Filmin müthiş vurucu bir başlangıcı var. Sonrasında olan her şey bu olayın iz düşümü olarak karşımıza çıkıyor. Çocukluk travmalarının hayatı nasıl kökten etkileyeceğine dair etkileyici bir hikayesi var. Özellikle Nick karakterinin yıkıklığı çok etkileyiciydi. Thomas Vinterberg'in filmleri gerçekten şahane. Mutlaka izlenmeli bütün filmleri.
Yorumları okudum. Bunun üzerine yazma isteği doğdu.
Filmin ikinci parçası olan Nick'in kardeşine geçildiğinde girilen döngü, neyin ne olduğunun sisli kalması dağıttı filmi. Adamın çocuğuna olan düşkünlüğü çok da iyi verilmiyor diye düşünüyorum. Karakterin karar alışı dandik, kur yapışı zamansız, kovalama sahnesiyse komedi olmuş. Giriş güzeldi, Nick'in Ivan'la olan ilişkisinin sonuna gelmeden biraz öncesi iyiydi. Sonrası mantıksız bir hale geldi diye düşünüyorum. Gerçekçi, ortamlar ve sahne ve makyaj tasarımı iyiydi. Ancak karakterlerin "neysem öyleyim bu film böyle bitecek" olması bir yere bağlanmadı.
Requiem for a Dream ne ala bir film mesela. Karakterlerin çürüyüşünü görüyoruz. Bir dönüşüm ve ilerleme kaydediliyor. Bu filmde ise ben kendini tekrar eden olaylar ve duygusal durumlar izledim. Bu sıkılmışlığı vermek için iyi ama iyi bir film için daha iyi olay örgüleri ve kurgular gerekli.
Benim burada anlamadığım şey şu ki neden insanlarımız Türk dizilerinde "klişe bu" deyip bu film... Devamı
Yorumları okudum. Bunun üzerine yazma isteği doğdu.
Filmin ikinci parçası olan Nick'in kardeşine geçildiğinde girilen döngü, neyin ne olduğunun sisli kalması dağıttı filmi. Adamın çocuğuna olan düşkünlüğü çok da iyi verilmiyor diye düşünüyorum. Karakterin karar alışı dandik, kur yapışı zamansız, kovalama sahnesiyse komedi olmuş. Giriş güzeldi, Nick'in Ivan'la olan ilişkisinin sonuna gelmeden biraz öncesi iyiydi. Sonrası mantıksız bir hale geldi diye düşünüyorum. Gerçekçi, ortamlar ve sahne ve makyaj tasarımı iyiydi. Ancak karakterlerin "neysem öyleyim bu film böyle bitecek" olması bir yere bağlanmadı.
Requiem for a Dream ne ala bir film mesela. Karakterlerin çürüyüşünü görüyoruz. Bir dönüşüm ve ilerleme kaydediliyor. Bu filmde ise ben kendini tekrar eden olaylar ve duygusal durumlar izledim. Bu sıkılmışlığı vermek için iyi ama iyi bir film için daha iyi olay örgüleri ve kurgular gerekli.
Benim burada anlamadığım şey şu ki neden insanlarımız Türk dizilerinde "klişe bu" deyip bu filmde "Aa! Adı da Martin'miş o bebeğin, bak gördün mü!" diyerek sanki farklı bir alana ulaştırmış gibi "Vaağy!" çekmek tuhaf. Olmuyor kanımca. Şaka bi' yana çok şahane bir film değil ancak iyi bir film.
Manchester by the Sea gibi tek karaktere odaklanmak durumu daha iyi anlatabilirdi belki. Orada karakter ve ortam çok daha iyi vermişti çökme hissini ve suçluluk hissini.
Büyüklerin hatalarının bedelini çocuklar öder.Danimarka sinemasının altın çocuğu (: Thomas vinterberg danimarkanın soğuk havasından girdi buram buram hüzün ve dramla yüklemesini yaptı napıyosun oğlum ya zaten çabuk duygulanan biriyim verdikçe veriyor dramı böyle giderse bizi melankolik yapacak yeminle yeter be kardeşim .En son İnarritu aylar önce biutiful ile parçaladı birde bu çıktı şimdi hadi buyur..Yalnız film güzeldi be
Tanıtımda yazan "İki kardeş annelerinin cenazesinde bir araya gelirler. Gençliklerinde yaptıkları hataları düzeltmek için o gün karar alırlar." külliyen yalan. Belki de bu yazı film için farklı beklentilere girmeme neden oldu. Ortada doğrudan onların olan hata yok bu bir, ikincisi ortada bir karar falan da yok.
Ha, ama film benim bu manipüle edilmiş beklentim dışında iyi bir dram. İnsan içine doğduğu dünyadan ayrık bir hayat süremiyor tezini sonuna kadar taşıyor; içinde istediğin kadar sevgi olsun, sevgisiz büyüdüysen gerçekten nasıl seveceğini de bilemiyorsun işte.
Alkolik bir annenin iki çocuğu. Ruhları sakat olmaya mahkum, kaderleri çoktan mağlup? Bu iki kardeş, alkolik olan annelerinin ilgisizliği yüzünden bakmaya çalıştıkları küçük kardeşlerinin ölümüne neden olurlar. Çok sevdikleri, sahiplendikleri kardeşlerinin ölümü onlarda derin izler bırakır. Yıllar sonra annelerinin ölümüyle bir araya geleceklerdir.
Tam bir yönetmen filmi! Kim ne derse desin ben bu Thomas Vinterberg?i baya baya seviyorum. Kuzey Avrupa sinemasının en güzel örneklerini bu adamın filmografisinde görebilirsiniz. O yozlaşmış, artık insani ilişkilerin pek bi ehemmiyeti olmadığı, kimse kimsenin acısını umursamadığı bu ülkelerde bu adam acıları yaşatıyor bize. Evet, belki kendi kendini tekrar ediyor olabilir. Mesela bu filmdeki biçok sahne Jagten?i anımsattı. Ama bana hissettirdikleri müthişti. Adamın çocuklara çok güzel bir bakış açısı var. Sanki onları çocuktan ziyade sadece küçük boylu insanlar gibi gösteriyor bize. Ama bunu rol olarak söylemiyorum, elbette rollerinde bir ç... Devamı
Alkolik bir annenin iki çocuğu. Ruhları sakat olmaya mahkum, kaderleri çoktan mağlup? Bu iki kardeş, alkolik olan annelerinin ilgisizliği yüzünden bakmaya çalıştıkları küçük kardeşlerinin ölümüne neden olurlar. Çok sevdikleri, sahiplendikleri kardeşlerinin ölümü onlarda derin izler bırakır. Yıllar sonra annelerinin ölümüyle bir araya geleceklerdir.
Tam bir yönetmen filmi! Kim ne derse desin ben bu Thomas Vinterberg?i baya baya seviyorum. Kuzey Avrupa sinemasının en güzel örneklerini bu adamın filmografisinde görebilirsiniz. O yozlaşmış, artık insani ilişkilerin pek bi ehemmiyeti olmadığı, kimse kimsenin acısını umursamadığı bu ülkelerde bu adam acıları yaşatıyor bize. Evet, belki kendi kendini tekrar ediyor olabilir. Mesela bu filmdeki biçok sahne Jagten?i anımsattı. Ama bana hissettirdikleri müthişti. Adamın çocuklara çok güzel bir bakış açısı var. Sanki onları çocuktan ziyade sadece küçük boylu insanlar gibi gösteriyor bize. Ama bunu rol olarak söylemiyorum, elbette rollerinde bir çocuk gibi davranıyorlar. Yalan söylüyorlar, resim çiziyorlar, bol bol soru soruyorlar, ağlıyorlar ama bunları sanki bir bireyin uçukluğu gibi gösteriyor bize, çocuk saçmalıkları gibi değil. Tabi sadece benim bakış açım olabilir.
Bu film Jagten?den önceki son durak gibi olmuş. Kabul ediyorum, Jagten kadar etkileyici değildi belki ama Jagten?in ayak seslerini bu filmde bize duyurmuş yönetmen. Eğer Jagten?i sevmişseniz bu filmi de seversiniz diye düşünüyorum.
Daha fazla spoiler vermeden konuyu müziklere getireceğim. Filmin müzikleri de dinlenilmeye değer;
Çocuk istediği için sevgilisinden ayrılan Nick'in,filmin sonunda kardeşinin çocuğu ile elele tutuşması müthiş bir kurgunun eseridir..Hem de çocuğun isminin Martin olması ayrı bir güzeldir.. Kafanızda parçaları birleştirdiğinizde müthiş bir film izlediğinizi anlıyacaksınız..10/8,2
@kiti
10 ay önce
7.2 / 10
@sckaradeniz
1 yıl önce
6.8 / 10
Filmin ikinci parçası olan Nick'in kardeşine geçildiğinde girilen döngü, neyin ne olduğunun sisli kalması dağıttı filmi. Adamın çocuğuna olan düşkünlüğü çok da iyi verilmiyor diye düşünüyorum. Karakterin karar alışı dandik, kur yapışı zamansız, kovalama sahnesiyse komedi olmuş. Giriş güzeldi, Nick'in Ivan'la olan ilişkisinin sonuna gelmeden biraz öncesi iyiydi. Sonrası mantıksız bir hale geldi diye düşünüyorum. Gerçekçi, ortamlar ve sahne ve makyaj tasarımı iyiydi. Ancak karakterlerin "neysem öyleyim bu film böyle bitecek" olması bir yere bağlanmadı.
Requiem for a Dream ne ala bir film mesela. Karakterlerin çürüyüşünü görüyoruz. Bir dönüşüm ve ilerleme kaydediliyor. Bu filmde ise ben kendini tekrar eden olaylar ve duygusal durumlar izledim. Bu sıkılmışlığı vermek için iyi ama iyi bir film için daha iyi olay örgüleri ve kurgular gerekli.
Benim burada anlamadığım şey şu ki neden insanlarımız Türk dizilerinde "klişe bu" deyip bu film ... Devamı
Filmin ikinci parçası olan Nick'in kardeşine geçildiğinde girilen döngü, neyin ne olduğunun sisli kalması dağıttı filmi. Adamın çocuğuna olan düşkünlüğü çok da iyi verilmiyor diye düşünüyorum. Karakterin karar alışı dandik, kur yapışı zamansız, kovalama sahnesiyse komedi olmuş. Giriş güzeldi, Nick'in Ivan'la olan ilişkisinin sonuna gelmeden biraz öncesi iyiydi. Sonrası mantıksız bir hale geldi diye düşünüyorum. Gerçekçi, ortamlar ve sahne ve makyaj tasarımı iyiydi. Ancak karakterlerin "neysem öyleyim bu film böyle bitecek" olması bir yere bağlanmadı.
Requiem for a Dream ne ala bir film mesela. Karakterlerin çürüyüşünü görüyoruz. Bir dönüşüm ve ilerleme kaydediliyor. Bu filmde ise ben kendini tekrar eden olaylar ve duygusal durumlar izledim. Bu sıkılmışlığı vermek için iyi ama iyi bir film için daha iyi olay örgüleri ve kurgular gerekli.
Benim burada anlamadığım şey şu ki neden insanlarımız Türk dizilerinde "klişe bu" deyip bu filmde "Aa! Adı da Martin'miş o bebeğin, bak gördün mü!" diyerek sanki farklı bir alana ulaştırmış gibi "Vaağy!" çekmek tuhaf. Olmuyor kanımca. Şaka bi' yana çok şahane bir film değil ancak iyi bir film.
Manchester by the Sea gibi tek karaktere odaklanmak durumu daha iyi anlatabilirdi belki. Orada karakter ve ortam çok daha iyi vermişti çökme hissini ve suçluluk hissini.
@kuzgunadam
3 yıl önce
7.9 / 10
@naksidil
4 yıl önce
9.1 / 10
Sol yanımdan doğdu kefaretim, benim çocukluğum..
Hayat gerçekten zorsun çok zorsun :(
@rashomon
7 yıl önce
8 / 10
@beriberibulue
7 yıl önce
Ha, ama film benim bu manipüle edilmiş beklentim dışında iyi bir dram. İnsan içine doğduğu dünyadan ayrık bir hayat süremiyor tezini sonuna kadar taşıyor; içinde istediğin kadar sevgi olsun, sevgisiz büyüdüysen gerçekten nasıl seveceğini de bilemiyorsun işte.
@maverick16
8 yıl önce
8 / 10
82/100
@fight_club_ile
10 yıl önce
10 / 10
@vegidemiyorum
11 yıl önce
9 / 10
Tam bir yönetmen filmi! Kim ne derse desin ben bu Thomas Vinterberg?i baya baya seviyorum. Kuzey Avrupa sinemasının en güzel örneklerini bu adamın filmografisinde görebilirsiniz. O yozlaşmış, artık insani ilişkilerin pek bi ehemmiyeti olmadığı, kimse kimsenin acısını umursamadığı bu ülkelerde bu adam acıları yaşatıyor bize. Evet, belki kendi kendini tekrar ediyor olabilir. Mesela bu filmdeki biçok sahne Jagten?i anımsattı. Ama bana hissettirdikleri müthişti. Adamın çocuklara çok güzel bir bakış açısı var. Sanki onları çocuktan ziyade sadece küçük boylu insanlar gibi gösteriyor bize. Ama bunu rol olarak söylemiyorum, elbette rollerinde bir ç ... Devamı
Tam bir yönetmen filmi! Kim ne derse desin ben bu Thomas Vinterberg?i baya baya seviyorum. Kuzey Avrupa sinemasının en güzel örneklerini bu adamın filmografisinde görebilirsiniz. O yozlaşmış, artık insani ilişkilerin pek bi ehemmiyeti olmadığı, kimse kimsenin acısını umursamadığı bu ülkelerde bu adam acıları yaşatıyor bize. Evet, belki kendi kendini tekrar ediyor olabilir. Mesela bu filmdeki biçok sahne Jagten?i anımsattı. Ama bana hissettirdikleri müthişti. Adamın çocuklara çok güzel bir bakış açısı var. Sanki onları çocuktan ziyade sadece küçük boylu insanlar gibi gösteriyor bize. Ama bunu rol olarak söylemiyorum, elbette rollerinde bir çocuk gibi davranıyorlar. Yalan söylüyorlar, resim çiziyorlar, bol bol soru soruyorlar, ağlıyorlar ama bunları sanki bir bireyin uçukluğu gibi gösteriyor bize, çocuk saçmalıkları gibi değil. Tabi sadece benim bakış açım olabilir.
Bu film Jagten?den önceki son durak gibi olmuş. Kabul ediyorum, Jagten kadar etkileyici değildi belki ama Jagten?in ayak seslerini bu filmde bize duyurmuş yönetmen. Eğer Jagten?i sevmişseniz bu filmi de seversiniz diye düşünüyorum.
Daha fazla spoiler vermeden konuyu müziklere getireceğim. Filmin müzikleri de dinlenilmeye değer;
http://www.youtube.com/watch?v=v1ngm0iFQWg
http://www.youtube.com/watch?v=3g-xwkJOAxA
http://www.youtube.com/watch?v=mNrphZgtGKg
http://www.youtube.com/watch?v=A4YuX4aDVwo
Kuzey Avrupa?nın bilinmeyen acılarını görmek için müthiş bir film. İyi seyirler dilerim efenim.
@fthgzl79
11 yıl önce
8.2 / 10
Kafanızda parçaları birleştirdiğinizde müthiş bir film izlediğinizi anlıyacaksınız..10/8,2