uzun zaman sonra gerçek bir sanat eseri izlemenin mutluluğunu yaşıyorum. Sorrentino kendine has üslubu olan, seçtiği temayı üslubuyla parlatan bir yönetmen. Klişelere fazlasıyla açık bir tema ancak bu şekilde kendine has bir esere dönüştürebilirdi.Fellini, filmlerini izleyebilseydi Sorrentino ile gurur duyardı bana kalırsa.
Baktım telif hakkından dolayı her yerden kaldırmışlar, izlemek için kafaya koydum, yine baktım avrupa yakasında sadece dört yerde oynuyor, bizim buralara hep yerli filmleri koymuşlar, gittim beyoğlunda izledim pazartesi akşamı, değdi mi evet zaten güzel bir film olduğunu tahmin ediyordumda beklediğimden daha iyi buldum, böyle sakin sanat filmleri kafamı dinlendiriyor bir tatlı huzur veriyor kalamıştan sanki.
sanatı sevmiyorsanız ve afişindeki göte kanarak gidecekseniz gitmeyin bu filme. sıkılırsınız, zamanınızı ve paranızı boşa harcamış olursunuz. bana gelirsek de...
hani bir yemeği, giysiyi, müziğe ilk dokunuşunuzda onun kaliteli olduğunu, bir ziyafet çekeceğinizi anlarsınız ya, işte bu film de öyle. daha ilk sahnesinden belli ediyor kalitesini, renkleriyle, müzikleriyle, diyaloglarıyla...ilk sahnesinde başlayan bu havasını da filmin sonuna kadar kaybetmeden sürdürüyor.
yönetmenin bir önceki filmi la grande bellezza’nın referansı ile gittim bu filme bugün. konu olarak farklı olsa da benzer bir film bekliyordum ki evet işleniş açısından -doğal olarak benzerlikler taşıyor. keza bu da benim tam olarak istediğim bir şeydi.
filmin teması da ismi gibi gençlik üzerine kurulmuş olsa da bunu biraz da hiç de onun kadar sert ve rahatsız etmeyerek michael haneke’yi anımsatır bir biçimde yaşlılık üzerinden anlatmaya çalışıyor, öyle çok da derin ve uzun tartışmalara ve sohbetlere girmeden. tam aksin... Devamı
sanatı sevmiyorsanız ve afişindeki göte kanarak gidecekseniz gitmeyin bu filme. sıkılırsınız, zamanınızı ve paranızı boşa harcamış olursunuz. bana gelirsek de...
hani bir yemeği, giysiyi, müziğe ilk dokunuşunuzda onun kaliteli olduğunu, bir ziyafet çekeceğinizi anlarsınız ya, işte bu film de öyle. daha ilk sahnesinden belli ediyor kalitesini, renkleriyle, müzikleriyle, diyaloglarıyla...ilk sahnesinde başlayan bu havasını da filmin sonuna kadar kaybetmeden sürdürüyor.
yönetmenin bir önceki filmi la grande bellezza’nın referansı ile gittim bu filme bugün. konu olarak farklı olsa da benzer bir film bekliyordum ki evet işleniş açısından -doğal olarak benzerlikler taşıyor. keza bu da benim tam olarak istediğim bir şeydi.
filmin teması da ismi gibi gençlik üzerine kurulmuş olsa da bunu biraz da hiç de onun kadar sert ve rahatsız etmeyerek michael haneke’yi anımsatır bir biçimde yaşlılık üzerinden anlatmaya çalışıyor, öyle çok da derin ve uzun tartışmalara ve sohbetlere girmeden. tam aksine, diyalogları bir çocuğun anlayabileceği kadar basit. çıkarımı seyircinin kendisine bırakıyor yönetmen.
bunun yanında filmi benim gözümde daha izlenir kılan nokta, görüntüleri, renkleri ve müzikleriydi. ben renkleri bu kadar etkili ve iç gıdıklayıcı bir biçimde kullanan yönetmenle uzun zamandır karşılaşmamıştım. müzikleri ise yine ilk filminde olduğu gibi klasik/new age ile klüp müzikleri arasında gidip geliyor. bu kadar farklı iki tarzı filmlerinde barındırıyor olması da ayrı bir hayranlık sebebi. son olarak sahne geçişlerine de değinmek istiyorum. klişelerden tamamen arınmış aksine hiç beklenmedik şekilde yaptığı sahne geçişleriyle, zaman zaman bu filmde yer alan pornografik öğelerle koltuğa biraz yayılmış gömülmüş olan seyirciyi yeniden uyandırmasını etkili bir biçimde başarmış diyebilirim.
kısacası, günüme renk katan, beni iliklerime kadar sanata doyurmuş olan, şimdiden başucu eserlerim arasında yerini alan ve fazlasıyla da hak eden muhteşem bir film ortaya çıkmış.
cennette çekilen film. oyunculuklar harika. senaryo ve filmin anlatmak istedikleri çok iyi. görüntüler mükemmel. bazı sahneler tablo gibi. insanların kimi sahnelerde sabit durması bana last year at marienbad'ı hatırlattı. renkler, müzik, doğa, havuzlar.... kesinlikle izleyin.
bu sene izlediğim en naif,en güzel film(şimdilik) açıların,mekanın güzelliği +konu ve işleniş kıvamındaydı.Tekrar izlenecekler listeme dolayısıyla başucuma atıyorum:kıps
@therealqueen
8 yıl önce
@cruachan
8 yıl önce
6.6 / 10
@sarhosatlarzama
8 yıl önce
hani bir yemeği, giysiyi, müziğe ilk dokunuşunuzda onun kaliteli olduğunu, bir ziyafet çekeceğinizi anlarsınız ya, işte bu film de öyle. daha ilk sahnesinden belli ediyor kalitesini, renkleriyle, müzikleriyle, diyaloglarıyla...ilk sahnesinde başlayan bu havasını da filmin sonuna kadar kaybetmeden sürdürüyor.
yönetmenin bir önceki filmi la grande bellezza’nın referansı ile gittim bu filme bugün. konu olarak farklı olsa da benzer bir film bekliyordum ki evet işleniş açısından -doğal olarak benzerlikler taşıyor. keza bu da benim tam olarak istediğim bir şeydi.
filmin teması da ismi gibi gençlik üzerine kurulmuş olsa da bunu biraz da hiç de onun kadar sert ve rahatsız etmeyerek michael haneke’yi anımsatır bir biçimde yaşlılık üzerinden anlatmaya çalışıyor, öyle çok da derin ve uzun tartışmalara ve sohbetlere girmeden. tam aksin ... Devamı
hani bir yemeği, giysiyi, müziğe ilk dokunuşunuzda onun kaliteli olduğunu, bir ziyafet çekeceğinizi anlarsınız ya, işte bu film de öyle. daha ilk sahnesinden belli ediyor kalitesini, renkleriyle, müzikleriyle, diyaloglarıyla...ilk sahnesinde başlayan bu havasını da filmin sonuna kadar kaybetmeden sürdürüyor.
yönetmenin bir önceki filmi la grande bellezza’nın referansı ile gittim bu filme bugün. konu olarak farklı olsa da benzer bir film bekliyordum ki evet işleniş açısından -doğal olarak benzerlikler taşıyor. keza bu da benim tam olarak istediğim bir şeydi.
filmin teması da ismi gibi gençlik üzerine kurulmuş olsa da bunu biraz da hiç de onun kadar sert ve rahatsız etmeyerek michael haneke’yi anımsatır bir biçimde yaşlılık üzerinden anlatmaya çalışıyor, öyle çok da derin ve uzun tartışmalara ve sohbetlere girmeden. tam aksine, diyalogları bir çocuğun anlayabileceği kadar basit. çıkarımı seyircinin kendisine bırakıyor yönetmen.
bunun yanında filmi benim gözümde daha izlenir kılan nokta, görüntüleri, renkleri ve müzikleriydi. ben renkleri bu kadar etkili ve iç gıdıklayıcı bir biçimde kullanan yönetmenle uzun zamandır karşılaşmamıştım. müzikleri ise yine ilk filminde olduğu gibi klasik/new age ile klüp müzikleri arasında gidip geliyor. bu kadar farklı iki tarzı filmlerinde barındırıyor olması da ayrı bir hayranlık sebebi. son olarak sahne geçişlerine de değinmek istiyorum. klişelerden tamamen arınmış aksine hiç beklenmedik şekilde yaptığı sahne geçişleriyle, zaman zaman bu filmde yer alan pornografik öğelerle koltuğa biraz yayılmış gömülmüş olan seyirciyi yeniden uyandırmasını etkili bir biçimde başarmış diyebilirim.
kısacası, günüme renk katan, beni iliklerime kadar sanata doyurmuş olan, şimdiden başucu eserlerim arasında yerini alan ve fazlasıyla da hak eden muhteşem bir film ortaya çıkmış.
teşekkürler paolo sorrentino.
@bnbnbnbnbn
8 yıl önce
@ardem
9 yıl önce
9 / 10
konuyu işleyiş, verdiği mesajı adam akıllı veren bir yapıt olmuş helal.
@mutluus
9 yıl önce
@otlu_kek
9 yıl önce
-- kimmiş bu sürtük?
- paloma faith.
- ne iş yapıyormuş?
- dünyadaki en pis işi.
- orospu mu?
- daha da beteri. pop yıldızı.
@cografi_mecburi
9 yıl önce
Carpe diem felsefesine kapılmış başıboş ruhları anımsattı. Seyir zevki olmasının yanında bir film olduğu unutulmamalı. Sonra üzülüyor insan.
@maverick16
9 yıl önce
7.5 / 10
@josephwhite
9 yıl önce
9 / 10