Orta yaşı geçmiş bir kadın yönetmenin gündüz düşleri denilebilecek bomboş bir film. Bunu izlemek yerine soundtrack şarkılarının kliplerini izleyerek daha kıymetli vakit geçirebilirsiniz. Karakter dönüşümü, gelişimi hiçbir şey yok, izledikten sonra anlamlı bir boşluk hissine sokan film demişler bir de, tam tersi film bitince filmdeki boşluk hissinden kurtaran bir film.
Twilight, Fifty Shades of Grey ve Fleabag arasında bir tonda, dünyada hiçbir kötülük olmasın herkes sadece sevdiğiyle olsun, kalp, malp ponçikliğiyle bayık bir üç saatlik zaman kaybı. Maupassant gibi gösterip, Çehov gibi ha bire durum anlatan ama konuları hiçbir yere bağlamadan biten bir pişmanlık.
Amerikalı orta yaş üstü kadınlar, cidden nasıl fanteziler kuruyor arkadaş, entelektüel tırcı abi (gerçeği için Recep İvedik'e ya da Adana otoban tır durağına bakabilirsiniz), yok bin dolar verip elini bile sürmeyen petrol işçisi, yok aşkına eşkiya, yok kapıyı çalıp bankiyö evlerine... Devamı
Orta yaşı geçmiş bir kadın yönetmenin gündüz düşleri denilebilecek bomboş bir film. Bunu izlemek yerine soundtrack şarkılarının kliplerini izleyerek daha kıymetli vakit geçirebilirsiniz. Karakter dönüşümü, gelişimi hiçbir şey yok, izledikten sonra anlamlı bir boşluk hissine sokan film demişler bir de, tam tersi film bitince filmdeki boşluk hissinden kurtaran bir film.
Twilight, Fifty Shades of Grey ve Fleabag arasında bir tonda, dünyada hiçbir kötülük olmasın herkes sadece sevdiğiyle olsun, kalp, malp ponçikliğiyle bayık bir üç saatlik zaman kaybı. Maupassant gibi gösterip, Çehov gibi ha bire durum anlatan ama konuları hiçbir yere bağlamadan biten bir pişmanlık.
Amerikalı orta yaş üstü kadınlar, cidden nasıl fanteziler kuruyor arkadaş, entelektüel tırcı abi (gerçeği için Recep İvedik'e ya da Adana otoban tır durağına bakabilirsiniz), yok bin dolar verip elini bile sürmeyen petrol işçisi, yok aşkına eşkiya, yok kapıyı çalıp bankiyö evlerine şıp girme, yüzük çalma, bol klip bol klip, hatta ve hatta öyle kötülük yok ki AYI GELİYOR ABİ, BOZ AYI, kemikleri ile dişlerini karıştıracak türden (Grizzly Man belgeselini izleyebilirsiniz ileri okumalar için) KADINA BUSE KONDURUYOR, AYI! AYI ABİ, BİLDİĞİN AYI, GEÇİP GİDİVERİYOR, aman ne güzel, ne romantik yea, çok tatlı her şey.
Filmi izledikten sonra başta bıraktığı çocuklarını sallamayan, herkesin birbirini kullandığı, çok estetik gibi gösterilen modern dilenci çetesine giren aşüfte ruhlu bir kadının, kendini bir miktar özel sanması, akabinde kendi gibi yeni gelen biri ile piyon olduğunu anlaması ve bitiş, e ne oldu şimdi, çok hayvan seversiniz, en hayvan sever sizsiniz, kaplumbağadan uçan lemura, tamam harikasınız ama hayvan izlemek istesem nat geo izlerim, hadi ablam, bir daha film milm yapma sen, fantazilerini günlüğüne yaz, okuyacak ergen vardır, ama bilin ki gerçek dünya bunun uzağından yakının geçmez, Shameless'te biraz daha gerçek dünyayı görebilirsiniz. Aman ne hoş, her şey çok güzel. Bir de ironi yapıyorlar, yok burada bir kız öldürülmüş kürekle de avm'ye iade edilmiş, ıyy ne kötü, halbuki hiç öyle olmaz, çok uzun sevişme sahnesi çok uzunn klip, hayat böyledir di mi
Başta ilgi çekici gelmişti aslında ama çok gereksiz boş bir film. Süresi de gereksiz uzun hani uzatılacak bir konusu da yok hep aynı şeyler sıkıldım izlerken. Sürekli yeni bir şarkı çalmaları da başımı ağrıttı. Sonunu bekledim belki bir şey olur, bir sonuca bağlanır diye o da olmadı. Boşuna izlemeyin çok gereksiz bir film.
yani filmi izleyip direk soundtracklere daldım. bişi yazmıyım diyordum ama dayanamayıp geri döndüm. fish tank’ten tanıdığımız andrea arnold harika bir evren çizmiş yine bizlere. bayılıyorum böyle küçük yerlerin küçük hikayelerin bir parçası olmaya. bayılıyorum anında görüp yargılayacağımız kutulara sığdıracağımız aşkların, yolların tanığı olmaya. çok güzel bir batak filmiydi. çok güzel bir toksik aşk filmiydi. her batağın kendi tadı var. finali de çok hafif tam olması gerektiği gibiydi. star’ın çaresizliğini ve bilmeden atladığı tüm maceralarını hepimiz yaşadık. yaşıyoruz. bu bilinmezliğin bir parçası olmak çok iyi hissettirdi. şimdiyse sadece çıkıp gitmek istiyorum şu kapıdan. ama görüyorsunuz arkadaşlar. ve gidemiyorum...
Tasvir gücü yüksek, göstermek istediğini göstermeyi başaran bir film. Fakat gereğinden biraz fazlaca uzun. Daha kısa tutulsa çok daha çarpıcı ve akılda kalıcı olabilirmiş zira bu haliyle biraz sakız kıvamı alıyor.
Fakat kötü değil, kafayı boşaltmalık takılabilirsiniz. Onun dışında aslında sadece ''Amerikan gençliği''ni anlatmıyor. Pop kültür ve kapitalist düzeninin yeni nesil üzerindeki sosyolojik etkisini çok güzel gösteriyor. Amerika bunun bağrı olabilir ama dünyanın hemen her yeri ve gençleri üzerinde etkisi olan bir durum bu. Kimsenin asla okumayacağı dergiler satmak için şehir şehir gezen ve bu sırada bolca kendilerini uyuşturan bir grup genç eşliğinde heba olan potansiyelleri görüyoruz.Ülkenin hemen her yerinden bir grup gencin bir minibüsün içine doluşup sürekli oradan oraya gitmeleri ve her gece farklı bir yerde kalmaları aidiyetsizlik temasını çok güzel yansıtmış.
İzlediğim en doğal, belli bir anın kişisel yapısını ve duygularını en iyi yansıtan film diye düşünüyorum. Andre Arnold bu işi en iyi beceren yönetmen gibi, normalden farklı bir aspect ratio kullanmasıyla ve kameranın hareketleriyle, yakın çekimlerle ve muhteşem oyunculuklarla filmin doğallığının temelini atıyor.
Amerikan gençliğini merak ediyorsanız izleyin ha eğer merak etmiyor hatta umurunuzda bile değilse bu konu izlemeden karantinaya alın zira zerre bir anlattığı bir şey yok. Berbat.
Müzikleri de güzel falan değil hepsi şu an radyoların top10 şarkısı ya da geçmişte olmuş şarkılar a.k.a berbat.
Sırf amerikan gençliğinin durumu olarak okumakta zarar var bu filmi. Şımarık tipler vesaire diye okumak zararlı. Asıl anlatmak istenen kaiptalist sistemin amerika’da gençliği daha doğrusu yeni yetişen nesili ne hale getirdiği. Bu sistemin neleri dayattığını anlatan bir yapım. Özgürlük bu mu? yoksa bu sıkışmışlık altında ne kadar özgür olunuyor? bu soruları işlemeye çalışmış yapım.
Bazı dürtüleri kabul edip etmemek tercihimize bağlıdır. Fakat bu dürtüleri kabul eden ve bunu kalıcı bir esere dönüştüren kişilere, bence, saygı duyulmalıdır. Hafif hafif işlenmiş, hoş bir filmdi. Bitmesini istemedim.
@hamhumsaralop
8 ay önce
Twilight, Fifty Shades of Grey ve Fleabag arasında bir tonda, dünyada hiçbir kötülük olmasın herkes sadece sevdiğiyle olsun, kalp, malp ponçikliğiyle bayık bir üç saatlik zaman kaybı. Maupassant gibi gösterip, Çehov gibi ha bire durum anlatan ama konuları hiçbir yere bağlamadan biten bir pişmanlık.
Amerikalı orta yaş üstü kadınlar, cidden nasıl fanteziler kuruyor arkadaş, entelektüel tırcı abi (gerçeği için Recep İvedik'e ya da Adana otoban tır durağına bakabilirsiniz), yok bin dolar verip elini bile sürmeyen petrol işçisi, yok aşkına eşkiya, yok kapıyı çalıp bankiyö evlerine ... Devamı
Twilight, Fifty Shades of Grey ve Fleabag arasında bir tonda, dünyada hiçbir kötülük olmasın herkes sadece sevdiğiyle olsun, kalp, malp ponçikliğiyle bayık bir üç saatlik zaman kaybı. Maupassant gibi gösterip, Çehov gibi ha bire durum anlatan ama konuları hiçbir yere bağlamadan biten bir pişmanlık.
Amerikalı orta yaş üstü kadınlar, cidden nasıl fanteziler kuruyor arkadaş, entelektüel tırcı abi (gerçeği için Recep İvedik'e ya da Adana otoban tır durağına bakabilirsiniz), yok bin dolar verip elini bile sürmeyen petrol işçisi, yok aşkına eşkiya, yok kapıyı çalıp bankiyö evlerine şıp girme, yüzük çalma, bol klip bol klip, hatta ve hatta öyle kötülük yok ki AYI GELİYOR ABİ, BOZ AYI, kemikleri ile dişlerini karıştıracak türden (Grizzly Man belgeselini izleyebilirsiniz ileri okumalar için) KADINA BUSE KONDURUYOR, AYI! AYI ABİ, BİLDİĞİN AYI, GEÇİP GİDİVERİYOR, aman ne güzel, ne romantik yea, çok tatlı her şey.
Filmi izledikten sonra başta bıraktığı çocuklarını sallamayan, herkesin birbirini kullandığı, çok estetik gibi gösterilen modern dilenci çetesine giren aşüfte ruhlu bir kadının, kendini bir miktar özel sanması, akabinde kendi gibi yeni gelen biri ile piyon olduğunu anlaması ve bitiş, e ne oldu şimdi, çok hayvan seversiniz, en hayvan sever sizsiniz, kaplumbağadan uçan lemura, tamam harikasınız ama hayvan izlemek istesem nat geo izlerim, hadi ablam, bir daha film milm yapma sen, fantazilerini günlüğüne yaz, okuyacak ergen vardır, ama bilin ki gerçek dünya bunun uzağından yakının geçmez, Shameless'te biraz daha gerçek dünyayı görebilirsiniz. Aman ne hoş, her şey çok güzel. Bir de ironi yapıyorlar, yok burada bir kız öldürülmüş kürekle de avm'ye iade edilmiş, ıyy ne kötü, halbuki hiç öyle olmaz, çok uzun sevişme sahnesi çok uzunn klip, hayat böyledir di mi
HAYIR!
@hanimbarman
4 yıl önce
@vegidemiyorum
4 yıl önce
@ege_undag
4 yıl önce
7.2 / 10
Fakat kötü değil, kafayı boşaltmalık takılabilirsiniz. Onun dışında aslında sadece ''Amerikan gençliği''ni anlatmıyor. Pop kültür ve kapitalist düzeninin yeni nesil üzerindeki sosyolojik etkisini çok güzel gösteriyor. Amerika bunun bağrı olabilir ama dünyanın hemen her yeri ve gençleri üzerinde etkisi olan bir durum bu. Kimsenin asla okumayacağı dergiler satmak için şehir şehir gezen ve bu sırada bolca kendilerini uyuşturan bir grup genç eşliğinde heba olan potansiyelleri görüyoruz.Ülkenin hemen her yerinden bir grup gencin bir minibüsün içine doluşup sürekli oradan oraya gitmeleri ve her gece farklı bir yerde kalmaları aidiyetsizlik temasını çok güzel yansıtmış.
@hrarchon
5 yıl önce
@nihilreich
7 yıl önce
8.5 / 10
@wersolame
7 yıl önce
Berbat.
Müzikleri de güzel falan değil hepsi şu an radyoların top10 şarkısı ya da geçmişte olmuş şarkılar a.k.a berbat.
@philocine
7 yıl önce
7.5 / 10
@olanzveins
7 yıl önce
5.6 / 10
Puanım 56/100
@cnnto
7 yıl önce