senaryonun mükemmel yaratıcı, özgün bir senaryo olduğunu söyleyemem. aksine çok tahmin edilebilir basit bir olay örgüsü var. ama oyunculuklar ve anlatılmadan oyuncuların bize hissettirdiği duygular, düşünceler bu filmi bence başyapıt kılan şey. bir podcastte dinlemiştim gerçekten de al pacino kör bir adamı oynamıyor, kör bir adam oluyor. im in the dark here sahnesi diyip saygı duruşuna duruyoruz teşekkürler
Al Pacino’nun oyunculuk için verdiği emeğe saygım sonsuz fakat bir görme engelli için fazlasıyla iyi ve hemen hemen klasını hiç sarsmıyor. Film 157 dakika ancak 90 dakikada da bitebilir. Filmin yükseldiği bir kaç sahne var geri kalanında çok vasat bir senaryo ve oyunculuk var. Odaklanma sorunu yaşadığım şu günlerde akıcılığıyla beni içine çekebilen film çok az maalesef, bu filmi de toplam 4 buçuk saat gibi bir sürede bitirdim. Nürnberg mahkemelerini izlemeyen tabi ki bu filmde Al Pacino’nun Baird’de yaptığı konuşmayı beğenir. 10/5
Tango'nun Güzel Yanı, Hata Yapsan da, Dansa Devam Etmektir
Charlie Simms, Beird School olarak isim yapmış bir kolejde, destek alarak okuyan bir öğrencidir. Bir kaç arkadaşı vardır ve bunlardan biri açık ara varlık sahibidir. Tabi bu imkan sahipliği ona sanki herşeyi yapabilecekmiş gibi hissettirir ve okulun müdürüne karşı oldukça ileri gidecek bir davranış sergiler. Olaya tanıklık eden Charlie şükran günü öncesi son gününde bu durum karşısında müdürden tanıklık etmezse okulundan alınacağı tehdidini alır.
Charlie, arkadaşları şükran günü için tatil planı yaparken, iş ilanları arasından bir yetişkine bakmak için asılmış olan ilana gider ve kendini Frank Slade'ın evinde bulur. Şükran günü için Frank'a bir nevi rehberlik etmek karşılığında 300 dolar alacaktır. Frank gözlerini bir kaza sonucu kaybettiğinden böyle birine ihtiyaç duyulmaktadır. Tabi ilk karşılaşma hiçte kolay geçmez. Frank bir emekli yarbaydır ve herşeye sahipken birden bire herşeyi... Devamı
Tango'nun Güzel Yanı, Hata Yapsan da, Dansa Devam Etmektir
Charlie Simms, Beird School olarak isim yapmış bir kolejde, destek alarak okuyan bir öğrencidir. Bir kaç arkadaşı vardır ve bunlardan biri açık ara varlık sahibidir. Tabi bu imkan sahipliği ona sanki herşeyi yapabilecekmiş gibi hissettirir ve okulun müdürüne karşı oldukça ileri gidecek bir davranış sergiler. Olaya tanıklık eden Charlie şükran günü öncesi son gününde bu durum karşısında müdürden tanıklık etmezse okulundan alınacağı tehdidini alır.
Charlie, arkadaşları şükran günü için tatil planı yaparken, iş ilanları arasından bir yetişkine bakmak için asılmış olan ilana gider ve kendini Frank Slade'ın evinde bulur. Şükran günü için Frank'a bir nevi rehberlik etmek karşılığında 300 dolar alacaktır. Frank gözlerini bir kaza sonucu kaybettiğinden böyle birine ihtiyaç duyulmaktadır. Tabi ilk karşılaşma hiçte kolay geçmez. Frank bir emekli yarbaydır ve herşeye sahipken birden bire herşeyi kaybetmiş, karanlık bir dünyaya hapsolmuş, son derece huysuz ve lafını esirgemeyen biridir.
Ve film başlar. Frank bir New York yolculuğu planlamaktadır ve Charlie'yi de peşinden sürükler. Son bir varlık hayatı yaşamak ister. Limuzinle gezmek, lüks bir otelde kalmak, pahalı yemekler yemek gibi... bu süreç gerçekleşirken Charlie ile olan dialoglarda mevcut hayatını sorgulamaya yönlendiren ve Charlie'nin hayata bakış açışını genişleten durumlar olur. Bir yanda bu adama katlanılmaz derken diğer yanda adamdan ayrılamıyor. Artık yaşamayacaklarına olan özlemi ile hareket eden Frank burada bir çok kişiye ders veriyor diyebilirim. Bir çoğumuz, hayatımızın bazı dönüm noktalarından sonra bazı şeyleri bir daha yapamayacağımız bir hayata sürükleniyor ve bunları yapamamanın özlemi ile yaşıyoruz. Yemek masasındaki kızın, Michael Tango yapmamı istemiyor demesi üzerine Frank'in davet etmesi ve harika bir dans sergilemeleri tüm bunlara güzel bir skeç. Yapmaya ertelediğimiz veya yapmaktan vazgeçtiğimiz bazı şeyleri belkide bir çok kişiden güzel bir şekilde icra edebiliriz. Frank neredeyse hayattan vazgeçmeye doğru giden serzenişlerindeyken bile onu canlandırmak için, hep içinde yapmak istediği şeyi "Ferrari kullanmak" kullanıyor Charlie. İşte filmin tüm gelişme sahnesinde verdiği mesajlardan biri bu.
Ve tatil dönüşü Charlie'yi bekleyen tanıklık konusu. Film ikinci mesajını da bu noktada veriyor. Bir çok film böyle bir finali sağlayamadığı için, beklentiyi karşılayamıyor. Yani böyle başarılı bir dialog/konuşma. Bir okul nasıl insan yetiştirmeli? Ya da övündüğü geçmişi ile bulunduğu nokta hangi noktada? Sorgu sırasında arkadaşlarını ispiyonlamadı diye okuldan atılacağı kararı, hem Charlie'yi hem de diğer öğrencileri nasıl etkiler? Frank'ın konuşması tüm bunlara ders niteliğindeydi. Müdürün çekiçle susun manasında vururken, Frank: onları artık susturamazsın. demesi tam yerinde bir sözdü.
Filmin bu iki ana mesajı dışında, Frank'in abisinin evinde yediği şükran yemeğine değinmek istiyorum. Yeğeninin eşinin ismini doğru söylemedi diye tepki göstermesi ama ısrarla Charlie'ye çak demesi üzerine Frank'in tepkisi tam bir "kendine yapılmasını istemiyorsan sende yapma" mesajıydı. Masada kendisi ile ilgili alaya alır konuşmalara "huuyaa" diye gamsız cevap verişi, hayatı kabullenişinin güzel bir anlatımıydı.
Al Pacino'nun efsane oyunculuğu ve neredeyse her noktasında bir mesaj içeren film yaklaşık 2,5 saatlik bir seyir süresi içeriyor. Bunun biraz fazla olduğunu düşünüyorum. En az yirmi dakikalık gereksiz uzamış sahneler olmuş diyebilirim. Bu kadar kaliteli dialogların olduğu filmde, Ferrariyi durduran polis için daha iyi bir konuşma beklerdim. Ne yani gerçekten ehliyeti aracı denemek için mi aldılar?
Ve filmin adını aldığı "kadın kokusu" konusuna gelirsek. Frank, kadınlara düşkün bir hayat yaşamıştır. Uçakta kadını tarif ettiği kısım da bunun oldukça net bir gösterisi. Kadınlarla birlikte olabildiği dönemde özellikle kokularına daha çok dikkat ettiğinden bu aklında yer etmiştir. Yanında güzel kokan bir kadın geçtiğinde bunu hemen bilir ve kullanan kadının fiziksel özelliklerini tarif etmeye başlar. Burada da pek fark edilmiyor olsa da en güzel detay, Tango yaptığı genç kızın parfüm yerine bir sabun kullanarak mevcut kokusunu sağlamış olması ve bu hareketi ile daha doğal bir güzellik sahibi olduğundan ortalamanın üstünde biri olduğunu vurgulaması yerindeydi.
Filmi biraz geç izlemiş olduğum için üzüldüm açıkçası.
Al Pacino'nun Son derece başarılı oyunculuğu ile aynı başarıdaki bir hikaye örgüsünün birleşimi ve bu hikayenin içindeki dialoglar/repliklerinde aynı kalitedeki başarısıyla ortaya çıkmış, eğitim sistemini, karakteri, insanın elindekileri kaybedince onlara olan özlemini, öfkesini işleyen başarılı bir film.
Güzelliğini ifade etmekte zorlandığım filmlerden bir tanesi.Gerçekten çok etkileyici. 2.5 saatlik zaman dilimi su gibiydi.Hele sergilenen o oyunculuk!Ne kadar muzaam bir şeydi!Al Pacino,filmde büyüyor da büyüyor.Tango sahnesini de es geçmek istemiyorum.Efsaneydi.
@ilqin
8 ay önce
8.2 / 10
@ayazwho
2 yıl önce
9 / 10
@ilaydagog
2 yıl önce
@korkutan
4 yıl önce
5 / 10
Odaklanma sorunu yaşadığım şu günlerde akıcılığıyla beni içine çekebilen film çok az maalesef, bu filmi de toplam 4 buçuk saat gibi bir sürede bitirdim.
Nürnberg mahkemelerini izlemeyen tabi ki bu filmde Al Pacino’nun Baird’de yaptığı konuşmayı beğenir.
10/5
@tiamath
4 yıl önce
9 / 10
Charlie Simms, Beird School olarak isim yapmış bir kolejde, destek alarak okuyan bir öğrencidir. Bir kaç arkadaşı vardır ve bunlardan biri açık ara varlık sahibidir. Tabi bu imkan sahipliği ona sanki herşeyi yapabilecekmiş gibi hissettirir ve okulun müdürüne karşı oldukça ileri gidecek bir davranış sergiler. Olaya tanıklık eden Charlie şükran günü öncesi son gününde bu durum karşısında müdürden tanıklık etmezse okulundan alınacağı tehdidini alır.
Charlie, arkadaşları şükran günü için tatil planı yaparken, iş ilanları arasından bir yetişkine bakmak için asılmış olan ilana gider ve kendini Frank Slade'ın evinde bulur. Şükran günü için Frank'a bir nevi rehberlik etmek karşılığında 300 dolar alacaktır. Frank gözlerini bir kaza sonucu kaybettiğinden böyle birine ihtiyaç duyulmaktadır. Tabi ilk karşılaşma hiçte kolay geçmez. Frank bir emekli yarbaydır ve herşeye sahipken birden bire herşeyi ... Devamı
Charlie Simms, Beird School olarak isim yapmış bir kolejde, destek alarak okuyan bir öğrencidir. Bir kaç arkadaşı vardır ve bunlardan biri açık ara varlık sahibidir. Tabi bu imkan sahipliği ona sanki herşeyi yapabilecekmiş gibi hissettirir ve okulun müdürüne karşı oldukça ileri gidecek bir davranış sergiler. Olaya tanıklık eden Charlie şükran günü öncesi son gününde bu durum karşısında müdürden tanıklık etmezse okulundan alınacağı tehdidini alır.
Charlie, arkadaşları şükran günü için tatil planı yaparken, iş ilanları arasından bir yetişkine bakmak için asılmış olan ilana gider ve kendini Frank Slade'ın evinde bulur. Şükran günü için Frank'a bir nevi rehberlik etmek karşılığında 300 dolar alacaktır. Frank gözlerini bir kaza sonucu kaybettiğinden böyle birine ihtiyaç duyulmaktadır. Tabi ilk karşılaşma hiçte kolay geçmez. Frank bir emekli yarbaydır ve herşeye sahipken birden bire herşeyi kaybetmiş, karanlık bir dünyaya hapsolmuş, son derece huysuz ve lafını esirgemeyen biridir.
Ve film başlar. Frank bir New York yolculuğu planlamaktadır ve Charlie'yi de peşinden sürükler. Son bir varlık hayatı yaşamak ister. Limuzinle gezmek, lüks bir otelde kalmak, pahalı yemekler yemek gibi... bu süreç gerçekleşirken Charlie ile olan dialoglarda mevcut hayatını sorgulamaya yönlendiren ve Charlie'nin hayata bakış açışını genişleten durumlar olur. Bir yanda bu adama katlanılmaz derken diğer yanda adamdan ayrılamıyor. Artık yaşamayacaklarına olan özlemi ile hareket eden Frank burada bir çok kişiye ders veriyor diyebilirim. Bir çoğumuz, hayatımızın bazı dönüm noktalarından sonra bazı şeyleri bir daha yapamayacağımız bir hayata sürükleniyor ve bunları yapamamanın özlemi ile yaşıyoruz. Yemek masasındaki kızın, Michael Tango yapmamı istemiyor demesi üzerine Frank'in davet etmesi ve harika bir dans sergilemeleri tüm bunlara güzel bir skeç. Yapmaya ertelediğimiz veya yapmaktan vazgeçtiğimiz bazı şeyleri belkide bir çok kişiden güzel bir şekilde icra edebiliriz. Frank neredeyse hayattan vazgeçmeye doğru giden serzenişlerindeyken bile onu canlandırmak için, hep içinde yapmak istediği şeyi "Ferrari kullanmak" kullanıyor Charlie. İşte filmin tüm gelişme sahnesinde verdiği mesajlardan biri bu.
Ve tatil dönüşü Charlie'yi bekleyen tanıklık konusu. Film ikinci mesajını da bu noktada veriyor. Bir çok film böyle bir finali sağlayamadığı için, beklentiyi karşılayamıyor. Yani böyle başarılı bir dialog/konuşma. Bir okul nasıl insan yetiştirmeli? Ya da övündüğü geçmişi ile bulunduğu nokta hangi noktada? Sorgu sırasında arkadaşlarını ispiyonlamadı diye okuldan atılacağı kararı, hem Charlie'yi hem de diğer öğrencileri nasıl etkiler? Frank'ın konuşması tüm bunlara ders niteliğindeydi. Müdürün çekiçle susun manasında vururken, Frank: onları artık susturamazsın. demesi tam yerinde bir sözdü.
Filmin bu iki ana mesajı dışında, Frank'in abisinin evinde yediği şükran yemeğine değinmek istiyorum. Yeğeninin eşinin ismini doğru söylemedi diye tepki göstermesi ama ısrarla Charlie'ye çak demesi üzerine Frank'in tepkisi tam bir "kendine yapılmasını istemiyorsan sende yapma" mesajıydı. Masada kendisi ile ilgili alaya alır konuşmalara "huuyaa" diye gamsız cevap verişi, hayatı kabullenişinin güzel bir anlatımıydı.
Al Pacino'nun efsane oyunculuğu ve neredeyse her noktasında bir mesaj içeren film yaklaşık 2,5 saatlik bir seyir süresi içeriyor. Bunun biraz fazla olduğunu düşünüyorum. En az yirmi dakikalık gereksiz uzamış sahneler olmuş diyebilirim. Bu kadar kaliteli dialogların olduğu filmde, Ferrariyi durduran polis için daha iyi bir konuşma beklerdim. Ne yani gerçekten ehliyeti aracı denemek için mi aldılar?
Ve filmin adını aldığı "kadın kokusu" konusuna gelirsek. Frank, kadınlara düşkün bir hayat yaşamıştır. Uçakta kadını tarif ettiği kısım da bunun oldukça net bir gösterisi. Kadınlarla birlikte olabildiği dönemde özellikle kokularına daha çok dikkat ettiğinden bu aklında yer etmiştir. Yanında güzel kokan bir kadın geçtiğinde bunu hemen bilir ve kullanan kadının fiziksel özelliklerini tarif etmeye başlar. Burada da pek fark edilmiyor olsa da en güzel detay, Tango yaptığı genç kızın parfüm yerine bir sabun kullanarak mevcut kokusunu sağlamış olması ve bu hareketi ile daha doğal bir güzellik sahibi olduğundan ortalamanın üstünde biri olduğunu vurgulaması yerindeydi.
Filmi biraz geç izlemiş olduğum için üzüldüm açıkçası.
@tiamath
4 yıl önce
9 / 10
@ravenna
4 yıl önce
@zagros
6 yıl önce
@ozturkkursat
8 yıl önce
8.4 / 10
@bigamist
10 yıl önce
9 / 10
http://www.youtube.com/watch?v=94is061M2oY&feature=youtu.be