Bukalemun Yorumları

Bukalemun filmi detayları

@positivist

1 yıl önce

8.5 / 10

İnanılmaz komik bir film. Mockumentarynin hakkını veriyor. Zelig toplumsal bir bukalemun. Bu insanların hayatını karıştırınca tıbbi müdahale geliyor ve bence filmin en komik kısmı da bu teşhis. Hastalık sanki bir alerjik reaksiyonmuş gibi davranılıyor. Siyahi ve Yunan olması, doktorlarla doktor olması hepsi bir semptom. Psikanalize tutumunu çok sevdim. Tamamen bir aldatmaca ve entelektüel zırvalık ve bunu hakkıyla eleştiriyor. Bir diğer Yahudi Freud’un bulduğu bu yöntem Allen, Roth gibi Yahudilerce eleştiriliyor. İlginç bir dönüşüm.
Belgeselin ne kadar ciddi olduğunu göstermek için Saul Bellow ve Sontag gibi başka entelektüelleri de dahil etmesini çok sevdim. Travmatik modern insan psikolojisini çok iyi anlatan iki yazar Bellow ve Sontag. Modernizmin insanı getirdiği nokta tüm ideolojilerin derdi. Buna Amerika eleştirisi de eklemlenebilir tabi. Ama evrensel bir meselesi olduğunu düşünerek yazıyorum. Toplumsal hayata uyum sağlayabilmek için herkesi taklit eder Zelig. Bu sevilme ve onay
... Devamı
İnanılmaz komik bir film. Mockumentarynin hakkını veriyor. Zelig toplumsal bir bukalemun. Bu insanların hayatını karıştırınca tıbbi müdahale geliyor ve bence filmin en komik kısmı da bu teşhis. Hastalık sanki bir alerjik reaksiyonmuş gibi davranılıyor. Siyahi ve Yunan olması, doktorlarla doktor olması hepsi bir semptom. Psikanalize tutumunu çok sevdim. Tamamen bir aldatmaca ve entelektüel zırvalık ve bunu hakkıyla eleştiriyor. Bir diğer Yahudi Freud’un bulduğu bu yöntem Allen, Roth gibi Yahudilerce eleştiriliyor. İlginç bir dönüşüm.
Belgeselin ne kadar ciddi olduğunu göstermek için Saul Bellow ve Sontag gibi başka entelektüelleri de dahil etmesini çok sevdim. Travmatik modern insan psikolojisini çok iyi anlatan iki yazar Bellow ve Sontag. Modernizmin insanı getirdiği nokta tüm ideolojilerin derdi. Buna Amerika eleştirisi de eklemlenebilir tabi. Ama evrensel bir meselesi olduğunu düşünerek yazıyorum. Toplumsal hayata uyum sağlayabilmek için herkesi taklit eder Zelig. Bu sevilme ve onaylanma ihtiyacıdır. Sosyalleşirken genel olarak yaptığımız da budur. Tabi Allen buna travmatik çocukluğunu ekler. Anne babasının cezalandırma yöntemi aklıma geldiğinde hep güleceğim. Çok zeki ve üretken biri Allen. Filmlerinde entelektüel tavrını kibirsiz ortaya çıkarıyor her seferinde.

@ozzy_oz

8 yıl önce

Bu film benim aklıma şu soruyu getirdi; asıl bukalemun olanlar, Leonard gibiler mi yoksa Leonard gibi olmayanlar mı?
M

@muslumduralmaz

9 yıl önce

7.5 / 10

woody allen yine mükemmel bir karakter yaratmış bu sefer bir de o karaktere belgesel çekmiş, kurgular, sahnelendirmeler üstünde çok uğraşılmış duruyor, eğlenceli bir o kadar fantastik bir belgesel.

@erutururu

9 yıl önce

8.4 / 10

Yıldızlar Geçidi Bölüm 1: Woody Allen ve Zelig Üzerine

Aktör, yazar, yönetmen, komedyen ve sonu ufuğa uzanan uzunca bir liste dolusu meziyet sahibi, konsantre yetenek abidesi insan Woody Allen? Onu hangi haliyle seversiniz? Biricik Annie'si ile 90 dakikada kadın-erkek ilişkilerine bakışınızı değiştirdiği Annie Hall'ıyla mı? En nevrotik halini gözler önüne serdiği, Bogart/Allan birlikteliğiyle akıllara Dr. Jekyll ve Mr. Hyde'ı getirdiği "Play It Again, Sam" iyle mi? (Casablanca, evet) Yoksa "Ayaküstü entelektüel gevezelik" ekolünün zirve yaptığı, 7. Sanatın en lafazan şaheseri, 70'li yılların beyaz perdeye vedası niteliğindeki "Manhattan" ıyla mı? Peki ya Allen'ın, Orson Welles'in meşalesini devraldığı, mockumentary türünün güzide emsallerinden Zelig'e ne dersiniz?

O zamana değin; Take The Money And Run, Interiors, Everything You Always Wanted to Know About Sex, But Were Afraid to Ask ve Bananas gibi filmlerden aşina olduğumuz, kişisel sorun ve
... Devamı
Yıldızlar Geçidi Bölüm 1: Woody Allen ve Zelig Üzerine

Aktör, yazar, yönetmen, komedyen ve sonu ufuğa uzanan uzunca bir liste dolusu meziyet sahibi, konsantre yetenek abidesi insan Woody Allen? Onu hangi haliyle seversiniz? Biricik Annie'si ile 90 dakikada kadın-erkek ilişkilerine bakışınızı değiştirdiği Annie Hall'ıyla mı? En nevrotik halini gözler önüne serdiği, Bogart/Allan birlikteliğiyle akıllara Dr. Jekyll ve Mr. Hyde'ı getirdiği "Play It Again, Sam" iyle mi? (Casablanca, evet) Yoksa "Ayaküstü entelektüel gevezelik" ekolünün zirve yaptığı, 7. Sanatın en lafazan şaheseri, 70'li yılların beyaz perdeye vedası niteliğindeki "Manhattan" ıyla mı? Peki ya Allen'ın, Orson Welles'in meşalesini devraldığı, mockumentary türünün güzide emsallerinden Zelig'e ne dersiniz?

O zamana değin; Take The Money And Run, Interiors, Everything You Always Wanted to Know About Sex, But Were Afraid to Ask ve Bananas gibi filmlerden aşina olduğumuz, kişisel sorun ve iç çatışmalar odaklı Allen mizahı Zelig ile beraber daha içtimai bir nitelik kazanmıştı, göndermeler ve eleştiriler iyiden iyiye keskinleşmeye başlamıştı. Hannah ve Kız kardeşleri ile birlikte 80'li yılların açık ara en iyi Allen yapıtı olarak addedilen Zelig'i etraflıca inceleyebilmek için öncelikle Zelig'in ele aldığı 1920'li yıllara gitmeliyiz.

1920'lerin Amerika'sı? Birinci Dünya Savaşı yeni bitmiş ve Dünyanın geri kalanı gibi Amerika da yaşadığı sıkıntılı dönemleri atlatabilmek için bir arayış içinde. Jazz müziği revaçta, öyle ki "Jazz Çağı" olarak anılan bu dönemde bohemlik had safhada, filmdeki deyimiyle "Ritimler uyumsuz" ve ahlak hiç olmadığı kadar sarhoş. Bir yanda Cumhuriyetçi ve Demokratlar arasındaki hararetli başkanlık seçimleri, diğer yanda hızla şiddetini arttıran faşizm rüzgarı, Wall Street saldırıları ve sonrasında gelen büyük buhranı şusu busu bir yana, o dönemin en ikonik hayali karakterlerinden biri olan Leonard Zelig'in yükselişi, düşüşü ve sonra yeniden yükselişine tanık oluyoruz. Hikaye bu ya, o dönemin en popüler figürü ve savaş kahramanı olan Charles Lindbergh ile aynı üne sahip bir karakter olarak lanse ediliyor Zelig. Geçmiş ve asri zaman insanının ortak kaygısı olan toplum normlarınca kabul görme tutkusunun bir yansıması olarak arz-ı endam etmekte.

20'ler jenerasyonu deyince akla gelen ilk yazarlardan olan Scott Fitzgerald'ın yorumları ile başlıyor filmimiz. Elegant bir sosyetenin toplantısında tanıştığı aristokrat görünümlü bir beyefendiden bahsediyor. Aynı gün içinde farklı kişilerle bambaşka konuları konuşurken rast geldiği Zelman isimli bu beyefendinin onu hayrete düşürdüğünden bahsediyor. Beyzbol oyuncusu, politikacı, Asyalı bir mülteci, gangster, obez ve zenci olarak çıkıyor karşımıza Zelig. Aynı film içerisinde polislerden kaçan, halk kahramanı olan, halk tarafından dışlanan ve sonra yeniden halk kahramanı olan ve hatta Hitler ile dalga geçebilen bir insanın hikayesidir Zelig.

Saniyeler içerisinde azılı bir suçludan, siyahi bir caz müzisyenine dönüşebilmesiyle psikiyatrisler tarafından incelenmek üzere hastaneye kaldırılan Zelig, burada hayatının kadını Dr. Eudora Fletcher ile tanışır. (Gözü bir yerlerden ısıranlar için; Hannah ve Kızkardeşleri'ndeki Hannah, New York Üçlemesindeki Lisa ve Rosemary'nin Bebeği'nde Rosemary karakterini canlandıran efsane aktris, Mia Farrow) Fletcher başta her ne kadar Zelig'in olağanüstü çok yönlü kişiliğine hayran kalsa da, hastasıyla bu denli yakın bir ilişki kurmaya yanaşmaz. Sonraları Zelig'in aşkına karşılık vermeye başlayan Fletcher, Zelig ile birlikte güzel günler geçirir. Fakat Zelig'in geçmişte yaşadığı olaylar başlarına bela olmaya başlar. Yıllar evvel beraber olup çocuk peydahlayıp kaçtığı kadınlar, işlediği akıl almaz derecede absürt suçlar dağ gibi birikmiştir ve Zelig, çareyi kaçmakta bulur.

Woody Allen'ın Zelig'i "İnsanın psikopat olunca neler yapabileceğini göstermek istedim" şeklinde özetler. Geçmişinde travmatik olaylar yaşamış bir karakter olarak betimlenen Zelig, günümüz toplumunda bir kanser gibi yayılan takdir edilme ve kabul görme hırsıyla dalga geçer. 83 yapımı bir film olmasına karşın Zelig, 20'li yılların görüntülerinin montajlanıp kolajlanmasından mütevellit siyah beyazdır ve o dönemde yaşamış; Al Capone, Clara Bow, William Randolph Hearst, Charlie Chaplin, Josephine Baker, Carole Lombard, Dolores del Rio, Adolf Hitler, Joseph Goebbels, James Cagney, Lou Gehrig, Adolphe Menjou, Claire Windsor, Tom Mix, Marie Dressler, Bobby Jones ve daha birçok ünlü simaya ev sahipliği yapar.

@bnbnbnbnbn

10 yıl önce

gerçek bir belgeselden hiçbir eksiği yok. o derece gerçekçi yapılmış, muhtemelen üzerine çok ama çok emek verilmiş harika film.

düşündürücü bir tarafı da var tabii.
M

@mipmis

11 yıl önce

8.9 / 10

Hepimiz bazen Zelig olmak, toplumda bi süreliğine görünmez duruma gelmek istemişizdir. Woody Allen'ın mantıkdışı filmlerine bayılıyorum.
T

@timeofgypsies

11 yıl önce

Güzel,pek güzel.Bir yerinde,''İnsanın,psikopat olunca neler yapabildiğini göstermek istedim.'' diyerek bu yapıtını güzel bir şekilde özetliyor aslında.

''Bir Yaz Gecesi Rüyası'' na değinilmesi ayrı bi' güzel geldi.Algıda seçicilikten olmalı;Müthiş olmuş özü bu filmin.

@tulay

13 yıl önce

Kullanılan montajların gerçekmiş hissi uyandırması filmi cezbediyor.Hele ki başarılı, en iyi, kahraman,deha vb. sıfatlarla nitelendirildiğimizde daha çok(?) sevileceğimiz yargısını hatırlayıp kendimizi Zelig'e yakın hissettiğimiz zaman filme duyduğumuz sempati bir kat daha artıyor.Yer yer kahramanla kıyaslayarak kendimizi eleştirebileceğimiz bir film. Woody Allen kıvrak zekasını yine kanıtlamış..

@darkblack

13 yıl önce

9 / 10

aslında hepimiz biraz zelig'iz. citizen kane tadında eğlenceli bir film. özellikle bazı noktalarda çok ince dokundurmalar mevcut ki hakikaten hayran kalıyorsunuz.
P

@paranoid

14 yıl önce

8.7 / 10

izledim ve woody allen'ın zekasına hayran kaldım.
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL