Çok ertelediğim bir filmdi "The Fall"... Beklentim yüksekti zira... Düşsel bir dokunuş hayal ediyordum... Fazlasına sahip oldum...
Öncelikle, ilk yarısının çoğu bölümünü tebessüm, ikinci yarısının çoğunu da farklı bir hüzün ve şık sövgülerle, filmin sonunda yine tebessüme geri dönerek filmi izledim. Hakikaten gerek sinematografik açıdan, gerekse senaryo açısından baktığımda "The Fall" en sevdiğim filmler kategorisine üst sıralardan girdi.
Doğal, samimi bir sevgiyi, gerçekten, mecazen (ruhsal) düşüşleri işleyen "The Fall" rengarenk dünyası, ilginç karakterleriyle kesinlikle izlenmesi gereken sinemasal bir deneyim. Öykü anlatan, o öyküyü yaratan filmleri çok beğenmemden olsa gerek (bknz. Big fish) "The Fall" da da izlerken sihri hissetmem güç olmadı.
Denecek fazla bir şey yok... Özgünlük ve Kült olmak konusunda yıkılan, yıkılırken etrafa sanat fışkırtan bir film.(80/100)
Saygılar.
Not1: Müziklerine mükemmel deseydik, hakaret etmiş olurduk.
Not2: Sinematografisine eleştri getirmek, şaklabanlık olurdu.
Not3: Lee Pace'in oscara aday gösterilmemesi yazık olmuş. Küçük kızın gösterilmemesi daha da yazık olmuş. Sinematografi dalında aday gösterilmemesi, Academy Awards ekibinin bir halttan anlamadığını kanıtlamış.
Not4: Eğer mükemmel şekilde gizlediği hristiyancılık ve amarikancılık propogandacıklarını yapmamış olsaydı... (100/100)
117 dakikaiçin de olsakendimi tavşan deliğine düşen Alice gibi hissettim. Senaryo ve kurgusuyla diğerlerinden çok farklı bir kategoride. Renkler, özel efektsiz birbirinden güzelsahneler, müzikler ama en önemlisihayranlık duyulması gerekenyaratıcılık.
Bu film kesinlikle altyazılı izlenmeli. Küçük kızın sesini duymanız lazım konuşmasını falan öyle tatlı ki.. O yanakları ekrandan sıkmaya çalıştım. Ölmeden önce izleyin derim. Tablo gibi bir filmdi :) Çekildiği yerler bir harika.
@sesver
11 yıl önce
7 / 10
@cemal_erdem
11 yıl önce
8.5 / 10
Çok ertelediğim bir filmdi "The Fall"... Beklentim yüksekti zira... Düşsel bir dokunuş hayal ediyordum... Fazlasına sahip oldum...
Öncelikle, ilk yarısının çoğu bölümünü tebessüm, ikinci yarısının çoğunu da farklı bir hüzün ve şık sövgülerle, filmin sonunda yine tebessüme geri dönerek filmi izledim. Hakikaten gerek sinematografik açıdan, gerekse senaryo açısından baktığımda "The Fall" en sevdiğim filmler kategorisine üst sıralardan girdi.
Doğal, samimi bir sevgiyi, gerçekten, mecazen (ruhsal) düşüşleri işleyen "The Fall" rengarenk dünyası, ilginç karakterleriyle kesinlikle izlenmesi gereken sinemasal bir deneyim. Öykü anlatan, o öyküyü yaratan filmleri çok beğenmemden olsa gerek (bknz. Big fish) "The Fall" da da izlerken sihri hissetmem güç olmadı.
Şiddetle tavsiyedir...
@refidun
11 yıl önce
hikaye okumak gibi bir film
ya da
hikaye okurken bir masalda dolaşmak gibi.
güzel.
küçük kız alexandria'nın performansı da çok etkileyiciydi.
ayrıca dublörlerin ne kadar zor ve tehlikeli bir iş yaptıklarını bu filmle tekrar hatırlamış olduk.
@rinustalarin
11 yıl önce
8 / 10
Saygılar.
Not1: Müziklerine mükemmel deseydik, hakaret etmiş olurduk.
Not2: Sinematografisine eleştri getirmek, şaklabanlık olurdu.
Not3: Lee Pace'in oscara aday gösterilmemesi yazık olmuş. Küçük kızın gösterilmemesi daha da yazık olmuş. Sinematografi dalında aday gösterilmemesi, Academy Awards ekibinin bir halttan anlamadığını kanıtlamış.
Not4: Eğer mükemmel şekilde gizlediği hristiyancılık ve amarikancılık propogandacıklarını yapmamış olsaydı... (100/100)
@anathema
11 yıl önce
9.4 / 10
@fever
11 yıl önce
9 / 10
@tambenlik
11 yıl önce
10 / 10
@hiiillll
11 yıl önce
10 / 10
@jackrai
11 yıl önce
8.7 / 10
@serceft
11 yıl önce
8.7 / 10