Selvi Boylum, Al Yazmalım Yorumları

Selvi Boylum, Al Yazmalım filmi detayları

@haoff

2 yıl önce

İlyas hak ettiğini buldu, Cemşit hak ettiğini buldu.
Peki Asya?

@ramazanpidesi

13 yıl önce

8.4 / 10

izlediğim en orjinal yeşilçam filmiydi..
H

@helen22

13 yıl önce

9.8 / 10

unutulmaz bir film önümüzdeki günlerde yeniden uyarlanağını okumuştum umarım güzel olur.Yalnız terkeden adamın ardından aşkı,sahiplenmeyi başka adamda bulan kadın şu gün aldattın beni olur benim namusumu kirlettin lan denir bir güzelde öldürülür hatta..Kaldığını sanmıyorum bu denli aşkların..

@lowen

14 yıl önce

8.4 / 10

Aşkın daha çok acı halini,ızdırap veren halini anlatan Türk sinemasının en sevilen filmlerinden biridir..Özellikle ilk başlarda aktarılan aşkın o saf hali,çocuksu hali çok keyifli..
A

@asyagurgun

14 yıl önce

hayatım boyunca adımı duyan her allahın kulunun aa selvı boylum al yazmalım yuzunden mıı ? sorusuna gulerek hayır demeyı farz edındıren fılmdır . Yıne de sorusundan bıle bıktırmamıstır cunku fılm cıdden ıyıdır ınsana bu fılm yuzunden ısım konur konabılır mantıklı sorudur ...
S

@shutterbugiconi

14 yıl önce

3 / 10

Louis Aragon’un Aytmatov’un Cemile romancığı için rivayet olunan "dünyanın en iyi aşk romanı" övgüsünün duyduğumdan beri Aytmatov’u hep okumak istedim. Doğrusu, Cemile kötü bir kitap değildi. Keyif almadım diyemem ama öyle "en güzel romantik aşk öyküsü" denilebilecek derecede bir kitap değildi. Bu bakımdan "Selvi Boylum Al Yazmalım" a öyle büyük beklentilerle de başlamadım ama yine de sardı doğrusu. Lakin 48. sayfada filan kahramanımız İlyas’a Aysel (Filmde Asya olmuş Aysel)’in kaçması bir sayfa sonra hemen evliliğin ilerlemesi ve sonraki sayfada da çocuk sahibi olması 110 sayfalık bir romancık için bile tuhaftı doğrusu.Yine de romancık ’ben birisini severim o da gider başkasını sever’ tarzı hikayelerin çok olduğu bir dünyada fena bir öykü değildi. En azından ikinci yarısında İlyas’ın anlam veremediğiniz ahmaklıklarından sonra Kadiça (Filmde Dilek) ile yaşayamayacağını anlayıp sevdiğinin peşine düşmesi benim gibi sıradan aşk öykülerinden hoşlanmayan birini bile kitaba bağlamayı bildi.
... Devamı
Louis Aragon’un Aytmatov’un Cemile romancığı için rivayet olunan "dünyanın en iyi aşk romanı" övgüsünün duyduğumdan beri Aytmatov’u hep okumak istedim. Doğrusu, Cemile kötü bir kitap değildi. Keyif almadım diyemem ama öyle "en güzel romantik aşk öyküsü" denilebilecek derecede bir kitap değildi. Bu bakımdan "Selvi Boylum Al Yazmalım" a öyle büyük beklentilerle de başlamadım ama yine de sardı doğrusu. Lakin 48. sayfada filan kahramanımız İlyas’a Aysel (Filmde Asya olmuş Aysel)’in kaçması bir sayfa sonra hemen evliliğin ilerlemesi ve sonraki sayfada da çocuk sahibi olması 110 sayfalık bir romancık için bile tuhaftı doğrusu.Yine de romancık ’ben birisini severim o da gider başkasını sever’ tarzı hikayelerin çok olduğu bir dünyada fena bir öykü değildi. En azından ikinci yarısında İlyas’ın anlam veremediğiniz ahmaklıklarından sonra Kadiça (Filmde Dilek) ile yaşayamayacağını anlayıp sevdiğinin peşine düşmesi benim gibi sıradan aşk öykülerinden hoşlanmayan birini bile kitaba bağlamayı bildi. Filme gelince, Türk Sineması’nın en iyi 10 filminden biri olarak gösterilen bu filmin kitabın özüne aykırı olabilecek şekilde uyarlanması beni şaşırttı. İnsanlar hikayenin çok dramatik, oyunculukların çok iyi ve müziklerin harika olduğunu düşünüyor ama işin aslı öyle değil bana göre. Birincisi, kitap da İlyas Kadiça’nın kendisine olan ilgisinin her zaman farkında olmasına karşın Aysel ile tanışmadan önce onunla hiçbir zaman ’sıcak temas’ kurmuyor. Filmin başında ise beyzadeyi Dilek’in göğüslerini avuçlarken görüyoruz. İkincisi İlyas bir arabayı çektiği için kamyonu elinden alınmıyor. Tian Şan bölgesinden taşıma yapan kamyonlara taşıma yaptıkları Çinli bölgeden sevkiyatın hızlandırılması yönünde talimat gelince o karda kıyamette bir çare düşünmek zorunda kalıyorlar. Samet’in önerisi kamyonlara römork takmak oluyor. Arkadaşları önerisini hayalci bulunca o da bunu ispat etmek için herkesten habersiz (Kadiça’nın da yardımıyla) kamyonuna römork takıyor ama römorkunda havalı fren mekanizması filan olmadığı için kamyonuyla geçidi aşamıyor ama römork boşluğa yuvarlanıyor ve Samet bunu gururuna yediremeyerek kimseye haber verme gereği duymuyor ve anlaşılmaz, son derece anlamsız bir biçimde en yakın arkadaşını da hiçe sayarak giderek daha huysuz biri haline geliyor. Filmin Samet ve Aysel arasında gelişen aşkı (kamyonla konuşma sahnesinde olduğu gibi) daha iyi anlattığına şüphem yok ama filmin o her yerde duyduğumuz meşhur müziğini her dramatik sahnede kullanınca ve Türkan Şoray’ın köylü kızıyken bile makyajından ödün vermeyen halini görünce işler tavsıyor doğrusu. Sonuç da bu bir yeşilçam klasiği olabilir ve Türk Sineması’nın en iyi filmlerinden biri olarak görülüyor olabilir ama neyse ki Türk sineması çok daha iyi filmler çekmeyi bildi.

Yine de filmi az da olsa sevenler tavsiyem kitabı mutlaka okumaları.
A

@alcoholica

15 yıl önce

9.5 / 10

Hayret yorum yazılmamış buna :)

Eski kız arkadaşım izletmişti falan, acayip sevmiştim ben bu filmi. Böyle garip bir şeyi var, havası var, atmosferi var. Ne denir ona hiç anlamam, kurgu mudur, nedir? Başka birilerine daha bu şekilde garip gelmiştir, onlar söylerler belki :)

Sonu da harika filmin, her tarafı. İzlerken kesinlikle sıkılmamıştım, net hatırlıyorum yani.

Tavsiye edilesi dememe de gerek yoktur sanırım :)
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL