Sinema eğitimi almış ben bu filmi bu yaşıma kadar neden görmedim, herhalde imkansızlıklardan yakınmaya hakkım yok. Şimdi her yerde, her saat bol malzeme var ne de olsa. Böyle sinemanın mihenk taşı olmuş, tarihi eser muamelesi gören filmlere yorum yapmak beni aşar ama filmi izlerken ve sonrasında adeta büyülendim, gözlerimi alamadım. Ada, otel, terkedilmiş gibi görünen yazlıkların ve kilisenin olduğu sayfiye yeri bütün mekanlar sanki son derece titizlikle seçilmiş. Sinemanın bir başka gizemli yanı, aslında herşey mekandan doğuyor, bu insanları daha alelade, daha başka, kalabalık, dar mekanlara koysak bu film yine böyle büyüleyici olur muydu? Her neyse 50 yaşıma gelirsem bir daha izleyeceğim.
Çekimler o kadar iyi ki sadece sahneleri filmin ne anlattığını düşünmeden dahi izlersin. İlk yarıda biraz sıkıldığımı itiraf etmeliyim ama sanırım bu Anna karakterinin iç karartıcı hali ve kayboluşuyla ilgili sonrasında ise Claudia’nın ikilemleri ile Anna’nın kayboluş nedenindeki gizem etkili bir anlatımla izlettiriyor kendini.
değişik bir anlatı dünyasının sinemasal ürünü. yenilikçi çizgisine rağmen cannes'te jüri özel ödülü almış. insan ilişkileri üzerine düşünmeye zorlayan bir film. ağır sekanslar ve uzun sürenin hikmeti mi yoksa oyunculukların dolu diyalogların boş olmasının hikmeti mi anlayamadım. film ismi gibi bir macera hissiyle selamlıyor seyirciyi. fakat bizim bu dünyadaki boş ve sıkıcı maceramızı anlatmaya başlıyor -belkide anlatılabilecek tek macerayı anlatıyor- bunu yaparken vurgudan, heyecandan ve müzikten yardım almıyor. sinemadan anlamayan veya bu filmlik anlayışı bozulan izleyiciler filmi memnun olmakla olmamak arasındaki o ince çizgide terkediyorlar. fakat film nereden bakarsan usta işi.
kahramanlarımız sandro ce claudia. bir de kayıp kız anna var ve kendisi filmin tek merak unsuru. onu çıkarırsanız film puslu bir aynadan farksız. sandro kısa metraj ilişkilerin horozu olarak filme dahil oluyor. öyleki kaybettiği kız arkadaşını ararken onun en yakın arkadaşı claudia'yla aşk yaşamakta bir sak... Devamı
değişik bir anlatı dünyasının sinemasal ürünü. yenilikçi çizgisine rağmen cannes'te jüri özel ödülü almış. insan ilişkileri üzerine düşünmeye zorlayan bir film. ağır sekanslar ve uzun sürenin hikmeti mi yoksa oyunculukların dolu diyalogların boş olmasının hikmeti mi anlayamadım. film ismi gibi bir macera hissiyle selamlıyor seyirciyi. fakat bizim bu dünyadaki boş ve sıkıcı maceramızı anlatmaya başlıyor -belkide anlatılabilecek tek macerayı anlatıyor- bunu yaparken vurgudan, heyecandan ve müzikten yardım almıyor. sinemadan anlamayan veya bu filmlik anlayışı bozulan izleyiciler filmi memnun olmakla olmamak arasındaki o ince çizgide terkediyorlar. fakat film nereden bakarsan usta işi.
kahramanlarımız sandro ce claudia. bir de kayıp kız anna var ve kendisi filmin tek merak unsuru. onu çıkarırsanız film puslu bir aynadan farksız. sandro kısa metraj ilişkilerin horozu olarak filme dahil oluyor. öyleki kaybettiği kız arkadaşını ararken onun en yakın arkadaşı claudia'yla aşk yaşamakta bir sakınca görmüyor. özetle sandro kadına aç bir beden, calduia ise sevgiye aç bir yürek. fakat ikisi de bir kayboluş halinde. çünkü kıbleleri mutluluk, sadece ona ulaşma yöntemleri farklı. nitelikli bir özgürlük onlar için hiçbir anlam ifade etmiyor. film hayatlarımıza dair sessiz ama değerli tespitlerde bulunuyor. velhasıl iyi film...
claudia ağzından çıkan''üç gün önce Anna'nın ölmüş olabileceği şüphesini düşündükçe ağlıyordum ya şimdi yaşıyor olabileceği şüphesinden korkuyorum'' işte bu söz filmdeki ana karakterlerin üstüne kurduğu duygu yoğunluğunu birinci plana alıp,Anna'nın kayboluş gizemi arka planda gösterdiği tipik bir MİCHELANGELO ANTONİONİ filmidir.burjuva yaşantısındaki aşkı anlatan sıkıcı ama iyi filmlerden bir tanesi......
michelangelo antonioni filmlerini sıkılmadan izleyebilmek için yönetmeni iyi anlamak gerekir
Bu filmiyle sinema tarihinde bir devrim yaratan Antonioni kendisinden sonra gelen çoğu yönetmeni derinden etkilemiştir. Yabancılaşma kavramını sinema sanatıyla tanıştırmıştır ve yenilikçi sinematografik tercihleriyle bu kavramı hem karakterlerine hem de sinema seyircisine yaşatmıştır.
Sanayi toplumunun yarattığı hastalıklı karakterleri ve onların kimliksel arayışlarını tüketim, elde etme, haz kavramı üzerinden anlatmıştır.
+Filmin hemen başında Anna' nın uzun zamandır görmediği sevgilisi Sandro ile buluşmadan hemen önce "Oysa sevgilin karşındaysa tüm elde edeceğin o kadardır" sözü tükenmiş modern ilişkileri özetler. Antonioni daha sonra aynı duruma kendi özgün diliyle "Blow up" filminde Thomas'ın elde ettiği gitar sapını bir köşeye fırlatması sahnesiyle bu sefer sinematografik açıdan tekrar değinmiştir.
+Anna'nın kaybolmasından sonra film ilerledikçe Anna'nın kaybolmasının öneminin giderek azalması ile seyircilerin boşluk duygusunu perd... Devamı
Bu filmiyle sinema tarihinde bir devrim yaratan Antonioni kendisinden sonra gelen çoğu yönetmeni derinden etkilemiştir. Yabancılaşma kavramını sinema sanatıyla tanıştırmıştır ve yenilikçi sinematografik tercihleriyle bu kavramı hem karakterlerine hem de sinema seyircisine yaşatmıştır.
Sanayi toplumunun yarattığı hastalıklı karakterleri ve onların kimliksel arayışlarını tüketim, elde etme, haz kavramı üzerinden anlatmıştır.
+Filmin hemen başında Anna' nın uzun zamandır görmediği sevgilisi Sandro ile buluşmadan hemen önce "Oysa sevgilin karşındaysa tüm elde edeceğin o kadardır" sözü tükenmiş modern ilişkileri özetler. Antonioni daha sonra aynı duruma kendi özgün diliyle "Blow up" filminde Thomas'ın elde ettiği gitar sapını bir köşeye fırlatması sahnesiyle bu sefer sinematografik açıdan tekrar değinmiştir.
+Anna'nın kaybolmasından sonra film ilerledikçe Anna'nın kaybolmasının öneminin giderek azalması ile seyircilerin boşluk duygusunu perdede görmesinden ziyade sinema salonunda da yaşamalarını sağlamıştır.
+Filmin sonundaki kare sinematografik anlam açısından ders niteliğindedir.
+Sinema tarihi açısından nice önemli sahneleri, tercihleri barındırır film Antonioni'nin diğer bütün filmleriyle birlikte. Bir sinefil için tekrar tekrar izlenilecek başucu filmidir.
...sıkıcı olduğu kadar, senaryosu da biz ölümlü ve sıradanalt-ortasınıf insanları zerre kadar alakadar etmeyen; zengin züppelerin anında bir öncekini unutup, onun en yakın arkadaşına konması gibiaşağılık ilişkilerbarındıran zaman kaybı. Neymiş; İnsan ilişkilerinin derinliği... bla bla...
zamanının devrim yaratan filmlerinden. kamera açıları, mizansen filan muhteşem. sırf bu yüzden bile izlemeye değer.
kişisel yorumum, oldukça sıkıcı olduğudur. zaten izleyiciyi eğlendirmek gibi bir kaygısı da yoktur yönetmenin. bu nedenle de bana uzak bir film, her ne kadar yönetmeni takdir etsem de.
@mehmetm
1 yıl önce
@gadnokopele
3 yıl önce
Böyle sinemanın mihenk taşı olmuş, tarihi eser muamelesi gören filmlere yorum yapmak beni aşar ama filmi izlerken ve sonrasında adeta büyülendim, gözlerimi alamadım. Ada, otel, terkedilmiş gibi görünen yazlıkların ve kilisenin olduğu sayfiye yeri bütün mekanlar sanki son derece titizlikle seçilmiş. Sinemanın bir başka gizemli yanı, aslında herşey mekandan doğuyor, bu insanları daha alelade, daha başka, kalabalık, dar mekanlara koysak bu film yine böyle büyüleyici olur muydu?
Her neyse 50 yaşıma gelirsem bir daha izleyeceğim.
@selmass
3 yıl önce
7.9 / 10
İlk yarıda biraz sıkıldığımı itiraf etmeliyim ama sanırım bu Anna karakterinin iç karartıcı hali ve kayboluşuyla ilgili sonrasında ise Claudia’nın ikilemleri ile Anna’nın kayboluş nedenindeki gizem etkili bir anlatımla izlettiriyor kendini.
@faj
8 yıl önce
kahramanlarımız sandro ce claudia. bir de kayıp kız anna var ve kendisi filmin tek merak unsuru. onu çıkarırsanız film puslu bir aynadan farksız. sandro kısa metraj ilişkilerin horozu olarak filme dahil oluyor. öyleki kaybettiği kız arkadaşını ararken onun en yakın arkadaşı claudia'yla aşk yaşamakta bir sak ... Devamı
kahramanlarımız sandro ce claudia. bir de kayıp kız anna var ve kendisi filmin tek merak unsuru. onu çıkarırsanız film puslu bir aynadan farksız. sandro kısa metraj ilişkilerin horozu olarak filme dahil oluyor. öyleki kaybettiği kız arkadaşını ararken onun en yakın arkadaşı claudia'yla aşk yaşamakta bir sakınca görmüyor. özetle sandro kadına aç bir beden, calduia ise sevgiye aç bir yürek. fakat ikisi de bir kayboluş halinde. çünkü kıbleleri mutluluk, sadece ona ulaşma yöntemleri farklı. nitelikli bir özgürlük onlar için hiçbir anlam ifade etmiyor. film hayatlarımıza dair sessiz ama değerli tespitlerde bulunuyor. velhasıl iyi film...
@nickimyokbenim
10 yıl önce
2 / 10
@carpathia
11 yıl önce
8 / 10
michelangelo antonioni filmlerini sıkılmadan izleyebilmek için yönetmeni iyi anlamak gerekir
@kahlo
11 yıl önce
sinema harikası
@bergmantonioni
12 yıl önce
Sanayi toplumunun yarattığı hastalıklı karakterleri ve onların kimliksel arayışlarını tüketim, elde etme, haz kavramı üzerinden anlatmıştır.
+Filmin hemen başında Anna' nın uzun zamandır görmediği sevgilisi Sandro ile buluşmadan hemen önce "Oysa sevgilin karşındaysa tüm elde edeceğin o kadardır" sözü tükenmiş modern ilişkileri özetler. Antonioni daha sonra aynı duruma kendi özgün diliyle "Blow up" filminde Thomas'ın elde ettiği gitar sapını bir köşeye fırlatması sahnesiyle bu sefer sinematografik açıdan tekrar değinmiştir.
+Anna'nın kaybolmasından sonra film ilerledikçe Anna'nın kaybolmasının öneminin giderek azalması ile seyircilerin boşluk duygusunu perd ... Devamı
Sanayi toplumunun yarattığı hastalıklı karakterleri ve onların kimliksel arayışlarını tüketim, elde etme, haz kavramı üzerinden anlatmıştır.
+Filmin hemen başında Anna' nın uzun zamandır görmediği sevgilisi Sandro ile buluşmadan hemen önce "Oysa sevgilin karşındaysa tüm elde edeceğin o kadardır" sözü tükenmiş modern ilişkileri özetler. Antonioni daha sonra aynı duruma kendi özgün diliyle "Blow up" filminde Thomas'ın elde ettiği gitar sapını bir köşeye fırlatması sahnesiyle bu sefer sinematografik açıdan tekrar değinmiştir.
+Anna'nın kaybolmasından sonra film ilerledikçe Anna'nın kaybolmasının öneminin giderek azalması ile seyircilerin boşluk duygusunu perdede görmesinden ziyade sinema salonunda da yaşamalarını sağlamıştır.
+Filmin sonundaki kare sinematografik anlam açısından ders niteliğindedir.
+Sinema tarihi açısından nice önemli sahneleri, tercihleri barındırır film Antonioni'nin diğer bütün filmleriyle birlikte. Bir sinefil için tekrar tekrar izlenilecek başucu filmidir.
@basribabam
12 yıl önce
5 / 10
"Ne kestin? -Koç! Ne yedin? -Hiç!"
@reincore
14 yıl önce
kişisel yorumum, oldukça sıkıcı olduğudur. zaten izleyiciyi eğlendirmek gibi bir kaygısı da yoktur yönetmenin. bu nedenle de bana uzak bir film, her ne kadar yönetmeni takdir etsem de.