Hannibal Yorumları

Hannibal dizisi detayları

S

@slurvish

10 yıl önce

http://www.imdb.com/title/tt3230908/?ref_=tt_ep_ep13

2.sezon final bölümü hakketiği değeri almış olan harika dizi

alana orospusu, daha içeri girmeden aradı polisi. Üzerinden o kadar zaman geçti neden biri gelmedi bilemedim. acaba Hannibal'ın Kade ile bi bağlantısı mı var? bölüme dair kafama takılan tek şey bu oldu. her neyse;

böyle olması daha iyi tabii ki. polisler gelse will' e hazırladığı güzel! vedayı izleyemeyecektik belki de.
C

@cansuoykum

10 yıl önce

10 / 10

Hayatımda izlediğim en iyi dizi hem de her şeyiyle. Az önce sezon finalini izledim ve gerçekten hayran kaldım. Bundan daha güzel bi şekilde uyarlanamazdı heralde. Oyuncular zaten çok iyi ama Mads Mikkelsen tam anlamıyla efsane. Diğer filmlerin oyuncularına göre bu karaktere en çok yakışan oyuncu bence Mads Mikkelsen. Anlata anlata bitiremem o yüzden izleyin, görün derim :) Görsellik ve kurgu da gerçekten çok başarılı, sizi öyle bir dünyaya çekiyor ki verilmek istenen duyguyu kendi içinizde hissediyorsunuz. Hemde sadece bir bakış açısıyla ya da sadece bir karakterle değil tam anlamıyla bir bütünü görüyorsunuz, hissediyorsunuz. Açııkçası bu diziye başlamanızı şiddetle tavsiye ederim. Ama polisiye diye başlamayın. Çünkü alt yapısı tamamen insan psikolojisi ve psikolojik gerilim üzerine kurulu yani normal polisiye dizilerine göre daha az aksiyon gizem filan var. Psikolojik dizileri sevmeyen arkadaşlar sıkılabilirler.

@dogu88

10 yıl önce

8.9 / 10

Ara vermeden izlemeyin sakın, cinayet falan işlersem Hannibal hackledi derim, psikolojimin bozulmasına ramak kaldı gibi hissediyorum.

@vital87

10 yıl önce

3. sezon onayı alamazsa, çok çok çok sinirleneceğim. Hiç hiç öfkelenmediğim kadar hem de. Sen böyle yapımları izleme, takip etme, diğer dandikler daha sezon ortasında bir sonraki sezonu garantilesin... Gerçi Margot ve Mason Verger 2x8'den itibaren dahil olduğu için biraz ümitlendim ama, inşallah 3. sezon olarak Hannibal'ın cam hücresi arkasından Starling'e bakışını görebileceğimiz günler gelir. Hiç bir diziyi bu kadar beklemedim seni beklediğim kadar Hannibal...

@behtul

10 yıl önce

Şimdilik 1 x 11’deyim lakin şunu belirtmek istiyorum. Spoiler olduğunu düşünmediğimden belirteç koymayacağım.

Hannibal Lecter’ın saykopatlık dramı ergenliğine dayanmaktadır. Varlıklı ve saygın bir aileden gelen Hannibal’ın bir adet de kızkardeşi vardır, Savaş sonrası esir düştüklerinde askerler kız kardeşine hoş davranmazlar ve ardından onu kesip yerler hatta Hannibal’a da zorla yedirirler. Lecter’ı ironikleştiren ya da dengeleyen bütün geçmiş budur. Kültürlü, kibar ve asildir ama yaşadığı travma sebebi ile bir saykopattır bu nedenle de sadece kaba insanları öldürür.

Dizi harika ama nere benim sadece kaba insanları öldüren Hannibal’ım? Bu kısımda üzüyor biraz. Onun dışında harika bir kurgu, oyunculuk ve yapıt. Ayrıca Hannibal’ın Litvanyalı olması sebebiyle sıradan Amerikan yüz hatlarına sahip bir aktörü oynatmamaları ayrıca mutlu etti beni. Cidden farklı bir asalet akıyor Mads abimizde.
N

@nortonist

10 yıl önce

Bu Jack’le Alana’nın kafalarını birbirine vurmak istiyorum ömrümü yediler.

@heybender

11 yıl önce

İkinci sezonu başlamış, hiç söylemiyorsunuz :)

Bu sezon da bi başka olacak. Çok heycanlandım!
B

@brighton

11 yıl önce

8 / 10

Ses tonu duruşu tavırları konuşması ile Mads Mikkelsen Hannibal rolünde döktürüyor.
L

@lactamaeonia

11 yıl önce

10 / 10

Ben spoiler butonu kullanamayacağım arkadaşlar, bütün yazı spoiler zaten.

İddialı olmak gerekiyor, bundan sonra izleyeceğim birçok polisiye, bilim kurgu ve psikoloji öğelerinin iç içe olduğuna inandığım yapımları, Hannibal’la kıyaslayacağım. Tek tek karakterler üzerindeki kurulmuş dengeler ve daha yukarıdan baktığınızda müthiş bir deha ürünü olarak, çok ince ipliklerle birbirine örülmüş o hikaye. Cinayetlerin muhteşemliği, her bireyin kendisi içinde ve başkalarıyla bağlantılı olarak büyük resimde diyelim; isteneni değil, istenmesi akla gelmeyeni veriyor oluşu.

Ben güya bütün hikayeye hakim olmak için yakın zamanda başından sonuna izledim Hannibal filmlerini. Hannibal, Hopkins’le öyle gerçek ve öyle kendisiydi. Mikkelsen’ı daha önce hiç izlememiştim ancak o dinginliği ve samimiyeti. Adam, öldürürken bile samimi. Abigail’le son konuşmalarını hatırlayın. Ve şunu fark ediyoruz, Hopkins’te de Mikkelsen’da da Hannibal’ı belki böyle samimi kılan detaylar, bilemiyorum belki bu tamamen senari
... Devamı
Ben spoiler butonu kullanamayacağım arkadaşlar, bütün yazı spoiler zaten.

İddialı olmak gerekiyor, bundan sonra izleyeceğim birçok polisiye, bilim kurgu ve psikoloji öğelerinin iç içe olduğuna inandığım yapımları, Hannibal’la kıyaslayacağım. Tek tek karakterler üzerindeki kurulmuş dengeler ve daha yukarıdan baktığınızda müthiş bir deha ürünü olarak, çok ince ipliklerle birbirine örülmüş o hikaye. Cinayetlerin muhteşemliği, her bireyin kendisi içinde ve başkalarıyla bağlantılı olarak büyük resimde diyelim; isteneni değil, istenmesi akla gelmeyeni veriyor oluşu.

Ben güya bütün hikayeye hakim olmak için yakın zamanda başından sonuna izledim Hannibal filmlerini. Hannibal, Hopkins’le öyle gerçek ve öyle kendisiydi. Mikkelsen’ı daha önce hiç izlememiştim ancak o dinginliği ve samimiyeti. Adam, öldürürken bile samimi. Abigail’le son konuşmalarını hatırlayın. Ve şunu fark ediyoruz, Hopkins’te de Mikkelsen’da da Hannibal’ı belki böyle samimi kılan detaylar, bilemiyorum belki bu tamamen senarist veya yönetmenin hüneridir ancak, Hannibal’ın duygusuz bir katilin aksine hassasiyetlerini ve içindeki öldürme güdüsünü gizleyemeyişi. Kendisiyle barışıklığı, kendisine dair yapmış olduğu müthiş iç analiz -Özellikle Mikkelsen bunu gerçekleştiriyor, psikiyatristiyle konuşmaları aslında kendisinin kendisiyle ilgili verdiği raporlar bir yerde- ve cinayetlerindeki "insan yemek için değil, kabalığı ve düşüncesizliği cezalandırmak için cinayet" havası. Ya da aşık oldum gençler. Bu arada şunu da belirteyim; Hannibal Rising filmini, Hannibal’ın varoluşunda veya Hannibal’a dönüşümünde kesinlikle inkar ediyorum! Aile trajedisi, öldürme güdüsünün travmatik bir geçmişten kaynaklılığı gayet makul bir şey olabilir ancak ben Hannibal’ı, bütün bir konçertoyu berbat eden flütçüyü öldürerek sanata hizmet eden hassasiyetiyle seviyorum.

William Graham karakteri, Red Dragon’da gayet silik, gayet dayanaksız. Oysa dizi, Graham ve Hannibal ilişkisi üzerinde daha yoğun bir tat bırakıyor. Ki olması gerekenin de bu olduğunu düşünüyorum. Çünkü Hannibal, Red Dragon filmine göre konuşmak gerekirse, yakalanışını daha ziyade "çözülüşünü" bir dostluk anlaşmasının önkoşulu olarak kabul ediyor. Dizideki Graham ve Hannibal ilişkisindeki çerçeve de böyle. Hannibal, Graham’daki olağanüstü empati yeteneğinin ve şaşkınlığın körelişinin, aralarındaki gerçek köprü olduğu üzerinden yürüyor ve ona değer veriyor.

Graham’ı Hugh Dancy’nin canlandırmasıyla ilgili pek yorum yapamayacağımı sanıyorum. Dancy’yi daha önce gayet vasat bir filmde küçük bir rolde izlemiştim çünkü. Ama harikulade bir performans sergilediğini söylemeliyim. Özellikle halüsinasyonlar, katillerle iç içe geçerken sergilemiş olduğu tavır.. İstenmesi akla gelmeyenden kastım işte bu işleyişti. Zira Edward Norton’ın üzerinde, evet filmde Graham ne denli zayıf işlenmiş olursa olsun, pot durmuş bir karakterdi.

Laurence Fishburne’e o iki dişinin arasındaki boşluk yüzünden yıllardır ısınamıyorum. Takıntıysa takıntı, nerelere vurayım kendimi yani?! Ancak genel olarak oyuncu kadrosunu düşündüğümde, bana olmamış dedirten bir karakter bulamıyorum. Abigail karakteri biraz belki küçücük bir doz fazla duygusal olmuş. Onun dışında pek bir şey hatırlamıyorum da zaten.

Diziyi baştan başa düşündüğümde beni en çok içine çeken şeyler olarak, birincisi mantar cinayetleri diyebilirim hem de hiç tereddütsüz. Oradaki düzen, bunu düşünmüş olmak bile bambaşkayken. Georgia Madchen karakteri ve onun üzerinden işleyen hikaye. Gene bir "Ulan Hannibal ne adamsın!" dedirtti. Tobias’ın çellosu. Sanırım orada, bu flütçü meselesine bir gönderme de vardı ki ayrıyetten hoşuma giden bir ayrıntıydı. Bir de bir de bir de; Hannibal’ın, Gideon cinayetleri üstlendiğinde ve sonrasında cinayetlerin kendisinin olmadığı ayırdına varıp irtibat arayışına girdiğinde Crawford’ı içine sürüklediği oyun.

Şunu da vereyim de cehennem olup gideyim buradan :

http://www.youtube.com/watch?v=oy_3hixlcOY

@rinustalarin

11 yıl önce

Öncelikle fantastik bilimkurgu temasına, ya da herhangi bir ruhlu, öcülü, özel güçlü hikayeler, sahneye düzgün aktarıldığı sürece (ya da kalemi güçlü olduğunda) bayıldığım tartışılmaz bir gerçek.

İnandırıcı geldiği sürece, gerçek bilim üzerine kurulu ve fantastik öğelere dayanmayan 'sci-fi'a da bayılırım. Hatta bunun üzerine düzgün serpilmiş fantastik kırıntıları da çok severim.

Bayılmadığım tek şey ise, bilimler üzerine kurulduğunu iddia edip, gerçeklikten uzak 'gizli' fantastik hikayelerdir... başka bir deyişle gerçek dışı olan hikayeler.

Psikoloji ve sosyoloji bilim dallarından alıntılar ve sözde çıkarımlar yaparak suçluları yakalayan FBI ajanların olduğu ve gizli gizli makdüllerin bazılarını yiyen ve hatta, muhtemelen, bunları Morpheus'a yediren psikolo-pat'ların olduğu hikayeler beni hiç çekmiyor açıkçası. Bu film bunlardan biri mi? Dexter'da bile bunları sorgulamıştım açıkçası, ancak orada ulaştığım yegane sonuç, Dexter'ın aşırı derecede zeki ve zekasından kat ve kat daha fazl
... Devamı
Öncelikle fantastik bilimkurgu temasına, ya da herhangi bir ruhlu, öcülü, özel güçlü hikayeler, sahneye düzgün aktarıldığı sürece (ya da kalemi güçlü olduğunda) bayıldığım tartışılmaz bir gerçek.

İnandırıcı geldiği sürece, gerçek bilim üzerine kurulu ve fantastik öğelere dayanmayan 'sci-fi'a da bayılırım. Hatta bunun üzerine düzgün serpilmiş fantastik kırıntıları da çok severim.

Bayılmadığım tek şey ise, bilimler üzerine kurulduğunu iddia edip, gerçeklikten uzak 'gizli' fantastik hikayelerdir... başka bir deyişle gerçek dışı olan hikayeler.

Psikoloji ve sosyoloji bilim dallarından alıntılar ve sözde çıkarımlar yaparak suçluları yakalayan FBI ajanların olduğu ve gizli gizli makdüllerin bazılarını yiyen ve hatta, muhtemelen, bunları Morpheus'a yediren psikolo-pat'ların olduğu hikayeler beni hiç çekmiyor açıkçası. Bu film bunlardan biri mi? Dexter'da bile bunları sorgulamıştım açıkçası, ancak orada ulaştığım yegane sonuç, Dexter'ın aşırı derecede zeki ve zekasından kat ve kat daha fazla şansa sahip olduğuydu.

Hannibal'ın hikayesini yalnızca filmlerinden ve bu birkaç bölümünü izlediğim diziden biliyorum. Yaratılan atmosfer ve karakterler gerçekten muhteşem. Tüm roller inanılmaz bir başarıyla sergileniyor. Müzikler, hayaller, ya da cinayetleri çözme sırasındaki düşsellerinin bize aktarılması olağanüstü. Ancak o kadar olağanüstü ki, gerçeklikle uzaktan yakından alakası kalmamış. Bu nedenledir ki, dizideki profesörlerin olay çözümlemeleri ya da gerçek terimleri kullanmaları aşırı derecede batıyor.

Sanki hikaye, bir grup insanın 'atmosferik koşulların' insanlara ilginç his ve duyular kazandırdığı bir gezegene gidip, orada cinayetleri nasıl çözdüklerini anlatıyorlar gibi geldi çoğu zaman... Keşke, sevgili hannibalımızın oyuncağı olan genç FBI ajanımızın ve diğer bazı karakterlerin karmaşık iç dünyası, filmin geçtiği dünyayı bu kadar etkilemeseymiş...

Değişik bir yolculuk olabilirdi, ancak ben yarıda bırakmak zorunda kaldım. Ne gariptir ki, izlemenizi 'şiddetle' tavsiye edeceğim.

Eminim bir bölümümüz beğenecek. Neticede bu bir dizi eğlenmek, gerilmek, meraklanmak için izlediğimiz bir sanat eseri. Ben fantezi-gerçeklik ayrımı konusunda biraz fazla gaddar olabilirim.

Saygılar...
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL