2 yıl önce
Bugün Aslında Dündü filmine yorum yazdı:
“Yalnızca kendini düşünen zavallıya hayat bir zenginlik kazandıramaz. Ve o iki kez ölecek, içine kapanacak, geldiği toza dönüşecek. Gözyaşı dökülmeden. Onursuz ve anılmaksızın…”
Bugün Aslında Dündü filmine yorum yazdı:
“Yalnızca kendini düşünen zavallıya hayat bir zenginlik kazandıramaz. Ve o iki kez ölecek, içine kapanacak, geldiği toza dönüşecek. Gözyaşı dökülmeden. Onursuz ve anılmaksızın…”
Üç Renk: Mavi filmine yorum yazdı:
Eğer meleklerin diliyle konuşsam ama sevgim olmasa, ses çıkaran bir bakırdan farkım olmaz. Eğer peygamberlikte bulunabilsem, bütün sırları bilsem ve her türlü bilgiye sahip olsam, eğer dağları yerinden oynatacak kadar büyük bir imanım olsa ama sevgim olmasa bir hiçim. Sevgi sabırlıdır. Sevgi şefkatlidir. Sevgi her şeye dayanır, her şeye inanır. Sevgi asla son bulmaz
Bal Kaymak filmine yorum yazdı:
+O, 20 yıldır hiç konuşmamış ki
-Kimse benimle konuşmadı ki
Snowpiercer dizisine yorum yazdı:
ayrı dünyaların keskin çizgisini renk ayrımları ile çok güzel bir şekilde çizen, öyle ki kendilerine insan muamelesi dahi yapılmayan, karanlıkta yaşayan ve yemek -ki yemek denirse- hakları bile azaltılan bu insanlara konuşma yapmak için gelen kürklü, uzun sivri topuklu ayakkabılarıyla yine sınıf ayrımını temsilen taburenin üzerine çıkarak konuşmasını yapan kadın ile bunu bize net bir şekilde gösteren bir diziydi.
başarılı görsellikler olduğunu düşünüyorum. her vagonda bambaşka dünyalara açılan kapılar bana biraz da maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisini hatırlattı. bir yanda karın açlıklarını gidermeye çalışan insanlar, bir taraftan da sauna saatlerinin ayarlanması problemleri olan soylular :) bazı sahneler de yine başucumuza eklemek isteyeceğimiz türden; meditasyon sahnesi ve camları kırık, düzgün şarj olmayan bir telefondan açılan müzikle piyano çaldığ ... Devamıayrı dünyaların keskin çizgisini renk ayrımları ile çok güzel bir şekilde çizen, öyle ki kendilerine insan muamelesi dahi yapılmayan, karanlıkta yaşayan ve yemek -ki yemek denirse- hakları bile azaltılan bu insanlara konuşma yapmak için gelen kürklü, uzun sivri topuklu ayakkabılarıyla yine sınıf ayrımını temsilen taburenin üzerine çıkarak konuşmasını yapan kadın ile bunu bize net bir şekilde gösteren bir diziydi.
başarılı görsellikler olduğunu düşünüyorum. her vagonda bambaşka dünyalara açılan kapılar bana biraz da maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisini hatırlattı. bir yanda karın açlıklarını gidermeye çalışan insanlar, bir taraftan da sauna saatlerinin ayarlanması problemleri olan soylular :) bazı sahneler de yine başucumuza eklemek isteyeceğimiz türden; meditasyon sahnesi ve camları kırık, düzgün şarj olmayan bir telefondan açılan müzikle piyano çaldığını hayal eden ve demirliklerde parmaklarını dans ettiren çocuk...
harika ve özgün bir dizi miydi? hayır aksine the 100 esintilerini dizi boyunca çok sık fark ediyorsunuz. ama izlemesi keyifli bir dizi. genel olarak beğendim. the 100’ı da severek izlemiştim zaten.
dizide geçen ve benim de gönülden bağlı olduğum hayat tarzını yansıtan cümleyle noktalamak istiyorum söylediklerimi: "insanlığımız, bir gün karnımızı doyuracak."
Büyük Balık filmine yorum yazdı:
Efsaneleşmiş kocaman bir balıktı. Ömrü boyunca susuzluk çekti.. Masallarla bezenmiş masalsı bir hayat, dokunulmuş birçok yaşam.
O kadar güzel bir filmdi ki beni yaşadığım dünyadan çekip bambaşka yerlere götürdü. Başucuma aldığım en güzel filmlerden.
"Bir adam o kadar çok hikaye anlatır ki kendisi hikaye olur."
Into the Night dizisine yorum yazdı:
Gerilim duygusunu iliklerinize kadar yaşatan özgün bir senaryoya sahip akıcı bir diziydi. Görselliği maalesef başarılı bulamadım. İtalyan, Türk, Rus... bu söylemler ve ırkçılık belirten siyah beyaz ayrımları beni dizi boyunca oldukça rahatsız etti. Mehmet Kurtuluş’u bu dizide görmek ve izlemek de oldukça keyifliydi. Genel olarak güzel bir diziydi ve izlerken keyif aldım diyebilirim.
Düşüş filmine yorum yazdı:
başlarını anlamadığımdan olsa gerek sevmedim diye ilerlerken sonlarında hüngür hüngür ağladığım ve tekrar tekrar izlemek istediğim için başucuma aldığım film.
fiziksel ve ruhsal düşüşler vardır. bir de bazı masallar; mutlu yada mutsuz biteceğini sadece yazanın belirleyebileceği.
-batmaya başlamış, ölüyormuş.
-bırak yaşasın.
-neden herkesi öldürüyorsun?
-bu benim hikayem
-benim de
Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi filmine yorum yazdı:
"beni yedi kere yıldırım çarptığını söylemiş miydim?"
Körlük filmine yorum yazdı:
Kitaba göre çok eksik bir filmdi. Kitabı okurken o akıl hastanesinin, sonrasında dışarının o pis kokusunu burnumda hissederken filmde bunlara yer verilmemesi çok kötü olmuş. Film çok hızlı ilerledi diyebilirim. Üzerinde biraz durulması gereken çok sahne vardı diye düşünüyorum. Kitabı okuduktan sonra görmek istediklerim vardı bu nedenle filmi izlemek istedim ama hayal gücüm bana çok daha güzel bir film çekmiş diyebilirim. Fakat oyuncu seçimlerini gerçekten beğendim. Zihnimde de az çok benzer tiplemeler oluşturmuştum. Filmi izleyenlerin mutlaka bir de kitabı okumalarını öneriyorum.