Schmidt sokakta hergün rastlayabileceğimiz bir adamdır. İyi kötü bir üniversite bitirmiş, çok başarılı olmak istemiş ama bunu yapacak kadar cesaretli olamadığı için kendini sağlama alarak ortalama bir işte çalışarak yıllarını geçirmiş, 42 yıllık evlilikten sonra belki de bir zamanlar aşık olduğu karısına yabancılaşmış, el bebek gül bebek büyüttüğü biricik kızıyla ara sıra telefonda görüşerek hasret gideren ve müstakbel damadından pek de hazetmeyen yaşlı bir adam.
Aslında iç dünyasında oldukça yalnız,üzgün ve de kızgın bir adam olan Schmidt emekli olduktan ve karısını kaybettikten sonra aslında sadece alışkanlıklardan ibaret olan hayatına şöylece bir bakıyor ve o yüce soruyu soruyor: Ben ne halt yemeğe onca yıl yaşamışım?
Karısının onu en yakın arkadaşıyla aldatmış olduğunu öğrenmesi ve kızının ona karşı olan umursamaz tavırları da bu yalnızlığı ve kızgınlığı daha da artırıyor. Aslında gayet sıradan ve bir o kadar da berbat olan hayatında b... Devamı
!--SPOILER--!!--SPOILER--!!--SPOILER--!
Schmidt sokakta hergün rastlayabileceğimiz bir adamdır. İyi kötü bir üniversite bitirmiş, çok başarılı olmak istemiş ama bunu yapacak kadar cesaretli olamadığı için kendini sağlama alarak ortalama bir işte çalışarak yıllarını geçirmiş, 42 yıllık evlilikten sonra belki de bir zamanlar aşık olduğu karısına yabancılaşmış, el bebek gül bebek büyüttüğü biricik kızıyla ara sıra telefonda görüşerek hasret gideren ve müstakbel damadından pek de hazetmeyen yaşlı bir adam.
Aslında iç dünyasında oldukça yalnız,üzgün ve de kızgın bir adam olan Schmidt emekli olduktan ve karısını kaybettikten sonra aslında sadece alışkanlıklardan ibaret olan hayatına şöylece bir bakıyor ve o yüce soruyu soruyor: Ben ne halt yemeğe onca yıl yaşamışım?
Karısının onu en yakın arkadaşıyla aldatmış olduğunu öğrenmesi ve kızının ona karşı olan umursamaz tavırları da bu yalnızlığı ve kızgınlığı daha da artırıyor. Aslında gayet sıradan ve bir o kadar da berbat olan hayatında bir anlam bulabilmek için geçmişe doğru yolculuk yaparken içini dökebildiği tek yol ayda 22 dolar para yardımı yaparak koruyucu babalığını üstlendiği 6 yaşındaki Nduguya yazdığı mektuplar oluyor.
Yolculuğu sırasında kendini değiştirmeye çalışıyor, sakinleşmeyi, affetmeyi öğreniyor. Çok büyük değişimler değil belki ama elinden gelenin en iyisin yapmaya çabalıyor. Belki kızını da evlilikten vazgeçirmeyi başarırsa o zaman gerçekten de birşeyler başarmış olabileceğini düşünüyor. Nitekim olmuyor. Ona da kızının düğününde aslında hiç de hazetmediği damadı ve ailesine sahte iltifatlar sıralamak düşüyor.
Başarısız olmuş bir şekilde eve dönüp tam da varoluşunun anlamsızlığı karşısında yenik düşmüşken, Nduguya yapmış olduğu yardımlardan dolayı bir teşekkür mektup alıyor. Ndugunun onun için yaptığı resmi görünce de hiç olmazsa birinin hayatında bir değişiklik yapabildiği için huzur buluyor ve gözlerinden yaşlar akmaya başlıyor.
!--SPOILER--!!--SPOILER--!!--SPOILER--!
Filmin genel olarak sıkıcı ve yavaş bir temposu olduğu düşünülebilir. Ama zaten yönetmen de tam olarak bunu sağlamaya çalışıyor. Çünkü bu sıradan yaşlı bir adamın sıradan hikayesi. Büyük dramlar, sevinçler, başarılar ya da uyanışlar yok. Her ne kadar kabul etmek istemesek de geleceğimizin hikayesi bu. O yüzden filmin anlatımındaki bu gerçekçiliği çok başarılı buldum.
Ve son olarak Jack Nicholson: Büyüksünüz. Başka söze de gerek yok sanırım.
Aslında warren'ın hikayesini 4 parçaya ayırabiliriz. Karısıyla sponsor olduğu çocukla kızıyla ve işiyle olmak üzere 4ü çok güzel konular . jack nicholson ın oyunculuğuyla bunlar dahada güzelleşebilirdi. Ama sanki bi şeyler yanlış yapılmış çok güzel olabilecek bir film sıkıcı ve seyir zevki sıfır şekilde ilerlemiş. kısacası olmamış
filmi bir bütün olarak çok beğenmemekle birlikte Jack Nicholson'a hiç bir şey diyemiyorum çok iyi bir oyunculuk seyrettim :)
hatta o kadar iyi, karakteri o kadar canlandırmış ki o karakterin Jack Nicholson olduğunu unutturup, beni kendinden bile soğuttu filmde :)
şaka bir yana Kathy Bates de filmde iyi bir oyunculuk seygilemiş ama onun dışında pek beğenmedim..belki ilk çıktığında seyretsem olumsuz düşünmezdim, ya da beklentilerimi çok çok yüksek tutup filmden az etkilenmiş de olabilirim..emin değilim...
2002 yapımı bir film \"About Schmidt\". Louis Begley\'in romanından sinemaya aktarılmış. 2003 yılında sinemalarımızda oynamasına karşın, ben bu filme trt2 de rastladım. İlk sahnesinden itibaren, ki o sahnede Jack Nicholson hiç birşey yapmadan oturmaktadır, insanı sarıp sarmalayan bir film. Jack Nicholson filmde Warren Schmidt adında sigorta şirketinde genel müdür yardımcılığı görevine kadar yükselmiş ancak emekli olma vakti gelmiş birisini canlandırıyor. hatta Jack Nicholson\'un performansına bakarsak bu bir canlandırma değil \"yaşama\". Jack Nicholson sanki \"ben bin yaşıma da gelsem böyle oynarım, alın bunu ders diye okutun.\" der gibi bir oyun sergilemiş Warren Schmidt rolunde.. Filmin yönetmeni Alexender Payne genel olarak çok başarılı. özellikle Jack Nicholson\'un mimiklerini çok güzel sunuyor seyirciye..
@onur_turan
12 yıl önce
7.5 / 10
Aynı senaryo biraz daha kısa sunulsa daha tadında olurdu belki ama bu haliyle de güzel diyebiliriz.
Sessiz sakin bir gecede yalnız izlenmesi tavsiye edilir.
Bu arada yönetmenin Sideways ve The Descendants gibi referanslarının olduğunu da dipnot olarak düşelim.
7,5 / 10
@pepe_le_pew
14 yıl önce
7.8 / 10
Schmidt sokakta hergün rastlayabileceğimiz bir adamdır. İyi kötü bir üniversite bitirmiş, çok başarılı olmak istemiş ama bunu yapacak kadar cesaretli olamadığı için kendini sağlama alarak ortalama bir işte çalışarak yıllarını geçirmiş, 42 yıllık evlilikten sonra belki de bir zamanlar aşık olduğu karısına yabancılaşmış, el bebek gül bebek büyüttüğü biricik kızıyla ara sıra telefonda görüşerek hasret gideren ve müstakbel damadından pek de hazetmeyen yaşlı bir adam.
Aslında iç dünyasında oldukça yalnız,üzgün ve de kızgın bir adam olan Schmidt emekli olduktan ve karısını kaybettikten sonra aslında sadece alışkanlıklardan ibaret olan hayatına şöylece bir bakıyor ve o yüce soruyu soruyor: Ben ne halt yemeğe onca yıl yaşamışım?
Karısının onu en yakın arkadaşıyla aldatmış olduğunu öğrenmesi ve kızının ona karşı olan umursamaz tavırları da bu yalnızlığı ve kızgınlığı daha da artırıyor. Aslında gayet sıradan ve bir o kadar da berbat olan hayatında b ... Devamı
Schmidt sokakta hergün rastlayabileceğimiz bir adamdır. İyi kötü bir üniversite bitirmiş, çok başarılı olmak istemiş ama bunu yapacak kadar cesaretli olamadığı için kendini sağlama alarak ortalama bir işte çalışarak yıllarını geçirmiş, 42 yıllık evlilikten sonra belki de bir zamanlar aşık olduğu karısına yabancılaşmış, el bebek gül bebek büyüttüğü biricik kızıyla ara sıra telefonda görüşerek hasret gideren ve müstakbel damadından pek de hazetmeyen yaşlı bir adam.
Aslında iç dünyasında oldukça yalnız,üzgün ve de kızgın bir adam olan Schmidt emekli olduktan ve karısını kaybettikten sonra aslında sadece alışkanlıklardan ibaret olan hayatına şöylece bir bakıyor ve o yüce soruyu soruyor: Ben ne halt yemeğe onca yıl yaşamışım?
Karısının onu en yakın arkadaşıyla aldatmış olduğunu öğrenmesi ve kızının ona karşı olan umursamaz tavırları da bu yalnızlığı ve kızgınlığı daha da artırıyor. Aslında gayet sıradan ve bir o kadar da berbat olan hayatında bir anlam bulabilmek için geçmişe doğru yolculuk yaparken içini dökebildiği tek yol ayda 22 dolar para yardımı yaparak koruyucu babalığını üstlendiği 6 yaşındaki Nduguya yazdığı mektuplar oluyor.
Yolculuğu sırasında kendini değiştirmeye çalışıyor, sakinleşmeyi, affetmeyi öğreniyor. Çok büyük değişimler değil belki ama elinden gelenin en iyisin yapmaya çabalıyor. Belki kızını da evlilikten vazgeçirmeyi başarırsa o zaman gerçekten de birşeyler başarmış olabileceğini düşünüyor. Nitekim olmuyor. Ona da kızının düğününde aslında hiç de hazetmediği damadı ve ailesine sahte iltifatlar sıralamak düşüyor.
Başarısız olmuş bir şekilde eve dönüp tam da varoluşunun anlamsızlığı karşısında yenik düşmüşken, Nduguya yapmış olduğu yardımlardan dolayı bir teşekkür mektup alıyor. Ndugunun onun için yaptığı resmi görünce de hiç olmazsa birinin hayatında bir değişiklik yapabildiği için huzur buluyor ve gözlerinden yaşlar akmaya başlıyor.
!--SPOILER--!!--SPOILER--!!--SPOILER--!
Filmin genel olarak sıkıcı ve yavaş bir temposu olduğu düşünülebilir. Ama zaten yönetmen de tam olarak bunu sağlamaya çalışıyor. Çünkü bu sıradan yaşlı bir adamın sıradan hikayesi. Büyük dramlar, sevinçler, başarılar ya da uyanışlar yok. Her ne kadar kabul etmek istemesek de geleceğimizin hikayesi bu. O yüzden filmin anlatımındaki bu gerçekçiliği çok başarılı buldum.
Ve son olarak Jack Nicholson: Büyüksünüz. Başka söze de gerek yok sanırım.
@efenndisiz
15 yıl önce
6 / 10
@outcast
15 yıl önce
hatta o kadar iyi, karakteri o kadar canlandırmış ki o karakterin Jack Nicholson olduğunu unutturup, beni kendinden bile soğuttu filmde :)
şaka bir yana Kathy Bates de filmde iyi bir oyunculuk seygilemiş ama onun dışında pek beğenmedim..belki ilk çıktığında seyretsem olumsuz düşünmezdim, ya da beklentilerimi çok çok yüksek tutup filmden az etkilenmiş de olabilirim..emin değilim...
@hattat
16 yıl önce