romanın büyük bir kısmı senaryoda yer almadığı için önce kitabı okuduysanız biraz hayal kırıklığı olabilir. Oskar schell rolündeki Thomas horn çok güzel oynamış. New York severler için de ayrı bir yeri var filmin.
yakınlıklar, insanlık halleri üzerine tatlı bir film.
Birileri "içinizi ısıtacak film" önerileri altına yazınca, konuyu hiç okumadan castı görüp izledim. Bre allahsızlar, içim çıktı ağlamaktan, tam olarak ne anlıyorsunuz "iç ısıtacak film"den?
İçeriğe gelirsek; filmin hiçbir anında Amerika propagandasına maruz kaldığımı düşünmedim. Aksine bu yayılmacı vahşi politikası uğruna, her milletten masum insanlara yaşattıklarından dolayı rejimden bir kez daha nefret ettim. Sonuç olarak birileri sevdiği insanların ölümüne canlı yayında tanık oldu mu? Oldu. Hayatları geri dönülmez biçimde etkilendi mi? Etkilendi. O hâlde filmin kendi gerçekliğine odaklanmalı.
Özetle yine çok sahici bir yas öyküsüydü. Ağlayasınız varsa izleyin.
’’Şuanda tüm insanlık tarihi boyunca ölen insandan daha fazlası yaşıyor. Ama ölü insanların sayısı artıyor. Bir gün artık kimseyi gömecek yer kalmayacak. Peki ölüler için aşağıya doğru yapılan gökdelenlere ne dersiniz? Yaşayanlar için yukarıya doğru yapılan gökdelenlerin altına yapılabilirler. İnsanları yüz kat aşağı gömebilirsiniz ve yaşayanların dünyasının altında koca bir ölüler dünyası olur.’’
11 Eylül'de bir takım boş insanların binlerce masum kişiyi öldürmesi sonucu oluşan dramı anlatan güzel, kendini sıkılmadan izleten iyi bir film. Özellikle başrolümüz çok iyi bir oyun çıkartmış.
Baba ile oğlunun ilişkisi, birbirlerini tanımayan insanların paylaşımları, insanların başkaları yüzünden yaşamlarını kaybetmesi, insanı anlayan birinin kaybı, çaresizlik, çabalama... Bu film aşağı yukarı benim için böyledir.
Bir de söylemeden edemeyeceğim. Filmin bir yerinde pencereden görünen görüntü (yanlış görmediysem) resimdi. Böyle bir şey bilerek yapılmamıştır herhalde diye düşünüyorum. Tiyatroda seyircinin oyun izlemekte olduğunu hatırlatırlar ya, bu da bende öyle bir etki yaptı.
Bu filmde de 11 Eylül'ü unutturmama çabası amacı güdülmüş deniyorsa (Amaç dedim buraya dikkat!) Lütfen film izlemeyelim ya da gidip Holywood'u bombalayalım (oturduğumuz yerden ahkam keseceğimize)
1.si çocuğun zekası hastalığından geliyor. Metascore yorumlarında dahi buna neredeyse hiç değinilmemiş olması enteresandı... Çocuk 'takıntılı' ve/veya 'süper zeka' değil. filmde hastalığın adı geçiyor, bir daha izleyelim filmin orasını ;)
2.si, filmin teması 'Her yaptığımız ya da her olan şeyin bir nedeni yok(mu acaba) üzerine temellenmişken ve yönetmen filmin neredeyse her karesinde bunu vurgulamışken, 11 Eylül^muhabbettine takılıp kalmak abesle iştikal. Ha, eğer ki oturup bu vurgularını senaryoya nasıl yedirmiş ve de bu nasıl bir film ortaya çıkarmış (eğlenceli, dokunaklı, başarılı, olağanüstü, sıkıcı, akışkan olmayan vb.), bu gayet tartışılır ve evet: bu filmi herkesin beğenmeyeceği yalnızca isminden bile belli oluyor. Açıkçası senaryoda birçok doldurulabilecek şey vardı.
3.sü: gerçekten... Devamı
Bu filmde de 11 Eylül'ü unutturmama çabası amacı güdülmüş deniyorsa (Amaç dedim buraya dikkat!) Lütfen film izlemeyelim ya da gidip Holywood'u bombalayalım (oturduğumuz yerden ahkam keseceğimize)
1.si çocuğun zekası hastalığından geliyor. Metascore yorumlarında dahi buna neredeyse hiç değinilmemiş olması enteresandı... Çocuk 'takıntılı' ve/veya 'süper zeka' değil. filmde hastalığın adı geçiyor, bir daha izleyelim filmin orasını ;)
2.si, filmin teması 'Her yaptığımız ya da her olan şeyin bir nedeni yok(mu acaba) üzerine temellenmişken ve yönetmen filmin neredeyse her karesinde bunu vurgulamışken, 11 Eylül^muhabbettine takılıp kalmak abesle iştikal. Ha, eğer ki oturup bu vurgularını senaryoya nasıl yedirmiş ve de bu nasıl bir film ortaya çıkarmış (eğlenceli, dokunaklı, başarılı, olağanüstü, sıkıcı, akışkan olmayan vb.), bu gayet tartışılır ve evet: bu filmi herkesin beğenmeyeceği yalnızca isminden bile belli oluyor. Açıkçası senaryoda birçok doldurulabilecek şey vardı.
3.sü: gerçekten bilmeyerek söylüyorum ancak muhtemelen Oscar ödüllerinde bir yaş sınırı olmalı, Çünkü Oskar'ı oynayan çocuk ve yönetmenin onu yönlendirmesi beni filme bağlayan yegane şeydi (Hugo ile rahatça yarışabilir oyunculuk hususunda) ve çocuk bence Oscar'a aday bir oyunculuk sergilemiş...
Filmin oscara aday gösterilip gösterilmemesi tartışılır. Holywood Türkiye'de olsaydı ve Kurtuluş Savaşı'na dair bir film çekilmiş olsaydı ve Yunan'ları nasıl denize döktüğümüz vurgulansaydı, biz de onu her dalda aday gösterecektik: Buna kimsenin itirazı olacağını düşünmüyorum. Tabi bu Holywood'un kalkıp da Hurt Locker'a bilmem kaç dalda Oscar vermesi hakkını vermemeli. Ben sadece adamların Dünya'yı ele geçirmiş olduğu bir sektörde istediklerini yapabiliyor olmalarını aşırı yadırgamıyorum. (Yadırgamamak, onaylamak demek değildir :))
Film izlenir mi? Bazılarını sıkar, bazılarına da 'gene sempatizanlık yapmışlar' dedirtir. Şu an filme dair 3 yorum var ve yalanların 3.sü istatistiği kullanırsak. filmi izleyeceklerin %33.33'ünün; 'sempatizanlık yapımışlar' diyecekleri varsayımını kullanabiliriz (Ya da mantığımızı kullanıp yalnızca çocuğa ve oyunculuğuna odaklanabiliriz.)
film izlerken, amaan ya bunlarda amerikayı savunmuş falan diyip önyargıyla kestirip atabilcek insan türlerindenseniz bence hiç izlemeyi denemeyin.. film gayet başarılıydı,,filmlere başka anlamlar yüklemek anlamsız..değişik ve insanı içine çeken bir konusu vardı.. ben çok etkilendim filmden.. tek yapabileceğim olumsuz eleştiri süresinın gereksiz yere uzun tutulması olabilir..iyi seyirler..
Bu film için gelecek şu tarz yorumları şimdiden duyar gibiyim:
" Amerikalılar yine kendi yaşanmışlıklarını unutturmama derdindeler, bıktık artık bunlardan, propaganda filmi v.s. v.s... "
Böylesi yorumların hakkı da yok değil hani.
ABD, misal11 Eylül'ü sanki dünyanın gelmiş geçmiş en büyük terör saldırısı, en önemli olaylarından biri formatında akıllara kazımaya çalışıyor. Ama napalım güç ve imkan onlarda, böyle de yapmaya devam edecekler...
Tabii işin diğer boyutu; her ne şekilde yaşanmış olursa olsun (ister ABD'nin kendi oyunu v.s.) sonuçta orada masum insanlar da can verdi.
Nihayetinde ise dünyanın nerelerinde ne şekilde insanlar canice öldürülüyor... Amerika gibi bunları sürekli gündeme getirme, pazarlama güçleri olmadığından bilinmiyor veya üzerinde durulmuyor.
Filme dönecek olursak:
romandan uyarlama olsa da filmdeki senarist ve yönetmen birleşimi merak etmemdeki önemli unsurdu.
Bilindiği üzere Eric Roth;Forrest Gump, Benjamin Buttongibi filmlerin senaristi.
Yönetmen de;T... Devamı
Bu film için gelecek şu tarz yorumları şimdiden duyar gibiyim:
" Amerikalılar yine kendi yaşanmışlıklarını unutturmama derdindeler, bıktık artık bunlardan, propaganda filmi v.s. v.s... "
Böylesi yorumların hakkı da yok değil hani.
ABD, misal11 Eylül'ü sanki dünyanın gelmiş geçmiş en büyük terör saldırısı, en önemli olaylarından biri formatında akıllara kazımaya çalışıyor. Ama napalım güç ve imkan onlarda, böyle de yapmaya devam edecekler...
Tabii işin diğer boyutu; her ne şekilde yaşanmış olursa olsun (ister ABD'nin kendi oyunu v.s.) sonuçta orada masum insanlar da can verdi.
Nihayetinde ise dünyanın nerelerinde ne şekilde insanlar canice öldürülüyor... Amerika gibi bunları sürekli gündeme getirme, pazarlama güçleri olmadığından bilinmiyor veya üzerinde durulmuyor.
Filme dönecek olursak:
romandan uyarlama olsa da filmdeki senarist ve yönetmen birleşimi merak etmemdeki önemli unsurdu.
Bilindiği üzere Eric Roth;Forrest Gump, Benjamin Buttongibi filmlerin senaristi.
Yönetmen de;The Reader'ın yönetmeni olunca...
Doğal olarak bu ikilinin yeni filmi ilgi çekmekte.
Yaşıtlarına göre zeki ve bilgili fakat epey takıntılı bir çocuğun 11 Eylül'de babasını kaybetmesiyle birlikte içine girmiş olduğu macera vari bir olay ekseninde ilerliyor.
Çocuk karakterimiz oldukça sinir bozucu tavırlarıyla yer yer filmden uzaklaştırsa da son 40-45 dakikası itibariyle filmin güzelleştiği kesin.
Fonda çalan müzikleri epey beğendim, gerçekten dinlenesi hoş melodilerdi.
Genel olarak öyle çok da eleştirilecek kadar kötü bir film olmamasının yanında mükemmel de değil bana göre.
Alt metinde her yöne çekilebilecek 11 Eylül teması olmayıp;
çok daha farklı bir hikaye üzerinden benzer konu işlenseydi puanlamaları daha yüksek olabilirdi.
Tabii OSCAR jürisi ise bu fırsatı hiç kaçırır mı! Tam da istedikleri eksende bir filme adaylık verip Dünya genelinde izlenmesini sağlayarak reklamına da katkıda bulunacaklar bir nevi. (bakınız The Hurt Lockerda olduğu gibi)
Zaten son yıllarda yaptıkları film seçimleri ortada ya neyse...
@kalender
1 yıl önce
7.9 / 10
yakınlıklar, insanlık halleri üzerine tatlı bir film.
@korgan
2 yıl önce
İçeriğe gelirsek; filmin hiçbir anında Amerika propagandasına maruz kaldığımı düşünmedim. Aksine bu yayılmacı vahşi politikası uğruna, her milletten masum insanlara yaşattıklarından dolayı rejimden bir kez daha nefret ettim. Sonuç olarak birileri sevdiği insanların ölümüne canlı yayında tanık oldu mu? Oldu. Hayatları geri dönülmez biçimde etkilendi mi? Etkilendi. O hâlde filmin kendi gerçekliğine odaklanmalı.
Özetle yine çok sahici bir yas öyküsüydü. Ağlayasınız varsa izleyin.
@hanimbarman
4 yıl önce
@serkanaydemir
10 yıl önce
7.1 / 10
@bengbeng
11 yıl önce
Bir de söylemeden edemeyeceğim. Filmin bir yerinde pencereden görünen görüntü (yanlış görmediysem) resimdi. Böyle bir şey bilerek yapılmamıştır herhalde diye düşünüyorum. Tiyatroda seyircinin oyun izlemekte olduğunu hatırlatırlar ya, bu da bende öyle bir etki yaptı.
@damlaylom
11 yıl önce
5 / 10
@rinustalarin
12 yıl önce
7 / 10
1.si çocuğun zekası hastalığından geliyor. Metascore yorumlarında dahi buna neredeyse hiç değinilmemiş olması enteresandı... Çocuk 'takıntılı' ve/veya 'süper zeka' değil. filmde hastalığın adı geçiyor, bir daha izleyelim filmin orasını ;)
2.si, filmin teması 'Her yaptığımız ya da her olan şeyin bir nedeni yok(mu acaba) üzerine temellenmişken ve yönetmen filmin neredeyse her karesinde bunu vurgulamışken, 11 Eylül^muhabbettine takılıp kalmak abesle iştikal. Ha, eğer ki oturup bu vurgularını senaryoya nasıl yedirmiş ve de bu nasıl bir film ortaya çıkarmış (eğlenceli, dokunaklı, başarılı, olağanüstü, sıkıcı, akışkan olmayan vb.), bu gayet tartışılır ve evet: bu filmi herkesin beğenmeyeceği yalnızca isminden bile belli oluyor. Açıkçası senaryoda birçok doldurulabilecek şey vardı.
3.sü: gerçekten ... Devamı
1.si çocuğun zekası hastalığından geliyor. Metascore yorumlarında dahi buna neredeyse hiç değinilmemiş olması enteresandı... Çocuk 'takıntılı' ve/veya 'süper zeka' değil. filmde hastalığın adı geçiyor, bir daha izleyelim filmin orasını ;)
2.si, filmin teması 'Her yaptığımız ya da her olan şeyin bir nedeni yok(mu acaba) üzerine temellenmişken ve yönetmen filmin neredeyse her karesinde bunu vurgulamışken, 11 Eylül^muhabbettine takılıp kalmak abesle iştikal. Ha, eğer ki oturup bu vurgularını senaryoya nasıl yedirmiş ve de bu nasıl bir film ortaya çıkarmış (eğlenceli, dokunaklı, başarılı, olağanüstü, sıkıcı, akışkan olmayan vb.), bu gayet tartışılır ve evet: bu filmi herkesin beğenmeyeceği yalnızca isminden bile belli oluyor. Açıkçası senaryoda birçok doldurulabilecek şey vardı.
3.sü: gerçekten bilmeyerek söylüyorum ancak muhtemelen Oscar ödüllerinde bir yaş sınırı olmalı, Çünkü Oskar'ı oynayan çocuk ve yönetmenin onu yönlendirmesi beni filme bağlayan yegane şeydi (Hugo ile rahatça yarışabilir oyunculuk hususunda) ve çocuk bence Oscar'a aday bir oyunculuk sergilemiş...
Filmin oscara aday gösterilip gösterilmemesi tartışılır. Holywood Türkiye'de olsaydı ve Kurtuluş Savaşı'na dair bir film çekilmiş olsaydı ve Yunan'ları nasıl denize döktüğümüz vurgulansaydı, biz de onu her dalda aday gösterecektik: Buna kimsenin itirazı olacağını düşünmüyorum. Tabi bu Holywood'un kalkıp da Hurt Locker'a bilmem kaç dalda Oscar vermesi hakkını vermemeli. Ben sadece adamların Dünya'yı ele geçirmiş olduğu bir sektörde istediklerini yapabiliyor olmalarını aşırı yadırgamıyorum. (Yadırgamamak, onaylamak demek değildir :))
Film izlenir mi? Bazılarını sıkar, bazılarına da 'gene sempatizanlık yapmışlar' dedirtir. Şu an filme dair 3 yorum var ve yalanların 3.sü istatistiği kullanırsak. filmi izleyeceklerin %33.33'ünün; 'sempatizanlık yapımışlar' diyecekleri varsayımını kullanabiliriz (Ya da mantığımızı kullanıp yalnızca çocuğa ve oyunculuğuna odaklanabiliriz.)
Saygılar Efeem.
@safakkrts
12 yıl önce
@onur_turan
13 yıl önce
6.5 / 10
" Amerikalılar yine kendi yaşanmışlıklarını unutturmama derdindeler, bıktık artık bunlardan, propaganda filmi v.s. v.s... "
Böylesi yorumların hakkı da yok değil hani.
ABD, misal11 Eylül'ü sanki dünyanın gelmiş geçmiş en büyük terör saldırısı, en önemli olaylarından biri formatında akıllara kazımaya çalışıyor. Ama napalım güç ve imkan onlarda, böyle de yapmaya devam edecekler...
Tabii işin diğer boyutu; her ne şekilde yaşanmış olursa olsun (ister ABD'nin kendi oyunu v.s.) sonuçta orada masum insanlar da can verdi.
Nihayetinde ise dünyanın nerelerinde ne şekilde insanlar canice öldürülüyor... Amerika gibi bunları sürekli gündeme getirme, pazarlama güçleri olmadığından bilinmiyor veya üzerinde durulmuyor.
Filme dönecek olursak:
romandan uyarlama olsa da filmdeki senarist ve yönetmen birleşimi merak etmemdeki önemli unsurdu.
Bilindiği üzere Eric Roth;Forrest Gump, Benjamin Buttongibi filmlerin senaristi.
Yönetmen de;T ... Devamı
" Amerikalılar yine kendi yaşanmışlıklarını unutturmama derdindeler, bıktık artık bunlardan, propaganda filmi v.s. v.s... "
Böylesi yorumların hakkı da yok değil hani.
ABD, misal11 Eylül'ü sanki dünyanın gelmiş geçmiş en büyük terör saldırısı, en önemli olaylarından biri formatında akıllara kazımaya çalışıyor. Ama napalım güç ve imkan onlarda, böyle de yapmaya devam edecekler...
Tabii işin diğer boyutu; her ne şekilde yaşanmış olursa olsun (ister ABD'nin kendi oyunu v.s.) sonuçta orada masum insanlar da can verdi.
Nihayetinde ise dünyanın nerelerinde ne şekilde insanlar canice öldürülüyor... Amerika gibi bunları sürekli gündeme getirme, pazarlama güçleri olmadığından bilinmiyor veya üzerinde durulmuyor.
Filme dönecek olursak:
romandan uyarlama olsa da filmdeki senarist ve yönetmen birleşimi merak etmemdeki önemli unsurdu.
Bilindiği üzere Eric Roth;Forrest Gump, Benjamin Buttongibi filmlerin senaristi.
Yönetmen de;The Reader'ın yönetmeni olunca...
Doğal olarak bu ikilinin yeni filmi ilgi çekmekte.
Yaşıtlarına göre zeki ve bilgili fakat epey takıntılı bir çocuğun 11 Eylül'de babasını kaybetmesiyle birlikte içine girmiş olduğu macera vari bir olay ekseninde ilerliyor.
Çocuk karakterimiz oldukça sinir bozucu tavırlarıyla yer yer filmden uzaklaştırsa da son 40-45 dakikası itibariyle filmin güzelleştiği kesin.
Fonda çalan müzikleri epey beğendim, gerçekten dinlenesi hoş melodilerdi.
Genel olarak öyle çok da eleştirilecek kadar kötü bir film olmamasının yanında mükemmel de değil bana göre.
Alt metinde her yöne çekilebilecek 11 Eylül teması olmayıp;
çok daha farklı bir hikaye üzerinden benzer konu işlenseydi puanlamaları daha yüksek olabilirdi.
Tabii OSCAR jürisi ise bu fırsatı hiç kaçırır mı! Tam da istedikleri eksende bir filme adaylık verip Dünya genelinde izlenmesini sağlayarak reklamına da katkıda bulunacaklar bir nevi. (bakınız The Hurt Lockerda olduğu gibi)
Zaten son yıllarda yaptıkları film seçimleri ortada ya neyse...
6,5 / 10