Bu film bana her insanın olduğu kişi olmasının en büyük nedeninin ailesi olduğunu hatırlattı. Oldukça duygusal bir film. Film boyunca sürekli çocuğun var olmaktan başka ne suçu vardı diye sordum ki çocuğu doğurduğu içinde sorumluluk annesine aitti. Filmi izledikten sonra konusunu okuyup bir otobiyografi olduğunu öğrendiğimde ise düşündüğüm şey yönetmene saygı duymak ve takdir etmek oldu.
1959 yılında Fransa ve Paris...Okul ,öğretmen ,öğrenci sisteminin bu kadar kötü olabileceğini hiç tahmin etmezdim.Diğer taraftan ergen kahramanımızın tek sorunu sevgisizlik...Ne öğretmeninden ne de ailesinden görmediği sevgiyi tek bir arkadaşından görüyor.Aslında normal olan bir çoçuğa sanki anormalmiş gibi davranılması,ıslah edilmesi gereken sistem ve çevresiyken,çocuğun ıslah edilmeye çalışılması bizlere çok sade bir şekilde analtılmış...
bir sinema akımının başlangıç filmi ve en değerlisi. finalinde mutlu son, ters köşe vs olmaması bu akımın temel özelliklerindendir. amazing final izlemek için cok yanlış bi film seçimi . başından sonuna bu kadar duyarsız kalınmış bi çocuğa sonunun da belirsizlik içerdiği final sahnesi gayet yerinde sanki
Çok seneler sonra 400 Darbe’yi yeniden izlediğimde, senelerdir hiç unutmadığım müziği gibi, bu filmin sinema sanatının ne kadar güzel olduğunu kanıtlayacak denli iyi bir örnek olduğunu da görmüş oldum; izlediğim zamanlar oldukça eskiydi, şu anda izlerken aldığım hazzı ve keyfi o zamanlar hissetmiş olamam.
400 Darbe, öncelikle çok iyi senaryosu, kadraja giren çok güzel görüntüleri, müziği, çok iyi oyunculuklarıyla takdir edilmeyi hak ediyor bir yandan; ve öte yandan 61 sene önce hikaye anlatmak ve hikaye anlatmayı zaman geçirmek, göz boyamak, vakit öldürmek, izleyiciye yalan söylemek için değil, izleyicinin gözünün hikayenin ötesine, sinema salonunun dışına çekecek şekilde kullanmış olması anlamında da takdir edilmeyi hak ediyor. İzleyicisine yalan söylemek yerine onun kucağına gerçekleri koyup onlara bakmasını, hikayeyi onlarla kurmasını isteyen bir film bu.
Truffaut gencecik yaşta çekmiş 400 Darbe’yi... Bir film, hele de bir ilk film ancak bu kadar güzel olabilir. Bir film sinema s... Devamı
Çok seneler sonra 400 Darbe’yi yeniden izlediğimde, senelerdir hiç unutmadığım müziği gibi, bu filmin sinema sanatının ne kadar güzel olduğunu kanıtlayacak denli iyi bir örnek olduğunu da görmüş oldum; izlediğim zamanlar oldukça eskiydi, şu anda izlerken aldığım hazzı ve keyfi o zamanlar hissetmiş olamam.
400 Darbe, öncelikle çok iyi senaryosu, kadraja giren çok güzel görüntüleri, müziği, çok iyi oyunculuklarıyla takdir edilmeyi hak ediyor bir yandan; ve öte yandan 61 sene önce hikaye anlatmak ve hikaye anlatmayı zaman geçirmek, göz boyamak, vakit öldürmek, izleyiciye yalan söylemek için değil, izleyicinin gözünün hikayenin ötesine, sinema salonunun dışına çekecek şekilde kullanmış olması anlamında da takdir edilmeyi hak ediyor. İzleyicisine yalan söylemek yerine onun kucağına gerçekleri koyup onlara bakmasını, hikayeyi onlarla kurmasını isteyen bir film bu.
Truffaut gencecik yaşta çekmiş 400 Darbe’yi... Bir film, hele de bir ilk film ancak bu kadar güzel olabilir. Bir film sinema sanatını bu kadar sade bir şekilde ancak bu kadar yüceltebilir. Bir hikaye anlatıcısı ancak bu kadar güzel anlatabilir hikayesini...Muazzam güzellikte bir sinema başyapıtı 400 Darbe. Kesinlikle, mutlaka izlenmeli, hatta ara ara tekrar tekrar izlenmeli... Antoine’ın finaldeki o bakışı için bile buna değer....
Film 1959 yapımı olmasına rağmen ne aile düzeni ne de eğitim sistemi olarak bir tık bile ilerleyememiş olmamız -belirli azınlıklar dışında- oldukça üzücü. Kabul edilme ve sevilme arzusuyla bir çocuğun neleri gözden çıkarabileceğini net bir şekilde gözler önüne sermiş maalesef ki her anne baba olan bu vasıflara sahip olamıyor ve de tüm olan çocuklara oluyor.
Bir çocuğun hayata nasıl mağlup başladığını , bir annenin kendi arsızlığını pişmanlığını nasıl bir çocuğun omuzlarına yüklediğini gördük.. Bu çocuğun yırtık pijamasını , uyku tulumunu , sessiz ağlayışını bakışını unutamayacağım.
François Truffaut ilk uzun metrajlı bu filminde mevcut düzene bir türlü uyum sağlayamayan bir çocuk üzerinden aile yapısı ve eğitim sistemini ekseninde toplumsal eleştiri getirir. Filmin orijinal ismi vahşi bir hayat yaşamak, argoda ise okulu kırmak anlamına gelen Fransızca bir deyimden gelir. Filmin baş karakteri Antoine Doniel’in de film boyunca tam olarak yapmaya çalıştığı şey budur aslında. Antoine, mutlu bir geleceği isteyen ve tek arzusu çocukluktan çıkmak olan bir çocuktur.
"İnsanın yiyeceğe ve derin bir uykuya olduğu kadar kaçışa da ihtiyacı vardır." der Auden. Ne zaman bir şeyden kaçsak başka bir şeye doğru koşarız. Çıkıp gitmek her şeyden önce, görmek istemediğimiz şeye bakmayı sürdürmemeyi gerektirir. Antoine Doniel’in filmde yaptığı şey de budur; çıkıp gitmek, inanılan ya da en azından sunulan ve önerilen şey sadece çıkıp gitmek ve döngüyü kırmaktır. Ancak filmin sonunda olduğu gibi her zaman ne istemediğini bilmek ne iste... Devamı
François Truffaut ilk uzun metrajlı bu filminde mevcut düzene bir türlü uyum sağlayamayan bir çocuk üzerinden aile yapısı ve eğitim sistemini ekseninde toplumsal eleştiri getirir. Filmin orijinal ismi vahşi bir hayat yaşamak, argoda ise okulu kırmak anlamına gelen Fransızca bir deyimden gelir. Filmin baş karakteri Antoine Doniel’in de film boyunca tam olarak yapmaya çalıştığı şey budur aslında. Antoine, mutlu bir geleceği isteyen ve tek arzusu çocukluktan çıkmak olan bir çocuktur.
"İnsanın yiyeceğe ve derin bir uykuya olduğu kadar kaçışa da ihtiyacı vardır." der Auden. Ne zaman bir şeyden kaçsak başka bir şeye doğru koşarız. Çıkıp gitmek her şeyden önce, görmek istemediğimiz şeye bakmayı sürdürmemeyi gerektirir. Antoine Doniel’in filmde yaptığı şey de budur; çıkıp gitmek, inanılan ya da en azından sunulan ve önerilen şey sadece çıkıp gitmek ve döngüyü kırmaktır. Ancak filmin sonunda olduğu gibi her zaman ne istemediğini bilmek ne istediğini bilmek anlamına gelmeyebilir.
Filmin ünlü final sahnesinde sahilde -ki o çok görmek istediği denizi ilk kez gördüğü andır- Antoine’nin yüzü kameraya doğrudan bakarken dondurularak gösterilir. Antoine daha biraz önce ıslahevinden kaçmış ve sahilde deniz ile kara, geçmiş ile gelecek arasında yalnız olarak durmaktadır. Sonunda kaçmayı başarmış ve belirsiz bir özgürlüğe kavuşmuştur.
@wenda
3 yıl önce
8 / 10
@samsaara
3 yıl önce
10 / 10
@hildegarde
3 yıl önce
8 / 10
@mathiviolet
3 yıl önce
5.9 / 10
@theugurkaya
3 yıl önce
@parfenrogojin
4 yıl önce
10 / 10
400 Darbe, öncelikle çok iyi senaryosu, kadraja giren çok güzel görüntüleri, müziği, çok iyi oyunculuklarıyla takdir edilmeyi hak ediyor bir yandan; ve öte yandan 61 sene önce hikaye anlatmak ve hikaye anlatmayı zaman geçirmek, göz boyamak, vakit öldürmek, izleyiciye yalan söylemek için değil, izleyicinin gözünün hikayenin ötesine, sinema salonunun dışına çekecek şekilde kullanmış olması anlamında da takdir edilmeyi hak ediyor. İzleyicisine yalan söylemek yerine onun kucağına gerçekleri koyup onlara bakmasını, hikayeyi onlarla kurmasını isteyen bir film bu.
Truffaut gencecik yaşta çekmiş 400 Darbe’yi... Bir film, hele de bir ilk film ancak bu kadar güzel olabilir. Bir film sinema s ... Devamı
400 Darbe, öncelikle çok iyi senaryosu, kadraja giren çok güzel görüntüleri, müziği, çok iyi oyunculuklarıyla takdir edilmeyi hak ediyor bir yandan; ve öte yandan 61 sene önce hikaye anlatmak ve hikaye anlatmayı zaman geçirmek, göz boyamak, vakit öldürmek, izleyiciye yalan söylemek için değil, izleyicinin gözünün hikayenin ötesine, sinema salonunun dışına çekecek şekilde kullanmış olması anlamında da takdir edilmeyi hak ediyor. İzleyicisine yalan söylemek yerine onun kucağına gerçekleri koyup onlara bakmasını, hikayeyi onlarla kurmasını isteyen bir film bu.
Truffaut gencecik yaşta çekmiş 400 Darbe’yi... Bir film, hele de bir ilk film ancak bu kadar güzel olabilir. Bir film sinema sanatını bu kadar sade bir şekilde ancak bu kadar yüceltebilir. Bir hikaye anlatıcısı ancak bu kadar güzel anlatabilir hikayesini...Muazzam güzellikte bir sinema başyapıtı 400 Darbe. Kesinlikle, mutlaka izlenmeli, hatta ara ara tekrar tekrar izlenmeli... Antoine’ın finaldeki o bakışı için bile buna değer....
@filmokko
5 yıl önce
@kaktusum
5 yıl önce
@spacekid
7 yıl önce
9.5 / 10
@naksidil
8 yıl önce
@cagdasbdy
9 yıl önce
8.3 / 10
"İnsanın yiyeceğe ve derin bir uykuya olduğu kadar kaçışa da ihtiyacı vardır." der Auden. Ne zaman bir şeyden kaçsak başka bir şeye doğru koşarız. Çıkıp gitmek her şeyden önce, görmek istemediğimiz şeye bakmayı sürdürmemeyi gerektirir. Antoine Doniel’in filmde yaptığı şey de budur; çıkıp gitmek, inanılan ya da en azından sunulan ve önerilen şey sadece çıkıp gitmek ve döngüyü kırmaktır. Ancak filmin sonunda olduğu gibi her zaman ne istemediğini bilmek ne iste ... Devamı
"İnsanın yiyeceğe ve derin bir uykuya olduğu kadar kaçışa da ihtiyacı vardır." der Auden. Ne zaman bir şeyden kaçsak başka bir şeye doğru koşarız. Çıkıp gitmek her şeyden önce, görmek istemediğimiz şeye bakmayı sürdürmemeyi gerektirir. Antoine Doniel’in filmde yaptığı şey de budur; çıkıp gitmek, inanılan ya da en azından sunulan ve önerilen şey sadece çıkıp gitmek ve döngüyü kırmaktır. Ancak filmin sonunda olduğu gibi her zaman ne istemediğini bilmek ne istediğini bilmek anlamına gelmeyebilir.
Filmin ünlü final sahnesinde sahilde -ki o çok görmek istediği denizi ilk kez gördüğü andır- Antoine’nin yüzü kameraya doğrudan bakarken dondurularak gösterilir. Antoine daha biraz önce ıslahevinden kaçmış ve sahilde deniz ile kara, geçmiş ile gelecek arasında yalnız olarak durmaktadır. Sonunda kaçmayı başarmış ve belirsiz bir özgürlüğe kavuşmuştur.