önce ağlamamaya çalışmaktan sonra da ağlamaktan başım ağrıdı.
niye bu kadar geç karşıma çıktı film, neden kaçırdım şimdiye kadar bilmiyorum. ama tam zamanında izledim.
konusu da işlenişi de güzeldi, sürükleyiciydi. elli bölümlük dizisi olsa oturur izlerim diye düşündüm. her birinin kendine ait hikayesi olmasının yanında en ufak darbede yıkılıyor olmaları hoştu ve gerçekti. sarışın çocukla bir süre sonra tokalaşmaya başlamaları güldürdü.
en sevdiğim yer hepsinin günlüklerini dolaba bırakmalarıydı. hem yazdıklarından çekinmemeleri; hem de öğretmenin, hayatlarını öğrenmelerini istemeleri hoştu.
gerçek hikaye olduğu için bir şey diyemiyorum ama eşinin boşanmak istemesine gerek yoktu. eşinin yeni hayatına adapte olup çocuklar için sevineceğine kendine o hayatta yer bulamadı bir türlü. babası gibi onlarla geziye gidip aynı masada yemek yese fikri değişirdi ama bu yolu seçmedi. eşinin bir sürü çocuğun hayatına böyle müdahale edilmesine ama ken... Devamı
önce ağlamamaya çalışmaktan sonra da ağlamaktan başım ağrıdı.
niye bu kadar geç karşıma çıktı film, neden kaçırdım şimdiye kadar bilmiyorum. ama tam zamanında izledim.
konusu da işlenişi de güzeldi, sürükleyiciydi. elli bölümlük dizisi olsa oturur izlerim diye düşündüm. her birinin kendine ait hikayesi olmasının yanında en ufak darbede yıkılıyor olmaları hoştu ve gerçekti. sarışın çocukla bir süre sonra tokalaşmaya başlamaları güldürdü.
en sevdiğim yer hepsinin günlüklerini dolaba bırakmalarıydı. hem yazdıklarından çekinmemeleri; hem de öğretmenin, hayatlarını öğrenmelerini istemeleri hoştu.
gerçek hikaye olduğu için bir şey diyemiyorum ama eşinin boşanmak istemesine gerek yoktu. eşinin yeni hayatına adapte olup çocuklar için sevineceğine kendine o hayatta yer bulamadı bir türlü. babası gibi onlarla geziye gidip aynı masada yemek yese fikri değişirdi ama bu yolu seçmedi. eşinin bir sürü çocuğun hayatına böyle müdahale edilmesine ama kendi mimarlık yolunda onu ikna çabasının yetersiz olmasına içerlemiş olabilir. ama başka yollar da mümkündü.
gençlerin hayatlarında neler değişti, kaçı için her şey yolunda gitti bilmek isterdim. The Freedom Writers Diary kitabını merak ettim okuyacağım bir ara.
güzeldiniz çocuklarım ve Erin... çok güzeldiniz. biri idealist öğretmenlerden biri olmak kurtarır dostlarım.
Umut guzel sey. Bazen varliginin, varliginin oneminin hatirlatilmasi gerekiyor. Oyle bir film.
Bazen yorabiliyor, yapayliktan kusursuz siyrilmis diyemiyorum maalesef, hollywood tadi var, evet. Olu Ozanlar Dernegi de cok benzer islenmis bir konu, ona da evet. Ama benim gibi icinizi isitacak, yarin daha guzel bir gun olacak diye dusundurtecek, emek harcayip tasin altina elinizi koymaya guc verecek bir seyler ariyorsaniz, "Bunlar hep filmlerde olur! Gercekte kesin boyle olmaz bilader!" diyenlerden degilseniz bir de izleyin derim.
Film, gerçek bir hikayeden esinlenerek oluşturulmuş. -ki bu da insana büyük bir ilham veriyor-
Biraz Ölü Ozanlar Derneği tadında.
Film hakkında söylenecek fazla bir şey yok aslında. Çünkü olaylar yalnızca bir kurgudan ibaret değil ve bu yaşantılar filmin ötesine çıkıp bir fikire dönüşüyor. Büyük bir fikire.
Ayrıca özgürlük yazarların öğretmeni Erin Gruwell'in iki tane Ted konuşmasına rastladım youtubeda. İzlemek isteyenler için linkleri;
Gönülden desteklediğim bir hareket ve bir film. İzleyin, izlettirin. Kim bilir, belki siz de bir gün bazılarının karanlık dünyalarına bir ışık açarsınız.
"Adalet kötülerin cezasını çekmesi değil, sadece birilerinin bedelini ödemesi demek"
kesitinin sahibi ırkçılık,eşitlik ve insanlık üzerine yapılmış bir film. Tabiki dünya tarihindeki tek katliamın yahudilere yapılmış olduğunu göstermeleri , pek hoşuma gitmedi.
idealizmin sınırlarını zorlayan Erin'in yerinde olsam ne yapardım diye düşündüğüm, birçok sahnede gözyaşlarımı zorlayan,öğrencilerime ödev olarak verdiğim, filmle ilgili yorumlarını ciddi anlamda merak ettiğim film, izlenilmesi tavsiye edilir.
Film ayrımcılığa uğrayan zencileri değil çoğunluğun arasında farklı olan ve ötekileştirilen herkesi kapsayan bir film kendi içinde...Kamboçyalılardan, farklı etnik kökenli insanların oluşturduğu bir sınıfın içinde tek başına kalan bir "beyaza" kadar...
Dolayısıyla en başından bir zenci filmi olma iddası gütmüyor...Daha çok renklerden, köklerden öte herkesin birer insan olduğu farklılıkların sadece görünen farklılıklar yani aşılamayacak kin nefret duvarları olmadığını anlatan bir film....Yani soykarım da nefretin, önyargı ve küçümsemenin en uç noktası olduğuna ve en net örnek de yahudi soykırımı olduğuna göre; filmde bunun işlenmesi çok da abes olmasa gerek....
Film iyi hoş, sonradan hayata ve topluma kazandırılan öğrenci konulu filmler arasında vasatın üzerinde de olsa... Yahudi soykırımı ya da Yahudi reklamı yapmak için zenciler kullanılamaz!Çünkü Amerika'da köpeklerle eşit tutulan, hor görülen, sinemalarda, berberde, alışveriş merkezinde ayrımcılığa uğrayan,şehir içi otobüslere bile beyazlar gibi normal şekilde değil, otobüsün arkasından binen zencilerinacısı da Yahudiler'den aşağı kalır değildir. Ordaki zenci çocuklara Yahudi soykırımı okutularak birleşip bağlanmaları bekleniyor. Bu bir biyografiden çekilmiş film olduğu için her ne kadar gerçeklik payı yüksek olsa da, beyaz Amerikalılarca çekilmiş olduğu için 'olayı tersten okuma' olasılığı cebimizde duruyor...Gerçek zenci filmi izlemek isteyenlere önerim; A Raisin in the Sun, Rosa Park's Story ve Soundtrack for a Revolution'dır.
@henriette
1 yıl önce
8.7 / 10
niye bu kadar geç karşıma çıktı film, neden kaçırdım şimdiye kadar bilmiyorum. ama tam zamanında izledim.
konusu da işlenişi de güzeldi, sürükleyiciydi. elli bölümlük dizisi olsa oturur izlerim diye düşündüm.
her birinin kendine ait hikayesi olmasının yanında en ufak darbede yıkılıyor olmaları hoştu ve gerçekti. sarışın çocukla bir süre sonra tokalaşmaya başlamaları güldürdü.
en sevdiğim yer hepsinin günlüklerini dolaba bırakmalarıydı. hem yazdıklarından çekinmemeleri; hem de öğretmenin, hayatlarını öğrenmelerini istemeleri hoştu.
gerçek hikaye olduğu için bir şey diyemiyorum ama eşinin boşanmak istemesine gerek yoktu. eşinin yeni hayatına adapte olup çocuklar için sevineceğine kendine o hayatta yer bulamadı bir türlü. babası gibi onlarla geziye gidip aynı masada yemek yese fikri değişirdi ama bu yolu seçmedi. eşinin bir sürü çocuğun hayatına böyle müdahale edilmesine ama ken ... Devamı
niye bu kadar geç karşıma çıktı film, neden kaçırdım şimdiye kadar bilmiyorum. ama tam zamanında izledim.
konusu da işlenişi de güzeldi, sürükleyiciydi. elli bölümlük dizisi olsa oturur izlerim diye düşündüm.
her birinin kendine ait hikayesi olmasının yanında en ufak darbede yıkılıyor olmaları hoştu ve gerçekti. sarışın çocukla bir süre sonra tokalaşmaya başlamaları güldürdü.
en sevdiğim yer hepsinin günlüklerini dolaba bırakmalarıydı. hem yazdıklarından çekinmemeleri; hem de öğretmenin, hayatlarını öğrenmelerini istemeleri hoştu.
gerçek hikaye olduğu için bir şey diyemiyorum ama eşinin boşanmak istemesine gerek yoktu. eşinin yeni hayatına adapte olup çocuklar için sevineceğine kendine o hayatta yer bulamadı bir türlü. babası gibi onlarla geziye gidip aynı masada yemek yese fikri değişirdi ama bu yolu seçmedi. eşinin bir sürü çocuğun hayatına böyle müdahale edilmesine ama kendi mimarlık yolunda onu ikna çabasının yetersiz olmasına içerlemiş olabilir. ama başka yollar da mümkündü.
gençlerin hayatlarında neler değişti, kaçı için her şey yolunda gitti bilmek isterdim. The Freedom Writers Diary kitabını merak ettim okuyacağım bir ara.
güzeldiniz çocuklarım ve Erin... çok güzeldiniz.
biri idealist öğretmenlerden biri olmak kurtarır dostlarım.
@filedelfiya
7 yıl önce
Bazen yorabiliyor, yapayliktan kusursuz siyrilmis diyemiyorum maalesef, hollywood tadi var, evet. Olu Ozanlar Dernegi de cok benzer islenmis bir konu, ona da evet. Ama benim gibi icinizi isitacak, yarin daha guzel bir gun olacak diye dusundurtecek, emek harcayip tasin altina elinizi koymaya guc verecek bir seyler ariyorsaniz, "Bunlar hep filmlerde olur! Gercekte kesin boyle olmaz bilader!" diyenlerden degilseniz bir de izleyin derim.
@kitapkafa
8 yıl önce
@utopiainmyhead
8 yıl önce
8.5 / 10
Biraz Ölü Ozanlar Derneği tadında.
Film hakkında söylenecek fazla bir şey yok aslında. Çünkü olaylar yalnızca bir kurgudan ibaret değil ve bu yaşantılar filmin ötesine çıkıp bir fikire dönüşüyor. Büyük bir fikire.
Ayrıca özgürlük yazarların öğretmeni Erin Gruwell'in iki tane Ted konuşmasına rastladım youtubeda. İzlemek isteyenler için linkleri;
https://www.youtube.com/watch?v=Thd8xw_poNo
https://www.youtube.com/watch?v=nDq9o9j3-CU
Gönülden desteklediğim bir hareket ve bir film. İzleyin, izlettirin. Kim bilir, belki siz de bir gün bazılarının karanlık dünyalarına bir ışık açarsınız.
@truelie123
10 yıl önce
kesitinin sahibi ırkçılık,eşitlik ve insanlık üzerine yapılmış bir film. Tabiki dünya tarihindeki tek katliamın yahudilere yapılmış olduğunu göstermeleri , pek hoşuma gitmedi.
@hiiillll
11 yıl önce
@beriberibulue
12 yıl önce
@iambelle
4 yıl önce
@onur_turan
12 yıl önce
7 / 10
İki saat süresi fark etmeden bir çırpıda eridi gitti.
Evet belki daha baştan konunun nereye bağlanacağı aşikar ki benzer tarzda eminim herkes birçok film seyretmiştir.
- idealist bir öğretmen, birbirinden nefret eden beyaz, zenci, Latin, Asyalı karakterler v.s. -
Buna rağmen seyir keyfi gayet yüksek, sahne geçişleri olsun, müzikleri olsun kesinlikle etkili ve kaliteli bir drama.
7 - 7,5 / 10
@duende
13 yıl önce
Dolayısıyla en başından bir zenci filmi olma iddası gütmüyor...Daha çok renklerden, köklerden öte herkesin birer insan olduğu farklılıkların sadece görünen farklılıklar yani aşılamayacak kin nefret duvarları olmadığını anlatan bir film....Yani soykarım da nefretin, önyargı ve küçümsemenin en uç noktası olduğuna ve en net örnek de yahudi soykırımı olduğuna göre; filmde bunun işlenmesi çok da abes olmasa gerek....
@selpak
14 yıl önce
7.1 / 10