Fazlasıyla pohpohlanmış, anlamlar yüklenip durulmuş bir film. Benim için filmdeki kopma noktası saçma düğün sahnesiydi. Hiçbir şekilde hikayeye yedirilememiş. Filmde doğru düzgün beğendim diyebileceğim nokta ise, bir kişinin attığı çiçeği diğerinin sevinerek almasıydı. Sarı çocuk fazla sırıtıyor. Kırmızı kız esprisi mi yapılmaya çalışılmış artık ne ise olmamış. Hikayenin akışı acayip sıkıcı. Gerçekten bir melankoli içerisindeyken izlenilse belki birkaç anlam yüklenebilir.
Allaam kimseyi bu filmle sınama yarebbim,amennn.Ruhsuz,soğuk,empatisiz,derinliksiz anlamsızlıklar sisilesi.Adam iki saat Anna Anna diye beynimi yedi,sebeppp, yok, hiç işte,Oğlum ne yaşadın bu Anna yla,şimdi neyin vicdanındasın,cevap yok,yeterli değil.Anca bi iki folklorik sahne koyam bi dans edek,eeee ??? Her filmde o ülkenin kültüründen kesitler olur,olur da konuya güzelce yedirilir (Zorba bu konuda çok iyiydi misal).O düğün sahnesinin saçmalığı neydi (ki bu konuda söz söyleme hakkım var bi Yunanistan göçmeni olarak,koy oraya bi samyotisa https://youtu.be/db1DcF9FMkc tüm dünyanın bildiği bişi.)Walla hiç bi sevilecek yanı yoktu,o güzelim Rumca yı hatırlatmak dışında. Bi de o çocuğun iticiliği tuz biber oldu.Yazık bize de yaa,zaman değerli
izleyeli yıllar oldu fakat arada sırada kendimi "anna" diye seslenirken buluyorum. film benim içimde adeta erimiş. kelime satın alan şaire arada sırada kelime topladığımda doğrudur. çok sevdik be reis.
Son derece çarpıcı bir yapım. Yalnızlığı ya da aşkı içinde barındıran film, müziğiyle de bizlere güzel bir seyir keyfi veriyor.Eleni Karaindrou'nun o muhteşem müziğle hayat bulan ve ne yazık ki az bilinen bir değer. İzlemediyseniz lütfen yalnız ve ayrılmış bir ruh haliyle izleyin. Olmadı sevgilinizle bir günlüğüne küsün diğer gün tekrar barışın. Öyle mıç mıç sevgiye sahipken bu filmin değerini anlamazsınız.
Filmi çok sevdim. Öncelikle "Yabancı Çilekleri" (ki Bergman'dan favori filmlerimdendir...) filmine benzer yapısı ilgimi çekti. İkincisi, Angelopoulos filmlerinde görmeye pek alışkın olmadığımız bir umut tasviri ve geçmişle barışık bir özlem "Sonsuzluk ve Bir Gün" ü güçlü kılan yanları. Üstelik ana karakter kanser... Lakin kanser hücrelerini bile gözardı edebileceğimiz şeyler vardır. Çıkarsız sevgi, yaşama özlemi...
Yönetim açısından da Angelopoulos'un en iyi filmi olduğunu düşünüyorum. Sekans ustası, tüm birikimini bu filme katmış sanki...
Bir de şiir vurgusu tabii. Sözcük aramaya çıkmalıyım...
Filimde tek sırıtan şey o küçük sarı velet, hem gerçekten film boyunca sırıtıyor, hem de rol biraz büyük gelmiş sanki. Onun dışında yağ iki akıp giden iki saat, ruha dokunan müzikler. Deniz, siyah ve beyaz bir filmden daha ne istenir?
@tiamath
6 ay önce
4 / 10
@yigithan300
1 yıl önce
8.9 / 10
@theo
3 yıl önce
@michail_haneke
6 yıl önce
@arcsoytari
8 yıl önce
10 / 10
@serkanaydemir
10 yıl önce
10 / 10
Son derece çarpıcı bir yapım. Yalnızlığı ya da aşkı içinde barındıran film, müziğiyle de bizlere güzel bir seyir keyfi veriyor.Eleni Karaindrou'nun o muhteşem müziğle hayat bulan ve ne yazık ki az bilinen bir değer. İzlemediyseniz lütfen yalnız ve ayrılmış bir ruh haliyle izleyin. Olmadı sevgilinizle bir günlüğüne küsün diğer gün tekrar barışın. Öyle mıç mıç sevgiye sahipken bu filmin değerini anlamazsınız.
İyi seyirler.
@enik_kral
10 yıl önce
8.5 / 10
’’çiy tanesinin titreyişi, suya vuran son yıldız
parlak bir güneşi müjdeledi
bir tek bulut, en ufak bir sis perdesi
yoktu uçsuz bucaksız gökyüzünde
meltemin soluğu, yüzümü okşuyordu hafifçe
kalbimin yapraklarına fısıldar gibi
hayat, narindir."
’’belki de bilmemek ve hayal etmek daha iyidir.’’
@poormf
10 yıl önce
5 / 10
Dizeler ana dilinde aktarılmış olsa belki daha anlaşılır olacak ama nedense film bile ana dilinde çekilmemiş.
İki ana karakter var adam ve çocuk. Çocuk rolünde tam bir felaket.
Filmden geriye kalan sürekli tekrarlanan güzel müziğin bıktırıcılığı ve anlamlı adı dışında "şair burada ne demek istemiş" sorusu...
@cemal_erdem
12 yıl önce
8 / 10
Sonsuzluk ve bir gün...
Angelopoulos Umudu...
Filmi çok sevdim. Öncelikle "Yabancı Çilekleri" (ki Bergman'dan favori filmlerimdendir...) filmine benzer yapısı ilgimi çekti. İkincisi, Angelopoulos filmlerinde görmeye pek alışkın olmadığımız bir umut tasviri ve geçmişle barışık bir özlem "Sonsuzluk ve Bir Gün" ü güçlü kılan yanları. Üstelik ana karakter kanser... Lakin kanser hücrelerini bile gözardı edebileceğimiz şeyler vardır. Çıkarsız sevgi, yaşama özlemi...
Yönetim açısından da Angelopoulos'un en iyi filmi olduğunu düşünüyorum. Sekans ustası, tüm birikimini bu filme katmış sanki...
Bir de şiir vurgusu tabii. Sözcük aramaya çıkmalıyım...
@thekaramamba
12 yıl önce