Son Umut Yorumları

Son Umut filmi detayları

@kbrcktlbs

1 yıl önce

7.9 / 10

2027 yılına 4 yıl kaldı :(

@okumusoglu

3 yıl önce

Konusu bakımından zaten ayrı bir film.Bu konuyu hissedebiliyorsunuz.Atmosfer sizi o ortamın içine sokuyor.İzlenmeli diye düşünüyorum.

@rambollezi

3 yıl önce

Müthiş, gerçekten. Özellikle tek plan sahnesi harika.
M

@muaddib

3 yıl önce

10 / 10

eşsiz...

@hicbilemezsin

4 yıl önce

8 / 10

filmin konusu çok başarılı işlenmiş. karakterlerin yaşadığı gerilimi birebir verebiliyor neredeyse

@poormf

4 yıl önce

4.5 / 10

Anlatım, görsellik çok iyi. Konu oldukça basit, sıradan... 50/100

@iorigins

5 yıl önce

Film Distopik bir evren anlatır. Filme asıl gücünü veren senaryosudur. Film 2027 yılında dünyanın karşı karşıya kaldığı çocuksuzluğu, kısırlığı anlatır, evrensel çöküşü anlatır. Bu çöküşte ayakta kalan güneş batmayan emperyalist ülke Büyük Britanyadır. Bebek ve çocuk sesi bitmiş bu distopyanın kaotik atmosferini ve savaş ortamını izleriz. Büyük Britanya kendi halkını ve sınırını korumak için hudutlarını ihlal eden göçmenlere karşı sıkı önlemler almış hatta Nazi toplama kamplarına benzer mülteci kampları yapılmıştır.
Filmin isminden de anlaşıldığı gibi filmde bir Son Umut olacaktır elbet. Ama bu son umut vasıtasıyla yönetmen bize dünyanın tepeden bir bakşını olaylar karşısındaki eleştirel bakışını da sunacaktır. Yönetmen git gide kaotik bir yere dönüşen dünyayı kısırlık senaryosuz üzerinden bir kurmaca bir filmle ayrı bir perspektiften sunar.
Filmin olay örgüsünün üzerinde kurulduğu hikayeye bulaşmadan, filmin etrafında ilerleyen yan öykücükler ile filmin gönderme yaptığı, eleştirdiği,
... Devamı
Film Distopik bir evren anlatır. Filme asıl gücünü veren senaryosudur. Film 2027 yılında dünyanın karşı karşıya kaldığı çocuksuzluğu, kısırlığı anlatır, evrensel çöküşü anlatır. Bu çöküşte ayakta kalan güneş batmayan emperyalist ülke Büyük Britanyadır. Bebek ve çocuk sesi bitmiş bu distopyanın kaotik atmosferini ve savaş ortamını izleriz. Büyük Britanya kendi halkını ve sınırını korumak için hudutlarını ihlal eden göçmenlere karşı sıkı önlemler almış hatta Nazi toplama kamplarına benzer mülteci kampları yapılmıştır.
Filmin isminden de anlaşıldığı gibi filmde bir Son Umut olacaktır elbet. Ama bu son umut vasıtasıyla yönetmen bize dünyanın tepeden bir bakşını olaylar karşısındaki eleştirel bakışını da sunacaktır. Yönetmen git gide kaotik bir yere dönüşen dünyayı kısırlık senaryosuz üzerinden bir kurmaca bir filmle ayrı bir perspektiften sunar.
Filmin olay örgüsünün üzerinde kurulduğu hikayeye bulaşmadan, filmin etrafında ilerleyen yan öykücükler ile filmin gönderme yaptığı, eleştirdiği, dikkat çekilmesi gerektiği konulara bakalım.
Film canlı bombalar ve Allahu ekber nidalarıyla terör estiren İslam dünyasına göndermede bulunur.
Dünya yok oluş eşiğindeyken tek hamile olan Kee, dalga geçerek aslında bakire olarak hamile kaldığını olduğunu söyler böylece yönetmen hristiyan dinine karşıda büyük bir gönderme yapar.
Emperyalist bir geçmişi olan İngiltere zaten eleştiri oklarının hedefi olur.
Bir sahnede başkahramanımız Theonun göreve lazım olan evraklar için bir Burjuvanın evine girer. Yönetmen bu ev sekansındaki birkaç sahne ile günümüze eleştirilerde bulunur.
Bu evde savaşta kurtarılan Michelangelonun Davut heykelini görürüz ama Davut heykelinin ayağı protezdir. Michelangelonun bir diğer heykeli olan Pieta(Acı) dini temsil eden heykeli ise savaşta kaybedilmiştir (Pieta (Acı); İsanın çarmıhtan indirildikten sonra Meryem ana tarafından tutulduğu heykel)
Yemek yenilen sofranın arkasında ise Picassonun İspanyanın iç savaş döneminde faşistlerin barbarca zulmünü anlatan Guernica tablosunu görürüz.
Ayrıca sofrada Burjuvanın oğlu Alexin bir robot gibi elindeki teknoloji cihazıyla oynar (Günümüz telefonlarıyla oynayan bireyler gibi)
Yönetmenin biçimsel özelliklerine baktığımızda: Kurgudan ziyade plan-sekanslar kullanmış. Kamera çoğu yerde çerçeve içinde eylem dorukta olmasına rağmen uzun çekimler vermiştir.
Savaş ortamındaki kesintisiz çekimde kameranın camına kan sıçrar böylece yönetmen izleyici kurduğu suni gerçekliğin farkına vardırır.
Filmdeki bebek metaforu aslında güçtür, insanlığın devamıdır. Bu güce sahip olmak isteyen Ayrıkçılar Keeyi elde etmek ister. Ama iki inanlığın devamı için İnsanlık Projesi adlı yere gitmek ister.
Theo yani Beyaz bir erkek, Keeyi hamile olan siyah kadını ve yeni doğan Dylan bebeğini kurtarır. Theo bu yolda kendisini feda eder. ve Kee çocuğuyla beraber Tomorrow gemisiyle İnsan projesine doğru yola çıkar.
Filmin son jeneriği akarken fonda çocukların sesi duyulur, ve evren eski neşesine dönmüştür.
Unutulmamalıdır ki güçlü Distopik sanat eserleri insanı uyarır, uyandırmaya çalışır. İnsanları standart hale getiren tek düze yapmaya çalışan sisteme karşı sarsar.
K

@korkutan

1 yıl önce

Hayatımda okuduğum en iyi film yorumu, bunun üstüne film güzeldi, ehh işte gibi sıradan bir yorum yapmam size hakaret olur. Yorum yaptığınız tüm filmleri izleyeceğim.
S

@scarletcarson

6 yıl önce

Üzücü bir distopya. 2027’de hala bisikletimsi arabalar görmek çok ilginçti. Beni asıl düşündüren dünyada doğumlar durmuş olsa en önemli meta (para) erişkin bireylere geçer ve toplumun refah seviyesi artar. Filmde bütün hükümetler düşmüş, dünyanın hakimi İngiltere olmuş, son çocuk ölmüş, İngiltere mülteci akımına uğramış gibi gösterilmiş. Kusura bakmayın ama saçmalık. Böyle bir durum olmuş olsaydı milleti mülteci konumuna düşecek ilk ülkelerden biri de İngiltere olurdu. Her neyse filmin akışına gelecek olursak ilk 30 dakikadan sonra biraz izleme isteğim kaçsa da izledim. 45. dakikadan sonra film kendini gösterdi.

O değil de filmi izledikten sonra insanın çocuk yapası geliyor :) Açılın dünyayı ben kurtarıcam :D

@contra

6 yıl önce

9 / 10

Hikayenin gelişimi ve içinde barındırdığı alt metinleri ile beslenmiş harika bir distopya.Yönetmenin tek plan sahnesi için bile defalarca seyredilecek müthiş bir film.

@sercanakgul

6 yıl önce

8.6 / 10

alfonso cuaron ve emmanuel lubezki'nin bi arada olduğu ve üstüne de kıyamet sonrası dünya ve clive owen'ın pivotluğunda umudun taşındığı, renkli bir karanlık ile çoğu karesinin birer kartpostal niteliğinde olan film. içine alıyor sizi, yeri geliyor in the court of the krimson king çalıyor, yeri geliyor jasper'ın mabedinde donovan ve john lennon duyuyorsunuz.

bu film yapılırken belli ki her şey kurallar esas alınarak yapılmış. ama kuralına uygun, hakkı verilerek yapılmış. yenilik yok belki ama her şey yerli yerinde. tarifine uygun ve annenizin elinden yapılmış gibi olan fakat dışarda yediğiniz yemek gibi bir tat bırakıyor.
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL