Pi'nin Yaşamı Yorumları

Pi'nin Yaşamı filmi detayları

@the_naaled

11 yıl önce

''Geride o kadar çok şey bıraktım ki.. Ailem, hayvanat bahçesi, Hindistan, Anandi.. SONUNDA SANIRIM HAYATIN KENDİSİ BİR VAZGEÇME EDİMİNE DÖNÜŞÜYOR. Ama beni en çok üzen, VEDALAŞMAK İÇİN FIRSAT BULAMAMAK OLMUŞTUR. ''

@delilah1

11 yıl önce

Çok çok güzeldi. 1 dakikasını bile kocaman bir dikkatle izledim. Replikler çok hoştu. Filme kendimi o kadar kaptırmışım ki sonunda biraz kötü oldum. Kaplana ne kadar değer verdiysem insan sanıp sonunda bi' bakmasını bekledim . Çekip gitti Richard Parker :((

@thecallofcepa

11 yıl önce

8.6 / 10

Okyanusta kalan Pi'nin hayatını anlatan film.

Filmin sonunda kaplan dönseydi...

@acemasiran

11 yıl önce

eksiklerinin dolayısı ile eleştirilebilir yanlarının olduğunu düşündüğüm bir filmdir. evet, görselliği ile ilgili olumsuz herhangi bir şey söylenemez, oldukça başarılı. konu seçimi ve vermek istediği mesaj da yerinde. ama olmayan bir şeyler var. doldurulması gereken boşlukları olan bir film. kimsenin ''ah bu hayatımı kaydıran film'' diyebileceğini sanmıyorum. vasatın sadece biraz üstünde kalmış, sarsıcı ve tam olarak oturmayan bir film.

@ksantippe

11 yıl önce

kendimi bu filmi izlemiş olmak için geç kalmış sayıyorum.. ilk seansta salon kapatarak seyretmeliymişim.. bir film mesaj mı vermeli? bu filmde kralı var.. görsellik mi? gözlerim yuvalarından çıkıp kendileri alkışladı.. oyunculuk mu? yürü beee!! dedim.. hele birde bir zebraya ağlayacak kadar hayvanseverseniz....azcıkta mendil bulundurun yanda.. empati kurmayı mı seviyorsunuz? ulan acaba ben olsam ne yapardım diye dibine kadar sorduruyor zaten film.. müzik şahanee !! daha ne bekliyorsunuz bir filmden? gece o fosforlu renkler gelip sarılıyor rüyalarınıza .. geberene kadar seyredicem!!! bir daha bir daha bir daha!!!başucu değil baş tacı filmim oldu.. yayında yapımda emeği geçen herkeslerin ağzını yiyim...

@kaede

11 yıl önce

Filmi yeni izleme imkanım oldu. Korktuğum başıma gelmedi: Daha çok görselliğin abartıldığı, klişe bir film izleme korkusu yaşarken son derece doyurucu bir filmdi karşımda duran.

Yorumum biraz(!) uzun oldu. Alıntı bir hikaye ekledim o yüzden.

Forrest gump'ta teymen Dan'ın tanrıyla karşılaşmasını andırıyor film. Bütün dinlerin sentezi olmuş bir yerde. Çocuk daha küçük yaşlarda vahşi doğanın kendisiyle karşılaşıyor ama babası tarafından kurtarılıyordu. Bu yolculukta ise vahşi yaşamla iç içe, omuz omuza hayata tutunuyor. Çocuğun annesini babasını kaldırma çabasında Nuh peygamber'den nüanslar yakaladım. Gaflet uykusundan uyanamayan aile ve hayvanlarla bir sandalla yola çıkmış insan. Deniz evrenin yansıması meteforu olmuş. Bütün sistemi barındıran bilinmeyene yolculuk. Ayrıca çok önceden okuduğum bir hint hikayesiyle çok benzerlik yakaladım: Hikaye: Olaylar sonsuz bir çölde başlar. Tanrı ile Narada adlı bilge yan yana yürürlerken gözleri engin boşlu
... Devamı
Filmi yeni izleme imkanım oldu. Korktuğum başıma gelmedi: Daha çok görselliğin abartıldığı, klişe bir film izleme korkusu yaşarken son derece doyurucu bir filmdi karşımda duran.

Yorumum biraz(!) uzun oldu. Alıntı bir hikaye ekledim o yüzden.

Forrest gump'ta teymen Dan'ın tanrıyla karşılaşmasını andırıyor film. Bütün dinlerin sentezi olmuş bir yerde. Çocuk daha küçük yaşlarda vahşi doğanın kendisiyle karşılaşıyor ama babası tarafından kurtarılıyordu. Bu yolculukta ise vahşi yaşamla iç içe, omuz omuza hayata tutunuyor. Çocuğun annesini babasını kaldırma çabasında Nuh peygamber'den nüanslar yakaladım. Gaflet uykusundan uyanamayan aile ve hayvanlarla bir sandalla yola çıkmış insan. Deniz evrenin yansıması meteforu olmuş. Bütün sistemi barındıran bilinmeyene yolculuk. Ayrıca çok önceden okuduğum bir hint hikayesiyle çok benzerlik yakaladım: Hikaye: Olaylar sonsuz bir çölde başlar. Tanrı ile Narada adlı bilge yan yana yürürlerken gözleri engin boşluğa dalar. Bir süre sonra Narada Tanrı'ya dönüp sorar: 'Ey yüce Tanrım, bu dünyanın ve orada yaşayan bütün yaratılmışların hayatının görünümlerinin ardındaki sır nedir?' Tanrı gülümser ve susar. Yola devam ederler. 'Evladım,' der bir süre sonra Tanrı ve ufka bakar, 'Güneşin sıcağı beni susattı. Bu yoldan biraz daha gidersen bir ırmak bulacaksın. Irmağı takip et, bir kasabaya geleceksin. Oradaki evlerden birine git ve bana bir bardak soğuk su getir.' 'Hemen,' der Narada ve yola koyulur. Bomboş arazide dakikalarca yürüdükten sonra gerçekten bir ırmağa gelir. Irmağın öte yanında bir yerleşim alanı vardır. Narada derli toplu görünen bir çiftlik evine yaklaşır ve eski tahta kapıyı çalar. Kapı genç, güzel bir kız tarafından açılır. Gözleri ışıklar saçmakta ve Narada'nın gördüğü diğer kadınların gözlerine hiç benzememektedir. Kızın gözleri ona Yüce Tanrı'sının gözlerini hatırlatır. Narada bu gözlerin içine baktığı anda Tanrı'nın talimatını ve oraya geliş amacını unutur. Kız onu içeri davet eder ve ikramda bulunmak ister. İçeride, kızın annesiyle babası bu bilge kişinin gelişini bekliyor gibidirler. Narada için en nadide yiyecekler hazırlanmıştır. Hiç kimse oraya neden geldiğini ve ne istediğini sormaz. Uzun yıllar önce aralarından ayrılıp uzaklara gitmiş eski bir dost, sanki şimdi geri dönmüş gibidir. Narada bu dost canlısı ailenin evinde birkaç gün kalır. Kendisine gösterilen konukseverlikten çok memnundur ve genç kızın güzelliğine gizli bir hayranlık beslemektedir. Bir hafta böylece geçip gider, ardından iki hafta daha geçer. Narada çiftlikteki günlük işlere katılmaya başlar ve kısa bir zaman sonra aile, orada sürekli bir misafir olarak kalmasını ister. Narada bunu sevinçle kabul eder ve bir zaman daha geçer. Nihayet, rüya gibi geçen günlerin sonunda Narada evin kızı ile evlenme arzusunu dile getirir. Baba çok memnundur. Dediğine göre herkes bunu ümit etmiştir... Narada ile genç kız mutluluk içinde evlenerek aynı eve yerleşirler. Çok geçmeden bir erkek çocukları dünyaya gelir, ardından bir erkek çocuk daha doğar ve sonunda bir de kızları olur. Narada kasabada küçük bir dükkan açar ve kısa sürede işini büyütür. Eşinin annesi ve babası öldüğünde ailenin reisi artık o olmuştur. Zaman akar gider, kasaba halkı mali işlerde Narada'nın rehberliğine güven duymakta, hatta giderek kendisinden kişisel tavsiyeler de istemektedirler. Çok geçmeden belediye meclisinde yüksek bir göreve getirilir. Hayatı, kaçınılmaz olarak, bir kasabada yaşamanın verdiği doğal sevinçler ve üzüntülerle doludur. Böylece hayat anlamlı ve başarılı bir şekilde yıllarca sürüp gider. Derken muson yağmurları mevsiminde bir sabah gökyüzü kararır ve görülmemiş şiddette bir fırtına ile yağmur yağmaya başlar. Çok geçmeden ırmak taşar ve sular öyle yükselir ki, sel baskını tehlikesi doğar. Evler olduğu gibi sulara kapılıp gitmektedir. Akşama doğru fırtınanın dinmeyeceği ve kasabayı kurtarmanın bir yolu olmadığı anlaşılmıştır. Narada, kasaba halkını uyardıktan sonra ailesini toplayarak gecenin karanlığında yollara düşer. Kendilerine daha yükseklerde güvenli bir yer bulmayı ümit etmektedir. Eşi ve iki oğlu kasırga şiddetiyle kükreyen rüzgara karşı direnirken ona sımsıkı sarılmışlardır. Küçük kızını da göğsüne bastırmıştır. Rüzgar korkunç bir şekilde esmekte ve sel suları gitgide yükselmektedir. Narada karşılarına bir duvar gibi dikilen yağmurda ilerlemeye çalışırken birden ayağı takılır. Azgın tabiat kuvvetleri oğullarından birini babasının kollarından koparıp alır. Onu yakalayacağım derken diğer oğlunu da elinden kaçırır. Hemen ardından şiddetli bir rüzgar küçük kızını bağrından çekip alır ve sonunda sevgili karısı da sel sularına kapılarak uğuldayan karanlığa karışır. Narada çaresizlik içinde feryat eder ve ellerini göğe açıp, acıyla kıvranır. Ancak feryatları o korkunç gecenin derinliklerinden doğan dev gibi bir dalganın içinde duyulmaz olur. Dengesini kaybetmiş ve bayılmıştır. Bedeni azgın sularla oradan oraya çarparak ırmakla birlikte sürüklenir. Saatler geçer, hatta belki de günler... Narada acılar içinde yavaş yavaş kendine gelir, neredeyse çıplak ve yarı ölü bir vaziyette ırmağın çok daha aşağılarında bir kumsala sürüklenmiş olduğunu fark eder. Şimdi gün aydınlanmış, fırtına dinmiştir. Ancak ortalıkta ailesinden en ufak bir iz olmadığı gibi, başka bir canlı da görünmemektedir. Narada kumların üstüne yüz üstü düşüp dakikalarca kımıldamadan yatar. Her yanı ağrımaktadır, tek başına kalmıştır, üzüntü ve terk edilmişlik duygusundan deliye dönmüştür. Irmakta önünden enkaz yığınları sürüklenmekte, havada ölümün kokusu duyulmaktadır. Artık her şeyi elinden alınmış, hiçbir şeyi kalmamıştır. Sevdiği ve değer verdiği ne varsa suların girdaplarında yitip gitmiştir. Ağlamaktan başka yapacak bir şey yok gibidir. Derken, Narada aniden bir ses duyar: Adeta damarlarındaki kanı donduran bu ses, 'Evladım, senden istediğim bir bardak soğuk su nerede?' Narada döner ve hemen yanı başında duran Tanrı'yı görür. Irmak kaybolmuştur ve onlar yine sonsuz bir çölde yalnızdırlar. Tanrı bir daha sorar: 'Suyum nerede? Tam beş dakikadır bekliyorum burada.' Bilge, Tanrı'sının ayaklarına kapanır ve kendisini affetmesi için yalvarır. 'Ah, unuttum!' diye durup durup feryat eder. 'Yüce Tanrım, unuttum! Beni bağışla!' Tanrı gülümser ve şöyle der: 'Peki Narada, dünyanın ve üzerinde yaşayan bütün yaratılmışların görünümlerinin ardındaki sırrı şimdi anlıyor musun?'

Dip not: Çocuk fırtına çıktığında daha da yağ diye tanrıya seslenir, bu gerçekleşir ve ailesi kaybolur. Bir daha ki sefer sandaldayken fırtınada aynı haykırışta bulunur ama kaplanın korkan halini fark edince tanrıya sitem eder: Tanrım onu neden korkutuyorsun diye. çok ince bir ayrıntı olmuş. Ayrıca kaplan aslında Pi'nin en vahşi hali olabilir. Çünkü karaya vardıklarında yani medeniyette onu terkediyor. Metafizik ve materyalist düşünce (rasyonalist daha doğrusu) arasındaki hikaye anlatımındaki farklar vurgulanmış. Ben daha çok ikinci sona inandım diyebilirim. Çünkü ölüm ya da asit adası bilinçaltına yansımış ölü yatan bir insan silüetiydi. İnsan dişide muhtemelen yemek zorunda kaldığı ahçının dişiydi

@pispapaz

11 yıl önce

8.2 / 10

Uzakdoğulu yönetmen Ang Lee bu yeni filminde din olgusuna, 7'den 70'e herkesi sarabilen, çok ince çizgileri olan bir hikaye ile değinmiş.Her yere dokunuyor ancak incitmiyor.

Metafor içinde metafor barındıran Pi'nin bu yaşam savaşını tam bir hayat akışı kimliği olarak kabul edebiliriz.İç çekişmeler, vazgeçmeler, isyanlar, umutsuzluklar, başkaldırılar.Tüm bu zıtlıklar tadılması gereken birer tecrübe, birer test gibi.Bana göre filmde tanrı rolünü üstlenen metaforik kaplan karakteri, bazen vahşi bir yabancı, bazen de merhametli bir anne gibi davranarak bunun altını çiziyor.

İnanca dair kuvvetli bir macera olan Life of Pi,sonunda anlatılan hikayeyle de bizlere mesajı veriyor: "Biz neye inanıyorsak gerçek odur."

http://pispapaz.blogspot.com/2013/01/life-of-pi.html

@pnarpnar

11 yıl önce

herkesin bahsettiği şeylerden çok daha farklı bi yönü ilgimi çekti benim, pi'nin tanrıyı arayışı. ne güzeldi bi çocuğun tüm dinlere aynı samimiyetle yaklaşması. budist olması, sabah namaz kılıp akşam yemeğinde istavroz çıkarması... "ben sadece tanrıyı sevmeye çalışıyorum" mottosu... kısacası tanrı tekse, neye inandığının önemi yok mu diyor? büyüsek ama vicdanımız çocuk kalsa.

@spiritt

11 yıl önce

10 / 10

çok uzun zamandır bir filmden bu kadar etkilendiğimi hatırlamıyorum. yaratıcıyı sorgulamak, dinleri sorgulamak, herşeye rağmen yaşam mücadelesi vermek, hiçliğin ortasında bile ne çok şeye sahip olduğunun farkına varmak. ve inanç ne olursa olsun sonunda kendinden büyük bir güce teslim olmak zorunda kalmak... mükemmel görselliğe söyleyecek söz yok zaten. sayabildiğim sadece bir kaç anektod. izlenmeli, düşünülmeli, şiddetle önerilmeli.

@jamesalan

11 yıl önce

8.5 / 10

Filmi kendi ekranımda, 1080p izledim. Normalde 3D teknolojisine çok da sıcak bakmayan biri olarak bu görüşümü değiştirdi bu film. Görsel şölen o kadar büyüktü ki, 3D versiyonunun, hem de IMAX olursa, nasıl olabileceğini düşündüm film boyunca. Aklım almadı.

Çok başarılı bir film ama görsel şölen vurgusu her yorumda yapılmalı.
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL