9 yıl önce
7
145 OYPUAN VER
5
Imdb: 7.2 (133.509 OY)
KONUSU
Hayatı, ailesi ve işiyle meşgulken herhangi bir sorun yaşamayan Schmidt, emekliliğinin ardından karısını kaybetmesiyle tepetaklak olur. Üstelik kızı da, uygun olmayan bir adamla evlenme planları yapmaktadır.
Geniş bir arazide bir uçandairenin açtığı kocaman bir boşluğa benzeyen yaşamına bir anlam k ... Devamı
Geniş bir arazide bir uçandairenin açtığı kocaman bir boşluğa benzeyen yaşamına bir anlam k ... Devamı
Hayatı, ailesi ve işiyle meşgulken herhangi bir sorun yaşamayan Schmidt, emekliliğinin ardından karısını kaybetmesiyle tepetaklak olur. Üstelik kızı da, uygun olmayan bir adamla evlenme planları yapmaktadır.
Geniş bir arazide bir uçandairenin açtığı kocaman bir boşluğa benzeyen yaşamına bir anlam katmak isteyen orta yaşlı adamımız; hem kendi yaşamını gözden geçirmek, hem de kızının yapmak üzere olduğu hatayı engellemek üzere bir yolculuğa çıkar.
Senarist kimliğiyle tanıdığımız yönetmen Alexander Payne?den bol ödüllü bir yapım. Özellikle senaryonun ve oyunculukların bir hayli övgü topladığı filmde, JackNicholson eski unutulmaz performanslarını bile aşıyor.
Geniş bir arazide bir uçandairenin açtığı kocaman bir boşluğa benzeyen yaşamına bir anlam katmak isteyen orta yaşlı adamımız; hem kendi yaşamını gözden geçirmek, hem de kızının yapmak üzere olduğu hatayı engellemek üzere bir yolculuğa çıkar.
Senarist kimliğiyle tanıdığımız yönetmen Alexander Payne?den bol ödüllü bir yapım. Özellikle senaryonun ve oyunculukların bir hayli övgü topladığı filmde, JackNicholson eski unutulmaz performanslarını bile aşıyor.
-
Alexander Payne
Yönetmen
-
Jim Taylor
Senarist
OYUNCULAR
Tüm Oyuncular ve Teknik Ekip
Warren Sch...
Roberta He...
Jeannie Sc...
Randall He...
Helen Schmidt
Larry Hertzel
John Rusk
Vicki Rusk
YORUM YAZ
POPÜLER YORUMLAR
Yaşıyorsunuz. Ama yaşadıklarınızın hiçbiri, yaşamayı istediğiniz şeyler değil.
Mesela evlisiniz ama eşinize aşık değilsiniz. Hatta bazı huylarına ve alışkanlıklarına sinir oluyorsunuz.
Mesela, her gün işe gidip geliyorsunuz. Ama işinizi sevdiğiniz yok. İnsanın işini sevebileceği ihtimalini bile düşünmüyorsunuz. Ne işiniz size birşey katıyor ne de siz işinize birşey katıyorsunuz. Siz işinize hayatınızı veriyorsunuz, işiniz size bir masa, bir bilgisayar, bir kartvizit, bir de maaş veriyor.
Çocukken bazı hayaller kurmuştunuz. Hiçbiri gerçekleşmedi. Artık hayal de kurmuyorsunuz. Böylece hayal kırıklığına uğrama sorununu da kökten çözmüş oldunuz.
Yaşıyorsunuz ama gerçek gibi görünen herşey yalan. Her şeyin üstü, kendisinin zıttıyla örtülü. Mutluluk adı verilen, mutsuzluğun ta kendisi. Zamansızlık denilen, sahip olunan zamanla ne yapacağını bilememe hali. Öldüresiye sıkıcı bir hayatınız var, karavanınızın adı Maceracı. Her şey yalan. Gırt ... Devamı
Mesela evlisiniz ama eşinize aşık değilsiniz. Hatta bazı huylarına ve alışkanlıklarına sinir oluyorsunuz.
Mesela, her gün işe gidip geliyorsunuz. Ama işinizi sevdiğiniz yok. İnsanın işini sevebileceği ihtimalini bile düşünmüyorsunuz. Ne işiniz size birşey katıyor ne de siz işinize birşey katıyorsunuz. Siz işinize hayatınızı veriyorsunuz, işiniz size bir masa, bir bilgisayar, bir kartvizit, bir de maaş veriyor.
Çocukken bazı hayaller kurmuştunuz. Hiçbiri gerçekleşmedi. Artık hayal de kurmuyorsunuz. Böylece hayal kırıklığına uğrama sorununu da kökten çözmüş oldunuz.
Yaşıyorsunuz ama gerçek gibi görünen herşey yalan. Her şeyin üstü, kendisinin zıttıyla örtülü. Mutluluk adı verilen, mutsuzluğun ta kendisi. Zamansızlık denilen, sahip olunan zamanla ne yapacağını bilememe hali. Öldüresiye sıkıcı bir hayatınız var, karavanınızın adı Maceracı. Her şey yalan. Gırt ... Devamı
Yaşıyorsunuz. Ama yaşadıklarınızın hiçbiri, yaşamayı istediğiniz şeyler değil.
Mesela evlisiniz ama eşinize aşık değilsiniz. Hatta bazı huylarına ve alışkanlıklarına sinir oluyorsunuz.
Mesela, her gün işe gidip geliyorsunuz. Ama işinizi sevdiğiniz yok. İnsanın işini sevebileceği ihtimalini bile düşünmüyorsunuz. Ne işiniz size birşey katıyor ne de siz işinize birşey katıyorsunuz. Siz işinize hayatınızı veriyorsunuz, işiniz size bir masa, bir bilgisayar, bir kartvizit, bir de maaş veriyor.
Çocukken bazı hayaller kurmuştunuz. Hiçbiri gerçekleşmedi. Artık hayal de kurmuyorsunuz. Böylece hayal kırıklığına uğrama sorununu da kökten çözmüş oldunuz.
Yaşıyorsunuz ama gerçek gibi görünen herşey yalan. Her şeyin üstü, kendisinin zıttıyla örtülü. Mutluluk adı verilen, mutsuzluğun ta kendisi. Zamansızlık denilen, sahip olunan zamanla ne yapacağını bilememe hali. Öldüresiye sıkıcı bir hayatınız var, karavanınızın adı Maceracı. Her şey yalan. Gırtlağını sıkmak istediğiniz insanlara, onları ne kadar çok sevdiğinizi söylüyorsunuz. Mutsuzluktan boğulurken, ne kadar mutlu olduğunuzu anlatıyorsunuz. Üstelik herkes, siz aileniz, arkadaşlarınız, etrafınızdaki herkes bu yalanın bir parçası. Herkes, omzunu bir yere yaslamış, bu dev yalanı itiyor, yürütüyor.
Bu hayatı yaşıyorsunuz, çünkü bu hayatı yaşamaktan başka çareniz, seçeneğiniz olmadığına inandınız. Evlenmeniz gerektiğine, öyle bir işte çalışmanız gerektiğine inandınız. Aşkın uzun sürmediğine, ama zaten evliliğin devam etmesi için aşkın sürmesinin gerekmediğine inandınız. Şimdi, evliliğiniz, işiniz, arkadaşlarınız, alışkanlıklarınız, zorunluklarınız, hepsi bir araya geldi, sizi bu istemediğiniz hayatın köşesine kıstırdı. Kaçamıyorsunuz.
Sonra bir gün arabanızla yolda giderken, yanınızdan arkası ineklerle dolu bir kamyon geçiyor. Oraya tıkılmış, nereye gittiklerinden habersiz, bindikleri şeyin kendilerini bir yere götürmesini bekleyen, gidecekleri yere baştan razı, etrafı seyretmekle yetinen, bir kamyon dolusu inek. İçlerinden biriyle göz göze geliyorsunuz. Onun için üzülüyorsunuz. Halbuki ondan bir farkınız yok.
Mesela evlisiniz ama eşinize aşık değilsiniz. Hatta bazı huylarına ve alışkanlıklarına sinir oluyorsunuz.
Mesela, her gün işe gidip geliyorsunuz. Ama işinizi sevdiğiniz yok. İnsanın işini sevebileceği ihtimalini bile düşünmüyorsunuz. Ne işiniz size birşey katıyor ne de siz işinize birşey katıyorsunuz. Siz işinize hayatınızı veriyorsunuz, işiniz size bir masa, bir bilgisayar, bir kartvizit, bir de maaş veriyor.
Çocukken bazı hayaller kurmuştunuz. Hiçbiri gerçekleşmedi. Artık hayal de kurmuyorsunuz. Böylece hayal kırıklığına uğrama sorununu da kökten çözmüş oldunuz.
Yaşıyorsunuz ama gerçek gibi görünen herşey yalan. Her şeyin üstü, kendisinin zıttıyla örtülü. Mutluluk adı verilen, mutsuzluğun ta kendisi. Zamansızlık denilen, sahip olunan zamanla ne yapacağını bilememe hali. Öldüresiye sıkıcı bir hayatınız var, karavanınızın adı Maceracı. Her şey yalan. Gırtlağını sıkmak istediğiniz insanlara, onları ne kadar çok sevdiğinizi söylüyorsunuz. Mutsuzluktan boğulurken, ne kadar mutlu olduğunuzu anlatıyorsunuz. Üstelik herkes, siz aileniz, arkadaşlarınız, etrafınızdaki herkes bu yalanın bir parçası. Herkes, omzunu bir yere yaslamış, bu dev yalanı itiyor, yürütüyor.
Bu hayatı yaşıyorsunuz, çünkü bu hayatı yaşamaktan başka çareniz, seçeneğiniz olmadığına inandınız. Evlenmeniz gerektiğine, öyle bir işte çalışmanız gerektiğine inandınız. Aşkın uzun sürmediğine, ama zaten evliliğin devam etmesi için aşkın sürmesinin gerekmediğine inandınız. Şimdi, evliliğiniz, işiniz, arkadaşlarınız, alışkanlıklarınız, zorunluklarınız, hepsi bir araya geldi, sizi bu istemediğiniz hayatın köşesine kıstırdı. Kaçamıyorsunuz.
Sonra bir gün arabanızla yolda giderken, yanınızdan arkası ineklerle dolu bir kamyon geçiyor. Oraya tıkılmış, nereye gittiklerinden habersiz, bindikleri şeyin kendilerini bir yere götürmesini bekleyen, gidecekleri yere baştan razı, etrafı seyretmekle yetinen, bir kamyon dolusu inek. İçlerinden biriyle göz göze geliyorsunuz. Onun için üzülüyorsunuz. Halbuki ondan bir farkınız yok.
'insalığın ve hayatın boktanlığına dair aşırı acıklı bir film'
warren, çocukluğundan beri önemli biri olabilmek, insanların hayatında bir fark yaratabilmek ister. ama olup olabildiği iyi bir mevki ve emeklilik ikramiyesidir. emekli olmasıyla işe yaramazlar listesine adını yazdıran warren bu durumdan çok muzdariptir. ve bir gün tv de bir reklama rastlar. burada bir çocuğun sponsoru olarak hayatlarını değiştirebileceğimizden bahsetmektedirler. ayda sadece 22 dolara. bu warren a büyük bir iş yapmak için harika bir fırsat gibi gelir ve tanzanya lı bir çocuğun sponsoru olur. ve film boyunca warren ın hikayesini bu çocuğa yazdığı mektuplardan dinleriz. çok geçmeden karısı ölen warren ın hayatında olan tek şey her şeyin iyice berbat olmasıdır. kızı warren a bir hamamböceğine duyduğu sevgiyi duymaktadır ve karısının ölümüyle warren karşımıza yalnız ve aşırı hüzünlü bir adam olarak çıkar. artık tutunacak ... Devamı
warren, çocukluğundan beri önemli biri olabilmek, insanların hayatında bir fark yaratabilmek ister. ama olup olabildiği iyi bir mevki ve emeklilik ikramiyesidir. emekli olmasıyla işe yaramazlar listesine adını yazdıran warren bu durumdan çok muzdariptir. ve bir gün tv de bir reklama rastlar. burada bir çocuğun sponsoru olarak hayatlarını değiştirebileceğimizden bahsetmektedirler. ayda sadece 22 dolara. bu warren a büyük bir iş yapmak için harika bir fırsat gibi gelir ve tanzanya lı bir çocuğun sponsoru olur. ve film boyunca warren ın hikayesini bu çocuğa yazdığı mektuplardan dinleriz. çok geçmeden karısı ölen warren ın hayatında olan tek şey her şeyin iyice berbat olmasıdır. kızı warren a bir hamamböceğine duyduğu sevgiyi duymaktadır ve karısının ölümüyle warren karşımıza yalnız ve aşırı hüzünlü bir adam olarak çıkar. artık tutunacak ... Devamı
'insalığın ve hayatın boktanlığına dair aşırı acıklı bir film'
warren, çocukluğundan beri önemli biri olabilmek, insanların hayatında bir fark yaratabilmek ister. ama olup olabildiği iyi bir mevki ve emeklilik ikramiyesidir. emekli olmasıyla işe yaramazlar listesine adını yazdıran warren bu durumdan çok muzdariptir. ve bir gün tv de bir reklama rastlar. burada bir çocuğun sponsoru olarak hayatlarını değiştirebileceğimizden bahsetmektedirler. ayda sadece 22 dolara. bu warren a büyük bir iş yapmak için harika bir fırsat gibi gelir ve tanzanya lı bir çocuğun sponsoru olur. ve film boyunca warren ın hikayesini bu çocuğa yazdığı mektuplardan dinleriz. çok geçmeden karısı ölen warren ın hayatında olan tek şey her şeyin iyice berbat olmasıdır. kızı warren a bir hamamböceğine duyduğu sevgiyi duymaktadır ve karısının ölümüyle warren karşımıza yalnız ve aşırı hüzünlü bir adam olarak çıkar. artık tutunacak bir şeyi yoktur. hayatındaki hiç kimse gerçekten onu sevmemektedir ve o sadece bir çek cüzdanıdır. karısının onu aldattığını öğrenmesiyle de durum iyice vahimleşir. ve ne yapayım ne yapayım diye düşünürken ben en iyisi yollara düşeyim der. ve burada film hafiften bir yol hikayesine kayar. kızıyla arasında hiç olmayan bağı ve kendiyle ilgili önemli sayılabilecek şeyleri fark eder. artık yola koyulmuştur ve kızının bir budalayla evlenmesine tanık olmaya gitmektedir. damadın ailesi tam bir trajedi ve damatta budalanın biridir. kızı elbette warren ın itirazlarını dinlemez ve düğün olur. warren düğün gecesi herkesin beklediği bir sürü yalanı sıralar . aklından şüphe ettiğimiz kızı babasının ne kadar güzel şeyler söylediğini düşünmektedir tabi bu sırada. ve tabiki warren ın parasıyla çok fantastik şeylerin oluğu bir sahil kentine balayına giderler. warren artık evine dönmüştür. hayatındaki ve herkesteki boktan şeylerin farkındadır ve bunları umursamayı öğrenmiştir. bir gün sponsoru olduğu çocuğun öğretmeninden bir mektup alır. 6 yaşındaki vitamin statüsündeki çocuğun warren ın mutlu olmasını istediğini söylemektedir mektupta. ve bir de çizdiği resmi yollamıştır. warren ve çocuk el ele tutuşmaktadırlar arkadan da güneş doğmaktadır. ve warren ın aşırı acıklı bir günü bu sefer aşırı güzel bir göz yaşıyla biter.
ee işte böyle bayım hayatta insanlarda yeterince tuhaf..
warren, çocukluğundan beri önemli biri olabilmek, insanların hayatında bir fark yaratabilmek ister. ama olup olabildiği iyi bir mevki ve emeklilik ikramiyesidir. emekli olmasıyla işe yaramazlar listesine adını yazdıran warren bu durumdan çok muzdariptir. ve bir gün tv de bir reklama rastlar. burada bir çocuğun sponsoru olarak hayatlarını değiştirebileceğimizden bahsetmektedirler. ayda sadece 22 dolara. bu warren a büyük bir iş yapmak için harika bir fırsat gibi gelir ve tanzanya lı bir çocuğun sponsoru olur. ve film boyunca warren ın hikayesini bu çocuğa yazdığı mektuplardan dinleriz. çok geçmeden karısı ölen warren ın hayatında olan tek şey her şeyin iyice berbat olmasıdır. kızı warren a bir hamamböceğine duyduğu sevgiyi duymaktadır ve karısının ölümüyle warren karşımıza yalnız ve aşırı hüzünlü bir adam olarak çıkar. artık tutunacak bir şeyi yoktur. hayatındaki hiç kimse gerçekten onu sevmemektedir ve o sadece bir çek cüzdanıdır. karısının onu aldattığını öğrenmesiyle de durum iyice vahimleşir. ve ne yapayım ne yapayım diye düşünürken ben en iyisi yollara düşeyim der. ve burada film hafiften bir yol hikayesine kayar. kızıyla arasında hiç olmayan bağı ve kendiyle ilgili önemli sayılabilecek şeyleri fark eder. artık yola koyulmuştur ve kızının bir budalayla evlenmesine tanık olmaya gitmektedir. damadın ailesi tam bir trajedi ve damatta budalanın biridir. kızı elbette warren ın itirazlarını dinlemez ve düğün olur. warren düğün gecesi herkesin beklediği bir sürü yalanı sıralar . aklından şüphe ettiğimiz kızı babasının ne kadar güzel şeyler söylediğini düşünmektedir tabi bu sırada. ve tabiki warren ın parasıyla çok fantastik şeylerin oluğu bir sahil kentine balayına giderler. warren artık evine dönmüştür. hayatındaki ve herkesteki boktan şeylerin farkındadır ve bunları umursamayı öğrenmiştir. bir gün sponsoru olduğu çocuğun öğretmeninden bir mektup alır. 6 yaşındaki vitamin statüsündeki çocuğun warren ın mutlu olmasını istediğini söylemektedir mektupta. ve bir de çizdiği resmi yollamıştır. warren ve çocuk el ele tutuşmaktadırlar arkadan da güneş doğmaktadır. ve warren ın aşırı acıklı bir günü bu sefer aşırı güzel bir göz yaşıyla biter.
ee işte böyle bayım hayatta insanlarda yeterince tuhaf..
Ağlarken güldürdü,gülerken ağlattı. Jack Nicholson ne kadar harika bir oyuncu olduğunu bir kez daha göstermiş.
Ayrıca ; ''Ben öldüğümde,beni tanıyan herkes de ölmüş olacak.Sanki hiç var olmamışım gibi.Hayatım kimin için bir fark yarattı ?Aklıma gelen hiç kimse yok.Hiç kimse .''
desen de Warren, küçük Ndugu için büyük bir fark yarattı ,sen de biliyorsun :) İyi ki geç kalmadan izlemişim bu filmi .
Ayrıca ; ''Ben öldüğümde,beni tanıyan herkes de ölmüş olacak.Sanki hiç var olmamışım gibi.Hayatım kimin için bir fark yarattı ?Aklıma gelen hiç kimse yok.Hiç kimse .''
desen de Warren, küçük Ndugu için büyük bir fark yarattı ,sen de biliyorsun :) İyi ki geç kalmadan izlemişim bu filmi .
YENİ YORUMLAR
Tüm Yorumlar
Klişe.
Maceracı adlı bir karavanda 66 yaşındaki Warren.
Jack Nicholson'ın 15 yıl evvelki haline ne kadar yaşlanmış dedim filmi izlerken... Her filmini büyük bir keyifle izlediğim nadir aktörlerdendir. Filmi pek güzel yorumlayan bochi'ye +1. Aslında yaşarken hep "sonumuz böyle mi olacak acaba" diye korkarak düşündüğümuz bir hayatı oynamış Jack amcamız.
Ngudu'ya ilk mektubunu yazarken söylediği şu yaşlanma ile ilgili olan acı gerçekler içimi sızlattı...
"Senin yaşında biri için 66 yaş biraz yaşlı gibi gelebilir. Gerçek şu ki, bana da öyle geliyor. Çünkü aynaya baktığımda gözlerimin kenarlarındaki kırışıklıkları, sarkan boynumu, kulaklarımdaki kılları ve ayaklarımdaki varisleri görünce bunun ben olduğuma inanamıyorum."
Jack Nicholson'ın 15 yıl evvelki haline ne kadar yaşlanmış dedim filmi izlerken... Her filmini büyük bir keyifle izlediğim nadir aktörlerdendir. Filmi pek güzel yorumlayan bochi'ye +1. Aslında yaşarken hep "sonumuz böyle mi olacak acaba" diye korkarak düşündüğümuz bir hayatı oynamış Jack amcamız.
Ngudu'ya ilk mektubunu yazarken söylediği şu yaşlanma ile ilgili olan acı gerçekler içimi sızlattı...
"Senin yaşında biri için 66 yaş biraz yaşlı gibi gelebilir. Gerçek şu ki, bana da öyle geliyor. Çünkü aynaya baktığımda gözlerimin kenarlarındaki kırışıklıkları, sarkan boynumu, kulaklarımdaki kılları ve ayaklarımdaki varisleri görünce bunun ben olduğuma inanamıyorum."
Güzel film, anlatmak istediği şeyler aslında biraz satır aralarında sanki. Oyuncuların ustalıklarından bahsetmeye bile gerek yok sanırım.
Nebraskadan tanıdığımız Alexander Payne 2002 yapımı filmi
Filme gelirsek herkese göre değil dramseviyorsanız izleyebilirsiniz.
Sondakı Mektup sahnesinde gözlerim yaşarıyordu nasıl ağlıyordu Jack Nicholson harbi içim sızladı
Puanım:70/100
Filme gelirsek herkese göre değil dramseviyorsanız izleyebilirsiniz.
Sondakı Mektup sahnesinde gözlerim yaşarıyordu nasıl ağlıyordu Jack Nicholson harbi içim sızladı
Puanım:70/100
Bu filmde gelinin annesinin yaptığı normaldir. Hatta filmde yabancılaşmamış tek karakterdir. Cüretkar değildir. Canı jakuzi keyfi yapmak istemiştir. Hanfendi biraz kilolu onu yabancılaştırmaya çalışan asıl anormaldir.
Hayata dair temasları eşliğinde drama ve komediyi aynı potada layıkıyla buluşturan ve harika Jack Nicholson performansı barındran keyifli bir yapım.
Aynı senaryo biraz daha kısa sunulsa daha tadında olurdu belki ama bu haliyle de güzel diyebiliriz.
Sessiz sakin bir gecede yalnız izlenmesi tavsiye edilir.
Bu arada yönetmenin Sideways ve The Descendants gibi referanslarının olduğunu da dipnot olarak düşelim.
7,5 / 10
Aynı senaryo biraz daha kısa sunulsa daha tadında olurdu belki ama bu haliyle de güzel diyebiliriz.
Sessiz sakin bir gecede yalnız izlenmesi tavsiye edilir.
Bu arada yönetmenin Sideways ve The Descendants gibi referanslarının olduğunu da dipnot olarak düşelim.
7,5 / 10
!--SPOILER--!!--SPOILER--!!--SPOILER--!
Schmidt sokakta hergün rastlayabileceğimiz bir adamdır. İyi kötü bir üniversite bitirmiş, çok başarılı olmak istemiş ama bunu yapacak kadar cesaretli olamadığı için kendini sağlama alarak ortalama bir işte çalışarak yıllarını geçirmiş, 42 yıllık evlilikten sonra belki de bir zamanlar aşık olduğu karısına yabancılaşmış, el bebek gül bebek büyüttüğü biricik kızıyla ara sıra telefonda görüşerek hasret gideren ve müstakbel damadından pek de hazetmeyen yaşlı bir adam.
Aslında iç dünyasında oldukça yalnız,üzgün ve de kızgın bir adam olan Schmidt emekli olduktan ve karısını kaybettikten sonra aslında sadece alışkanlıklardan ibaret olan hayatına şöylece bir bakıyor ve o yüce soruyu soruyor: Ben ne halt yemeğe onca yıl yaşamışım?
Karısının onu en yakın arkadaşıyla aldatmış olduğunu öğrenmesi ve kızının ona karşı olan umursamaz tavırları da bu yalnızlığı ve kızgınlığı daha da artırıyor. Aslında gayet ... Devamı
Schmidt sokakta hergün rastlayabileceğimiz bir adamdır. İyi kötü bir üniversite bitirmiş, çok başarılı olmak istemiş ama bunu yapacak kadar cesaretli olamadığı için kendini sağlama alarak ortalama bir işte çalışarak yıllarını geçirmiş, 42 yıllık evlilikten sonra belki de bir zamanlar aşık olduğu karısına yabancılaşmış, el bebek gül bebek büyüttüğü biricik kızıyla ara sıra telefonda görüşerek hasret gideren ve müstakbel damadından pek de hazetmeyen yaşlı bir adam.
Aslında iç dünyasında oldukça yalnız,üzgün ve de kızgın bir adam olan Schmidt emekli olduktan ve karısını kaybettikten sonra aslında sadece alışkanlıklardan ibaret olan hayatına şöylece bir bakıyor ve o yüce soruyu soruyor: Ben ne halt yemeğe onca yıl yaşamışım?
Karısının onu en yakın arkadaşıyla aldatmış olduğunu öğrenmesi ve kızının ona karşı olan umursamaz tavırları da bu yalnızlığı ve kızgınlığı daha da artırıyor. Aslında gayet ... Devamı
!--SPOILER--!!--SPOILER--!!--SPOILER--!
Schmidt sokakta hergün rastlayabileceğimiz bir adamdır. İyi kötü bir üniversite bitirmiş, çok başarılı olmak istemiş ama bunu yapacak kadar cesaretli olamadığı için kendini sağlama alarak ortalama bir işte çalışarak yıllarını geçirmiş, 42 yıllık evlilikten sonra belki de bir zamanlar aşık olduğu karısına yabancılaşmış, el bebek gül bebek büyüttüğü biricik kızıyla ara sıra telefonda görüşerek hasret gideren ve müstakbel damadından pek de hazetmeyen yaşlı bir adam.
Aslında iç dünyasında oldukça yalnız,üzgün ve de kızgın bir adam olan Schmidt emekli olduktan ve karısını kaybettikten sonra aslında sadece alışkanlıklardan ibaret olan hayatına şöylece bir bakıyor ve o yüce soruyu soruyor: Ben ne halt yemeğe onca yıl yaşamışım?
Karısının onu en yakın arkadaşıyla aldatmış olduğunu öğrenmesi ve kızının ona karşı olan umursamaz tavırları da bu yalnızlığı ve kızgınlığı daha da artırıyor. Aslında gayet sıradan ve bir o kadar da berbat olan hayatında bir anlam bulabilmek için geçmişe doğru yolculuk yaparken içini dökebildiği tek yol ayda 22 dolar para yardımı yaparak koruyucu babalığını üstlendiği 6 yaşındaki Nduguya yazdığı mektuplar oluyor.
Yolculuğu sırasında kendini değiştirmeye çalışıyor, sakinleşmeyi, affetmeyi öğreniyor. Çok büyük değişimler değil belki ama elinden gelenin en iyisin yapmaya çabalıyor. Belki kızını da evlilikten vazgeçirmeyi başarırsa o zaman gerçekten de birşeyler başarmış olabileceğini düşünüyor. Nitekim olmuyor. Ona da kızının düğününde aslında hiç de hazetmediği damadı ve ailesine sahte iltifatlar sıralamak düşüyor.
Başarısız olmuş bir şekilde eve dönüp tam da varoluşunun anlamsızlığı karşısında yenik düşmüşken, Nduguya yapmış olduğu yardımlardan dolayı bir teşekkür mektup alıyor. Ndugunun onun için yaptığı resmi görünce de hiç olmazsa birinin hayatında bir değişiklik yapabildiği için huzur buluyor ve gözlerinden yaşlar akmaya başlıyor.
!--SPOILER--!!--SPOILER--!!--SPOILER--!
Filmin genel olarak sıkıcı ve yavaş bir temposu olduğu düşünülebilir. Ama zaten yönetmen de tam olarak bunu sağlamaya çalışıyor. Çünkü bu sıradan yaşlı bir adamın sıradan hikayesi. Büyük dramlar, sevinçler, başarılar ya da uyanışlar yok. Her ne kadar kabul etmek istemesek de geleceğimizin hikayesi bu. O yüzden filmin anlatımındaki bu gerçekçiliği çok başarılı buldum.
Ve son olarak Jack Nicholson: Büyüksünüz. Başka söze de gerek yok sanırım.
Schmidt sokakta hergün rastlayabileceğimiz bir adamdır. İyi kötü bir üniversite bitirmiş, çok başarılı olmak istemiş ama bunu yapacak kadar cesaretli olamadığı için kendini sağlama alarak ortalama bir işte çalışarak yıllarını geçirmiş, 42 yıllık evlilikten sonra belki de bir zamanlar aşık olduğu karısına yabancılaşmış, el bebek gül bebek büyüttüğü biricik kızıyla ara sıra telefonda görüşerek hasret gideren ve müstakbel damadından pek de hazetmeyen yaşlı bir adam.
Aslında iç dünyasında oldukça yalnız,üzgün ve de kızgın bir adam olan Schmidt emekli olduktan ve karısını kaybettikten sonra aslında sadece alışkanlıklardan ibaret olan hayatına şöylece bir bakıyor ve o yüce soruyu soruyor: Ben ne halt yemeğe onca yıl yaşamışım?
Karısının onu en yakın arkadaşıyla aldatmış olduğunu öğrenmesi ve kızının ona karşı olan umursamaz tavırları da bu yalnızlığı ve kızgınlığı daha da artırıyor. Aslında gayet sıradan ve bir o kadar da berbat olan hayatında bir anlam bulabilmek için geçmişe doğru yolculuk yaparken içini dökebildiği tek yol ayda 22 dolar para yardımı yaparak koruyucu babalığını üstlendiği 6 yaşındaki Nduguya yazdığı mektuplar oluyor.
Yolculuğu sırasında kendini değiştirmeye çalışıyor, sakinleşmeyi, affetmeyi öğreniyor. Çok büyük değişimler değil belki ama elinden gelenin en iyisin yapmaya çabalıyor. Belki kızını da evlilikten vazgeçirmeyi başarırsa o zaman gerçekten de birşeyler başarmış olabileceğini düşünüyor. Nitekim olmuyor. Ona da kızının düğününde aslında hiç de hazetmediği damadı ve ailesine sahte iltifatlar sıralamak düşüyor.
Başarısız olmuş bir şekilde eve dönüp tam da varoluşunun anlamsızlığı karşısında yenik düşmüşken, Nduguya yapmış olduğu yardımlardan dolayı bir teşekkür mektup alıyor. Ndugunun onun için yaptığı resmi görünce de hiç olmazsa birinin hayatında bir değişiklik yapabildiği için huzur buluyor ve gözlerinden yaşlar akmaya başlıyor.
!--SPOILER--!!--SPOILER--!!--SPOILER--!
Filmin genel olarak sıkıcı ve yavaş bir temposu olduğu düşünülebilir. Ama zaten yönetmen de tam olarak bunu sağlamaya çalışıyor. Çünkü bu sıradan yaşlı bir adamın sıradan hikayesi. Büyük dramlar, sevinçler, başarılar ya da uyanışlar yok. Her ne kadar kabul etmek istemesek de geleceğimizin hikayesi bu. O yüzden filmin anlatımındaki bu gerçekçiliği çok başarılı buldum.
Ve son olarak Jack Nicholson: Büyüksünüz. Başka söze de gerek yok sanırım.
Aslında warren'ın hikayesini 4 parçaya ayırabiliriz. Karısıyla sponsor olduğu çocukla kızıyla ve işiyle olmak üzere 4ü çok güzel konular . jack nicholson ın oyunculuğuyla bunlar dahada güzelleşebilirdi. Ama sanki bi şeyler yanlış yapılmış çok güzel olabilecek bir film sıkıcı ve seyir zevki sıfır şekilde ilerlemiş. kısacası olmamış
filmi bir bütün olarak çok beğenmemekle birlikte Jack Nicholson'a hiç bir şey diyemiyorum çok iyi bir oyunculuk seyrettim :)
hatta o kadar iyi, karakteri o kadar canlandırmış ki o karakterin Jack Nicholson olduğunu unutturup, beni kendinden bile soğuttu filmde :)
şaka bir yana Kathy Bates de filmde iyi bir oyunculuk seygilemiş ama onun dışında pek beğenmedim..belki ilk çıktığında seyretsem olumsuz düşünmezdim, ya da beklentilerimi çok çok yüksek tutup filmden az etkilenmiş de olabilirim..emin değilim...
hatta o kadar iyi, karakteri o kadar canlandırmış ki o karakterin Jack Nicholson olduğunu unutturup, beni kendinden bile soğuttu filmde :)
şaka bir yana Kathy Bates de filmde iyi bir oyunculuk seygilemiş ama onun dışında pek beğenmedim..belki ilk çıktığında seyretsem olumsuz düşünmezdim, ya da beklentilerimi çok çok yüksek tutup filmden az etkilenmiş de olabilirim..emin değilim...
2002 yapımı bir film \"About Schmidt\". Louis Begley\'in romanından sinemaya aktarılmış. 2003 yılında sinemalarımızda oynamasına karşın, ben bu filme trt2 de rastladım. İlk sahnesinden itibaren, ki o sahnede Jack Nicholson hiç birşey yapmadan oturmaktadır, insanı sarıp sarmalayan bir film. Jack Nicholson filmde Warren Schmidt adında sigorta şirketinde genel müdür yardımcılığı görevine kadar yükselmiş ancak emekli olma vakti gelmiş birisini canlandırıyor. hatta Jack Nicholson\'un performansına bakarsak bu bir canlandırma değil \"yaşama\". Jack Nicholson sanki \"ben bin yaşıma da gelsem böyle oynarım, alın bunu ders diye okutun.\" der gibi bir oyun sergilemiş Warren Schmidt rolunde.. Filmin yönetmeni Alexender Payne genel olarak çok başarılı. özellikle Jack Nicholson\'un mimiklerini çok güzel sunuyor seyirciye..
Schmidt Hakkında filmine Benzer Film ekliyorsun.
Schmidt Hakkında filmini Kategorize ediyorsun.
Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.
Schmidt Hakkında filmine Konu ekliyorsun.
FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
Arama sonuçları
Bu filmi izleyen 20 kişi
Kullanıcı Bulunamadı...
ÜYE OL