11 yıl önce
Şehir Işıkları filmine yorum yazdı:
Sevmek Zamanı filmine yorum yazdı:
Bu kadar yoğun bir şekilde övülüp de bu kadar kötü çıkan bir film daha izlemedim. İzlemeden önce film hakkında yazılan şu "Ben sana değil senin resmine aşık oldum, bu aşkta sana yer yok" mevzusunu o kadar farklı düşünmüştüm ki! Zannediyordum ki kahramanımız, resimde aşık olduğu kadının kendisinden de hoşlanacak ve birlikte olacaklar fakat gerçekte yaşadığı aşk, hayalinde canlandırdığından çok farklı olunca bir yabancılaşmaya yaşayıp, aslında kafasında yarattığı bir kadına aşık olduğunu farkedecek. Fakat bir de bakıyorum daha filmin başından, bize bu mesajı kafamıza çakarmış gibi vermeye çalışan, bir psikolog edasında konuşan, aylarca yıllarca put gibi ifadesizce bir resme bakıp duran bir adam.
Bu kadar az olan diyalogları bu kadar gerçek dışı, bu kadar yapmacık yazmak nasıl elinden gelmiş senaristin bravo gerçekten. Ayrıca bu kadar az diyalog varken, duyguları oyuncuların bakışlarından hareketlerinden anlamayı beklerken, mimikleri alınmış bir oyuncu kadrosuyla karşılaşıyoruz. Kız diyo ... DevamıBu kadar yoğun bir şekilde övülüp de bu kadar kötü çıkan bir film daha izlemedim. İzlemeden önce film hakkında yazılan şu "Ben sana değil senin resmine aşık oldum, bu aşkta sana yer yok" mevzusunu o kadar farklı düşünmüştüm ki! Zannediyordum ki kahramanımız, resimde aşık olduğu kadının kendisinden de hoşlanacak ve birlikte olacaklar fakat gerçekte yaşadığı aşk, hayalinde canlandırdığından çok farklı olunca bir yabancılaşmaya yaşayıp, aslında kafasında yarattığı bir kadına aşık olduğunu farkedecek. Fakat bir de bakıyorum daha filmin başından, bize bu mesajı kafamıza çakarmış gibi vermeye çalışan, bir psikolog edasında konuşan, aylarca yıllarca put gibi ifadesizce bir resme bakıp duran bir adam.
Bu kadar az olan diyalogları bu kadar gerçek dışı, bu kadar yapmacık yazmak nasıl elinden gelmiş senaristin bravo gerçekten. Ayrıca bu kadar az diyalog varken, duyguları oyuncuların bakışlarından hareketlerinden anlamayı beklerken, mimikleri alınmış bir oyuncu kadrosuyla karşılaşıyoruz. Kız diyor ki ben sana deli gibi aşığım. Söylüyor da söylüyor, zaten başka türlü seyirciye bunu anlatmak mümkün olmazdı. Ne zaman aşık oldun da biz kaçırdık ablacığım? Yüzünde hiç mi bir heyecan olmaz? Öfke var mı yüzlerde? O da yok. Sevinç, acıma, alay, bunların hiçbiri yüzlerde yok.
Filmin temasıyla hiçbir ilgisi olmayan saçma sapan baba sahnesi, dayak sahnesi neden konulmuş, konulduysa bunu nasıl bu kadar kötü bir kurguyla yapabilmişler; bunların cevabını vermek hele hiç mümkün değil.
Çok kötü bir film. 45 dakikama yazık oldu. (Sonlara doğru sararak izledim yoksa işkence gibi geliyordu artık). Bana güvenen izlemesin.
Günaydın İstanbul Kardeş filmine yorum yazdı:
1- Alican ve annesi, Karanlıktakiler(2009) filmindeki ana-oğul ile birebir aynı.
2-Burada kızın oğlanı ikna edip memleketine gitmesi olayına benzer bir durum Issız Adam(2008) filminde de var.
3-Babam ve Oğlum(2005) filmi ile de köylük yerde geçen sahnelerin çoğu aynı.
Sonuç olarak, Çağan Irmak bildiğin yaban çakalı çıktın lan. Aklına gelen topu topu bi filmlik hikayenin ekmeğini kaç filmde yemişsin hiç çaktırmadan.
Mezun / Aşk Mevsimi filmine yorum yazdı:
Filmin ilk yarısındaki senaryoya, oyunculuklara ne kadar hayran olduysam, ikinci yarısında (yağmur sahnesinden sonra) o kadar küfür ettim. Hikayeyi bi yere getirip sonra sıkılıp "Amaan bunu da böyle bağlarız işte" diye klasik bi romantik komedi gibi bitirmişler.
Ama müzikler harika. Zaten filmi götüren şey de Simon & Garfunkel imzalımüzikler. Ana tema müziğinin filmin hem başında hem ortasında hem de sonunda uzun uzun çalmasından da anlaşılabilir.
Oskar filmine yorum yazdı:
Sylvester Stallone'u yine o bildiğimiz seslendirmesiyle televizyonda izlemiştim. İnanılmaz keyifli, eğlenceli, bir film. Şimdi olsa aynı tepkiyi verir miyim bilmiyorum ama, sıkıcı bir pazar günümü şenlendirmişti. Temposu yüksek bir komedi, diyaloglar şahane. İçinde komediden başka hiçbir şey yok, ne bir mesaj ne bir drama ne bir aksiyon, hiçbir şey yok. Kız evlat babası sempatik bir mafya babası konsepti ilk burada mı doğdu bilmiyorum ama en komiği burdaki. Ama türkçe izleyin, tvde filan rastlarsanız kaçırmayın.
Kız Kardeşim Mommo filmine yorum yazdı:
Başıma pek çok şey gelecek ama beğenmedim. Ekşi sözlükte de sayfalarca entry arasından beğenmeyen bir kişi bile çıkmamasına çok şaşırdım, insanların hayata bakışı böyleyse daha ne duruyoruz kapatalım dükkanı gidelim artık diye de düşündüm.
Bir kere film tamamen acındırma, ağlatma üzerine kurulu, başka hiçbir şey vaadetmiyor. Giriş-gelişme-sonuç diye bölümler yok. Gazete haberi gibi film. Çok kez benzerleri yaşanmış ve yaşanacak bir olay üzerinden izleyiciye bir şeyler anlatmak yerine, alıp kütük gibi önümüze koymuşlar. Diyaloglar çok kötü yazılmış, mevzuyu aptala anlatır gibi aktarmaktan başka bir işlevi yok. Duygusal olmasını umdukları (ve bunu da seyirciye gayet iyi yedirdikleri) sözler söyleniyor fakat herhangi bir duygu içermiyor, derinlikten uzak ve son derece yapaylar. Kızmak, gülmek, heyecanlanmak, şaşırmak, bir şeylere kafa yormak gibi her saniye binlercesi yaşanan ve sürekli değişen insani hisler yok; bol bol uzaklara bakma var, ifadesiz bir suratla repliği söyleyip kafayı çe ... DevamıBaşıma pek çok şey gelecek ama beğenmedim. Ekşi sözlükte de sayfalarca entry arasından beğenmeyen bir kişi bile çıkmamasına çok şaşırdım, insanların hayata bakışı böyleyse daha ne duruyoruz kapatalım dükkanı gidelim artık diye de düşündüm.
Bir kere film tamamen acındırma, ağlatma üzerine kurulu, başka hiçbir şey vaadetmiyor. Giriş-gelişme-sonuç diye bölümler yok. Gazete haberi gibi film. Çok kez benzerleri yaşanmış ve yaşanacak bir olay üzerinden izleyiciye bir şeyler anlatmak yerine, alıp kütük gibi önümüze koymuşlar. Diyaloglar çok kötü yazılmış, mevzuyu aptala anlatır gibi aktarmaktan başka bir işlevi yok. Duygusal olmasını umdukları (ve bunu da seyirciye gayet iyi yedirdikleri) sözler söyleniyor fakat herhangi bir duygu içermiyor, derinlikten uzak ve son derece yapaylar. Kızmak, gülmek, heyecanlanmak, şaşırmak, bir şeylere kafa yormak gibi her saniye binlercesi yaşanan ve sürekli değişen insani hisler yok; bol bol uzaklara bakma var, ifadesiz bir suratla repliği söyleyip kafayı çevirme var, repliği söyleyip cevabını bekleyip tekrar kafayı çevirme var. Oyuncular da bunda kabahatli değil, özellikle çocuklar. Pek çok sahnede onları kendi halinde bıraksalarmış çok daha doğal oynarlarmış, fakat kötü bir senarist ve yönetmen yüzünden robot gibi gözükmüşler. Stv dizilerindeki "ibretlik öykü" formatlı dizilerden pek farklı bir film değil açıkçası. İyi insanlar var, kötü pis kaka insanlar var. Bir de etliye sütlüye karışmayan figüranlar var. Bu kadar sığ, bu kadar amatör bir film işte.
Bu filme "Hüngür hüngür ağladım" , "Hayat ne kadar acı" , "Ay o çocuklar nasıldı öyle yerim" gibi yorumlar yazanlara ise söylenecek çok şey var. Muhtemelen hayatta böyle şeylerin içinde hiç bulunmamış, hep uzaktan görüp acımakla yetinmişler, diğer bir tabirle böyle bir sahtekarlığa kaptırmışlar kendilerini. İnsan yapısında birilerine, birşeylere acıyıp, ağlamak kadar riyakar bir davranış yoktur. Bir de bunu duygusallık olarak açıklıyor ve kendilerini öyle kandırıyorlar. He duygusalsınız he. Gülben Ergen, Seda Sayan ve türevleri her gün televizyonda bu tarz haberleri okuyup ağlıyorlar. Sizin gibi gençleri işte oralarda görmek isteriz, potansiyel kankalarınızın yanında.
Özet geç diyenlere söylüyorum: "sası" bir film.
Not: Eksiler yığınla gelecek sanırım ama zaten bu yorumu yazma sebebim de bu. Yoksa bu fikirde herhangi birini görseydim artıya basar, hayatıma devam ederdim kendimi yormazdım.
---spoiler---
Ya arkadaş filmde şöyle bir sahne var düşün: Kızlar seksek oynuyor, sonra bizim kız kardeş Ayşe, abisiyle onların yanına geliyor. Abisi Ayşe’ye sen de oyna diyor, o sırada kızlar da hep bir ağızdan "sen de oyna sen de oyna " diyorlar (varan 1).
Ardından bizim Ayşe durur mu, ağzından başka hiçbir söz çıkmadan, azıcık düşünüp repliği veriyor: Biz almanyaya gitcez, teyzem alıcak bizi yanına (varan 2).
Bunu duyan büyük kızlardan biri bir anda dark side’a geçiyor ve: "Sen gavur mu olcan almanyada" isimli eseri korosuyla birlikte okuyacaklarını biz değerli izleyicilerine duyuruyor (varan 3).
İşareti alan kızlar korosu, bu repliği tempolu ve ezgili bir şekilde, tekrar tekrar söylüyorlar, tabi ki bunu yaparken de Ayşeyi parmakla işaret ederek gülmeyi unutmuyorlar (varan 4).
Şimdi bu ve bunun gibi onlarca sahneyi izlemiş bir insan bu filme nasıl doğal diyebiliyor bi anlatsın lütfen. Hangi köyde böyle çocuk görmüşler, bana bi söylesinler. Varsa çünkü gidip ağzını burnunu kırmak istiyorum o çocukların.
Hokkabaz filmine yorum yazdı:
Hayatimda izledigim en guzel film. Bunu rahatlikla soyleyebilirim cunku ne kadar cok izlersem izleyim hicbir yanlis, eksiklik fazlalik vs bulamiyorum. Ne drama cok agir basiyor, ne de komedi. Gercek hayatta her sey nasil olursa burada da oyle, o yuzden samimi geliyor hersey. Mekanlari, renkleri, cekimleri de cok basarili buldum, amerikan yol hikayelerindeki gorsel tadi yakalamis, hic de onlardan asagi kalir yani yok o acidan. Tum bunlar bir tarafa, filmi bu kadar guzel yapan asil sey ise senaryonun mukemmelligi. Genellikle turk filmlerinde senaryo yavan kaliyor, bu da onlarin bir basyapit olmasindaki en buyuk engel. Fakat burada hikaye o kadar guzel bir yerden alinip bir yere goturulmus, karakterler o kadar iyi yazilmis ve oyuncular da o kadar iyi yansitmis ki, film bittiginde hicbir sey eksik kalmiyor, hicbir karakter siritmiyor. Bu filmin beklenenden az ilgi gormesini, boyle bir puan almasini sadece izleyici kitlesine yoruyorum. Cunku bizde bu tarz, herkesin sevip izleyebilecegi naif ... DevamıHayatimda izledigim en guzel film. Bunu rahatlikla soyleyebilirim cunku ne kadar cok izlersem izleyim hicbir yanlis, eksiklik fazlalik vs bulamiyorum. Ne drama cok agir basiyor, ne de komedi. Gercek hayatta her sey nasil olursa burada da oyle, o yuzden samimi geliyor hersey. Mekanlari, renkleri, cekimleri de cok basarili buldum, amerikan yol hikayelerindeki gorsel tadi yakalamis, hic de onlardan asagi kalir yani yok o acidan. Tum bunlar bir tarafa, filmi bu kadar guzel yapan asil sey ise senaryonun mukemmelligi. Genellikle turk filmlerinde senaryo yavan kaliyor, bu da onlarin bir basyapit olmasindaki en buyuk engel. Fakat burada hikaye o kadar guzel bir yerden alinip bir yere goturulmus, karakterler o kadar iyi yazilmis ve oyuncular da o kadar iyi yansitmis ki, film bittiginde hicbir sey eksik kalmiyor, hicbir karakter siritmiyor. Bu filmin beklenenden az ilgi gormesini, boyle bir puan almasini sadece izleyici kitlesine yoruyorum. Cunku bizde bu tarz, herkesin sevip izleyebilecegi naif filmler basyapit muamelesi gormuyor. Ya sanat filmlerinin hastasi oluyoruz, ya da bu filme benzer bir tarzi olsa bile yabanci filmleri daha guzel buluyoruz. Sana puanim dokuzdokuz kanka!
Simdi tekrar dusununce farkettim, filmde begenmedigim bir sahne var. Ozlem tekin'in canta gittikten sonra isyan edip ustunu cikardigi, bagirip cagirdigi sahnedeki oyunculugu cok kotu. Gerci oyunculukta degil asil sorun. O kadar bagirdiktan, ic yuzunu gosterdikten sonra tekrar iyi kiz rolune donmesi inandiriciliktan uzak duruyor. Hikayenin devami acisindan kizin altinlari kaptirdiktan sonra kafasindan yeni bi plan yapmasi guzel fakat, dedigim gibi ilk andaki tepkisi cok abarti.
İkiz Ejder filmine yorum yazdı:
Cocukken izleyip hayran oldugum filmlerdendi. Hele kotu karakter inanilmaz karizmatik biseydi. Tipini asla unutmuyorum.
İç İşler filmine yorum yazdı:
Mevzunun ekonomik detaylarinin cogunu anlamakta zorlansam da, asil vurucu nokta bu ise sebep olanlarin kimler oldugunu acikca ortaya koymasi. Hep aslinda bir sekilde farkindayizdir, zengin kismin bizim uzerimizden daha da zenginlestiginin, ama filmi izleyince bunu daha somut bi sekilde ortaya koyuyor. Filmin sonlarinda bahsedildigi gibi, finans sektorunun bir hizmet sektoru olmasi gerekirken, calisanlarinin asil uretimi yapanlardan onlarca kat fazla para kazanmasinda bir sorun oldugu apacik.
Bülbül Yuvası filmine yorum yazdı:
Bulsam da yine izlesem. Sadece bir kere izleyebilmiştim bu filmi, bi daha da rastlayamadım, içimd uktedir, çok güzel filmdi.
Edit: Rastladım tekrar izledim yıllar sonra, bi numarası yokmuş.
Bu filmin benim için tek kötü yanı, En Büyük Şaban filminin bu filmden birebir çalıntı olduğunu göstermesi oldu. Çocukluktan beri hayranı olduğumuz Kemal Sunal'ın imajına ufak da olsa bir zarar verdi, şimdi acaba diğer sevdiğimiz filmleri de çalıntı mıdır acaba diye düşünmeye başladım (Garip filmi de yine Chaplin filmi The Kid'den çalıntı zaten).
Not: Bir de hikayenin nasıl gideceğini adım gibi bildiğimden, olması gerektiği kadar içine giremedim filmin. En Büyük Şaban'ı izlememiş olsaydım eminim ki 90'lı bir not verirdim ancak bu tattan mahrum kaldım: 85/100