Behzat Ç.: Bir Ankara Polisiyesi Yorumları

Bitti.Her güzel şey gibi...Tüm engellere rağmen ayakta kaldı,yılmadı,taviz vermedi,dobra dobra yüze vurdu her şeyi.Amacı buydu zaten.Halkı salak yerine koyan uzun nefes alıp vermelerle,klip tadında öpüşmekten,sevişmekten,entrika çevirmekten ibaret,mizah yaptığını sanıp onu bile beceremeyen "dizi" kategorisi altında değerlendirilen o şeylere inat uyandırmak istedi bizi,"işte bunlar oluyor ve bunlar buz dağının görünen kısmı" dedi.İlk seyrettiğim vakit oyunculukların doğallığı sarıp sarmalamıştı beni.Harun'un kardeşine "kalk kız şu kettle'a su koy da saçımı yıkayayım" sözü ve daha niceleri aklımda hala.Bu doğallığı istismar etmeden yansıttı bizlere üç sezon boyunca hem de.Sonra çerçeve daha da büyüdü benim için ve muhteviyatına,anlatmak istediğine odaklandım.Sahi derdi neydi Behzat'ın? Cinayet bürosu amiri elinden geldiğinden daha fazla çaba göstererek adalet sağlamaya çalışıyordu kendince,yozlaşmış hukuk sistemi içinde.Daha sonra arkasından hikaye gereği derin devletin dalları,budakları çıktı e bu da alışılmadık bir husus değil bizim için en azından gerçekler.Kendi görüşünden olmayan izleyicileri dahi ötekileştirmedi bu dizi,ibadet edeni de gösterdi etmeyeni de,içki içeni de gösterdi içmeyeni de.Kınamadı kimseyi,birilerini rahatsız etse de bu durum.Bazen üstü kapalı bazen bağıra bağıra verdi mesajını,anlattı meramını.Yeri geldi kahkahalarımızı yankılattı dört duvar arasında,yeri geldi ağlattı,küfrettirdi,sinir etti bizleri de.Harun'un boşboğazlığı,Hayalet'in Akbabuş'la didişmeleri,Behzat'ın deli halleri...Hepsi hafızamda ve bunların şu akılda olabilmesini sağlayan,en iyi Türk dizilerinden birini izlettiren Emrah Serbes'e,Serdar Akar'a,Ercan Mehmet Erdem'e ne kadar teşekkür etsem az.İyi ki bu yola baş koymuşlar ve iyi ki kimsenin baskıcı rejimi altında ezilmeden yollarında yürümeye devam etmişler.Son zamanlarda düzeni bozulmuştu lakin insan alışmış her pazar tv karşısında Behzat' ı beklemeye.Büyük ve yerine hiçbir şeyin ikame edilemeyeceği boşluk oluşturdu içimde bitişi.Aşkı,meşki,siyaseti,politikayı,gerilimi,hüznü,sevinci,küfrü,güzel sözü,dalga geçmeyi,ciddiye almayı,kızgınlığı,şefkati,özlemi,bıkkınlığı,pes etmeyi,direnmeyi,kafa tutmayı,ezilmeyi,her şeyi dozunda verdiğin için,bundan sonra çok nadir görebileceğim oyunculukları izlettirdiğin için,sanki Ankara'daymışım,Akbaba'nın evindeymişim o muhabbet ortamındaymışım gibi hissettirdiğin için,ülkemde ne olay olsa "acaba Behzat Ç. nasıl anlatırdı şimdi bunu?" diye düşünmeme sebebiyet verdiğin için,Pilli Bebek'i kazandırdığın için,aklıma estikçe açıp açıp izleme isteği oluşturduğun için teşekkürler...Umarım Erdal Beşikçioğlu'nun dediği gibi sürekli sinemada olur da biz de hasret kalmayız sana...