![](https://www.sinefil.com/cdn-a1-p/user/0011/17/thumb_1016726_user_default.jpeg)
4 yıl önce
Frances Ha filmine yorum yazdı:
The Platform filmine yorum yazdı:
Film kapitalist sistem eleştirisini yaparken bazı göndermelerle aslında sınıf meselesini başından sonuna kadar odağına alacağının sinyalini çok net veriyor.
Sınıf atlama hayalinin gerçekle uyuşmadığını ve sınıfsal tabakaların kesin çizgilerle belirlendiğini tırmanılamayan fakat aşağı inilebilen bir platformla gösteriyor.
Spoiler içerir: Eşitsiz bölüşüm konusu ve bölüşüm için olan acımasızca işleyen kaotik düzenin oradakiler tarafından nasıl zamanla sindirilip normalleştirildiğini diğer karakterlerin tavırlarından anlıyoruz. Günümüzde koskoca artık değerden arta kalan çok küçük parçalarla hayatını sürdüren çoğumuzun dahil olduğu dünyanın %90'lık çalışan kesimi %10'luk zengin kesimin onlara sadaka niyetine verdiği kırıntılarla hayatını devam ettiriyor. Çalışanların ücreti zenginlerin yanında resmen yemek artığı gibi bir kırıntı haline geliyor.
Spontanelikten bahsedilen konular bana diyalektik tartışmalarını hatırlattı. Filmin finalinde ise muhte ... DevamıFilm kapitalist sistem eleştirisini yaparken bazı göndermelerle aslında sınıf meselesini başından sonuna kadar odağına alacağının sinyalini çok net veriyor.
Sınıf atlama hayalinin gerçekle uyuşmadığını ve sınıfsal tabakaların kesin çizgilerle belirlendiğini tırmanılamayan fakat aşağı inilebilen bir platformla gösteriyor.
Spoiler içerir: Eşitsiz bölüşüm konusu ve bölüşüm için olan acımasızca işleyen kaotik düzenin oradakiler tarafından nasıl zamanla sindirilip normalleştirildiğini diğer karakterlerin tavırlarından anlıyoruz. Günümüzde koskoca artık değerden arta kalan çok küçük parçalarla hayatını sürdüren çoğumuzun dahil olduğu dünyanın %90'lık çalışan kesimi %10'luk zengin kesimin onlara sadaka niyetine verdiği kırıntılarla hayatını devam ettiriyor. Çalışanların ücreti zenginlerin yanında resmen yemek artığı gibi bir kırıntı haline geliyor.
Spontanelikten bahsedilen konular bana diyalektik tartışmalarını hatırlattı. Filmin finalinde ise muhteşem bir gönderme vardı vurucu ve iyi düşünülmüş bir gönderme. Protesto olarak bir çocuğu platform sahiplerine göndermek. İronik bir durum. Günümüzde çoğu aile çocuğunun sisteme adapte olabilmesi ve zorluk çekmemesi için elinden gelini yapıyor. Çocuğunun başarısı ve eğitimi gibi konularda. Farkında olmadan çocuklarını altın bir tepside kapitalistlerin kucağına sunuyorlar. Kendi çektiklerinin çocuğu tarafından yaşanılmayacağını ümit ediyorlar. Çocukları ise çok daha acımasız bir dünya ile yüzleşiyor. Toplumsal olarak ya da platformdaki gibi ortak hareket etmezsek değişen bir şey olmayacağını yüzümüze güzelce vuruyor film.
Atlantics filmine yorum yazdı:
Müzikleriyle birebir örtüşen tema ve görselliğiyle beni büyülemiş filmdir. Finalinde şiirsel ve bir o kadar sade cümlelerle vermek istediği hissiyatı damarlarıma kadar hissettirdi.
Hayatınız hiç yolunda gitmezken siz en diplerdeyken çevreniz, doğa, iklim tam tersine muhteşem bir hale bürünür. Siz asla o güzelliğin tadına varamazsınız sıkıntılardan ama buruk bir his kalır içinizde. Atlantiğe bakıp iç geçirmek bunun gibi birşeydi.
Kız Kardeşler filmine yorum yazdı:
Film egemen kavramı ve köydeki sorunları sorgulatmaktan ziyade eleştirilicek ve güya değiştirilecek olanı estetize edip meşrulaştırmış. Özensiz diyaloglar "Veysel’de insandır" biraz daha gerçekçi ve düşünülmüş diyaloglar olabilirdi. Kır-kent ikilemine zaten değinmese bağımsız film olma yetkisini elinden alacaklar. Türkiye sineması uzun süre köyümüzü sonra da özümüzü unuttuk klişesini işledi. Bu klişe şimdilerde bu hale evrilmekte. Romantize edilip bol bol kullanılmakta. Filmde kadınların çaresizliği bile romantize edilmiş, üzerine fazlasıyla düşünülmesi gereken bir film.
Beavis Ve Butt-Head Amerika Kabusu filmine yorum yazdı:
MTV ile yetişen nesili ele alan ve güzel bir şekilde eleştiren kara mizahlardan birisi. Yapımda olan MTV desteği ise başka bir ironiye kapı açıyor :)
Zer filmine yorum yazdı:
Masalsı anlatımı yüzünden sevemediğim. Politik kamerayı estetize etme saçmalığı ile birlikte konuya dahil olan hem köklerimizi unuttuk kapitalizm bizi hayata ve ilişkilere yabancılaştırdı teması hakimdi. Devamında eski özümüzle bütünlüklü kültürel değerlerle uygun komünal bir yaşam mümkün safsatasını(ütopyasını) filmde gördük. Sınıfsal değil romantize edilmiş bir hayaldir sadece bu. Sınıfsal olabilmesi için modernize edilebilen değerlerin yaşayabilmesi gerekir. O değerlerin yaşabilmesi ise kurulan ve romantize edilen fanteziyi yıkıp geçer. Mikromilliyetçi hayallerle film kendini var eder.
Zeki Demirkubuz filmlerindeki gibi adaletin en çok hak arayanların elinde zavallılaştığı ve insan varoluşunun ön planda olabildiği bir film olabilseydi keşke. Kendi yabancılaşmamızı dış sebeplere yükleyip kendi zayıflığımızı ve aşağılık yönlerimizi sürekli dış etmenlere atamayız.
Johnny English Tekrar İş Başında filmine yorum yazdı:
Eski serinin tadı tekrardan devam edebilmiş. Absürt komedi sevenler ve hayal gücüyle karışık kafayı dağıtmak isteyenler için izlenilebilir.
Geliş filmine yorum yazdı:
Filmin değindiği iletişim türü üzerinden şekillenen konu aslında son derece önemli bir detay. Dünyayı bilme, onu kavrama ve onu zihnimizde konumlandırmamız sonucu bir görüş kazanırız ve bu görüşünde dünya genelinde ortalama olarak ne kadar sığ ve yavan bir boyutta olduğunu hepimiz az çok biliriz. Filmde birkez daha vurgulanmış yönetmen.
Küçük bir ekleme gerekirse eğer dünyadaki iletişimsizlik problemi dilbilimciler tarafından değil toplumbilimciler tarafından çözülebilecek bir meseledir. Toplumbilimcilerden ziyade tüketim kültürüne tapanlar ise çözüm değil problem yaratır ve başka dünyaları daha doğrusu uzaylıları ve evreni kavramaya yeltenmez.
Uzay araştırmalarını uzayı kolonileştirme yönünde yapan dar vizyona sahip NASA sığ bakışın bir başka örneğidir.
Filmin sonundaki telefon görüşmesi sahnesi dışında sorguladıkları güzeldi.
Telefon açma sahnesi ve devamı seyirciyle alay eder boyutta bir hollywood romantizmi içermeseydi çok daha iyi olacaktı.
Gerizekalılar filmine yorum yazdı:
Trier günümüzün adeta Picasso gibi bir dehası. Filmin son 20 dakikası başyapıt kategorisinde bir film olduğunu kanıtlar nitelikte.
Film sadece uygarlık ve orta sınıf ideolojik temellerinin eleştirisini içermemekte konuyu tüm çarpıklığıyla ortaya koyarken çelişkilerle de alay eder bir konumda.
Unutmadan saçmalamayan ve bundan korkan bir insan gerçekten mutlu olamaz gerçeğini işlediği için büyük bir öneme de sahip film.
Filmi samimi bulanlar ve Frances’le özdeşleşenlerin sanattan pek anladığını sanmıyorum ayrıca. Son derece antipatik bir karakter Frances. Sosyal medya-telefon bağımlısı olanların hoşuna gitmiş olabilir. Üniversite yıllarında bu tarz insan çok gördüm yaşadığım şehir İzmit’te muhatapta olmuşluğum vardır.
İlerde insanlar neden böyle? Kimse neden empati yapmıyor? İnsanlar neden çok anlayışsız gibi konulardan muzdarip olacak bu arkadaşlar. Psikologlarıyla uzun uzun konuşurlar belki psikologları onlara yardımcı olur ya da paralarını cebe indirir.
Spoiler içerir:
Çık ... Devamı
Filmi samimi bulanlar ve Frances’le özdeşleşenlerin sanattan pek anladığını sanmıyorum ayrıca. Son derece antipatik bir karakter Frances. Sosyal medya-telefon bağımlısı olanların hoşuna gitmiş olabilir. Üniversite yıllarında bu tarz insan çok gördüm yaşadığım şehir İzmit’te muhatapta olmuşluğum vardır.
İlerde insanlar neden böyle? Kimse neden empati yapmıyor? İnsanlar neden çok anlayışsız gibi konulardan muzdarip olacak bu arkadaşlar. Psikologlarıyla uzun uzun konuşurlar belki psikologları onlara yardımcı olur ya da paralarını cebe indirir.
Spoiler içerir:
Çıkar ve sahte dostluk ilişkileri güzelce irdelemiş. hayal kurmak ve onun için mücadele etmeme, kolaycılık, şımarıklık, her şeyi yapabileceğini sanma saçmalığı gibi konuları içermesi adeta güzel bir günümüz tablosunu gösteriyor.
Lars Von Trier’in İdioterne filminde aslında bu tarz insanlar ve özentiler için güzel göndermeler vardı izlemelerini öneririm. Orta sınıf hayallerinin içinin boş olması gibi.