9 Kere Leyla Yorumları

9 Kere Leyla filmi detayları

@enik_kral

3 yıl önce

’Ezel’in Ebedi Leyla’sı’
Adem varlıklı bir iş adamıdır. Evlilik terapisti Nergis’e aşık olunca eşi Leyla’dan ayrılmak ister. Leyla’nın aşırı iyimser tavrı karşısında, onu öldürmek için planlar yapmaya başlar. Denediği her girişim başarısız olunca, antika bir el yazmasının peşinde olan Mahdum’la işbirliği yapar.
’’9 Kere Leyla’’ Netflix için üretilmiş olmasına rağmen, Ezel Akay hikaye anlatıcılığını ve tarzını filme aktarmayı başarmış. Ortaya mecraya uygun bir yönetmen filmi çıkmış. Ezel Akay’ın diğer filmlerindeki müzikal bölümler ’’9 Kere Leyla’’ da, Adem’in ölüm takıntısıyla karşılaşıp bayıldığı sahnelerde ortaya çıkıyor. Adem rolünde Haluk Bilginer, performansı ile adeta bir ses sanatçısına dönüşüyor. Yönetmenin mizahi üslubu ve hemen her filminde olduğu gibi kendisine oyuncu olarak küçük bir rol vermesi, vazgeçemediği detaylardan sadece bazıları. Filmin açılış sahnesinde Nergis’in, ’7 musluk kuruttum’ repliği ise filmleri arasında bağlantılar kurmayı seven yönetmenin ’’7 Kocalı Hü
... Devamı
’Ezel’in Ebedi Leyla’sı’
Adem varlıklı bir iş adamıdır. Evlilik terapisti Nergis’e aşık olunca eşi Leyla’dan ayrılmak ister. Leyla’nın aşırı iyimser tavrı karşısında, onu öldürmek için planlar yapmaya başlar. Denediği her girişim başarısız olunca, antika bir el yazmasının peşinde olan Mahdum’la işbirliği yapar.
’’9 Kere Leyla’’ Netflix için üretilmiş olmasına rağmen, Ezel Akay hikaye anlatıcılığını ve tarzını filme aktarmayı başarmış. Ortaya mecraya uygun bir yönetmen filmi çıkmış. Ezel Akay’ın diğer filmlerindeki müzikal bölümler ’’9 Kere Leyla’’ da, Adem’in ölüm takıntısıyla karşılaşıp bayıldığı sahnelerde ortaya çıkıyor. Adem rolünde Haluk Bilginer, performansı ile adeta bir ses sanatçısına dönüşüyor. Yönetmenin mizahi üslubu ve hemen her filminde olduğu gibi kendisine oyuncu olarak küçük bir rol vermesi, vazgeçemediği detaylardan sadece bazıları. Filmin açılış sahnesinde Nergis’in, ’7 musluk kuruttum’ repliği ise filmleri arasında bağlantılar kurmayı seven yönetmenin ’’7 Kocalı Hürmüz’ filmine bir nevi göndermesi sayılabilir.
Film, karakterleri tanıtırken kullandığı profil çerçeveleri ile her bir karakterin hikayede önemli bir yere sahip olacağını vurguluyor. Filmdeki ana karakterlerin kendine has takıntıları ve kusurları var. Adem’in ’kızılcık şurubum’, ’frambuazlı çikolatam’ gibi iltifatları ve ölüm takıntısı, Nergis’in, sevmem diye biten cümleleri, Haris’in, başarısız benzetmeleri, Mahdum’un ise ’iki’ takıntısı vardır. Oyuncuların genel olarak abartılı performansları, filmin absürte varan kendi gerçekliğinde göze batmıyor. Ayrıca filmdeki her karakter ismini bir mitolojik hikaye ve kahramandan almış. Bu şekilde film, hem daha zengin bir alt metne sahip olmuş, hem de isimlerin mitolojik kökeni göz önüne alındığında hikaye daha anlaşılır bir hal alıyor. Buna rağmen filmin, Hızır ve İlyas (Hıdırellez), bolca kullanılan yasak elma, Adem ve Havva’nın cennetten kovulması gibi mitleri finalde tam olarak bir yere bağlayabildiğini söyleyebilmekte zor.
Teknik anlamda sahneler arası geçişler oldukça başarılı, bu yönetmenin reklam filmlerinden gelen deneyiminin de etkisiyle olsa gerek. Gerçeküstü sahnelerde ise görüntüler için kullanılan efektler göz tırmalıyor. Sinema emekçileri ve senarist karakter üzerinden üretilmeye çalışılan espriler ise filmin hikayesi içinde alakasız kalıyor. Leyla, hikayenin içinde pek belli etmese de kadın tutmak’ gibi cinsiyetçi söylemlerden rahatsız oluyor. Bu durum erkeklerin varoluşundan başlayarak devam eden cinsiyetçiliğe dair eleştirel bir mesajla biten finalin, beklenen etkiden uzak ve sönük kalmasına sebep oluyor. Leyla’nın hayat verdiği farklı kadın temsilleri de, filmin finalde vermeye çalıştığı mesajın anlam kazanması için yeterli olmuyor.

@erutururu

3 yıl önce

3 / 10

Uzun zamandır bir filmi izlerken bu kadar zorlanmamıştım. Zaten hiçbir orijinalliği olmayan mesajları olabilecek en kör göze parmak biçimde işliyor film. Seyirciyi geri zekalı yerine koyar gibi filmin başına, sonuna, ortasına, her yerine uzun uzun tiratlar döşemişler ki ne anlattıklarını iyice anlayalım diye. Bunun yanı sıra senaryo kendini aşırı tekrar ediyor. Film boyunca Adem’in Leyla’yı farklı şekillerde öldürmeye çalışması, her seferinde araya girip aynı şeyleri yapan/söyleyen karakterleri görmekten gına geliyor. Sanki filmin ilk yarım saatini çekmişler, geri kalanını da kopyala yapıştır yapmışlar gibi hissediyorsunuz. Diyaloglar desen Çocuklar Duymasın seviyesinde, yabancıların tabiriyle ’’cringe’’ olmaktan filme odaklanamıyorsunuz. Altta da bir yazarın belirttiği gibi, karakterler çok karikatürize yazılmışlar. Film karakterinden ziyade tiyatro figüranı hissi veriyor çoğu. Karakterlerin ve diyalogların bu denli amatörce yazılmış olmasından dolayı oyunculuklar da sırıtıyor üstelik
... Devamı
Uzun zamandır bir filmi izlerken bu kadar zorlanmamıştım. Zaten hiçbir orijinalliği olmayan mesajları olabilecek en kör göze parmak biçimde işliyor film. Seyirciyi geri zekalı yerine koyar gibi filmin başına, sonuna, ortasına, her yerine uzun uzun tiratlar döşemişler ki ne anlattıklarını iyice anlayalım diye. Bunun yanı sıra senaryo kendini aşırı tekrar ediyor. Film boyunca Adem’in Leyla’yı farklı şekillerde öldürmeye çalışması, her seferinde araya girip aynı şeyleri yapan/söyleyen karakterleri görmekten gına geliyor. Sanki filmin ilk yarım saatini çekmişler, geri kalanını da kopyala yapıştır yapmışlar gibi hissediyorsunuz. Diyaloglar desen Çocuklar Duymasın seviyesinde, yabancıların tabiriyle ’’cringe’’ olmaktan filme odaklanamıyorsunuz. Altta da bir yazarın belirttiği gibi, karakterler çok karikatürize yazılmışlar. Film karakterinden ziyade tiyatro figüranı hissi veriyor çoğu. Karakterlerin ve diyalogların bu denli amatörce yazılmış olmasından dolayı oyunculuklar da sırıtıyor üstelik. Elçin Sangu’nun oyunculuğunu zaten çiğ ve abartılı buluyorum, Demet Akbağ ve Haluk Bilginer ise ne yazık ki filmi kurtaramamışlar. İzlemeyenler abarttığımı düşünebilir diye de şunu not düşeyim. Bu yazıyı yazmadan önce oturup 20 dakikaya yakın filmin iyi yanlarını aradım, sırf bu kadar olumsuz bir yazı yazmamak için.
B

@buuura

3 yıl önce

6 / 10

Ezel Akay’ın yönetmiş olduğu baya başarılı filmler izledik ama bu onlardan biri değil. Oyunculuklar zaman zaman abartılı olsada ki bu Ezel Akay filmlerinde çoğunlukla gördüğümüz bir durum yerli yerinde olunca harika oluyor fakat bu filmde neredeyse her yerde olmuş özellikle karikatürize etme olayında yerli yersiz olmuş olması komik olmuyor. Hikayede anlatılmak istenen ana fikir çok sürüncemede kalmış. İyi yanı hiç mi yok teknoloji iyi kullanılmış , zaman zaman bazı oyuncuların tecrübesi farkını ortaya koymuş , müzikal kısımlar eğlenceli kısacası fazla beklentiye girmeden sırf yemek yerken ya da izleyecek hiç bir film bulamayınca vakit geçsin diye izlenebilir.

@arkadas

3 yıl önce

bu kadar yüzeysel bir hikaye beklemiyordum. nihayet vardığı fikir hoş güzel, tartışılabilecek bir yere getiriyor ama aynı zaman da o kadar basit bir yer ki filmin de içini boşalttı.

filmde haluk bilginler’in diğer karakterleriyle konuştuğu bayılma anları dayanamadım ben ileri sardım.

çok genel konu başlıklarının tiyatro oyunlarında çok vasat işlendiğini düşünüyorum. kadınlık-erkeklik konusu bu kadar genel çerçeveden alınınca çok basit şeyler söylemek zorunda kalabiliyorsun. bu filmin vasatlığının da bir oyundan uyarlanmasıyla da ilgili olabileceğini düşünüyorum. sondaki demet akbağ diyalogları çok vasattı. böyle bir mesaja girmese biz zaten anlayacağız o kadar da göze sokma. o zaman belki filmin ilk kısmı da daha anlamlı olurdu.

@niyetisyen

3 yıl önce

Filmin renklerini ve müziklerini hoş, evrensel bir iş yapılmış gibi. 2 olumsuz eleştirim var.
- Film, (son sahnesi hariç) hiçbir mesaj kaygısı hissettirmeyip öylesine çekilmiş bir film hissi yaratıyor.
- Aceleye mi geldi bilmiyorum ama çok fazla senkron kayması var.
G

@gamzeee

3 yıl önce

4 / 10

Bu kadar muhteşem oyuncularla çekilebilecek en kötü film. O kadar merakla bekledim, yorumlara rağmen belki severim diye izledim ama gerçekte olmamış, üzücü..

@tambenlik

3 yıl önce

9 Kere Ölüp Akıllanmayan Leyla

film hakkında çok fazla kötü yorum okumuş olmama rağmen kadın meselesine ilgimden ötürü oturup izledim. hayatım boyunca kendi mesajına bu kadar ihanet eden çok az film gördüm.

film, mesajını salağa anlatır gibi anlatıyor ama asıl mesaj nedir? erkeğin doğasında katillik vardır, kadınınkinde ise ayartma mı? sırf kadın olduğu için herkes kocasının metresine sahip çıksın mı? yapılan her hatayı gençliğe ya da erkek olmaya verelim mi? her erkeğin katil olduğunu farz edelim mi? erkeği katil doğasına rağmen sırf nihayetinde kadına muhtaç olduğu için affedelim mi? kadınların işi onları iyileştirmek olmalı mı?

işe bakın ki bağımsızlığı, eşitliği savunan leyla, kendisini "adem’in karısı" olarak tanımlıyor. boşanmak istediğini söyleyen, kendisini göz göre göre aldatan, defalarca öldürmeye çalışan kocasının yaptıklarını hazmedip evliliği ısrarla sürdürüyor. zaten evlilikten anladığı da kocası, zevkine göre rahat bir yaşam s
... Devamı
9 Kere Ölüp Akıllanmayan Leyla

film hakkında çok fazla kötü yorum okumuş olmama rağmen kadın meselesine ilgimden ötürü oturup izledim. hayatım boyunca kendi mesajına bu kadar ihanet eden çok az film gördüm.

film, mesajını salağa anlatır gibi anlatıyor ama asıl mesaj nedir? erkeğin doğasında katillik vardır, kadınınkinde ise ayartma mı? sırf kadın olduğu için herkes kocasının metresine sahip çıksın mı? yapılan her hatayı gençliğe ya da erkek olmaya verelim mi? her erkeğin katil olduğunu farz edelim mi? erkeği katil doğasına rağmen sırf nihayetinde kadına muhtaç olduğu için affedelim mi? kadınların işi onları iyileştirmek olmalı mı?

işe bakın ki bağımsızlığı, eşitliği savunan leyla, kendisini "adem’in karısı" olarak tanımlıyor. boşanmak istediğini söyleyen, kendisini göz göre göre aldatan, defalarca öldürmeye çalışan kocasının yaptıklarını hazmedip evliliği ısrarla sürdürüyor. zaten evlilikten anladığı da kocası, zevkine göre rahat bir yaşam sürebilsin diye onun beceremediği finansal işleri yönetmek, sürekli arkasını toplamak, beyefendinin yemeğini elleriyle pişirip camlarını silmek, sırf huzurları bozulmasın diye adamın yaptığı her şeyi görmezden gelip sineye çekmek. neden? çünkü ölümsüz, dünyayla yaşıt, bilge ve güçlü mü güçlü bir kadın böyle yapar değil mi? 9 kere öldürülür ve katilini 9 kere affeder değil mi? 9 kere öldürülür ama yine de iflah olmaz değil mi?

güçlü kadın tanımını bile erkeğe göre yapıyorsunuz siz. size göre güçlü kadın femme fatale’dir. erkeklerin uğruna savaşıp ölümü göze aldığı, bir erkeğin, kendisine sahip olduğunda başka erkekler üzerinde zafer kazanmış gibi övündüğü, erkeklerin bütün zaaflarını kendi lehine kullanmayı bilen, erkeklere kendini her anlamda iyi hissettiren, iktidar ve para peşinde olan ve bu iki şeyi elde etmek için yine erkeklere muhtaç olan kızıl saçlı ateşli kadınlar. güçlü kadın imajınız bile erkeklerin fantezisinden ibaret, farkında değil misiniz?

güya pankart taşıyarak eylem yapan kadınları göstererek kadın sorununa dikkat çekiyorsunuz ama katilliği erkeğin doğasının bir parçası farz ederek aslında kadın cinayetlerini ve şiddeti meşrulaştırıyorsunuz. cinayet erkeklerin doğasında olduğundan, bir erkeği hayatına alan, onunla evlenen kadın da ölümü göze almış, gülü sevince dikenine katlanmış oluyor böylece. kadınlara pankart taşıtarak hiçbir sorunu çözemezsiniz sayın yönetmen. çünkü kadın sorunu aslında kadınların değil, erkeklerin sorunudur. erkeklerin sorununu ise, onları kadınların ayaklarına kapatarak, bir cinsi diğerine kırdırarak değil, insanlıkla çözersiniz. o pankartları sadece kadınlara değil, erkeklere de taşıttığınız gün az da olsa bir yol katetmiş olacağız.

filmin türünün komedi olmasına rağmen hiç güldürmemesine ne demeli peki? sürekli karısını öldürmeye çalışan adama mı gülelim? saçları iki yana ayrılmış sağlık personeline mi? haris’in el kol hareketlerine mi? mahdum’un iki takıntısına mı? nergis’in la la la’larına mı? mahdum’un her türlü pis işini yapıp cennete giren adama mı? adem’lerin söyledikleri saçma şarkılara mı?

oyunculara gelirsek, haluk bilginer’in ezel akay’a can borcu vardı sanırım. böyle bir projede yer almasını başka türlü açıklayamıyorum çünkü. demet akbağ benim için vizontele’dir. kadın nereye gitse yılmaz erdoğan’ın ruhunu da yanına götürüyor sanki. elçin sangu’ya ise çok fazla maruz kaldım, biraz araya ihtiyacım var.
F

@fatmaa

3 yıl önce

2020’nin hayal kırıklıkları bitmiyordu...
K

@koalalumpur

3 yıl önce

2.4 / 10

Yorumlara baktım ve o kadar da köyü değildir izleyip bir bakayım dedim ama gerçekten o kadar kötüymüş :( Bu kadroyla bu filmin çekilmiş olması üzdü beni. Şarkılarına katlanamadim ileri sardım. Bu film de Ezel Akay 2020 olarak tarihe kazinsin bakalim

@zorba

3 yıl önce

3.8 / 10

Berbat senaryo, aşırı sıkıcı ve saçma hikayesinin yanında gördüğüm en itici karakteri (saçlarını ayırmış konuşutuğu anlaşılmayan att) de barındıran ızdırap filmsi.
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL