Kitaplardan İz Bırakan Cümleler...

"Sevdiğiniz çiçek milyonlarca yıldızdan yalnız birinde bile bulunsa, yıldızlara bakmak mutluluğunuz için yeterlidir. 'Çiçeğim işte şunlardan birinde', deriz kendi kendimize. Ama bir de koyunun çiçeği yediğini düşün, bütün yıldızlar bir anda kararmış gibi gelir." (sf: 34-35)

"Yıldızlardan birinde ben yaşıyor olacağım. Ben gülüyor olacağım bir tanesinde. Ve geceleyin gökyüzüne baktığında bütün yıldızlar gülüyor gibi olacak"

şeker portakalı..
[...] Çöken binaların altında kalan insanlar için durum hiç de iyi olmaz. Ölenler ölür, yaralananlar bazen günlerce yardım gelmesini beklerler. Böyle durumlarda büyükler, çocukları korkudan dehşete düşmesin diye ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Göçük altında kalmış bir baba örneğin, kızından bulundukları karanlık odanın bir sinema salonu olduğunu hayal etmesini ister. Onlarca metre uzaklıktaki ufacık bir çatlaktan sızan ışığın aslında bir projeksiyon makinesinden geldiğini, şimdi dikkatle o ışığa bakıp, anlatacağı hikayeyi bir film gibi gözünün önünde canlandırmasını söyler. Küçük kız arada düşleriyle karışan bu filmi izlerken dışarıdakiler yavaş yavaş da olsa onlara yaklaşmaktadır; böylece çatlaktan sızan o ışık giderek genişler ve parlaklaşır. Nihayet biri uzanıp kızı, babasının kaskatı kollarından çekip alır. Hafıza acı anıları siler, geriye hiç büyümeyen bir çocuğun hikayesi kalır.

Alper Canıgüz /

Alper Kamu Cehennem Çiçeği.
Sakın kimseye bir şey anlatmayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra.

Çavdar Tarlasında Çocuklar / J.D.SALINGER
"Şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum. Ayağını bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş attırmak değildi bu. Acı, insanın yüreğini paralayan ve sırrını kimseye anlatmadan birlikte ölmesi gereken şeydi. Kollarda, başta en ufak güç bırakmayan, yastıkta kafayı bir yandan öbürüne çevirme cesaretini bile yok eden şeydi."

şeker portakalı / jose mauro de vasconcelos
mihraba adımını atmadan önce, ayakkabılarını çıkarmalısın. yalnız ayakkabılarını değil, her şeyini de; yolculuk için giydiğin elbiseleri soyunacak, yanına aldığın yükü bırakacaksın;sonra çıplaklığını çıkarmalısın, çıplaklığının altındaki her şeyi, çıplaklığının altında gizli her şeyi çıkarmalısın.sonra özü, özün özünü,sonra geriye kalanı ve sonra artıkları ve sonra ölümsüz ateşin pırıltısını da çıkarmalısın.

kafka, defterler
İnsan bazen sapıtıyor, apaçık gerçeklerden kuşkuya düşüyor, hatta iyi bir yaşamın sırlarını keşfettiği zaman bile. Benim çözümüm kuşkusuz en iyisi değil. Ama insan yaşamını sevmediği zaman, onu değiştirmek gerektiğini bildiği zaman, elinde başka seçeneği yoktur, öyle değil mi? Bir başkası olmak için ne yapmalı? Olanaksız bu. Artık hiç kimse olmamak, herhangi biri uğruna kendini unutmak gerekirdi, hiç değilse bir kez. Ama nasıl? Bunaltmayın beni. Ben, bir gün bir kahvenin tersında elimi bırakmak isteyen o ihtiyar dilenci gibiyim. "Ah,bayım," diyordu adam,

"mesele kötü insan olmak değil; ama ışığı yitiriyor insan."

Evet, ışığı, sabahları, kendini bağışlayan kişinin o kutsal masumluğunu yitirdik biz.

Evet, benden daha doğal az kimse bulunur. Yaşamla uyuşmam eksizdi, yaşama ilişkin hiçbir alayı, hiçbir büyüklüğü ve hiçbir köleliği reddetmeden, yukarıdan aşağıya yaşama katılıyorum.

Yaşam benim için gittikçe zorlaşıyordu; beden keyifsiz oldumu, yürek de ölgünleşir.. Bana öyle geliyordu ki, hiç öğrenmemiş olduğum, ama yine de çok iyi bildiğim bir şeyi, yani yaşamayı unutuyordum..

Düşüş,/Albert Camus
Çok yorgundu,hayata kırgındı ama yine de umut vardı içinde,mucizelere inandığı için mi.....hayır,düpedüz salaklığından...
-ve hep isimler vardı.şehir isimleri, şarkı isimleri....dinlemeden sevdiğim şarkılar,tanımadan sevdiğim kadınlar,görmeden sevdiğim şehirler. insan sevmeye görsün. tanımak bahanedir..

1) Anıyorsun.

2) İleri dozlarda herkesi ve her şeyi bir yerden anımsadığını hissediyorsun.

3) Yüksek dozlarda anmayı anmaya başlıyorsun.

4) Doz aşımında ''ana ana'' ölüyorsun.

Yeniden doğmak üzere.

-Mezar taşı örneği: ''Anı Anan Adsızları An- Andır Aslında Anan

Not: Bu notun panzehiri kandıran otudur.


ANDIRAN OTU -Cenk Taner
Yalnızsın.. Yalnız bir adam gibi yürümeyi, aylak aylak dolaşmayı, sürtmeyi, bakmadan görmeyi, görmeden bakmayı öğreniyorsun.. Saydamlığı, hareketsizliği, varolmayışı öğreniyorsun.. georges perec - uyuyan adam
Bugün annem öldü. Belki de dün, bilmiyorum. Huzurevi'nden bir telgraf aldım, ''Anneniz öldü. Cenazesi yarın kaldırılacak. Saygılar,'' diyordu. Bundan pek birşey anlaşılmıyor. belki dün ölmüştür.

Albert Camus / YABANCI
Bir mesaja cevap veriyorsunuz.
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL