Muhteşem Güzellik Yorumları

Muhteşem Güzellik filmi detayları

@poormf

10 yıl önce

5 / 10

İzlerken nereye sürükleneceğimizi bilmeden seyircisi olduğumuz filmde, ayakkabısından takım elbisesine İtalyan modasına çekilen anlamsız dikkatler ve sanki Roma turizm ve tanıtma ofisinden alınmış gibi sergilenen harika görüntüler başrole Roma’yı alırken, kameranın bir kayıt aracından öte filmin aktörlerinden biri gibi mükemmel kullanımına ve harika müziklerine rağmen; felsefesi "Bu gece iki şey yapacağım,çorba içip sevişeceğim. -Birbiriyle çelişen iki şey. Hayır, çelişmezler çünkü ikisi de sıcaktır" gibi diyaloglarla örülü film, lümpen yaşam tarzının eleştirisini yapmıyor aynası olmakla yetiniyor.

Şifacı doktorun işlevi merak konusuyken, biri 104 yaşında bir azize, diğeri bunamış bir papaz üzerinden din eleştilir mi övülür mü belli değilken, hangi seçenek olursa olsun filmin sonununa neden eklenmiştir sorusuna verilebilecek yanıt da yok.

Buram buram Fellini kokuyormuş, şu sahnesiyle şu filme, bu sahnesiyle bu yönetmene selam çakıyormuş. Ee ee?!

Hiçliği nihilizmi falan mı anlatıyor
... Devamı
İzlerken nereye sürükleneceğimizi bilmeden seyircisi olduğumuz filmde, ayakkabısından takım elbisesine İtalyan modasına çekilen anlamsız dikkatler ve sanki Roma turizm ve tanıtma ofisinden alınmış gibi sergilenen harika görüntüler başrole Roma’yı alırken, kameranın bir kayıt aracından öte filmin aktörlerinden biri gibi mükemmel kullanımına ve harika müziklerine rağmen; felsefesi "Bu gece iki şey yapacağım,çorba içip sevişeceğim. -Birbiriyle çelişen iki şey. Hayır, çelişmezler çünkü ikisi de sıcaktır" gibi diyaloglarla örülü film, lümpen yaşam tarzının eleştirisini yapmıyor aynası olmakla yetiniyor.

Şifacı doktorun işlevi merak konusuyken, biri 104 yaşında bir azize, diğeri bunamış bir papaz üzerinden din eleştilir mi övülür mü belli değilken, hangi seçenek olursa olsun filmin sonununa neden eklenmiştir sorusuna verilebilecek yanıt da yok.

Buram buram Fellini kokuyormuş, şu sahnesiyle şu filme, bu sahnesiyle bu yönetmene selam çakıyormuş. Ee ee?!

Hiçliği nihilizmi falan mı anlatıyor diye düşününce zaman kaybetmeyip Naked (1993)’i tekrar izlemek daha doğru geliyor.

Yok valla adamın yaşamını kıskandıysam arap olayım...

50/100

@erdi23

10 yıl önce

10 / 10

Bu yıl Oscar?larda ?Yabancı Dilde En İyi Film? adayları arasında yer alan ??La Grande Bellezza (Muhteşem Güzellik)??, İtalyan yönetmenPaolo Sorrentino?nun son filmi. Sorrentino, gördüklerinin büyüsüne kapılan Japon turistle ilişiğini acımasızca kesip, gönül rahatlığıyla kalıcı ?turist?e bırakıyor yedi tepeli Roma?yı. Merkezde, kendisi gibi sonradan Romalı bir adam ve anlı şanlı Roma var. Aşıkların, yazarların ilham kaynağı; Hıristiyanlığın merkezi, kutsal şehir Roma... Turistlerin, sanatın, Sezar ve Neron?un hatta belki en çokFellini?nin şehri. Eminim, ilk başrolü ve tek Oscar?ı nedeniyle (Roma Tatili),Audrey Hepburniçin de bir başkadır değeri. Sorrentino?nun Roma?sında, yarım yüzyıl sonrasında bile, tüm bu şatafatın arasında Fellini ile Marcello (La Dolce Vita) ve belki Guido?yu (Sekiz Buçuk), hatta hiç üşenmeden Milano?dan gelecek Lidia ? Giovanni çiftini (La Notte) hayal etmemizin, kapanış jeneriğinde turladığımız Tevere Irmağı?ndan geçerken ünlü yönetmenPasolini?yi ?hüzünle- anmamı
... Devamı
Bu yıl Oscar?larda ?Yabancı Dilde En İyi Film? adayları arasında yer alan ??La Grande Bellezza (Muhteşem Güzellik)??, İtalyan yönetmenPaolo Sorrentino?nun son filmi. Sorrentino, gördüklerinin büyüsüne kapılan Japon turistle ilişiğini acımasızca kesip, gönül rahatlığıyla kalıcı ?turist?e bırakıyor yedi tepeli Roma?yı. Merkezde, kendisi gibi sonradan Romalı bir adam ve anlı şanlı Roma var. Aşıkların, yazarların ilham kaynağı; Hıristiyanlığın merkezi, kutsal şehir Roma... Turistlerin, sanatın, Sezar ve Neron?un hatta belki en çokFellini?nin şehri. Eminim, ilk başrolü ve tek Oscar?ı nedeniyle (Roma Tatili),Audrey Hepburniçin de bir başkadır değeri. Sorrentino?nun Roma?sında, yarım yüzyıl sonrasında bile, tüm bu şatafatın arasında Fellini ile Marcello (La Dolce Vita) ve belki Guido?yu (Sekiz Buçuk), hatta hiç üşenmeden Milano?dan gelecek Lidia ? Giovanni çiftini (La Notte) hayal etmemizin, kapanış jeneriğinde turladığımız Tevere Irmağı?ndan geçerken ünlü yönetmenPasolini?yi ?hüzünle- anmamızın bir sakıncası yoktur umarım. Ama bu defalık tüm görkemiyle Sorrentino ve başkarakterinin şehri...

Sadece dekor olarak kalmayıp filmin kahramanı da olan Roma?da, muhteşem teraslı bir evde yaşıyor Jep Gamberdella (Toni Servillo). Güzellik göreceyse şayet, ?Muhteşem Gamberdella?nın hayatı da güzelliklerle dolu. Masumiyetin güzelliğini görmeyeli (yitireli) ise çok zaman olmuş. Yazın hayatına, yıllar öncesinde kalan çok satan bir romanla başlamış ve kendisine ün kazandıran bu tek atımlık başlangıcın ardından, dergi yazarı olmuş. Artık yaz(a)mayan bir yazar, üstelik fena halde karizmatik. İşte tam da bu sebeple, yüksek sosyetenin içinde ?ayrıcalıklı? olarak çıkarıyor şehrin tadını. Filmin henüz başında Fransız yazar Louis-Ferdinand Celine?den alıntılanan satırların başlığına (Gecenin Sonuna Yolculuk) harfiyen uyan, Holly?nin Tiffany önü kahvaltısı misali, ritüele dönüşen uzun yürüyüşlerle bitiyor mesaisi (gecesi). ?O an?a kadar da, gösterişli partiler ve ?ilginç? konuklu akşam yemekleriyle, alaycı sohbetler, savurgan yaşamlar ve duygusal iflaslarla, ?zengin? kartvizitliler ve oyun çağındaki çocuklarını birer deha olarak pazarlayan anne babalarla geçiriyor zamanını. Sorrentino?nun karakter (fiziksel) yaratmadaki başarısına, son iki filminde -Giulio Andreotti (Toni Servillo -Il Divo) ve Cheyenne (Sean Penn-Olmak İstediğim Yer)- tanık olmuştuk. Ancak ?görünürde? olmak istediği yere en yakın karakteriyle bu filmle tanışmış olmalıyız. Il Divo, ilginçtir ki, ??Bir uzmanlık alanında mütevazi bir özgeçmişim olsun isterdim, kültürel bir meşrutiyetimin olmasını...?? sözleriyle tamamlıyordu filmini. Toni Servillo, sanki bu dileği gerçekleştirmek istercesine, yeniden bir Sorrentino karakterine bürünüp, harikalar yaratıyor! Jep?in mütevazi bir özgeçmişi yok belki ama artık pek de umursamadığı özgeçmişiyle kültürel bir meşrutiyeti olduğu kesin. Fitzgerald şöyle der romanında (Gece Güzeldir): ??Ruhun yaraları yanlışlıkla derideki yaralara benzetilmiştir. Oysa yitirilmiş bir insan ya da yitirilmiş bir hayat parçası, kaybedilmiş bir organa benzer. Onsuz yaşaması öğrenilir; yıllarca akla gelmeyebilir. Ama günün birinde bu organı özleyecek olursanız, bu sızının devası yoktur.?? Yönetmenin diğer karakterleri geçmişle boğuşup geleceğe küsebilir ya da soğukkanlılıkla görmezden gelebilirdi bu satırları. Oysa gecelerin efendisi Jeb Gamberdella çok özel bir karakter. Yeni yaşıyla beraber çıktığı hayat yolculuğunda, istediğinde harika hissedebilir ya da bir nefes sigarayla sıyrılıp, ?yatak odası? angaryasına sırtını -hiç tereddütsüz- dönebilir.

Sorrentino, bu görkemli kısırdöngünün kapılarını ?Far I?Amore? şarkısı eşliğinde öylesine çılgın bir partiyle açıyor ki, başta doğum günü çocuğu Jep olmak üzere, seyredende tanışma isteği uyandırıyor her biri. Ya o farkındalığın gövde gösterisine dönüştüğü sahneler; eleştiri ile özeleştirinin iç içe geçtiği paylamalar, teoriyle pratiğin mükemmelen birleştiği cenaze ya da lüks birer ticarethane olarak yönetilen estetik merkezindeki bekleme anlarında olduğu gibi, hikaye yerine durum üzerinden zarafetle atılan tokatlar... Filmin senaryosunu da yazan yönetmene şu soruyu sordurduğu için bile şapka çıkarmak gerek: ??Nasıl oluyor da, aslında hiçbir anlamı olmayan yüzeysel ve kopuk ilişkiler arasında, böylesi yapay, kaygan ve görkemli bir zeminde en ufacık bir diyalog bile kaybolmadan yer bulabiliyor kendine???

Şu satırlar için hiç de erken değil: Sinema sanatının neredeyse tüm enstrümanlarını kullanan ?Muhteşem Güzellik?, yılın en iyi filmlerinden biri. Eklenecek yıllarla birlikte, daha da değerlenecektir eminim. Ama yazmakla olmuyor, anlamını yitiriyor. En iyisi filmin başladığı şekliyle, Celine?le noktalayalım yazıyı: ??Her yer tiyatro sahnesine döndüğüne göre, rol yapmak gerekiyordu...?? Ve en iyisi bu ?muhteşem? güzelliği sakın kaçırmayın! Klasik kadar, klasikleşecek olanı perdede izlemek de ayrıcalık değil midir?

twitter.com/hilalcetinder

Eline , yüreğine ve gönlüne sağlık mükemmel özetlemiş banada paylaşmak düşer.

@senadir

10 yıl önce

6.5 / 10

Sıkıldım ama sonuna kadar izledim belki bir şey olur diye. Sadece dedi ki her şey bir numaradan ibaret. Anın tadını çıkar işte.Hiçbir şey gerçek değil. Bir de yaşlandıkça insanın istemediğini yapmıyor oluşu, kadının fotoğraflarını getirirken evi terk etmesi, güzeldi. İçinden gelmiyorsa başkasını memnun etmek adına kendinden çalma. Etkileyiciydi.Aynısını ben de askerdeyken şu askerlik bitsin yapacağım demiştim. Ama olmadı :)

@omer

11 yıl önce

7.9 / 10

Filmi izlerken ve izledikten sonra aklıma hep La Dolce Vita geldi, sanki o filmdeki karakter 20-30 yıl yaşlanmıştı ve bugün böyle bir hayat sürüyordu. Fellini'nin filminden daha güzel olduğu dahi söylenebilir.

@qtarantino

11 yıl önce

7.8 / 10

Rönesansın başkenti Roma'da,gerçek dünyadan soyut gibi görünen sanatsal bir ortamda geçen film müthiş bir görsel ziyafet sunuyor.Harika müzikleri de eklenince şu an vizyondayken kaçırmamanız gereken,tadından yenmez bir film oluyor.

@enik_kral

11 yıl önce

’la grande bellezza’ yabancı dilde en iyi film oscarı için, bu ödülü en çok kazanmış ve en fazla aday gösterilmiş ülkelerden biri olan italya adına yarışacak... filistin ve kamboçya’nın adaylarını henüz izleyemedim ama danimarka’dan the hunt ve belçika’dan the broken circle breakdown’u izledim. ve bu iki filmle kıyasladığımda oscar ZENGİNİ italyanların güzel müzik ve görüntü makyajı ile sundukları bir yere varmayan trenleri gibi olan dostlukları, kısırlık ve tembellik özeleştirisinin pek şansı olduğunu düşünmüyorum...

filmde en etkileyici bulduğum sahne tabutun taşınması için ölen kişinin arkadaşlarının davet edilmesi ve akabinde yaşananlar... filmde geçen çok güzel diyaloglar var. ben özellikle ne iş yapıyorsunuz diye sorulduğunda verilen zenginim cevabına hayran kaldım.

@burakakkoc23

11 yıl önce

Daha önce de söylendiği gibi muhteşem görüntülere(Roma'nın kendisine hayran bırakan ihtişamıyla), konuşmalara(bilhassa Jep'in ayar verici sözleri), müziklere(club müzikleri olsun, diğerleri olsun), kıyafetlere(Jep'inkiler) sahip bir film. Ama bu söylediklerim daha çok ilk 1.5 saatlik kısım için geçerli. Filmin genelinde bir karamsarlık var, evet ama ilk 1.5 saatlik kısımda bununla bir alay var ve filmin o zarafeti karamsarlığın da önüne geçiyor. Daha sonra gidenlerin ve ölenlerin etkisiyle yüzler daha az gülüyor. Hele Azize'nin de gelmesiyle film sinir bozucu ve iç karartıcı bir hal alıyor. Ben filmin sonlarına doğru gerçekten çok sıkıldım, bir türlü bitmiyormuş gibi geldi. Bunun dışında rahatsız olduğum şey Jep'in karizmasına yakışmayan iğrenç kemik gözlükleri. Bir de ara ara ağzında bir şeyler geveliyormuş hissi veren İtalyanca. Yine de çok güzeldi, çok 'klas'tı. 7.9/10

@yoll

11 yıl önce

-Kadın düşmanısın

-Seninle ilgisi yok, kadın düşmanı değilim, ben bir insan düşmanıyım

Görüntü, müzik ve oyunculuk bakımından oldukça iyi, insanı hiç sıkmayan ve klişe bir konusu olmayan, yer yer hüzünlü yer yer eğlenceli fakat tekrar tekrar izleme isteği de duyulmayacak bir film.

2013'ün güzel filmlerinden, İtalya'nın son dönem filmlerinin en iyilerinden. :)

"Hepimiz umutsuzluğun eşiğindeyiz, tek yapabildiğimiz birbirimizin suratına bakmak birbirimize eşlik etmek, biraz şakalaşmak."

-O kadar insan tanımak muhteşem bir şey olmalı

-Mutsuz olman garantidir.

@sarhosatlarzama

11 yıl önce

8.2 / 10

italyan sinemasına çok aşina olduğum söylenemez. sergio leonenin spagetti western filmlerini saymazsak çok fazla filmlerini izlediğim söylenemez ama bu filmin şimdiye kadar izlediğim en eğlenceli italyan fimi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. özgünlüğüne gölge düşürmesini istemem, bu tamamen benim kendi kişisel algım ama yine de izlerken birçok yerde fellini`nin 8 1/2 filmini anımsadım.

jep isminde bir yazarın ikinci kitabını yaz(a)ma(ma) aşamasında, çevresindeki ilişkiler ve geçmişi ekseninde entelektüel yaşama ironi dolu eleştirel bir bakış fırlatan, sanatsal ve son derece eğlenceli bir film. toni servillo`nun oynadığı jep karakteri baştan ayağa zarafet timsali. sadece bu adamı izlemek için dahi filmi bir daha izlerim.

film biter bitmez, filmle ilgili ilk baktığım şey müzikleri oldu ki müthiş bir soundtracke sahip film. en az filmin kendisi kadar güzel. yeri geldiğinde bizet yeri geldiğinde de klüp müzikleri kullanılmış. ama her ne kullanılmışsa çok çok iyi oturmuş filme. müzikle
... Devamı
italyan sinemasına çok aşina olduğum söylenemez. sergio leonenin spagetti western filmlerini saymazsak çok fazla filmlerini izlediğim söylenemez ama bu filmin şimdiye kadar izlediğim en eğlenceli italyan fimi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. özgünlüğüne gölge düşürmesini istemem, bu tamamen benim kendi kişisel algım ama yine de izlerken birçok yerde fellini`nin 8 1/2 filmini anımsadım.

jep isminde bir yazarın ikinci kitabını yaz(a)ma(ma) aşamasında, çevresindeki ilişkiler ve geçmişi ekseninde entelektüel yaşama ironi dolu eleştirel bir bakış fırlatan, sanatsal ve son derece eğlenceli bir film. toni servillo`nun oynadığı jep karakteri baştan ayağa zarafet timsali. sadece bu adamı izlemek için dahi filmi bir daha izlerim.

film biter bitmez, filmle ilgili ilk baktığım şey müzikleri oldu ki müthiş bir soundtracke sahip film. en az filmin kendisi kadar güzel. yeri geldiğinde bizet yeri geldiğinde de klüp müzikleri kullanılmış. ama her ne kullanılmışsa çok çok iyi oturmuş filme. müzikleri içinde en beğendiğim ise :http://www.youtube.com/watch?v=T2UK0D59JnI

filmin tamamının roma`da hatta kollezyum çevresinde geçmiş olmasına rağmen,roma`dan hiç de olumlu şekilde bahsedilmemiş, aksine cümle aralarında yerilmiştir.

kısaca bu senenin en iyi filmlerinden bir tanesi olmuş. en az bir kere izlenmesi gerek.

@jduygu

11 yıl önce

8 / 10

Nefis bir guzelligi var. Goruntu, muzik, diyalog, mekan, her sey.

O soundtrack’i yok mu...

http://www.youtube.com/watch?v=zkm_h-SWTUM
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL