8

128 OY
PUAN VER
5

Imdb: 7.6 (2.098 OY)

KONUSU
Dokuz yaşında bir çocuk; hem ağabey, hem baba, hem anne, hem de bir bilge olabilir mi? Ayşe için olur. Hatta hiçbir şeyden korkmayan bir ağabeydir o.

Annesiz iki çocuğun içinizi ısıtacak, kimi zaman gözünüzü yaşartacak öyküsü. Hem de gerçek. Yalın bir dille köyü, köyün insanlarını, kardeşlerin ili
... Devamı
Dokuz yaşında bir çocuk; hem ağabey, hem baba, hem anne, hem de bir bilge olabilir mi? Ayşe için olur. Hatta hiçbir şeyden korkmayan bir ağabeydir o.

Annesiz iki çocuğun içinizi ısıtacak, kimi zaman gözünüzü yaşartacak öyküsü. Hem de gerçek. Yalın bir dille köyü, köyün insanlarını, kardeşlerin ilişkini anlatan film, sürpriz bir finalle bitiyor.

2009 İstanbul Film Festivali programında yer alan film, 59. Berlin Uluslararası Film Festivali ’nde de gösterilen iki Türk filminden biri oldu

YORUM YAZ

SPOILER

POPÜLER YORUMLAR

YENİ YORUMLAR

Tüm Yorumlar

@naksidil

8 yıl önce

" İnsan annesini kaybetmeden acıyı bilmez. Annesini kaybeden köküne balta yemiş köknara benzer. Cansuyu boşalır gözlerinden , rüzgara teslimdir bedeni.. Akıp gider zaman içinden. Ölmeyi beceremez, çünkü ölmek için henüz yeterli nedeni yoktur , yaşamayı beceremez..Çünkü yaşamak için güçsüzdür.. " Film bu sözlerde ki gibi yaralı..

Yorum yapan bir arkadaşımız filmde İran sineması beznzerliğinden söz etmiş. Bende katılıyorum.

@eski_takvim

11 yıl önce

8.9 / 10

Yönetmen filmi dedikleri bu oluyor işte, oturun izleyin...

@uniqueen

11 yıl önce

9.2 / 10

her izlediğimde net ağlarım hatta ağlamaktan helak olurum

@getoutofmyship

11 yıl önce

4.5 / 10

Başıma pek çok şey gelecek ama beğenmedim. Ekşi sözlükte de sayfalarca entry arasından beğenmeyen bir kişi bile çıkmamasına çok şaşırdım, insanların hayata bakışı böyleyse daha ne duruyoruz kapatalım dükkanı gidelim artık diye de düşündüm.

Bir kere film tamamen acındırma, ağlatma üzerine kurulu, başka hiçbir şey vaadetmiyor. Giriş-gelişme-sonuç diye bölümler yok. Gazete haberi gibi film. Çok kez benzerleri yaşanmış ve yaşanacak bir olay üzerinden izleyiciye bir şeyler anlatmak yerine, alıp kütük gibi önümüze koymuşlar. Diyaloglar çok kötü yazılmış, mevzuyu aptala anlatır gibi aktarmaktan başka bir işlevi yok. Duygusal olmasını umdukları (ve bunu da seyirciye gayet iyi yedirdikleri) sözler söyleniyor fakat herhangi bir duygu içermiyor, derinlikten uzak ve son derece yapaylar. Kızmak, gülmek, heyecanlanmak, şaşırmak, bir şeylere kafa yormak gibi her saniye binlercesi yaşanan ve sürekli değişen insani hisler yok; bol bol uzaklara bakma va
... Devamı
Başıma pek çok şey gelecek ama beğenmedim. Ekşi sözlükte de sayfalarca entry arasından beğenmeyen bir kişi bile çıkmamasına çok şaşırdım, insanların hayata bakışı böyleyse daha ne duruyoruz kapatalım dükkanı gidelim artık diye de düşündüm.

Bir kere film tamamen acındırma, ağlatma üzerine kurulu, başka hiçbir şey vaadetmiyor. Giriş-gelişme-sonuç diye bölümler yok. Gazete haberi gibi film. Çok kez benzerleri yaşanmış ve yaşanacak bir olay üzerinden izleyiciye bir şeyler anlatmak yerine, alıp kütük gibi önümüze koymuşlar. Diyaloglar çok kötü yazılmış, mevzuyu aptala anlatır gibi aktarmaktan başka bir işlevi yok. Duygusal olmasını umdukları (ve bunu da seyirciye gayet iyi yedirdikleri) sözler söyleniyor fakat herhangi bir duygu içermiyor, derinlikten uzak ve son derece yapaylar. Kızmak, gülmek, heyecanlanmak, şaşırmak, bir şeylere kafa yormak gibi her saniye binlercesi yaşanan ve sürekli değişen insani hisler yok; bol bol uzaklara bakma var, ifadesiz bir suratla repliği söyleyip kafayı çevirme var, repliği söyleyip cevabını bekleyip tekrar kafayı çevirme var. Oyuncular da bunda kabahatli değil, özellikle çocuklar. Pek çok sahnede onları kendi halinde bıraksalarmış çok daha doğal oynarlarmış, fakat kötü bir senarist ve yönetmen yüzünden robot gibi gözükmüşler. Stv dizilerindeki "ibretlik öykü" formatlı dizilerden pek farklı bir film değil açıkçası. İyi insanlar var, kötü pis kaka insanlar var. Bir de etliye sütlüye karışmayan figüranlar var. Bu kadar sığ, bu kadar amatör bir film işte.

Bu filme "Hüngür hüngür ağladım" , "Hayat ne kadar acı" , "Ay o çocuklar nasıldı öyle yerim" gibi yorumlar yazanlara ise söylenecek çok şey var. Muhtemelen hayatta böyle şeylerin içinde hiç bulunmamış, hep uzaktan görüp acımakla yetinmişler, diğer bir tabirle böyle bir sahtekarlığa kaptırmışlar kendilerini. İnsan yapısında birilerine, birşeylere acıyıp, ağlamak kadar riyakar bir davranış yoktur. Bir de bunu duygusallık olarak açıklıyor ve kendilerini öyle kandırıyorlar. He duygusalsınız he. Gülben Ergen, Seda Sayan ve türevleri her gün televizyonda bu tarz haberleri okuyup ağlıyorlar. Sizin gibi gençleri işte oralarda görmek isteriz, potansiyel kankalarınızın yanında.

Özet geç diyenlere söylüyorum: "sası" bir film.

Not: Eksiler yığınla gelecek sanırım ama zaten bu yorumu yazma sebebim de bu. Yoksa bu fikirde herhangi birini görseydim artıya basar, hayatıma devam ederdim kendimi yormazdım.

---spoiler---

Ya arkadaş filmde şöyle bir sahne var düşün: Kızlar seksek oynuyor, sonra bizim kız kardeş Ayşe, abisiyle onların yanına geliyor. Abisi Ayşe’ye sen de oyna diyor, o sırada kızlar da hep bir ağızdan "sen de oyna sen de oyna " diyorlar (varan 1).

Ardından bizim Ayşe durur mu, ağzından başka hiçbir söz çıkmadan, azıcık düşünüp repliği veriyor: Biz almanyaya gitcez, teyzem alıcak bizi yanına (varan 2).

Bunu duyan büyük kızlardan biri bir anda dark side’a geçiyor ve: "Sen gavur mu olcan almanyada" isimli eseri korosuyla birlikte okuyacaklarını biz değerli izleyicilerine duyuruyor (varan 3).

İşareti alan kızlar korosu, bu repliği tempolu ve ezgili bir şekilde, tekrar tekrar söylüyorlar, tabi ki bunu yaparken de Ayşeyi parmakla işaret ederek gülmeyi unutmuyorlar (varan 4).

Şimdi bu ve bunun gibi onlarca sahneyi izlemiş bir insan bu filme nasıl doğal diyebiliyor bi anlatsın lütfen. Hangi köyde böyle çocuk görmüşler, bana bi söylesinler. Varsa çünkü gidip ağzını burnunu kırmak istiyorum o çocukların.

@slavesusar

12 yıl önce

film (tam benim sevdiğim gibi) ağır ağır ilerleyip insanın içine işliyor. tüm festival filmlerinde olduğu bu yavaş işleyiş hataları da gözümüze sokabiliyor ama olsun. ben filmi beğendim,hele erkan oğurun müzikleri cuk oturmuş. benim için güzel filmi niteleyen bir cümle değildir ama söylemeden edemeyeceğim: ağlaya ağlaya bir hal oldum:))

@solipsist

14 yıl önce

9 / 10

O iki kardeşin tertemiz sevgisi, o dedenin çaresizliği ve o babanın gaddarlığı. Oyunculuklar şahane , resmediliş anlatış mükemmel. Hikaye'nin gerçek olması da Ahmetin filmin başında yonttuğu o küçük salın kıymıklarını insanın kalbine batırdığı da bir gerçek. Ellerinize sağlık.

O iki güzel kardeş minik oyuncuların da hayatları boyunca birbirlerinden ayrılmamalarını diliyorum. Öpüyorum ikisini de.
W

@wasnt

15 yıl önce

8.1 / 10

Bu Kadar Yalın , İçten Gerçekci Olması , Kolaylıkla Suistimal Edilebilecek Bir Hikayeyi O Kötü Yola Sapmadan Anlatan , Hemşehrim Ve Okuldaşım Atalay Taşdiken'i Yürekten Kutluyorum ... Ayrıca Her İki Küçük Oyuncuyuda Alkışlamak Lazım , Tamam Elif Yaktı Kül Etti , Lakin Mehmet'te Alkışı Hakediyor ... Film Bittiginde Yaşlı Gözlere Sahip Olmasanız Bile Boğazınıza Takılan Yumru Kolay Kolay Geçmez ... İzleyin İzlettirin ...

@babelfish

15 yıl önce

8.2 / 10

Erik Satie'nin Gnossienne'ini kim böyle güzel yorumlamış bilmem ama, sanki bu film için bestelenmiş gibi olmuş ta en başından.. Gerçek bir hikayeden uyarlanmış olduğunu da tam vaktinde yazıp, yüreğimi hepten dağladılar.. Ayşe ve Ahmet'i canlandıranlar da gerçekten kardeşlermiş sanırım.. Ama o Ayşe'nin suratındaki olgunluk, inanılmaz.. O ifadenin bir benzeriniRabbit Proof Fence'teki ufaklıkta görmüştüm.. Aynı masumiyet altında büyük bir olgunluk ifadesi sanki..

Filmin haberini veren black'e de çok teşekkürler =)

edit: Ahmet'in ilk başlarda korkmazken, daha sonraları Mommo'dan korkmaya başlaması da çok değinilmeyen bir gerçekliğe işaret ediyor aslında. İnsan bilinci, gelecekle ilgili bir kaygısını maddeye dönüştürme ihtiyacı duyar. Mesela ÖSS kaygısı yaşayan öğrencilerde, olur olmadık şeylerden korkmaya başlama çok sık görülür. Filmde de Ahmet'e olan şey aslında gelecekle ilgiliydi.. Eklemek istedim =) Saygılar.

edit 2: "kim böyle güze
... Devamı
Erik Satie'nin Gnossienne'ini kim böyle güzel yorumlamış bilmem ama, sanki bu film için bestelenmiş gibi olmuş ta en başından.. Gerçek bir hikayeden uyarlanmış olduğunu da tam vaktinde yazıp, yüreğimi hepten dağladılar.. Ayşe ve Ahmet'i canlandıranlar da gerçekten kardeşlermiş sanırım.. Ama o Ayşe'nin suratındaki olgunluk, inanılmaz.. O ifadenin bir benzeriniRabbit Proof Fence'teki ufaklıkta görmüştüm.. Aynı masumiyet altında büyük bir olgunluk ifadesi sanki..

Filmin haberini veren black'e de çok teşekkürler =)

edit: Ahmet'in ilk başlarda korkmazken, daha sonraları Mommo'dan korkmaya başlaması da çok değinilmeyen bir gerçekliğe işaret ediyor aslında. İnsan bilinci, gelecekle ilgili bir kaygısını maddeye dönüştürme ihtiyacı duyar. Mesela ÖSS kaygısı yaşayan öğrencilerde, olur olmadık şeylerden korkmaya başlama çok sık görülür. Filmde de Ahmet'e olan şey aslında gelecekle ilgiliydi.. Eklemek istedim =) Saygılar.

edit 2: "kim böyle güzel yorumlamış bilmem ama"ymış.. erkan oğur imiş tabii ki.. buyrun.
SPOILER

Kız Kardeşim Mommo filmine Benzer Film ekliyorsun.

Arama Sonuçları

Kız Kardeşim Mommo filmini Kategorize ediyorsun.

Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.

Arama Sonuçları

Kız Kardeşim Mommo filmine Konu ekliyorsun.

Arama Sonuçları

FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL