Gizemli Kadın Yorumları

Sevgili Lynch, Biliyorum türkçe bilmiyorsun ama idare et. 65 dakika boyunca merakla ve keyifle bir filmi izleyip 80. dakikadan sonra enayi yerine konmuş olduğumu fark etmem senin suçun. Dikkat edersen haddimi aşıp suçun bir kısmını da Cronenberg'e yüklemiyorum. Ki yaparım, Ölü ikizler derim çıkarım işin içinden. Sana da Mulholand drive diyeceğim gibi. Yani senin sorunun ne? Yapıyorsunuz hem psikolojik, hem felsefik altmetinlere sahip imgesel filmler ondan sonra çıkıyor bir rus yada polonyalı işportacılığa soyunuyor. Hatta bu durumda Haneke de suçunu paylaşıyor gibi ama o filmlerinin sonunu açık bırakmaz. Bu durumda Kara Murat sensin artık kusura bakma. Olsun ben yine de seni çok seviyorum. Önünde saygıyla eğiliyorum. Elena'yla ilgili düşüncelerim Gizemli kadın için de geçerli. Sinema diğer sanat dallarında olduğu gibi yaratıcılık ister. Özgün değilseniz yönetmen değilsinizdir. Özgün olmak daha önce anlatılmamış bir hikaye anlatmakla değil o hikayeyi nasıl anlattığınızla ilgilidir. Baby Call, Elena, Gizemli kadın bu üç filmin ortak noktası özgün değil özenti olmaları. Haneke, Lynch, Cronenberg gibi babaları birebir taklit etmekle iyi film yaptığını sanan bazı kuzey avrupa gerizalıları türedi son zamanlarda. Taklitler aslını yaşatır derler ama ben katılmıyorum. Taklit izleyiciye saygısızlıktır. Gizemli kadın oldukça iyi bir açılış yapıyor belli bir noktaya kadar gerilim ve gizem duygusunu iyi tırmandırıyor ama sonra, sonrası yok hepsi o kadar. Yani ne diyeceğimi inanın bilemiyorum. Paris'i ana mekan olarak seçmişsin elinde yaşlandıkça adeta demini almış bir Ethan Hawke ve bir de inanmazsınız Kristin Scott Thomas var. Finale kadar yükselen gerilimi patlatıp izleyiciyi tavlayacağın yerde hiç bir soruya cevap verme finali de havada bırak. Pes valla. Söyleyeceklerim bu kadar.