cennet sineması isimli filmi ile kalbimi fethetmeyi başarmış olan giuseppetornatore,bu filminde antika ve sanat eserlerine değer biçen, orjinali sahtelerden ayırt edebilen ve bu eserlerin satışında bizzat artırma görevlisi olarak yer alan virgil oldman ile tanıştırıyor bizleri...
tornatore, virgil oldman rolünü oynaması için ise hiç riske girmeden geoffrey rush gibi bir usta seçmiş.filmin müziklerinde ise belki de sinemanın gördüğü görebileceği en iyi müzisyen ennio morricone’nin ismini görmek ise filmin değerini iyice arttırıyor.
virgil satışlarda manipüle ile ucuz yollu özel bir kadın portresi kolleksiyonu oluşturmuştur. öyle ki her tablo yeni bir sevgili virgil için diyebilirim. virgil’in bu kadın portrelerinden oluşturduğu kolleksiyon yine italyan bir yönetmen federico fellini’nin ’kadınlar kenti’ isimli filminde marcello mastroianni’nin zorunlu olarak misafir olduğu dr.katzone’nin evindeki kolleksiyonunu anımsattı..
virgil oldman, prensiplerine ters düşmesine rağmen... Devamı
cennet sineması isimli filmi ile kalbimi fethetmeyi başarmış olan giuseppetornatore,bu filminde antika ve sanat eserlerine değer biçen, orjinali sahtelerden ayırt edebilen ve bu eserlerin satışında bizzat artırma görevlisi olarak yer alan virgil oldman ile tanıştırıyor bizleri...
tornatore, virgil oldman rolünü oynaması için ise hiç riske girmeden geoffrey rush gibi bir usta seçmiş.filmin müziklerinde ise belki de sinemanın gördüğü görebileceği en iyi müzisyen ennio morricone’nin ismini görmek ise filmin değerini iyice arttırıyor.
virgil satışlarda manipüle ile ucuz yollu özel bir kadın portresi kolleksiyonu oluşturmuştur. öyle ki her tablo yeni bir sevgili virgil için diyebilirim. virgil’in bu kadın portrelerinden oluşturduğu kolleksiyon yine italyan bir yönetmen federico fellini’nin ’kadınlar kenti’ isimli filminde marcello mastroianni’nin zorunlu olarak misafir olduğu dr.katzone’nin evindeki kolleksiyonunu anımsattı..
virgil oldman, prensiplerine ters düşmesine rağmen gizemli yeni müşterisi claire’in kaprislerine tek zaafı antika ve sanat eserleri için katlanmaya çalışır. bu arada değerlendirme yaptığı evde eski bir otomat robot parçası ilgisini çeker.daha evvel martin scorsese’nin hügo filminde çizim yapan bir akrabasını görmüştük bu otomatın. neyse bu parçalar küçük birer yem gibi virgil’in önüne atılarak işin kopmaması sağlanıyor.
virgil normalde karşılaştığı kadınlarla göz göze bile gelmeye çekinirken, bu hayattan izole bir şekilde yaşayan ve hiç görmediği gizemli müşterisine bir anda aşık olduğunu farkeder. artık tek amacı onu saklandığı yerden çıkarıp görebilmektir.
tornatore cennet sineması’nda, salvatore’nin sevgilisinin görüntüsünü odasının duvarına yansıtarak seyrettiği gibi bir mükkemmel sahne de bu filmine koymuş. iletişimi kapalı kapılar ardından ve telefonla sürdürürken bir sahnede virgil kadın portreleri kolleksiyonu ile dolu olan odasında telefonda claire ile konuşurken resimlerde sanki onun yüzünü arar.
film ilerlerken claire’in hayatından nasıl bir dram çıkacak diye beklerken sonra birden acaba virgil’in başına ne gelecek diyebilirsiniz filmde böyle bir kaç defa gelgit oluyor. ve buna rağmen yönetmenin sürpriz sonlu bir film yapma gayesinde olduğunu hiç sanmıyorum.
tornatore böyle bir şey düşünse öncelikle, ’’insan duyguları sanat eserleri gibidir. taklitler tamamen orjinal gibi gözükebilir.’’ diyerek aşkın taklit edilebileceğinden bahsederek şüphe uyandırmaktan kaçınırdı herhalde. bana göre virgil her şeyin farkında ama kendini inandırmaya çalışıyor. çünkü ilk defa gerçekten sevilmenin ne olduğunu anlıyor. aşk işte insanın gözünü kör ediyor. gözünüzün önüne bir perde iniyor ve olup bitene kayıtsız kalmaya başlıyorsunuz. tıpki soğuktan donarken tatlı bir ölüm uykusuna dalmak gibi...
öyküsü sağlam hazırlanmış fakat; filmde kullanılan görsel ögeler bi harika.. her kare özenle doldurulmuş süslenmiş.. ışıkla orantılı çekimler profesyonel işi.. film bir tavsiyedir.. ve beğenilmiştir.
Senenin Başarılı filmlerinden biri, mevzu sizi içine alıyor, koparmıyor merak uyandırıcı. Geoffrey Rush her zamanki gibi yıkıyor üstat,diğer oyunculuklarda başarılı.
keyifle izlediğim bir film oldu, çok güzel replikler ve diyaloglar var. aklımda kalanlardan biri,
-What is it like living with a woman?
-like taken part of an auction , you never know yours is the best offer.
-bir kadın ile yaşamak nasıl?
-bir açık arttırmaya katılmak gibi, Teklifinizin asla "en iyi teklif" olup olmadığını bilmiyorsunuz.
Film henüz ahali tarafından keşfedilmemiş gibi görünüyor.
Tek kelime ile muhteşem bir sinema şöleni.
Filmin sonunu tahmin etmek çok kolay, hatta bırakın sonunu adım adım olacakları tahmin bile edebilirsiniz. Ancak bence yönetmenin bu durumu gizleme gibi bir çabası olmamış. Çünkü filmde başına ne geleceğini hisseden bir adamın, hayatı boyunca beklediği, hissetmek istediği duyguları, sahip olduğu en değerli kolleksiyonunu kaybetme pahasına, göz göre göre ilerlemesi anlatılıyor. Zaten kendiside sormuyor mu: ’’ Aşk taklit edilebilir mi ’’ diye? Peki değdi mi? Bence değdi, hemde fazlasıyla.
@enik_kral
11 yıl önce
8 / 10
tornatore, virgil oldman rolünü oynaması için ise hiç riske girmeden geoffrey rush gibi bir usta seçmiş.filmin müziklerinde ise belki de sinemanın gördüğü görebileceği en iyi müzisyen ennio morricone’nin ismini görmek ise filmin değerini iyice arttırıyor.
virgil satışlarda manipüle ile ucuz yollu özel bir kadın portresi kolleksiyonu oluşturmuştur. öyle ki her tablo yeni bir sevgili virgil için diyebilirim. virgil’in bu kadın portrelerinden oluşturduğu kolleksiyon yine italyan bir yönetmen federico fellini’nin ’kadınlar kenti’ isimli filminde marcello mastroianni’nin zorunlu olarak misafir olduğu dr.katzone’nin evindeki kolleksiyonunu anımsattı..
virgil oldman, prensiplerine ters düşmesine rağmen
tornatore, virgil oldman rolünü oynaması için ise hiç riske girmeden geoffrey rush gibi bir usta seçmiş.filmin müziklerinde ise belki de sinemanın gördüğü görebileceği en iyi müzisyen ennio morricone’nin ismini görmek ise filmin değerini iyice arttırıyor.
virgil satışlarda manipüle ile ucuz yollu özel bir kadın portresi kolleksiyonu oluşturmuştur. öyle ki her tablo yeni bir sevgili virgil için diyebilirim. virgil’in bu kadın portrelerinden oluşturduğu kolleksiyon yine italyan bir yönetmen federico fellini’nin ’kadınlar kenti’ isimli filminde marcello mastroianni’nin zorunlu olarak misafir olduğu dr.katzone’nin evindeki kolleksiyonunu anımsattı..
virgil oldman, prensiplerine ters düşmesine rağmen gizemli yeni müşterisi claire’in kaprislerine tek zaafı antika ve sanat eserleri için katlanmaya çalışır. bu arada değerlendirme yaptığı evde eski bir otomat robot parçası ilgisini çeker.daha evvel martin scorsese’nin hügo filminde çizim yapan bir akrabasını görmüştük bu otomatın. neyse bu parçalar küçük birer yem gibi virgil’in önüne atılarak işin kopmaması sağlanıyor.
virgil normalde karşılaştığı kadınlarla göz göze bile gelmeye çekinirken, bu hayattan izole bir şekilde yaşayan ve hiç görmediği gizemli müşterisine bir anda aşık olduğunu farkeder. artık tek amacı onu saklandığı yerden çıkarıp görebilmektir.
tornatore cennet sineması’nda, salvatore’nin sevgilisinin görüntüsünü odasının duvarına yansıtarak seyrettiği gibi bir mükkemmel sahne de bu filmine koymuş. iletişimi kapalı kapılar ardından ve telefonla sürdürürken bir sahnede virgil kadın portreleri kolleksiyonu ile dolu olan odasında telefonda claire ile konuşurken resimlerde sanki onun yüzünü arar.
film ilerlerken claire’in hayatından nasıl bir dram çıkacak diye beklerken sonra birden acaba virgil’in başına ne gelecek diyebilirsiniz filmde böyle bir kaç defa gelgit oluyor. ve buna rağmen yönetmenin sürpriz sonlu bir film yapma gayesinde olduğunu hiç sanmıyorum.
tornatore böyle bir şey düşünse öncelikle, ’’insan duyguları sanat eserleri gibidir. taklitler tamamen orjinal gibi gözükebilir.’’ diyerek aşkın taklit edilebileceğinden bahsederek şüphe uyandırmaktan kaçınırdı herhalde. bana göre virgil her şeyin farkında ama kendini inandırmaya çalışıyor. çünkü ilk defa gerçekten sevilmenin ne olduğunu anlıyor. aşk işte insanın gözünü kör ediyor. gözünüzün önüne bir perde iniyor ve olup bitene kayıtsız kalmaya başlıyorsunuz. tıpki soğuktan donarken tatlı bir ölüm uykusuna dalmak gibi...
@aroseforthedead
11 yıl önce
@dath
11 yıl önce
8.2 / 10
@ozan_taylan
11 yıl önce
Aldatılmak... Ne kadar alengirlide olsa acısından bihaber izleyenler için her zaman sıradandı.
@uniqueen
11 yıl önce
@visoykan
11 yıl önce
8.2 / 10
keyifle izlediğim bir film oldu, çok güzel replikler ve diyaloglar var. aklımda kalanlardan biri,
-What is it like living with a woman?
-like taken part of an auction , you never know yours is the best offer.
-bir kadın ile yaşamak nasıl?
-bir açık arttırmaya katılmak gibi, Teklifinizin asla "en iyi teklif" olup olmadığını bilmiyorsunuz.
@tenekteplaz
11 yıl önce
7.9 / 10
Tek kelime ile muhteşem bir sinema şöleni.
Filmin sonunu tahmin etmek çok kolay, hatta bırakın sonunu adım adım olacakları tahmin bile edebilirsiniz. Ancak bence yönetmenin bu durumu gizleme gibi bir çabası olmamış. Çünkü filmde başına ne geleceğini hisseden bir adamın, hayatı boyunca beklediği, hissetmek istediği duyguları, sahip olduğu en değerli kolleksiyonunu kaybetme pahasına, göz göre göre ilerlemesi anlatılıyor. Zaten kendiside sormuyor mu: ’’ Aşk taklit edilebilir mi ’’ diye? Peki değdi mi? Bence değdi, hemde fazlasıyla.
@martiuctu
11 yıl önce
8.5 / 10