Sherlock Yorumları

Benim canım, biricik dizim -sanırım- final yabdı. 2010 yılından beri aşkla takip ettiğim biriciğimin son sezonu bir garipti yalnız. Öncelikle https://eksisozluk.com/entry/65638047şu entry’de değinilen her eleştiriye katıldığımı belirtmeliyim. Entry spoiler içerir btw. Bundan sonrasına katırlarla devam ediciiz.

Dördüncü sezon gerçekten bi tuhaftı, 3. sezonun özrünü dilerler belki diye umarken, nato kafa nato mermer. Böyle birden pat diye Mary’nin mefta olmasına inanamadım. Hala da inanmıyorum belli olmaz beşinci sezonda - olursa- döner belki diye düşünüyorum. Çünkü iyi yazılmış ve değişik auraya sahip bir karakterdi. Üstelik Watson’un böyle birden bire gözünün başkalarına kayması olayı da üstüne tuz biber oldu. Böyle saçma sapan oldu bittiye getirilerek ortadan kaldırılması tuhaf geldi. Derken 4x2yi izledim ve bu olmamışlık ve oldu bitti hissi artış göstermeye başladı bende. Tamam dizim yine benim biriciğim, jeneriğine bile kurban olduğum. Amma velakin sanki "yea hadi yazalım bişeyler de tamamlayalım şu sezonu yeter darallar geldi." denmiş gibiydi. Bu eurus muhabbeti beni hiç tatmin etmedi. Bir de 4x2 nin asıl kötüsü olan culverton smith’i bile zor hatırlıyorum şuan. Bu kadar büyütülen eurus muhabbeti tam olarak beklenileni veremedi. ve son olarak 4x3 geldi, elleri sıvadık, ağzımızdan sularımız aka aka bekledik. Bölümü izlerken gözümü bir saniye bile kırpmadım. Moriarty’ciğimi görmemle evin içinde sevinç nidaları attım hatta. (I want to break free!! ) Ancak bölüm bittiğinde, sanki bir kase dolusu tatlı badem yemişim de sonda kalan acı çıkmış ve bütün tadımı tuzumu kaçırmış gibi bir his vardı. Aslında genel olarak tüm sezon için böyle diyebilirim. Şimdi eğri oturup doğru konuşmak lazım. Biz bu dizide 1. ve aşık olduğum 2. sezon bölümlerini gördük arkadaşlar. Hele hele 2x1 ve 2x3. Off ki offf. Bu şaheserleri ortaya çıkartan Moffat ve Gatiss ekibine yakışmayan bir 3. ve 4. sezondu. Bittabi emek harcanmış, önünde saygıyla eğilmek gerekir ama olgunlaşmamış bir meyve gibiydi. Ee noldu şimdi yani? dedirtmemeliydi bu dizi. Ayrıca yukarıda linkini verdiğim entry’nin her bir detayına katılıyorum. Çok güzel ve detaylı şekilde özetlenmiş. Şimdi gidicem Irene’s Theme dinliycem sakinleşmek için.

Sherlock Holmes çok üst seviyede bir senaryo ve yönetimle başyapıt niteliğinde bir eser; oyunculardan senaryoya, müzik seçimine dek herşey ama herşey çok etkileyici bir eser koyuyor ortaya. en büyük başarı kesinlikle dört dörtlük senaryonun: merak duygusu, inandırıcı karakterler, çok etkileyici, çoğunlukla sade bir anlatımla dizi kendini her bir bölüm 90 dakika yani gerçekten bir film olmasına rağmen izlettiriyor ve asla bıkkınlık hissi vermiyor. Martin Freeman’ı Fargo hiç sevemeden izlemiştim, bunun sebebinin oyuncunun yeteneği olduğunu bu diziyi izlerken anladım; zira Freeman çok iyi bu dizide. Bu arada Sherlock Holmes karakterini canlandıran oyuncunun fiziksel anlamda sıra dışılığı ve karakterin uç noktalarda gezinmesi gerçekten çok iyi bir uyum oluşturuyor. Üçüncü sezon bana göre ikinci ve birinci sezona göre daha olağan bir hal alıyor, ilk iki sezon karakterlerin daha muğlak kaldığı, daha gizemli bölümlerden oluşuyor. Holmes karakterinin daha şirin yapılmaya çalışılması olabilir bunun sebebi; ancak bu durum dizide herhangi bir eksiklik yaratmıyor. Kesinlikle dört dörtlük bir eser olarak herkese tavsiye ederim.