District 9 (9uncu bölge), uzun zamandır seyrettiğim en başarılı bilimkurgu filmi olmasının yanında, sinema dünyasının da en iyileri arasında yerini aldı benim gözüme ve gönlüme göre.
Alışılageldik uzaylı-dünyalı ilişkilerinden farklı senaryosu, bir süredir insanlığın ürettiği dünyevi sorunlara da değinerek sıradan uzaylılar gelir, dünyaya yerleşirle başlayan yorumlar yapılmasını engelliyor.
Filme yapımcı olarak imza atan kişilerden biri, Yüzüklerin Efendisi serisinin efsaneleşen yönetmeni Peter Jackson. Filmin yönetmeni olan Neill Blomkampın, meraklıları dışında fazla bilinmeyen önceki çalışmalarını izlediğimde, yönetmenin District 9a hazırlanmış olduğu gibi bir fikre kapıldım. Hatta Peter Jacksonın, bu önceki çalışmalarına bakarak Neill Blomkampa uzun bir film yapması için destek verdiğinidüşündüm. Özellikle Alive in Joburg, neredeyse District 9ın deneme çekimleri gibi.
Altyapısı üç boyutlu canlandırma uzmanlığına dayanan Neill Blomkamp, beni çok etkileyen ve gerçek olaylar izliyor... Devamı
District 9 (9uncu bölge), uzun zamandır seyrettiğim en başarılı bilimkurgu filmi olmasının yanında, sinema dünyasının da en iyileri arasında yerini aldı benim gözüme ve gönlüme göre.
Alışılageldik uzaylı-dünyalı ilişkilerinden farklı senaryosu, bir süredir insanlığın ürettiği dünyevi sorunlara da değinerek sıradan uzaylılar gelir, dünyaya yerleşirle başlayan yorumlar yapılmasını engelliyor.
Filme yapımcı olarak imza atan kişilerden biri, Yüzüklerin Efendisi serisinin efsaneleşen yönetmeni Peter Jackson. Filmin yönetmeni olan Neill Blomkampın, meraklıları dışında fazla bilinmeyen önceki çalışmalarını izlediğimde, yönetmenin District 9a hazırlanmış olduğu gibi bir fikre kapıldım. Hatta Peter Jacksonın, bu önceki çalışmalarına bakarak Neill Blomkampa uzun bir film yapması için destek verdiğinidüşündüm. Özellikle Alive in Joburg, neredeyse District 9ın deneme çekimleri gibi.
Altyapısı üç boyutlu canlandırma uzmanlığına dayanan Neill Blomkamp, beni çok etkileyen ve gerçek olaylar izliyormuşum gibi hissetmeme neden olan çekim yöntemlerini başarıyla kullanmış. Bu yöntemlerde bana göre en önemli ve çarpıcı farklılık, uzaylı sahnelerinde, diğer yaratıklı bilimkurgu filmlerinin kullandığı, yaratığı karanlığa ve nesnelerin arasına yerleştirerek boğuntuya getirme kolaylığından yararlanmayarak, gündüz gözüyle ve insanların arasında sergilemesi. Daha önce istisnai olarak Yıldız Savaşlarında görmüştüm güpegündüz sokaklarda dolaşan yaratıkları; onda da insanlarla girdikleri ilişkinin görselliği kısıtlıydı. District 9da ise açıkça insanlarla ilişki içinde olan, temas eden, kavgaya karışan yaratıklar sözkonusu. Başrol oyuncularının eskimemiş taze yüzlerden seçilmiş olması da gözlerimin olayları gerçekmiş gibi algılamasını tamamlayıcı etken oldu.
Kurgunun başarısına diyecek söz bulamıyorum. Başlarda zihnimi birazdan göreceklerimin gerçek olduğuna inanmaya hazırlaması, akıcı çekimleri ve kolay anlaşılırlığı, benim için tam bir ziyafetti.
Ancak filmin herşeyini beğendim de diyemem.
Senaryonun, sanki temeli bir anafikre oturtulamamış gibi filmin içinde bir yandan ötekine savrulması, seyrederken dikkatimi filme yoğunlaştırmamı güçleştirdi. Film bir süre bir konudan bahsederken bir anda farklı bir işleyişe, akışa geçiyor. Elbette bu yöntemin filmi zenginleştirdiği ve başka filmlerden ayrı kıldığı düşünülebilir; ancak ben yine de bunun odaklanmayı zorlaştırdığını düşünüyorum (eğer bu, yönetmenin amaçlarından biri değilse).
İnternette farklı kaynaklarda da rastlayacağınız gibi, film hakkındaki yorumlara beğenenlerin ve nefret edenlerin olduğu bir çeşitlilik hakim. İlginçtir, filme sıradan, vasat, öylesine diyebilen yok gibi. Demek ki film, ne yönden olursa olsun, geniş kitlelerde etki bırakabilmeyi açıkça başarmış.
Bir uyarım, yine internetteki yorumlarda rastlayacağınız üzere, beni hiç rahatsız etmemiş olsa da, ilk onbeş dakikasında filmi izlemekten vazgeçmemeniz olacaktır. İkinci uyarım ise, şiddet içeren bazı sahnelerin kimilerini rahatsız edebilecek düzeyde olması.
District 9ı hararetle tavsiye ederim. Sinemaseverlerin sıradan bir şeyler izlemediklerini farkedeceklerine şüphem yok.
film amerika'ya mal edilmemiş. her zamanki klişe senaryo, uzaylılar amerikayı istila eder fikri yerine Güney Afrika'da insalık dışı kamplarda yaşamaya mahkum edilmeleri çok yerinde olmuş. asırlar önce topraklarından koparılarak, kölelik ve kaba kuvvet için sömürgeci ülkelere getirilip ghettolarda yaşamaya mahkum edilen kopuk bir kültürün çocukları olan siyahi insanlarla bu bakımdan yaşamları yakınlık gösterir.
film en başta belgesel kurgusuyla başlayıp bir insan dramına dönüşüyor. verne ilk başlarda itici, ezik bir tipi oynarken içindeki uzaylı kanıyla saldırgan bir hale gelir. ancak yaptığı origamilerden tam olarak da insanlığını kaybetmediğini öğreniyoruz. filmin benim için artıları
+yaratıcı silahlar
+aksiyon sahnelerinin gerçekçiliği
+amerika'yı mağdur göstermeyip, konu dışı klaması (sanki uzaylılar istila edecek olsa direkt amerika'ya gidecek, süper güç orada diyecek gibi bir izlenim yıllardır holly... Devamı
filmde en çok hoşuma giden noktalar
film amerika'ya mal edilmemiş. her zamanki klişe senaryo, uzaylılar amerikayı istila eder fikri yerine Güney Afrika'da insalık dışı kamplarda yaşamaya mahkum edilmeleri çok yerinde olmuş. asırlar önce topraklarından koparılarak, kölelik ve kaba kuvvet için sömürgeci ülkelere getirilip ghettolarda yaşamaya mahkum edilen kopuk bir kültürün çocukları olan siyahi insanlarla bu bakımdan yaşamları yakınlık gösterir.
film en başta belgesel kurgusuyla başlayıp bir insan dramına dönüşüyor. verne ilk başlarda itici, ezik bir tipi oynarken içindeki uzaylı kanıyla saldırgan bir hale gelir. ancak yaptığı origamilerden tam olarak da insanlığını kaybetmediğini öğreniyoruz. filmin benim için artıları
+yaratıcı silahlar
+aksiyon sahnelerinin gerçekçiliği
+amerika'yı mağdur göstermeyip, konu dışı klaması (sanki uzaylılar istila edecek olsa direkt amerika'ya gidecek, süper güç orada diyecek gibi bir izlenim yıllardır hollywood sinemasında mevcut
+ insanların, otoritenin ve silahlı güçlerinin kamera/medya dışında yansıyan yüzünü göstermesi
+uzaylılara sempati kurup, yahudilerin almanlar tarafından toplama kamplarında gördükleri eziyeti değişik bir bakış açısıyla aktarmaları (konu insanlık olunca siyasi düşünemiyor insan
kötü yanı olarak çok klişe sahneerin olması, vernenin yardım etmesi, kötü adamın ölmesi vs. ama ne olursa olsun bakış açısı bakımından bile yaratıcı bir filmdir.
Herhangi bir uzaylı filmi olmadığı kesin. İlk başta baktığınız zaman filmde uzaylılar hem fiziksel hem karakter olarak çok itici hatta tiksindirici yaratıklar olarak anlatılmış. Ancak filmin sonunda aslında üstün olan fakat kendini başarıyla aşağılık varlıklar haline getirebilen insanlar bizi şaşırtıyor.
Filmde benim için en önemli soru........spoiler içerebilir......van de merwe'e"Yeniden insan olmak ister miydin?" sorusu. Beşinci Element den Leeloo'nun dediği gibi "What's the use of saving lives...when you see what you do with them!" İnsanların hayatı, yaptıkları herşeyi nasıl mahvettiklerini gördükten sonra bence istemezdi.
...her şey bi tarafa, yönetmene şöyle seslenmek isterdim; "Uzaylıları daha iğrenç gösteremezdin herhalde, bravo sana! Fakat anlayamadığım başka bir şey daha var; bu uzaylılar bir şekilde dünyadamahsur kalıyorlar; uzay gemilerinin bi modülü kaybolmuş, dönemiyorlar, iyi güzel, tamam, olabilir... de; behey mübarek, bu uzaylılar(yaklaşık 2 milyon birey)dünyanın başına bela olmuşken, dünyalılar bunlardan kurtulmanın derdine düşmüşken, bu yaratıklar ne diye gizli gizli dönüş çabasına girerler, niye açıkça çalışmazlar, zaten insanlar-dünyalı bilimadamları-hatta silahlı kuvvetler- geri dönebilsinler diye onlara ellerinden gelen teknik yardımı yapmaz mıydı? Hadi bunları geçtik, yaratıkların dönüş hazırlığında oldukları açığa çıkınca hangi gerizekalı onları "niye" engellemeye çalışır? Mantık bunun neresinde?"
Her ne kadar bir çok yorumuna katılmasam da (:)) ''havlayankuzu''nun District 9 için yapmış olduğu yorumun üstüne bir şey eklemeye gerek yok esasında.. Ancak gene de bu filmi sertçe eleştirenlerin muadili varsa bulup onu ortaya çıkarmalarını bekliyorum. Ayrıca filmi izlemeden 10 kilometre önce bile neden filme bayıldığımı da, kendi dilimle ifade etmek istiyorum...
1) Ne kendi küçük bütçesindeki filmlerde, ne de kendisinden 5-10 katı bütçeyle çekilmiş bir çok filmle kıyas kabul etmeyecek bir görsellik sunuyordu. CGI efektler mükemmele çok yakındı. hemen hemen hiç bir sahnede bilgisatar efekti olduğunu düşünmedim.
2)Sound editing (surroundun verdiği his diye de düşünebilirsiniz) tartışma götürmeyecek kadar mükemmeldi.
3) Belgesel havasında çekilmiş filmin kameramanlarını ve sahneleri birleştiren ekipi de, amuda kalkıp alkışlayabilecek olsam alkışlardım...
Bunun yanında senaryo, ingilizce tabir kullanmak istiyorum, misleaded kavramını çağrıştırabilir bazıları için. Yani nereye gidiyor... Devamı
Her ne kadar bir çok yorumuna katılmasam da (:)) ''havlayankuzu''nun District 9 için yapmış olduğu yorumun üstüne bir şey eklemeye gerek yok esasında.. Ancak gene de bu filmi sertçe eleştirenlerin muadili varsa bulup onu ortaya çıkarmalarını bekliyorum. Ayrıca filmi izlemeden 10 kilometre önce bile neden filme bayıldığımı da, kendi dilimle ifade etmek istiyorum...
1) Ne kendi küçük bütçesindeki filmlerde, ne de kendisinden 5-10 katı bütçeyle çekilmiş bir çok filmle kıyas kabul etmeyecek bir görsellik sunuyordu. CGI efektler mükemmele çok yakındı. hemen hemen hiç bir sahnede bilgisatar efekti olduğunu düşünmedim.
2)Sound editing (surroundun verdiği his diye de düşünebilirsiniz) tartışma götürmeyecek kadar mükemmeldi.
3) Belgesel havasında çekilmiş filmin kameramanlarını ve sahneleri birleştiren ekipi de, amuda kalkıp alkışlayabilecek olsam alkışlardım...
Bunun yanında senaryo, ingilizce tabir kullanmak istiyorum, misleaded kavramını çağrıştırabilir bazıları için. Yani nereye gidiyor bu film ya, sonunda kim kazancak, ya da bizim başrole ne olacak vb...
Bazen her filme ya da belgesele gitmesi gereken bir yer varmış, somut sonuçlara bağlanması gerekiyormuş gibi baktığımızı ve bunun aşırı derecede yanlış olduğunu düşünüyorum. Dark Knight'ta çoğumuzun bayıldığı Joker'i hatırlatmak isterim. Yaptıklarının bir mantığı var mıydı? daha doğrusu nedeni? kendisnini bile yaptıkları hakkında tek söylediği ' I just do things'den ibaret değil miydi?
Öte yandan, Gotham'ı kaosa sürükleme amacı bulunan ve bununla eğlenen bir karakterdi. Aslında nedeni de vardı, mantığı da. Hangi açıdan bakacağınıza göre değişir.
Bu film için de kopuk, ne olacak, olmamış tadındaki yorumları 'muadili olmadığı için' geçersiz sayıp izlemeniz mantıklı olur.
imdb puanı hakikaten de şaka gibi. Daha fazla olması gerek.
Hep uzaylılar çirkin suratlarıyla ve çirkin ruhlarıyla bizi fethettmişlerdi... Neden? Çünkü insanoğlundan daha çirkin, doğayı katleden başka bir varlığa ihtiyaç duyduğumuzdan. Neyse ki yönetmen bizim resmi olarak karşılaştığımız tüm ırklar arasında en cani ve en çirkin ırk olduğumuzu gözler önüne sermiş bu başyapıtta. Büyük cesaret...
Saygılar & İyi seyirler.
Türünün tek örneği ve son derece başarılı. Kesinlikle izlenmeli...
dünyamızı hep işgal eden ve insanlığa korku salan uzaylılar bu filmde insanların emrinde ve kontrolünde. dünyaya zorunlu iniş yapmış bir uzay gemisi. ve kendilerine mülteci gibi sığınma hakkı verilmiş uzaylılar.ilk kez uzaylıları bir filmde aciz ve acınası gördüm.yarı belgesel kıvamındaki bu gerilim bilim kurgu filmini izleyip sizde fikir edinin derim.
@asdaswas
11 yıl önce
@ertankamaci
12 yıl önce
Alışılageldik uzaylı-dünyalı ilişkilerinden farklı senaryosu, bir süredir insanlığın ürettiği dünyevi sorunlara da değinerek sıradan uzaylılar gelir, dünyaya yerleşirle başlayan yorumlar yapılmasını engelliyor.
Filme yapımcı olarak imza atan kişilerden biri, Yüzüklerin Efendisi serisinin efsaneleşen yönetmeni Peter Jackson. Filmin yönetmeni olan Neill Blomkampın, meraklıları dışında fazla bilinmeyen önceki çalışmalarını izlediğimde, yönetmenin District 9a hazırlanmış olduğu gibi bir fikre kapıldım. Hatta Peter Jacksonın, bu önceki çalışmalarına bakarak Neill Blomkampa uzun bir film yapması için destek verdiğinidüşündüm. Özellikle Alive in Joburg, neredeyse District 9ın deneme çekimleri gibi.
Altyapısı üç boyutlu canlandırma uzmanlığına dayanan Neill Blomkamp, beni çok etkileyen ve gerçek olaylar izliyor ... Devamı
Alışılageldik uzaylı-dünyalı ilişkilerinden farklı senaryosu, bir süredir insanlığın ürettiği dünyevi sorunlara da değinerek sıradan uzaylılar gelir, dünyaya yerleşirle başlayan yorumlar yapılmasını engelliyor.
Filme yapımcı olarak imza atan kişilerden biri, Yüzüklerin Efendisi serisinin efsaneleşen yönetmeni Peter Jackson. Filmin yönetmeni olan Neill Blomkampın, meraklıları dışında fazla bilinmeyen önceki çalışmalarını izlediğimde, yönetmenin District 9a hazırlanmış olduğu gibi bir fikre kapıldım. Hatta Peter Jacksonın, bu önceki çalışmalarına bakarak Neill Blomkampa uzun bir film yapması için destek verdiğinidüşündüm. Özellikle Alive in Joburg, neredeyse District 9ın deneme çekimleri gibi.
Altyapısı üç boyutlu canlandırma uzmanlığına dayanan Neill Blomkamp, beni çok etkileyen ve gerçek olaylar izliyormuşum gibi hissetmeme neden olan çekim yöntemlerini başarıyla kullanmış. Bu yöntemlerde bana göre en önemli ve çarpıcı farklılık, uzaylı sahnelerinde, diğer yaratıklı bilimkurgu filmlerinin kullandığı, yaratığı karanlığa ve nesnelerin arasına yerleştirerek boğuntuya getirme kolaylığından yararlanmayarak, gündüz gözüyle ve insanların arasında sergilemesi. Daha önce istisnai olarak Yıldız Savaşlarında görmüştüm güpegündüz sokaklarda dolaşan yaratıkları; onda da insanlarla girdikleri ilişkinin görselliği kısıtlıydı. District 9da ise açıkça insanlarla ilişki içinde olan, temas eden, kavgaya karışan yaratıklar sözkonusu. Başrol oyuncularının eskimemiş taze yüzlerden seçilmiş olması da gözlerimin olayları gerçekmiş gibi algılamasını tamamlayıcı etken oldu.
Kurgunun başarısına diyecek söz bulamıyorum. Başlarda zihnimi birazdan göreceklerimin gerçek olduğuna inanmaya hazırlaması, akıcı çekimleri ve kolay anlaşılırlığı, benim için tam bir ziyafetti.
Ancak filmin herşeyini beğendim de diyemem.
Senaryonun, sanki temeli bir anafikre oturtulamamış gibi filmin içinde bir yandan ötekine savrulması, seyrederken dikkatimi filme yoğunlaştırmamı güçleştirdi. Film bir süre bir konudan bahsederken bir anda farklı bir işleyişe, akışa geçiyor. Elbette bu yöntemin filmi zenginleştirdiği ve başka filmlerden ayrı kıldığı düşünülebilir; ancak ben yine de bunun odaklanmayı zorlaştırdığını düşünüyorum (eğer bu, yönetmenin amaçlarından biri değilse).
İnternette farklı kaynaklarda da rastlayacağınız gibi, film hakkındaki yorumlara beğenenlerin ve nefret edenlerin olduğu bir çeşitlilik hakim. İlginçtir, filme sıradan, vasat, öylesine diyebilen yok gibi. Demek ki film, ne yönden olursa olsun, geniş kitlelerde etki bırakabilmeyi açıkça başarmış.
Bir uyarım, yine internetteki yorumlarda rastlayacağınız üzere, beni hiç rahatsız etmemiş olsa da, ilk onbeş dakikasında filmi izlemekten vazgeçmemeniz olacaktır. İkinci uyarım ise, şiddet içeren bazı sahnelerin kimilerini rahatsız edebilecek düzeyde olması.
District 9ı hararetle tavsiye ederim. Sinemaseverlerin sıradan bir şeyler izlemediklerini farkedeceklerine şüphem yok.
@mongolia
12 yıl önce
kopır bari bu gezenden kacmayı planlıyosunuz diğer karidesleri niye bıraktın dünyada
@smaug
12 yıl önce
@nimama
12 yıl önce
Dünyada uzaylı muamelesi gören insanlara bakış açısını ve yaşananların bahanelerini bu filmde görmek mümküm. Tüm kötülüklerin bahanesi var nasılsa..
Çok akıcı, etkileyici bir film...
@kaede
12 yıl önce
film amerika'ya mal edilmemiş. her zamanki klişe senaryo, uzaylılar amerikayı istila eder fikri yerine Güney Afrika'da insalık dışı kamplarda yaşamaya mahkum edilmeleri çok yerinde olmuş. asırlar önce topraklarından koparılarak, kölelik ve kaba kuvvet için sömürgeci ülkelere getirilip ghettolarda yaşamaya mahkum edilen kopuk bir kültürün çocukları olan siyahi insanlarla bu bakımdan yaşamları yakınlık gösterir.
film en başta belgesel kurgusuyla başlayıp bir insan dramına dönüşüyor. verne ilk başlarda itici, ezik bir tipi oynarken içindeki uzaylı kanıyla saldırgan bir hale gelir. ancak yaptığı origamilerden tam olarak da insanlığını kaybetmediğini öğreniyoruz. filmin benim için artıları
+yaratıcı silahlar
+aksiyon sahnelerinin gerçekçiliği
+amerika'yı mağdur göstermeyip, konu dışı klaması (sanki uzaylılar istila edecek olsa direkt amerika'ya gidecek, süper güç orada diyecek gibi bir izlenim yıllardır holly ... Devamı
film amerika'ya mal edilmemiş. her zamanki klişe senaryo, uzaylılar amerikayı istila eder fikri yerine Güney Afrika'da insalık dışı kamplarda yaşamaya mahkum edilmeleri çok yerinde olmuş. asırlar önce topraklarından koparılarak, kölelik ve kaba kuvvet için sömürgeci ülkelere getirilip ghettolarda yaşamaya mahkum edilen kopuk bir kültürün çocukları olan siyahi insanlarla bu bakımdan yaşamları yakınlık gösterir.
film en başta belgesel kurgusuyla başlayıp bir insan dramına dönüşüyor. verne ilk başlarda itici, ezik bir tipi oynarken içindeki uzaylı kanıyla saldırgan bir hale gelir. ancak yaptığı origamilerden tam olarak da insanlığını kaybetmediğini öğreniyoruz. filmin benim için artıları
+yaratıcı silahlar
+aksiyon sahnelerinin gerçekçiliği
+amerika'yı mağdur göstermeyip, konu dışı klaması (sanki uzaylılar istila edecek olsa direkt amerika'ya gidecek, süper güç orada diyecek gibi bir izlenim yıllardır hollywood sinemasında mevcut
+ insanların, otoritenin ve silahlı güçlerinin kamera/medya dışında yansıyan yüzünü göstermesi
+uzaylılara sempati kurup, yahudilerin almanlar tarafından toplama kamplarında gördükleri eziyeti değişik bir bakış açısıyla aktarmaları (konu insanlık olunca siyasi düşünemiyor insan
kötü yanı olarak çok klişe sahneerin olması, vernenin yardım etmesi, kötü adamın ölmesi vs. ama ne olursa olsun bakış açısı bakımından bile yaratıcı bir filmdir.
@carla_singer
12 yıl önce
Herhangi bir uzaylı filmi olmadığı kesin. İlk başta baktığınız zaman filmde uzaylılar hem fiziksel hem karakter olarak çok itici hatta tiksindirici yaratıklar olarak anlatılmış. Ancak filmin sonunda aslında üstün olan fakat kendini başarıyla aşağılık varlıklar haline getirebilen insanlar bizi şaşırtıyor.
Filmde benim için en önemli soru........spoiler içerebilir......van de merwe'e"Yeniden insan olmak ister miydin?" sorusu. Beşinci Element den Leeloo'nun dediği gibi "What's the use of saving lives...when you see what you do with them!" İnsanların hayatı, yaptıkları herşeyi nasıl mahvettiklerini gördükten sonra bence istemezdi.
@basribabam
12 yıl önce
5.5 / 10
5,5/10
@rinustalarin
13 yıl önce
9 / 10
1) Ne kendi küçük bütçesindeki filmlerde, ne de kendisinden 5-10 katı bütçeyle çekilmiş bir çok filmle kıyas kabul etmeyecek bir görsellik sunuyordu. CGI efektler mükemmele çok yakındı. hemen hemen hiç bir sahnede bilgisatar efekti olduğunu düşünmedim.
2)Sound editing (surroundun verdiği his diye de düşünebilirsiniz) tartışma götürmeyecek kadar mükemmeldi.
3) Belgesel havasında çekilmiş filmin kameramanlarını ve sahneleri birleştiren ekipi de, amuda kalkıp alkışlayabilecek olsam alkışlardım...
Bunun yanında senaryo, ingilizce tabir kullanmak istiyorum, misleaded kavramını çağrıştırabilir bazıları için. Yani nereye gidiyor ... Devamı
1) Ne kendi küçük bütçesindeki filmlerde, ne de kendisinden 5-10 katı bütçeyle çekilmiş bir çok filmle kıyas kabul etmeyecek bir görsellik sunuyordu. CGI efektler mükemmele çok yakındı. hemen hemen hiç bir sahnede bilgisatar efekti olduğunu düşünmedim.
2)Sound editing (surroundun verdiği his diye de düşünebilirsiniz) tartışma götürmeyecek kadar mükemmeldi.
3) Belgesel havasında çekilmiş filmin kameramanlarını ve sahneleri birleştiren ekipi de, amuda kalkıp alkışlayabilecek olsam alkışlardım...
Bunun yanında senaryo, ingilizce tabir kullanmak istiyorum, misleaded kavramını çağrıştırabilir bazıları için. Yani nereye gidiyor bu film ya, sonunda kim kazancak, ya da bizim başrole ne olacak vb...
Bazen her filme ya da belgesele gitmesi gereken bir yer varmış, somut sonuçlara bağlanması gerekiyormuş gibi baktığımızı ve bunun aşırı derecede yanlış olduğunu düşünüyorum. Dark Knight'ta çoğumuzun bayıldığı Joker'i hatırlatmak isterim. Yaptıklarının bir mantığı var mıydı? daha doğrusu nedeni? kendisnini bile yaptıkları hakkında tek söylediği ' I just do things'den ibaret değil miydi?
Öte yandan, Gotham'ı kaosa sürükleme amacı bulunan ve bununla eğlenen bir karakterdi. Aslında nedeni de vardı, mantığı da. Hangi açıdan bakacağınıza göre değişir.
Bu film için de kopuk, ne olacak, olmamış tadındaki yorumları 'muadili olmadığı için' geçersiz sayıp izlemeniz mantıklı olur.
imdb puanı hakikaten de şaka gibi. Daha fazla olması gerek.
Hep uzaylılar çirkin suratlarıyla ve çirkin ruhlarıyla bizi fethettmişlerdi... Neden? Çünkü insanoğlundan daha çirkin, doğayı katleden başka bir varlığa ihtiyaç duyduğumuzdan. Neyse ki yönetmen bizim resmi olarak karşılaştığımız tüm ırklar arasında en cani ve en çirkin ırk olduğumuzu gözler önüne sermiş bu başyapıtta. Büyük cesaret...
Saygılar & İyi seyirler.
Türünün tek örneği ve son derece başarılı. Kesinlikle izlenmeli...
@biberim
13 yıl önce
7 / 10