Melankoli Yorumları

Melankoli filmi detayları

@kaede

12 yıl önce

Dogville'in üstüne çıkamayan bir film olmuş. Melankoliden bahsediliyor, Pieter Bruegel'in av (sanırım) resmi, Gustave Klimt, Carravagio ve özellikle Ophelia resimlerini bile görüyoruz ama Albrecht Dürer'in Melencholia- I isimli gravürü yok.http://onmelancholy.files.wordpress.com/2009/11/durer_melancholia_i1.jpg

Filimde kırılgan karakterler dünyaya en çok bağlı olan koca figürü olmuş, en uçuk görürnen kız kardeş karakter ise kıyameti doğal karşılıyor. Ancak o sabahki kasvet, nefes alamama, renklendirme, atmosfer çok başarılı. İnsan kendini soluksuz hissedebiliyor. Filmi bitirdiğinizde de belli belirsiz bir mutsuzluk aurası bedenininzi sarıyor.
Filimde dikkatimi çeken resimsel anlatım oldu. Pieta duruşu bile yansıtılmış. Lars, artık ahlak sorununu incelemekten çok görselliğe yönelmiş durumda. Bunun ilk örneğini Deccal'de görmüştük. Hikaye anlatımından çok İnsanların bir çaresizlik halindeki ruh halini, doğaüstü olaylar karşısında tepkileri
... Devamı
Dogville'in üstüne çıkamayan bir film olmuş. Melankoliden bahsediliyor, Pieter Bruegel'in av (sanırım) resmi, Gustave Klimt, Carravagio ve özellikle Ophelia resimlerini bile görüyoruz ama Albrecht Dürer'in Melencholia- I isimli gravürü yok.http://onmelancholy.files.wordpress.com/2009/11/durer_melancholia_i1.jpg

Filimde kırılgan karakterler dünyaya en çok bağlı olan koca figürü olmuş, en uçuk görürnen kız kardeş karakter ise kıyameti doğal karşılıyor. Ancak o sabahki kasvet, nefes alamama, renklendirme, atmosfer çok başarılı. İnsan kendini soluksuz hissedebiliyor. Filmi bitirdiğinizde de belli belirsiz bir mutsuzluk aurası bedenininzi sarıyor.
Filimde dikkatimi çeken resimsel anlatım oldu. Pieta duruşu bile yansıtılmış. Lars, artık ahlak sorununu incelemekten çok görselliğe yönelmiş durumda. Bunun ilk örneğini Deccal'de görmüştük. Hikaye anlatımından çok İnsanların bir çaresizlik halindeki ruh halini, doğaüstü olaylar karşısında tepkilerini fotoğrafçı edasıyla izliyor, çekimlerine(adeta izleniyor hissi ile yapılan çekimler) . Kişisel fikrim ben, dancer in the dark gibi filmlerini özlüyorum.

Ayrıca kapak resmi için bkz:http://www2.tate.org.uk/ophelia/

@mryz

13 yıl önce

7.5 / 10

Film iki bölümden oluşuyor:

1.bölüm Justine, izlerken yorulduğum, acaba bıraksam mı izlemeyi diye düşündüğüm fakat inceden inceden acaba ne olacak diye merak ettiren bir bölümdü.

2. bölüm Claire, ilk bölüme nazaran daha hızlı, daha anlaşılır ve olayları bağlayarak insanı kendine çeken bir bölümdü.

biraz sabredip de devam edince klişelerden uzak, gayet güzel bir film haline geliyor, ilk bölümdeki düşüncemin aksine bitince pişman olmadım. yine de meteor yağmurları, sel baskınları gibi görsel efektlerle bezenmiş bir felaket filmi bekleyenler izlemesinler, tatmin olmayacaklardır diye düşünüyorum.

@onur_turan

13 yıl önce

7 / 10

Lars von Trier'in tarzı bana pek hitap etmese de bu filmi enteresan şekilde hoşuma gitti.

Tabii bunda sinemada zaten görmeye bayıldığım Kirsten Dunst'ın, filmin ismiyle orantılı melankolik performansının çekiciliği kesinlikle etkili oldu.

Giriş sekansı; kimisi için müthiş bir görsellik parelelinde sunulan bir sanat ürünü gibi gelebilir lakin benim için ise açıkçası fazladan uzun ve yorucu bir deneyim oldu.

Şunu kabul etmek gerekir ki; filmin diğer bölümlerinde karşılaştığımız çekimler, renk ve atmosfer uyumu görülesi kıvamdaydı.

Sonuç itibariyle; ağır aksak ilerleme modundaki soyut filmlerden biraz olsun hoşlananlar için tavsiye edilmeli, diğer kitle için ızdırap halini alabilir.
K

@kavunici

13 yıl önce

"Melankoli" vesilesi ile Lars Von Trier yorumlaması

Trier'in üçlemesinin ilki olan Antichrist"i izledikten sonra ikincisinin nasıl olacağını çok merak etmiştim. Bu yüzden "melankoli" yi biraz sabırsızla beklelemiştim. Ki ne yazık ki tahminimden çokta farklı bir şeyle karşılaştığımı söyleyemem.

Trier'in oldukça garip bi yönetmen olduğunu düşünüyorum. Garipliği filmleriyle sınırlı değil sadece, "insan" olarakta durum böyle.

Mesela kendi şahsi fikrimce Trier çok gerici bir insandır. Gericiliği hangi anlamıyla algılarsanız algılayın farketmez, hangi kapıdan girerseniz girin gericiliğin çıkış kapısı her zaman tektir.

Gericiliği tanımak yada tanımlamak çoğunlukla çok kolaydır. Bazı söylemler, büründükleri kılıf ne olursa olsun, söylemin sahibinin gerici olduğunu kesin olarak ifade ederler. mesela nerede tarihin, dünyanın yada insanlığın sonunun geldiği yada gelmesinin kaçınılmaz olduğuna dair bir şeyler söyleyen, bahseden birisini görürseniz, b
... Devamı
"Melankoli" vesilesi ile Lars Von Trier yorumlaması

Trier'in üçlemesinin ilki olan Antichrist"i izledikten sonra ikincisinin nasıl olacağını çok merak etmiştim. Bu yüzden "melankoli" yi biraz sabırsızla beklelemiştim. Ki ne yazık ki tahminimden çokta farklı bir şeyle karşılaştığımı söyleyemem.

Trier'in oldukça garip bi yönetmen olduğunu düşünüyorum. Garipliği filmleriyle sınırlı değil sadece, "insan" olarakta durum böyle.

Mesela kendi şahsi fikrimce Trier çok gerici bir insandır. Gericiliği hangi anlamıyla algılarsanız algılayın farketmez, hangi kapıdan girerseniz girin gericiliğin çıkış kapısı her zaman tektir.

Gericiliği tanımak yada tanımlamak çoğunlukla çok kolaydır. Bazı söylemler, büründükleri kılıf ne olursa olsun, söylemin sahibinin gerici olduğunu kesin olarak ifade ederler. mesela nerede tarihin, dünyanın yada insanlığın sonunun geldiği yada gelmesinin kaçınılmaz olduğuna dair bir şeyler söyleyen, bahseden birisini görürseniz, bilin ki orada bir gericiyle karşı karşıyayızdır. Kıyamet kehanetleri, bugüne kadar karşılaştığı bütün tarihsel engelleri er yada geç aşmayı başarmış olan insanlığa karşı derin bir güvensizlik ve yabancılaşmanın ifadesidir. Ve Trier topluma yabancılaşmış biridir.

Bu tarz kehanetler, mevcut üretim biçiminin sıkıştığı ve insanlara daha iyi bir gelecek vaat edemez hale geldiği dönemlerde çok daha fazla alıcı bulur. insanlığın bir sıçrama yapacağına inanmayanlar, bir şeylerin iyileşeceğine inanmayanlar, onun yıkılıp gideceğine inanıp bunda bir çeşit sapıkça huzur bulurlar. Bu, adlı adınca insana ve insanlığa düşman olma durumudur. Yani mizantropidir.

Trier'in bu filmide "Melankoli" değil tam bi "mizantropi"dir.

Bu söylediklerim salt Trier'e yada son filmine özgü eleştiriler değil, böyle bi tarzı konu edinmiş tüm filmlerin konduğu kefe kanımca aynıdır.

Melankoli, yukarıda çizdiğim çerçeveye iyi bir örnek teşkil ediyor ve aslında iki nedenle ilgi ve eleştiriyi hak ediyor. bu film bence Trier'in kendi düşüncelerinin sanatsal ifadesinin tamamına erdiği eser niteliğini taşıyor ve Trier, bugüne dek çektiği tüm filmlerde kullandığı sıra dışı görsel anlatım teknikleri sayesinde, kendi ideolojisini kendisini ilerici olarak tanımlayan insanlara dahi şirin göstermeyi bir kez daha başarmış bulunuyor. Ki bu hiç kolay bir şey değildir. Nazizme düzdüğü övgülerden sonra o büyülenmiş bakan gözler biraz olsun gerçeği görebilmiş, perdeleri aralanmıştır belki ama yine de estetiğin, sanatsallığın arkasına gizlenen gerici fikirleri deşifre etmeye devam etmek gerek. çünkü günümüzde böylesine postmodern bi bombardıman altındaki orta sınıf sanatsever için gerçekten kopuk bir biçimsel estetik, hele ki biraz olsun sıra dışı ve çarpıcı ise, bi çok kişiye albenili gelebiliyor maalesef.

Gelgelelim "Melankoli" ye..

---spoiler---

Trierin bugüne dek çektiği hemen hemen tüm filmler, o ya da bu şekilde insanlığa lanet eden, onun erdemlerini hiçe sayan, kötüleyen birer örneklerdi. ancak bugüne kadar hiçbir filminde açıkça dünyadaki yaşam kötüdür diyip, sonra da işi onu bir gezegen çarpması marifetiyle yok etmeye vardırmamıştı. Filmin yaklaşık olarak 90. dakikasında başlayan diyalogda Justine şunları söylüyor: Dünya habis, ona üzülmemize gerek yok. Yok olduğunda kimse onu özlemeyecek, çünkü kimse farkına dahi varmayacak zira evrende tek yaşam bizim gezegenimizde (ve o da kötü). Bu sahnede Trier Justinein ağzından konuşuyor. Ki bunu bir röportajında açıkça ifade etmişti. Hayatta bir türlü mutlu olmayı beceremeyen (ama bir küçük burjuva reklamcı olarak reklam sloganı yazmayı çok iyi beceren) Justine, kıyametin yaklaştığını biliyor. Biliyor, çünkü metafizik sezgileri var. mesela düğün çekilişinde herkesin bir avuç fasulye attığı şişede 678 fasulye tanesi olduğunuda biliyor. una karşın bilim, gelen felaket karşısında Justinein eniştesi Johnun şahsında çok sönüp ve bastrılmış kalıyor. Bir astronom olan John son dakikaya kadar yaklaşan gezegenin dünyaya çarpmayacağını savunuyor, çarpacağını anladığında da intihar ediyor zaten. Diğer yandan Justinein hayatın güzelliklerini kucaklayan, küçük burjuva yaşantının tüm kurallarını yerine getiren ve tek oğlunu taparcasına seven kardeşi Claire ise felaket yaklaştıkça gittikçe çöküyor. Öyle ki, filmin ilk yarısında Claire Justinee neredeyse annelik yaparken yokoluş yaklaştıkça direksiyona bu yokoluşu isteyen, ya da en azından ona kayıtsız olan Justine oturuyor ve böylelikle Claire son ana kadar feryat edip çırpınırken Justine ve onun kandırıp sakinleştirdiği küçük yeğeni Leo ölüme huzur içinde kavuşuyor.

---spoiler---

Her şeyden öte, herhangi bir yıkımı, ne kadar kaçınılmaz olursa olsun kaderci bir biçimde kabullenmeyi vazetmek gericiliğin en alasıdır. Diğer yandan, Trierin film boyunca Justine karakterini kullanarak küçük burjuva yaşantıya tepeden bakmasını bir eleştirel duruş olarak görmemek gerekiyor. zira eleştirellik, karşıt öneri gerektirir ve Justinein küçük burjuva hayata karşı kayıtsızlık dışında bir önerisi yok. Küçük burjuva yaşantının lüks düşkünlüğünün eleştirisi zorunlu olarak proleter bir bakış gerektirir ve Trier, tüm yoksulların kaçınılmaz olarak köpekleşeceğini ve sadece sopadan anlayacaklarını iddia ettiği Dogvillede emekçiler hakkında ne düşündüğünü açıkça ifade etme fırsatı bulmuştu. Dogville de kötüleşen, çıkarcılaşan aslında "insanlık" değiş emekçi sınıfıydı. Bir çok açıdan farklı, yenilikçi vb. şekillerde nitelendirilsede Dogville tamamen sınıf ayrımcılığına dayanan ve emelçi sınıfını yerden yere vuran bir filmdir.

Herneyse,

Trier yine bir söyleşinde şöyle diyor. "Kesinlikle filmlerimdeki kadınların gençleşmesi ve daha da çıplak olmaları niyetindeyim.

'Nemfoman' isimli iddialı bir projeye hazırlanıyorum. Melankolide Kirsten Dunstın memelerini gereksiz yere neden seyrettiğimizi açıklıyor olsa gerek. Trierin bir önceki filmi "antichrist" de sergilediği kadın düşmanlığı ve kadını nesneleştiren zihniyetini bir kez daha ortaya koyuyor. Trier üçlemenin son filmi olan "Nemfoman" ın nasıl olacağını tahmin etmek yine hiç zor olmasa gerek. Trier bi çok kesim tarafından ziyadesiyle paylaşılan ve günümüzün sıra dışı meraklılığına zekice oynayan biri olduğu için.

1. ve 2. filmini nasıl sanatsallık perdesi altında kabul ettirmeyi başardıysa son filminide eminimki başaracaktır.

Film yorumundan ziyade daha farklı bir yazı oldu belki ama Trier hakkındaki şahsi fikirlerim bunlardır. Bazen filmleri yönetmenleri ile birlikte düşünmek gerekir. Ki Melankolide bu filmlerden biridir.

İzleyip öznel fikirlere sahip olmak gerek. o sebeple izleyiniz.

Sevgilerimle..
L

@lahanaman

13 yıl önce

Deneme No:3

Yazdığım yorum Melancholia filmi hakkında değişik bakış açıları bulma arzusundayken okuduğum satırların karşısında yaşadığım şaşkınlığın yansımasıydı. "kavuniçini uçurma töreni" tasvirini yazma sebebim kendisinin son kez bu sayfada görülmüş olmasındandı. Suçlamam gereken biri varsa tabiki kavuniçidir.

Ama bi dakika daha bitirmedim. Şimdi yazılanları tekrardan gözden geçirince şöyle bir düşünce oluştu bende. Bir ortama, artık arkadaş olur site olur ilk çağıracağım kişi yine kavuniçidir. Sebebini örneğin filimadamı.com'un film-fecir bölümündeki son iki yoruma bakarak anlayabilirsin. Ne kadar sessiz ve kurak görünüyor öyle değil mi? Evet kavuniçi farklı accountlar alarak değişik alter ego durumları yaşamış olabilir. Evet bu site kendisine bağımlı değil. Evet beğenmediğim, iç gıcıklayıcı bulduğum yorumları, yazıları var(dı). Ancak bir nevi ütopya olarak gördüğüm ve sinir bozucu gerçeklikten kaçmak için arada girmeye çalıştığım bu sitenin nitelik/nicelik tartışmasına girmeden
... Devamı
Deneme No:3

Yazdığım yorum Melancholia filmi hakkında değişik bakış açıları bulma arzusundayken okuduğum satırların karşısında yaşadığım şaşkınlığın yansımasıydı. "kavuniçini uçurma töreni" tasvirini yazma sebebim kendisinin son kez bu sayfada görülmüş olmasındandı. Suçlamam gereken biri varsa tabiki kavuniçidir.

Ama bi dakika daha bitirmedim. Şimdi yazılanları tekrardan gözden geçirince şöyle bir düşünce oluştu bende. Bir ortama, artık arkadaş olur site olur ilk çağıracağım kişi yine kavuniçidir. Sebebini örneğin filimadamı.com'un film-fecir bölümündeki son iki yoruma bakarak anlayabilirsin. Ne kadar sessiz ve kurak görünüyor öyle değil mi? Evet kavuniçi farklı accountlar alarak değişik alter ego durumları yaşamış olabilir. Evet bu site kendisine bağımlı değil. Evet beğenmediğim, iç gıcıklayıcı bulduğum yorumları, yazıları var(dı). Ancak bir nevi ütopya olarak gördüğüm ve sinir bozucu gerçeklikten kaçmak için arada girmeye çalıştığım bu sitenin nitelik/nicelik tartışmasına girmeden her kısmında en paylaşımcı kullanıcılarından birisiydi kavuniçi. Bu yüzden başka tasvirlerde, tamlamalarda da bulunabilirim. "kavuniçini taşlamak" "kavuniçi was here" "kavuniçine çarpan Melancholia" gibi. Bilakis yıllardır internet sitelerinde gezinen biri olarak kavuniçi gibi aklına geldiğini söyleyen arkadaşların yerine cool takılanların bulundukları sitelerde daha uzun süre kaldıklarını gözlemlemiş olduğumuda belirteyim. Umarım başka bir boyutta kendisiyle muhabbetin belini kırabilme şansım olur.

Bilmem yeteri kadar konuyu başka yere çekebildimmi veya açabildimmi gel gör ki...

Ha unutmadan bu yazdığım 3 nolu cevap. Sitenin zırt pırt çökmesinden dolayı önceki ikisi yerine ulaşamadı. 3 nolu cevabım biraz daha duygusal veya aitasyon dolu gibi oldu sanırım idare et. Ama bu da olmazsa dördüncüyü yazamam. Hem zaten yorumundan sonra pek bi film hevesim de kalmadı. Neyse artık kısfmet..

niyet okuma teknikleri ha. Vay be.

@gel_gor_ki

13 yıl önce

@lahanaman, kavuniçi'nin kendikendini uçurduğundan bihaber olmalısın, değilse böyle bir suçlamada bulunurken bir şeyler bildiğini varsaymamız lazım ki bunları da açman gerekir. zira bu sayfa (bir iki entri dışında) neredeyse kavuniçini her şekliyle sevme töreni zaar!

niyet okuma tekniklerine çok güvenmemeni salık veririm yine de.
Daha fazla yanıt göster

@fakkun

13 yıl önce

6 / 10

türe "bilimkurgu,dram" denilmiş ama çok zorlama bir bilimkurgu. onu zaten direk es geçiyorum.

kristen'i görmek için izledim aslında. doğruya doğru. ama ben ne bileydim kristen insanın karamsarlıkta sınır tanımadığını. e tamam karamsar ol da, sebebi ne?

lars von, bütün o "dünya" nefretini tutmuş kristen'in omzuna yıkmış, ayıp etmiş. "dünya çok kötü, dünya çok kötü" e ne yapalım o zaman? mezar kazıp içine mi yatalım?

herşey bir yana o köprü neyin nesi arkadaş. at geçmez, araba geçmez. sen geçme, ben geçmiyim e kim geçecek ulan bu köprüden

@gkcnn

13 yıl önce

7 / 10

filmin iilk yarısında gerim gerim gerilmekler depresyonu damarlarımda hissettim ikinci yarıda paranoyaya bağladım.. aoruldum ben bu filmi izlerken kısacası ama gene olsa gene izlerim;)
G

@gotella

13 yıl önce

8 / 10

Genel olarak gayet başarılı bir film oyuncular,senaryo, görsellik.

Aydınlatılması gereken noktalardan biri 19 numaralı delik diğeri de önce Justine ile atın daha sonra da Claire'in golf arabasıyla geçemediği nokta, açıkçası ben anlayamadım, anlayan varsa bana bi' anlatsın :)

@prensesinuykusu

13 yıl önce

9.5 / 10

Felaket filmi denilince ilk akla gişe filmleri gelir. gösterişli , aksiyonlu. Ama iddia ediyorum ki hiç biri bu dingin , sessiz , yavaş film kadar etkilemez. en azından beni etkilemedi. Lars von Trier'in en iyi filmi midir bilmem ama benim son zamanlarda izlediğim en iyi film budur. bitiminde uzunca sustum , uzun bir sürede etkisinden kurtulamam sanırım.
T

@taner_acikgoz

13 yıl önce

bence senaryo olsun çekimler olsun + oyunculuklar olsun harika bir film ... Lars'ın bakış açısıyla gelen muhteşem bir dünyanın sonu...

@lazare_carnot

13 yıl önce

trier'in hastasıyım, inşallah antichrist gibi kötü olmaz.
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL