11 yıl önce
7.9
681 OYPUAN VER
5
Imdb: 8.1 (338.825 OY)
KONUSU
Avrupa’da bir tren yolculuğu sırasında tesadüf eseri tanışan iki genç... Jesse ve Celine, Viyana’da trenden inerek ertesi gün sabaha kadar şehri dolaşıp birlikte vakit geçirmeye karar verirler. Viyana sokaklarında durmaksızın dolaşıp kafelerinde bir şeyler içmek için konaklayan ikili, birbirlerine h
... Devamı
Avrupa’da bir tren yolculuğu sırasında tesadüf eseri tanışan iki genç... Jesse ve Celine, Viyana’da trenden inerek ertesi gün sabaha kadar şehri dolaşıp birlikte vakit geçirmeye karar verirler. Viyana sokaklarında durmaksızın dolaşıp kafelerinde bir şeyler içmek için konaklayan ikili, birbirlerine her an daha da yakınlaşırlar. Ama her ikisi de, bunun birlikte geçirecekleri ilk ve tek gece olduğunu bilmektedir.
Richard Linklater’in dokuz yıl sonra devam filmi Before Sunset’i de çektiği bu ilk film, hem yönetmenin filmografisinde hem romantik filmler arasında önemli bir yer edinmiştir.
Richard Linklater’in dokuz yıl sonra devam filmi Before Sunset’i de çektiği bu ilk film, hem yönetmenin filmografisinde hem romantik filmler arasında önemli bir yer edinmiştir.
-
Richard Linklater
Yönetmen
-
Kim Krizan
Senarist
OYUNCULAR
Tüm Oyuncular ve Teknik Ekip
Jesse Wallace
Céline
Wife on Train
Barmen
Palm Reader
Guy on Bridge
Street Poet
Guitar Pla...
YORUM YAZ
POPÜLER YORUMLAR
Film bittiğinde aklıma bu söz geldi; "İçimde, bir yolculukta tanışıp alıştığım, fakat pek çabuk ayrılmayamecbur olduğum bir insana veda eder gibi bir his vardı..."(Sabahattin Ali)
Filmde en etkileyici sahneler filmin sonundadır kanaatimce.Gece birlikte vakit geçirilen,gezilen, eğlenilen yerler günün ilk ışıklarıyla yerini sessiz, ıssız anlamsız mekanlara bırakmıştır.Bu insanı vurur bir yerlerden... Hangimiz giden sevgilinin ardından beraber zaman geçirilen yerlere gittiğimizde yaşamadık ki o boşluğu...
En ilginç aşk filmlerinden biridir;çünkü olaylar değil,sözcüklerin yarattığı bir derinlik vardır bu filmde.
Durağan film sevmeyenlerin uzak durması daha iyi olacaktır.Daha ziyade durağan ama sıcacık bir aşk hikayesi isteyenler izlemeli.
Durağan film sevmeyenlerin uzak durması daha iyi olacaktır.Daha ziyade durağan ama sıcacık bir aşk hikayesi isteyenler izlemeli.
YENİ YORUMLAR
Tüm Yorumlar
elbette bir aşk filmi bu kesin. ancak aşk filmleri ile alakası olmayan beni de kendine çekmeyi başarmıştır bu film. hatta daha sonra üçlemenin devam filmlerini de izledim. Serinin diğer filmlerine göre daha masalsı bir havası olması ile ön plana çıkar.
Esas insanı içine çeken felsefi diyaloglarıdır. bu diyaloglar esnasında da şehrin güzel yerlerini görüyoruz. kadın ve erkeğin bu denli birbirini anlayabildiği güzel bir an yaşatıyor seyirciye.
Esas insanı içine çeken felsefi diyaloglarıdır. bu diyaloglar esnasında da şehrin güzel yerlerini görüyoruz. kadın ve erkeğin bu denli birbirini anlayabildiği güzel bir an yaşatıyor seyirciye.
Filmdekiler birbirine, ben ise filme aşık oldum.
Müthiş diyaloglarin olduğu bir film zaten o kategori üzerinden açıp izledim. Oyunculuklar muhtesem.
Müthiş diyaloglarin olduğu bir film zaten o kategori üzerinden açıp izledim. Oyunculuklar muhtesem.
Filmin son sahnesinde gece boyunca beraber gezdikleri yerleri boş ıssız bir biçimde gösterince çok etkilendim. Bir mekanı yeri anlamlı kılan içindeki oradaki insanlar diyaloglarmış meğer. Çok güzel bir aşk filmiydi serinin diğer filmlerine de bakacağım. İnsan bu filmi izleyince bu şekilde birisiyle yolculukta tanışıp böyle samimi sıcak bir ilişki kurmak istiyor. Julie Delpy hanımı ilk defa görüyorum güzelliğine hayran kaldım saf bir güzelliği var. Dar bir odada müzik dinlerken birbirlerine kaçamak olarak baktıkları sahne favori sahnem göz göze gelemiyorlardı. Bir o bakıyor bir o bakıyordu yüzündeki mimikler çok sempatikti.
Belki de hayatın en garip tarafıydı ,zamanında bu filmi birlikte izleyip oyuncuların yerlerine kendini koyup, o telefon konuşmasını canlandırdığın kişiyle severek ayrılmaya zorunda kalmaktı hayat ,belki de hiç aşık olmamıştık birbirimize ,belki de ben aşk rüyalarına dalmıştım ama sevmiştik, her şeyden çok sevmiştik birbirimizi .
Bu doğaçlama gelişen bir olguydu o anın hazzı benim için çok değerli bu değerli olan şey orda kalmalı
Kadın-Erkek İlişkisine Uzatılmış Bir Mercek
Bu film, tıpkı başlıkta belirtmek istediğim gibi, kadın-erkek ilişkilerine uzatılmış bir mercek gibidir. Bu konu üzerine, Kadınlar ve kocaları filminden sonra rastlamış olduğum ikinci film oldu. Konu itibariyle tamamen diyalog ve iki kişi üzerinde ilerleyen bir yapıya sahip. Böyle bir filmi karşı tarafa sevdirmekse gerçekten zordur. Çünkü diyaloglarınızla izleyiciyi yakalayabilmeli ve film boyunca bunu tutmayı başarmanız gerekir. Bir kere izleyici sıkılmaya başlarsa filmin sonuna doğru hayatın anlamını bile vermiş olsanız beklenen etkiyi yapamayacaktır. İşte bu film, bu problemi aşmış durumda. Çünkü her on dakikada bir yeni bir konu tartışılıyor ve sizde o konuda fikirlerinizi ve deneyimlerinizi düşünerek iki taraftan birini haklı bulmaya başlıyorsunuz.
Filmde bir kadın ve erkeğin tamamen tesadüfi bir şekilde karşılaştıklarını görüyoruz. Bir şekilde ... Devamı
Bu film, tıpkı başlıkta belirtmek istediğim gibi, kadın-erkek ilişkilerine uzatılmış bir mercek gibidir. Bu konu üzerine, Kadınlar ve kocaları filminden sonra rastlamış olduğum ikinci film oldu. Konu itibariyle tamamen diyalog ve iki kişi üzerinde ilerleyen bir yapıya sahip. Böyle bir filmi karşı tarafa sevdirmekse gerçekten zordur. Çünkü diyaloglarınızla izleyiciyi yakalayabilmeli ve film boyunca bunu tutmayı başarmanız gerekir. Bir kere izleyici sıkılmaya başlarsa filmin sonuna doğru hayatın anlamını bile vermiş olsanız beklenen etkiyi yapamayacaktır. İşte bu film, bu problemi aşmış durumda. Çünkü her on dakikada bir yeni bir konu tartışılıyor ve sizde o konuda fikirlerinizi ve deneyimlerinizi düşünerek iki taraftan birini haklı bulmaya başlıyorsunuz.
Filmde bir kadın ve erkeğin tamamen tesadüfi bir şekilde karşılaştıklarını görüyoruz. Bir şekilde ... Devamı
Kadın-Erkek İlişkisine Uzatılmış Bir Mercek
Bu film, tıpkı başlıkta belirtmek istediğim gibi, kadın-erkek ilişkilerine uzatılmış bir mercek gibidir. Bu konu üzerine, Kadınlar ve kocaları filminden sonra rastlamış olduğum ikinci film oldu. Konu itibariyle tamamen diyalog ve iki kişi üzerinde ilerleyen bir yapıya sahip. Böyle bir filmi karşı tarafa sevdirmekse gerçekten zordur. Çünkü diyaloglarınızla izleyiciyi yakalayabilmeli ve film boyunca bunu tutmayı başarmanız gerekir. Bir kere izleyici sıkılmaya başlarsa filmin sonuna doğru hayatın anlamını bile vermiş olsanız beklenen etkiyi yapamayacaktır. İşte bu film, bu problemi aşmış durumda. Çünkü her on dakikada bir yeni bir konu tartışılıyor ve sizde o konuda fikirlerinizi ve deneyimlerinizi düşünerek iki taraftan birini haklı bulmaya başlıyorsunuz.
Filmde bir kadın ve erkeğin tamamen tesadüfi bir şekilde karşılaştıklarını görüyoruz. Bir şekilde konuşmaya başlıyorlar ve "hayatının 20 yıl kadar sonrasında bir kereliğine zaman geçirme şansı vermediğim bu insanla nasıl olurdu? diye düşünerek içinin içini yememesi için bu geceyi birlikte geçirelim" bu cümle ile başlayan teklifle birlikte bir gece geçirme kararı alırlar. Gerçekte bunun olma olasını çok düşük olabilir ama zaten filmin vermek istediği, trende karşılaştığınız biriyle bir gece geçirmek değil, hayatımızda bir şekilde bir yerlerde karşılaşıp etkilendiğimiz kişilerle bir ilişki denememenin ileride getirdiği pişmanlıklardır. Zaten filmin sonlarına doğru Celine, "seni ilk gördüğüm anda içimden, seninle yatardım demiştim" der. Buradan anlaşılıyor ki, kadın ne kadar hoşlanmış olsa da erkek bu teklifi yapmasaydı aklındaki bu düşünceyle o kısa tanışıklık anı yok olup gidecekti.
Trenden ayrıldılar ve viyanada gezinmeye başladılar. Bu gezinti süresi boyunca çeşitli konular açılmaya başlar. Kadın-erkek ilişkisinde seksin yeri nedir? Feminizm ilişkileri nasıl yönlendirir? Örneğin şöyle bir diyalog döner;
Jesse: Bir adada 100 kadın ve 1 erkek olsa, yılın sonunda 100 çocuk doğar. Ama adada 1 kadın ve 100 erkek olsa yılın sonunda 1 çocuk doğar.
Celine: Haklı olabilirsin ama 100 kadının olduğu adada, kadınlar hamile kaldıktan sonra o adamı yok ederlerdi. 100 erkeğin olduğu ada ise çok kısa bir süre içerisinde 50 erkeğe dönüşürdü. Çünkü o kadınla birlikte olmak için birbirinizi öldürürdünüz.
Buradaki anlatımda bile cinsiyet farklılıklarındaki etkileşimlerin uçurumu belli olmaktadır. Bir başka en iyisi olduğunu düşündüğüm diyalog ise şöyledir:
Jesse: Eski kız arkadaşımla yürürken dört kişilik bir serseri grubu kız arkadaşıma laf attı. Bende, ona baktım ve problem yok gibi görünce benim içinde problem olmadığını düşündüm. Ama birkaç saniye sonra dönüp o serserilere küfür ederek kapayın çenenizi dedi. Bu sefer de kendimi kötü hissettim. Kadınlar, erkeklerin saldırgan olmalarını istemezler ama olmadıkları zamanda da bu davranışı ararlar.
Daha bunun gibi bir çok konu geçen filmde, gecenin bitiminden sonra dolaşılan boş sokaklar bile anlamlıdır. Tüm eğlenceli vakit geçirdikleri mekanın yerini sessizlik almıştır. İlişkilerinin bitimiyle paralel bir şekilde verilen bu duygusal yapım, her ikisinin de daha önceki sevgililerinden ayrıldıklarında hissettikleri hisler ve yine aynı hissi hissedecek olmanın verdiği acıyı yansıtmaktadır. Bu noktada, ayrılık öncesi değindikleri şu son konuyu da nakletmeden geçmek istemiyorum. İkili, birbirlerine soru sorarak birbirlerini çözmeye devam ederken Celine, "bende hoşuna gitmeyen bir davranış oldu mu?" der. Jesse ise "hayır bu bir tuzak soru. Bu soruyu cevaplamak için sende hoşlanmadığım neyi söylersem söyleyeyim artık odak noktası o olacak ve günün sonunda bu bizi kötü bir ayrılığa doğru sürükleyecek" der. Bir çok ilişkinin bitiminde de böyle konular yok mudur? Neden sevdiklerimizi zorlayacak sorulara yada davranışlara başvururuz?
Son sahnede biraz ütopikleşmeye doğru gidiyordu film ama öyle olmadı. Birden bire beş yıl sonra burada buluşalım derken bu süreyi kısaltarak böylesi güzel vakit geçirdikleri ilişkiye daha iyi bir şans sunmayı tercih ettiler. Bu konuşmanın hemen öncesinde ise bir daha buluşmamak üzere ve bu ilişkinin mükemmeliğinin hep bu seviyede kalması adına söz vermişlerdi. Bir yandan da her aşkın ve sevginin eninde sonunda bitmeye mahkum olduğunu tartıştılar. Bir ilişki de mükemmel süresi sorgulayan bu sahneler de akıllarda türlü düşünceyi uyandırır niteliktedir. Gerçekten mükemmel süre varmı? İlişkiler bir kangrene doğru sürüklenmek zorunda mı?
Tarzında başarılı filmlerden biriydi. Müzik kullanımını nedense bu filmin kendisi kadar başarılı bulamadım. Mekan ve hikaye örgüsü oldukça başarılıydı. Oyunculuklarda ise Julia Delpy’i bir tık daha başarılı bulduğumu söyleyebilirim. Onun dışında genel olarak iyiydi.
Bu film, tıpkı başlıkta belirtmek istediğim gibi, kadın-erkek ilişkilerine uzatılmış bir mercek gibidir. Bu konu üzerine, Kadınlar ve kocaları filminden sonra rastlamış olduğum ikinci film oldu. Konu itibariyle tamamen diyalog ve iki kişi üzerinde ilerleyen bir yapıya sahip. Böyle bir filmi karşı tarafa sevdirmekse gerçekten zordur. Çünkü diyaloglarınızla izleyiciyi yakalayabilmeli ve film boyunca bunu tutmayı başarmanız gerekir. Bir kere izleyici sıkılmaya başlarsa filmin sonuna doğru hayatın anlamını bile vermiş olsanız beklenen etkiyi yapamayacaktır. İşte bu film, bu problemi aşmış durumda. Çünkü her on dakikada bir yeni bir konu tartışılıyor ve sizde o konuda fikirlerinizi ve deneyimlerinizi düşünerek iki taraftan birini haklı bulmaya başlıyorsunuz.
Filmde bir kadın ve erkeğin tamamen tesadüfi bir şekilde karşılaştıklarını görüyoruz. Bir şekilde konuşmaya başlıyorlar ve "hayatının 20 yıl kadar sonrasında bir kereliğine zaman geçirme şansı vermediğim bu insanla nasıl olurdu? diye düşünerek içinin içini yememesi için bu geceyi birlikte geçirelim" bu cümle ile başlayan teklifle birlikte bir gece geçirme kararı alırlar. Gerçekte bunun olma olasını çok düşük olabilir ama zaten filmin vermek istediği, trende karşılaştığınız biriyle bir gece geçirmek değil, hayatımızda bir şekilde bir yerlerde karşılaşıp etkilendiğimiz kişilerle bir ilişki denememenin ileride getirdiği pişmanlıklardır. Zaten filmin sonlarına doğru Celine, "seni ilk gördüğüm anda içimden, seninle yatardım demiştim" der. Buradan anlaşılıyor ki, kadın ne kadar hoşlanmış olsa da erkek bu teklifi yapmasaydı aklındaki bu düşünceyle o kısa tanışıklık anı yok olup gidecekti.
Trenden ayrıldılar ve viyanada gezinmeye başladılar. Bu gezinti süresi boyunca çeşitli konular açılmaya başlar. Kadın-erkek ilişkisinde seksin yeri nedir? Feminizm ilişkileri nasıl yönlendirir? Örneğin şöyle bir diyalog döner;
Jesse: Bir adada 100 kadın ve 1 erkek olsa, yılın sonunda 100 çocuk doğar. Ama adada 1 kadın ve 100 erkek olsa yılın sonunda 1 çocuk doğar.
Celine: Haklı olabilirsin ama 100 kadının olduğu adada, kadınlar hamile kaldıktan sonra o adamı yok ederlerdi. 100 erkeğin olduğu ada ise çok kısa bir süre içerisinde 50 erkeğe dönüşürdü. Çünkü o kadınla birlikte olmak için birbirinizi öldürürdünüz.
Buradaki anlatımda bile cinsiyet farklılıklarındaki etkileşimlerin uçurumu belli olmaktadır. Bir başka en iyisi olduğunu düşündüğüm diyalog ise şöyledir:
Jesse: Eski kız arkadaşımla yürürken dört kişilik bir serseri grubu kız arkadaşıma laf attı. Bende, ona baktım ve problem yok gibi görünce benim içinde problem olmadığını düşündüm. Ama birkaç saniye sonra dönüp o serserilere küfür ederek kapayın çenenizi dedi. Bu sefer de kendimi kötü hissettim. Kadınlar, erkeklerin saldırgan olmalarını istemezler ama olmadıkları zamanda da bu davranışı ararlar.
Daha bunun gibi bir çok konu geçen filmde, gecenin bitiminden sonra dolaşılan boş sokaklar bile anlamlıdır. Tüm eğlenceli vakit geçirdikleri mekanın yerini sessizlik almıştır. İlişkilerinin bitimiyle paralel bir şekilde verilen bu duygusal yapım, her ikisinin de daha önceki sevgililerinden ayrıldıklarında hissettikleri hisler ve yine aynı hissi hissedecek olmanın verdiği acıyı yansıtmaktadır. Bu noktada, ayrılık öncesi değindikleri şu son konuyu da nakletmeden geçmek istemiyorum. İkili, birbirlerine soru sorarak birbirlerini çözmeye devam ederken Celine, "bende hoşuna gitmeyen bir davranış oldu mu?" der. Jesse ise "hayır bu bir tuzak soru. Bu soruyu cevaplamak için sende hoşlanmadığım neyi söylersem söyleyeyim artık odak noktası o olacak ve günün sonunda bu bizi kötü bir ayrılığa doğru sürükleyecek" der. Bir çok ilişkinin bitiminde de böyle konular yok mudur? Neden sevdiklerimizi zorlayacak sorulara yada davranışlara başvururuz?
Son sahnede biraz ütopikleşmeye doğru gidiyordu film ama öyle olmadı. Birden bire beş yıl sonra burada buluşalım derken bu süreyi kısaltarak böylesi güzel vakit geçirdikleri ilişkiye daha iyi bir şans sunmayı tercih ettiler. Bu konuşmanın hemen öncesinde ise bir daha buluşmamak üzere ve bu ilişkinin mükemmeliğinin hep bu seviyede kalması adına söz vermişlerdi. Bir yandan da her aşkın ve sevginin eninde sonunda bitmeye mahkum olduğunu tartıştılar. Bir ilişki de mükemmel süresi sorgulayan bu sahneler de akıllarda türlü düşünceyi uyandırır niteliktedir. Gerçekten mükemmel süre varmı? İlişkiler bir kangrene doğru sürüklenmek zorunda mı?
Tarzında başarılı filmlerden biriydi. Müzik kullanımını nedense bu filmin kendisi kadar başarılı bulamadım. Mekan ve hikaye örgüsü oldukça başarılıydı. Oyunculuklarda ise Julia Delpy’i bir tık daha başarılı bulduğumu söyleyebilirim. Onun dışında genel olarak iyiydi.
Kadın-Erkek ilişkilerindeki bir çok unsura, trende karşılaşmış rastgele iki kişinin birbirlerine olan çekimi sonucu geçirdikleri tek bir geceye sığdırıp enine boyuna anlatmaya çalışıldığı bir film. Filmin esas amacı mükemmel romantiklikte bir ilişki sunmaktan ziyade, ilişkiler içindeki konuları derinlemesine ele almak denilebilir. Ki bu konuda oldukça da başarı olmuş. Her ele alınan konu ve kadın-erkek zihni açısından söylenenler, gerçek ile oldukça uyumlu bir yapıda olmuş. Sadece diyalog ve iki kişi üzerinden yürüyerek böylesi başarı yakalayabilen film sayısı oldukça azdır.
I believe if there’s any kind of God it wouldn’t be in any of us, not you or me but just this little space in between. If there’s any kind of magic in this world it must be in the attempt of understanding someone sharing something. I know, it’s almost impossible to succeed but who cares really? The answer must be in the attempt.
Felaket güzel bir filmdi. 21 yıllık hayatımda bir filmi bu kadar geç izlediğime pişman olduğum nadir anlar vardır. Şu an tamda öyle bir an. Birbirini hiç tanımayan iki insanın birlikte geçirdiği bir günü izliyoruz. Başından sonuna çok güzeldi. Celine ve Jesse’nin birbirlerine bakışları, yaptıkları sohbetler, gülüşleri ve daha neler neler. Birbirleri ile sadece bir günü değil birçok şey paylaşıyorlar. Kalbime dokundu gerçekten! Filmin sonunda birlikte oturdukları, sohbet ettikleri yerlerin onlarsız halini görmek çok güzel bir detaydı. Çok çok güzel. Masal gibiydi ya da şiir. Serinin devamını izlemek için sabırsızlanıyorum.
Yaşam koca bir boşluk. İçerisinden birileri bize çarpıp geçer. Bir anlam bulduğumuzu sanıp avuturuz kendimizi. Çünkü yaşam sadece irili ufaklı avunmalardan ibarettir.
Az evvel yıllar önce izlediğim bu filmi tekrar izledim. Sanırım büyüdükçe ya da "aşk" tanımını kafanızda oluşturdukça bu tarz filmler size daha farklı şeyler katıyor. İki karakterin yaşadıklarını kendi hayatınızla örtüştürmeye kalktığınızda kendiniz için biraz üzülebilirsiniz tabi. Ama işte boşuna demiyorlar; "böyle aşklar anca filmlerde olur. " diye. Serinin diğer iki filmini de takip eden günlerde izleyip "keşke hiç bitmeseydi" diye hayıflanacağım. Muhtemelen sevdiğin bir şarkıyı tekrar tekrar dinlemek gibi bunu da elimden geldiğince hafızama kazıyacağım. Samimiyeti içinde kaybolacağınız bir film efendim. İzleyiniz, izlettiriniz.
Film bitince bitmesini istemediğim bir rüyadan uyanmışcasına kalkamadım yerimden, asla gerçekleşmeyeceğini bildiğiniz o tatlı rüyanın acı uyanışı. Büyüledi beni, harika bir film her yönüyle.
Celine: Bazen uzaklara baktığımda gözlerini üzerimde hissetmek hoşuma gidiyor.
2 kişiyle film çekilir mi?
savaş, aksiyon sahneleri olmadan, diyaloglar üzerine kurulu bir film izlenir mi? sorularının cevabı "evet" olarak verilebilecek bir film..
o kadar çok çift var birbirini seven.. kaçı jesse ve celine gibi birbiriyle bu denli diyalog kurabiliyor?
geç izlediğim için pişman olduğum filmlerden biri daha..
savaş, aksiyon sahneleri olmadan, diyaloglar üzerine kurulu bir film izlenir mi? sorularının cevabı "evet" olarak verilebilecek bir film..
o kadar çok çift var birbirini seven.. kaçı jesse ve celine gibi birbiriyle bu denli diyalog kurabiliyor?
geç izlediğim için pişman olduğum filmlerden biri daha..
Gün Doğmadan filmine Benzer Film ekliyorsun.
Gün Doğmadan filmini Kategorize ediyorsun.
Bu filmi aşağıdaki seçenekleri işaretleyerek kategorize edebilirsin.
Gün Doğmadan filmine Konu ekliyorsun.
FİLM İLE İLGİLİ İSTATİSTİKLER
Arama sonuçları
Bu filmi izleyen 20 kişi
Kullanıcı Bulunamadı...
ÜYE OL