasından sonra korku dizisi mantığına yeni soluk getiren bir dizi Tepedeki Ev. Adı klişe barındırsa da her bölüm ayrı geriyor insanı. Filmin en büyük artısı yönetmen Mike Flanagan. Bu şahsın geçmişi zaten kaliteli korku, gerilim ile dolu. Netflix’in kaptığı bir yönetmen kısacası. Oyuncular da filmin bir artısı açıkcası. Küçükler büyükler gayet başarılı bir ekip içinde ilerliyor. Bazı zamanlar gerçekten fazla geriliyor insan. İçinde korku oluşsun diye yaratılmış karakterler var ama bu da klişe mantığında işlenmiyor. Korku dizisi izlemek isteyenler bu diziyi kaçırmasın.

İyi seyirler.

@kaktusum

5 yıl önce

final haftamın gelmesiyle başladığım ve aralıksız izlemek gibi bir hataya düştüğüm için sınavlarımın rezalet geçmesine sebep olacak dizidir. Tek kelimeyle mahvoldum. Çok kısa sürede izlediğimden mi bu kadar etkilendim yoksa karakterlerin çocukluklarını da görebildiğimiz için hikayelerinin derinliklerine mi indim bilmiyorum. Keşke ikinci bir sezonu daha olsaydı en azından :(

Hikayenin mutsuz sonla biteceğine inandığım için korka korka izledim son bölümü herkesin bir şekilde mutluluğa ulaştığını görmek içime su serpti

@parfenrogojin

5 yıl önce

9.4 / 10

Tepedeki Ev, şaşırtıcı derecede özenle, maharetle, etkileyici bir biçimde yazılmış, çekilmiş bir korku dizisi. Korku dizisi ama derdi korkutmak değil. Korkutucu özellikleri ve korku dizi ya da filmlerinin, özellikle de hayaletli ev, perili köşk tarzı olanların klişeleri burada bolca var, ancak korkutucu olması, insan zihninin, psikolojisinin derinlerine sinmiş ölüm korkusunu yansıtabiliyor olmasından kaynaklanıyor. Ölüm, yani bedenin kaybedilmesi, çürümesi, biçim değiştirmesi, deforme olması ve ne kadar cenazede gelenek ve kültüre göre süslense ve güzelleştirilse bile gerçekte olanın yani çürümenin, yok olmanın engellenememesi, ötede bir şey olmaması , bütün bunların delirmeye dahil sebep olabilmesi, böylece ölüm korkusunun dışa vurumu. Ev bir metafor elbette: aile sağlıksız ilişkilerin de yürütülebildiği bir mekan, iyi bir anne ve baba olma konusunda yaşanan problemlerin dışa vurduğu bir mekan, çocukluk dönemi problemlerinin de ilmek ilmek dokunduğu bir mekan ayrıca. Bu yüzden bir yan
... Devamı
Tepedeki Ev, şaşırtıcı derecede özenle, maharetle, etkileyici bir biçimde yazılmış, çekilmiş bir korku dizisi. Korku dizisi ama derdi korkutmak değil. Korkutucu özellikleri ve korku dizi ya da filmlerinin, özellikle de hayaletli ev, perili köşk tarzı olanların klişeleri burada bolca var, ancak korkutucu olması, insan zihninin, psikolojisinin derinlerine sinmiş ölüm korkusunu yansıtabiliyor olmasından kaynaklanıyor. Ölüm, yani bedenin kaybedilmesi, çürümesi, biçim değiştirmesi, deforme olması ve ne kadar cenazede gelenek ve kültüre göre süslense ve güzelleştirilse bile gerçekte olanın yani çürümenin, yok olmanın engellenememesi, ötede bir şey olmaması , bütün bunların delirmeye dahil sebep olabilmesi, böylece ölüm korkusunun dışa vurumu. Ev bir metafor elbette: aile sağlıksız ilişkilerin de yürütülebildiği bir mekan, iyi bir anne ve baba olma konusunda yaşanan problemlerin dışa vurduğu bir mekan, çocukluk dönemi problemlerinin de ilmek ilmek dokunduğu bir mekan ayrıca. Bu yüzden bir yandan çocukluklarını izlerken bir yandan da yetişkin halleriyle bu sorunlarla yüzleşmelerine tanık oluyoruz karakterlerimizin. Çocukluk dönemi kısımlarından başlayarak karakterlerin bir anlamda aileden, evden, babadan-aslında isa’dan- kopuş sürecini öğrenirken yetişkin halleriyle de eve ve yuvaya dönüşü, yuvayla, evle, anne babayla hesaplaşmayı ve yüzleşme sürecini de yaşıyoruz. Ev, anne, baba: ölümle yüzleşmek. Ölmeyi kabullenmek. Ölümün "uyanmak" olduğunu kabullenmek. Herşey kötü bir kabustu, ama uyandım diyebilmek. Finaldeki katharsisten sonra ölülerimiz ölmüş oldukları gerçeğiyle ait oldukları yerde kalarak kabusu bitirerek, hayatta kalanlar geri kalan sürelerini nasıl geçirmeleri gerektiğiyle ve sorunlarıyla, hasır altı ettikleri ve yüzleşemedikleri gerçek sorunlarıyla yüzleşerek, İsa’yı temsil eden baba da en büyük fedakarlığı yapıp yuvaya dönmesi gerektiği gerçeğiyle yüzleşerek ve bunu hayata geçirerek hikayeyi tamamlıyor dizi.

Dizinin final bölümü hariç çıtanın çok ama çok iyi olduğunu söyleyebiliriz. Her şey yerli yerinde. Gerilimler, ürkütücü sahneler, bir korku filminde bekleyebileceğimiz her şey, klişeler de dahil olmak üzere çok ekonomik, çok doğru zamanda ve doğru bir dozajda kullanılıyor. Bana göre dizinin atmosferi çok doğru, çok ince bir şekilde kurulmuş. Gerçekten olup bitenden çok zihnin olup biteni nasıl algıladığı üzerine ikircikli, huzursuz edici bir gerilim kurularak bir çeşit işkenceye tabi tutulduğumuzu söyleyebiliriz. Final bölümü ise kötü bir son ve kötü bir bölüm değil, ancak dizinin geri kalanına kıyasla daha zayıf bir performansı var, çünkü final bölümünde karakterlerimiz yüzleşmelerini alenen yaşamaya başlayınca senaryo ister istemez rengini belli ediyor, oysa hikaye herşeyin alenen anlatılması ve ifşa edilmesi üzerine ilerlemiyor, ima ederek, işaret ederek anlatıyordu meramını. Son bölüm hem hikayenin sonlandırılması hem de metaforların yerinin açık edilmesi kaygısı veya kararıyla çok inceliklerle, ürkütücü ve etkileyici bir tarzda kurduğu o zihin cehennemini, o delilik kuşkusu ve korkusunu; o ölümden, ölüm soğuğundan kaçma arzusunu kenara koymasa bile hafifçe kenara doğru iteliyor, böylece hikaye zedeleniyor. Oysa mutlu sonların olmadığı, belki ima edildiği bir final, ailenin ve dinin bir kez daha yüceltildiği bir finalden çok daha etkileyici bir iz bırakabilirdi. 10 bölüm boyunca karakterlerin iç dünyaları, korkuları ve acıları arasında insanı anlamaya çalışırken bize işaret edilen yerde yeniden hollywood mesajları görüyoruz. O zaman da ister istemez Haneke’nin saniyede 24 kare yalan sözü akla geliyor. Seyirciyi rahatlamaya ve ona yalan söyleyerek gerilimin atmaya yönelik çabaların karşısında deliliğin, korkunun içerisinde hayatta kalmak için direnebilen karakterleriyle son olmayan bir finalle diziyi bitirmek çok daha iyi olurdu.

Diziyi herkese muhakkak öneriyorum.
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL