"Tanrı herkese iyi yapabileceği bir şeyler verir. ben hep aptal oldum ama bunda çok iyiyim. çünkü, tanrı mutlaka diğerlerinden daha iyi yaptığı bir şeyler verir insana"
bunu duyunca bir sürü pencere açıldı zihnimde, iyi bir aptal olmak diye bir şey bile vardı demek. acaba tanrı bana yapabileceğim en iyi şey olarak ne verdi?
psikolojik sorunları ve iyimserliği aptallık derecesinde olan bir karakter üzerinden sorgulanan inanç ve tanrı film süresince yerden yere vurulmuşken finalde inancı galip duruma getirmek ters köşe mantığı ise oldukça yapay ve başarısız. yaklaşık ilk 90 dakika hikaye umut vadediyor fakat sonrasında kafası karışık bir halde yoluna devam ediyor. karakterler arasındaki iletişimin seyirciye yansımasında kopukluklar olduğu gibi karakter kurgusu da zayıf kalıyor.
İlk sahnesinden son sahnesine dek oldukça yoğun işlenilen din olgusu görmezden gelinerek yapılacak duygusal film yorumu oldukça eksik ve yanlış olacaktır. Evlilikleri onaylayan veya onaylamayan ihtiyar heyeti, kadınları bazı durumlarda aralarına almayan topluluk, ölülerin cennete mi cehenneme mi gideceğine dahi karar verebilen güruh...
Her ne kadar Bess McNeill'in tanrıyla konuşmaları gerçeküstü nitelik taşısa da kendi içinde bir mantığa oturuyor. Ama ilk karşılaşmalarında psikiyatr olduğunu anladığımız Dr. Richardson her derde deva hekim kimliğine bürünüyor. Gemideki sapıklar kurbanlarını kesip biçip paketleyip geri yolluyorlar. Bunlar inandırıcılıktan uzak zorlama sahneler olmuş.
Bu olumsuzluklara rağmen sıradışı anlatım dili ve sordurduğu sorular filmi değerli kılıyor ancak finale kadar olan bölümde. Finalde sorgulanan tanrı (bir isimden ibarettir Bess somut bir varlığı sevmektedir) radarların yakalayamadığı çanları ile varlığını ispatlayıveriyor. Duygusal yönü kadar katolik inan... Devamı
İlk sahnesinden son sahnesine dek oldukça yoğun işlenilen din olgusu görmezden gelinerek yapılacak duygusal film yorumu oldukça eksik ve yanlış olacaktır. Evlilikleri onaylayan veya onaylamayan ihtiyar heyeti, kadınları bazı durumlarda aralarına almayan topluluk, ölülerin cennete mi cehenneme mi gideceğine dahi karar verebilen güruh...
Her ne kadar Bess McNeill'in tanrıyla konuşmaları gerçeküstü nitelik taşısa da kendi içinde bir mantığa oturuyor. Ama ilk karşılaşmalarında psikiyatr olduğunu anladığımız Dr. Richardson her derde deva hekim kimliğine bürünüyor. Gemideki sapıklar kurbanlarını kesip biçip paketleyip geri yolluyorlar. Bunlar inandırıcılıktan uzak zorlama sahneler olmuş.
Bu olumsuzluklara rağmen sıradışı anlatım dili ve sordurduğu sorular filmi değerli kılıyor ancak finale kadar olan bölümde. Finalde sorgulanan tanrı (bir isimden ibarettir Bess somut bir varlığı sevmektedir) radarların yakalayamadığı çanları ile varlığını ispatlayıveriyor. Duygusal yönü kadar katolik inanca sert eleştirel yaklaşan ama karşılığında yine kendi özünden çıkış bulan bir film. Anlatım, geçişler, müzikler ve oyunculuk üst düzeyde olsa da çıkarımları olumsuz bir film.
Kadın ne pahasına olursa olsun adamı yanında ister, bedeli ağır olur. Bunun için mucize gereklidir mucizeler ancak sofistike inançlarda olur) ve mucizenin de bir bedeli vardır...
Çok başarılı bulduğum bir film. Müzik seçimleri ve Emily Watson'un oyunculuğu (oynamamış esasında, yaşamış direk) takdire şayandı.
!! SPOILER !!
Aslında son sahnede Lars Von Trier şunu söylemek istemiş; ''Size delilik olarak gelen bazı şeyler bazı kimseler için gerçek olabilir.'' Eh, bilemiyorum. Merak ettiğim bir şey var aslında. Jan Nyman yani başrol erkek oyuncumuz Bess'in yanına sonradan geliyordu. Bu elemanlar nerde tanışmış da bu kadar sevişmişler diye sormadan edemedim yani. Ben mi kaçırdım ki bir şeyleri?
Güzel bir film. Arkadaşların yorumlarına katılıyorum saf aşk konusunda fakat şunu görüyorum bir insana duyulan saf aşk öyle güzel birşey de değil mantığın yeride bambaşka.
insan doğasına hükmeden şeyi henüz çözememiş biri olarak, beni o kadar çok etkiledi ki; insanın yapabileceklerinden, iyisiyle kötüsüyle yapmayı isteyebileceklerinden şu muazzam anlatım örgüsü içinde şu muazzam filmle birlikte yeniden korktum, içim her saniyesinde biraz daha fazla ürperdi.
!--SPOILER--!!--SPOILER--!!--SPOILER--!
filmin son sahnesi hoş durmamış, bu kadar nadide bir anlatımdan sonra bu kadar abartılı bir (veya metaforik?) sahne bana yersiz gibi geldi ama belki de lars von trier’in bir bildiği vardır.
!--SPOILER--!!--SPOILER--!!--SPOILER--!
ayrıca öyle güzel şarkılar seçilmiş ve öyle güzel yerlere kondurulmuş ki o şarkılar olmasa bu film eksik kalırmış. sabah akşam o şarkıları dinleyip dinleyip filmi hatırlamak bu filmle ilgili harika bir başka zevk.
Bess kadar cesur olmak mümkün mü ya da onun gibi bir aşık olmak? filmden sonra sarsıldım diyebilirim. alt anlamlar ne olursa olsun film "saf aşk"ı anlatıyor. Trier filmlerine aşina olanların seveceği bir film.
@pnarpnar
12 yıl önce
bunu duyunca bir sürü pencere açıldı zihnimde, iyi bir aptal olmak diye bir şey bile vardı demek. acaba tanrı bana yapabileceğim en iyi şey olarak ne verdi?
@kieslowski_mavi
12 yıl önce
1 / 10
@fight_club_ile
12 yıl önce
@poormf
13 yıl önce
6 / 10
Her ne kadar Bess McNeill'in tanrıyla konuşmaları gerçeküstü nitelik taşısa da kendi içinde bir mantığa oturuyor. Ama ilk karşılaşmalarında psikiyatr olduğunu anladığımız Dr. Richardson her derde deva hekim kimliğine bürünüyor. Gemideki sapıklar kurbanlarını kesip biçip paketleyip geri yolluyorlar. Bunlar inandırıcılıktan uzak zorlama sahneler olmuş.
Bu olumsuzluklara rağmen sıradışı anlatım dili ve sordurduğu sorular filmi değerli kılıyor ancak finale kadar olan bölümde. Finalde sorgulanan tanrı (bir isimden ibarettir Bess somut bir varlığı sevmektedir) radarların yakalayamadığı çanları ile varlığını ispatlayıveriyor. Duygusal yönü kadar katolik inan ... Devamı
Her ne kadar Bess McNeill'in tanrıyla konuşmaları gerçeküstü nitelik taşısa da kendi içinde bir mantığa oturuyor. Ama ilk karşılaşmalarında psikiyatr olduğunu anladığımız Dr. Richardson her derde deva hekim kimliğine bürünüyor. Gemideki sapıklar kurbanlarını kesip biçip paketleyip geri yolluyorlar. Bunlar inandırıcılıktan uzak zorlama sahneler olmuş.
Bu olumsuzluklara rağmen sıradışı anlatım dili ve sordurduğu sorular filmi değerli kılıyor ancak finale kadar olan bölümde. Finalde sorgulanan tanrı (bir isimden ibarettir Bess somut bir varlığı sevmektedir) radarların yakalayamadığı çanları ile varlığını ispatlayıveriyor. Duygusal yönü kadar katolik inanca sert eleştirel yaklaşan ama karşılığında yine kendi özünden çıkış bulan bir film. Anlatım, geçişler, müzikler ve oyunculuk üst düzeyde olsa da çıkarımları olumsuz bir film.
Kadın ne pahasına olursa olsun adamı yanında ister, bedeli ağır olur. Bunun için mucize gereklidir mucizeler ancak sofistike inançlarda olur) ve mucizenin de bir bedeli vardır...
6/10
@mbaran
13 yıl önce
7 / 10
@purpula
14 yıl önce
8.3 / 10
!! SPOILER !!
Aslında son sahnede Lars Von Trier şunu söylemek istemiş; ''Size delilik olarak gelen bazı şeyler bazı kimseler için gerçek olabilir.''
Eh, bilemiyorum. Merak ettiğim bir şey var aslında. Jan Nyman yani başrol erkek oyuncumuz Bess'in yanına sonradan geliyordu. Bu elemanlar nerde tanışmış da bu kadar sevişmişler diye sormadan edemedim yani. Ben mi kaçırdım ki bir şeyleri?
!! SPOILER !!
@coolcadaver
15 yıl önce
@bezdim
15 yıl önce
!--SPOILER--!!--SPOILER--!!--SPOILER--!
filmin son sahnesi hoş durmamış, bu kadar nadide bir anlatımdan sonra bu kadar abartılı bir (veya metaforik?) sahne bana yersiz gibi geldi ama belki de lars von trier’in bir bildiği vardır.
!--SPOILER--!!--SPOILER--!!--SPOILER--!
ayrıca öyle güzel şarkılar seçilmiş ve öyle güzel yerlere kondurulmuş ki o şarkılar olmasa bu film eksik kalırmış. sabah akşam o şarkıları dinleyip dinleyip filmi hatırlamak bu filmle ilgili harika bir başka zevk.
@beriberibulue
15 yıl önce
@nefessenem
15 yıl önce
9 / 10