Aşk Yorumları

Aşk filmi detayları

@yigithan300

2 yıl önce

10 / 10

Michael Haneke bize aşkın tanımını tokat gibi gösteriyor.

@muhammed_b

3 yıl önce

Na başyapıt.

@parfenrogojin

3 yıl önce

Haneke’nin en popüler filmi olan Amour, çok büyük övgü alan bir eser oldu zamanında. Filmi izlediğimizde görsel düzenlemelerin, sahnelerin, renklerin, ışığın, oyunculukların her birisinin ayrı ayrı etkileyici, ve hatta neredeyse duygusal bir atmosfer oluşturduğunu söyleyebiliriz.
Filmle ilgili the guardian gazetesinin websitesinde ilginç bir itiraz yazısı okudum: yazar burada hasta olan georges olsaydı ve georges’un sonu filmdeki Anne gibi bitseydi bu kadar beğeni olmayabilirdi diyor. Cinsiyet seçimi, bir erkeğin merhamet ve şefkat/aşk duygusu ile sevdiği ve ömrünü beraber geçirdiği kadına olan tavrının yüceltilmesinde cinsiyetçi bir yaklaşım olduğunu söylüyor yazar. Burada SPOİLER olacak ama, Georges’un Anne’i ödürmesinin ötenaziye övgü olduğundan söz edilmiş. SPOİLER SONU. Bilmiyorum. Bunların hepsi düşünülebilir.

Seneler sonra Amour’u bir kez daha izlerken, yine çok etkilenmemiş olmamın sebebini düşündüm. Yaşlanma, fiziksel anlamda bedenin güç kaybetmesi ve acı çekmek, hastalık ve
... Devamı
Haneke’nin en popüler filmi olan Amour, çok büyük övgü alan bir eser oldu zamanında. Filmi izlediğimizde görsel düzenlemelerin, sahnelerin, renklerin, ışığın, oyunculukların her birisinin ayrı ayrı etkileyici, ve hatta neredeyse duygusal bir atmosfer oluşturduğunu söyleyebiliriz.
Filmle ilgili the guardian gazetesinin websitesinde ilginç bir itiraz yazısı okudum: yazar burada hasta olan georges olsaydı ve georges’un sonu filmdeki Anne gibi bitseydi bu kadar beğeni olmayabilirdi diyor. Cinsiyet seçimi, bir erkeğin merhamet ve şefkat/aşk duygusu ile sevdiği ve ömrünü beraber geçirdiği kadına olan tavrının yüceltilmesinde cinsiyetçi bir yaklaşım olduğunu söylüyor yazar. Burada SPOİLER olacak ama, Georges’un Anne’i ödürmesinin ötenaziye övgü olduğundan söz edilmiş. SPOİLER SONU. Bilmiyorum. Bunların hepsi düşünülebilir.

Seneler sonra Amour’u bir kez daha izlerken, yine çok etkilenmemiş olmamın sebebini düşündüm. Yaşlanma, fiziksel anlamda bedenin güç kaybetmesi ve acı çekmek, hastalık ve bütün bunların yanında neredeyse kimsesizlik, yalnızlık, iletişimsizlik, ailenin neredeyse işlevsizliği, var olmamış olması. Bunların bir çoğu Haneke filmlerinde yer alan meseleler. Ben Georges, Anne ve kızlarını Yedinci Kıta’daki aile filmin sonunda SPOILER XXX intihar etmemiş olsaydı XXX SPOILER SONU işte bu insanlara dönüşürdü diye düşündüm. Onların işlevsiz, kopuk ilişkileri zaten yönetmenin son filmi Mutlu Son’da daha ayrıntılı anlatılıyor ve hatta artık bir öykü olma özelliğini yitirmiş parçalı halleriyle daha da etkileyici bir atmosfer de yaratıyor bence. Amour’da çok hesaplı, ince ince işlenmiş bir tavır var. Bunun ne olduğunu çözdüğümü söyleyemem. Sanki Haneke’nin çekmemesi gereken bir film gibi Amour. Ya da bu film için Haneke’nin guilty pleasure filmi de denebilir belki. Hikayesiz bir can acısı filmi gibi. Yönetmenin her filmini izledim - tv filmi olarak çektiği Şato’yu saymıyorum- ama herhalde beni en az etkileyen filmi bu oldu. Ancak bir Haneke filminde istisna sayabileceğimiz tek olayı da bu filmde görüyoruz. Bir Haneke filminde hayvanlar mutlaka öldürülür. Amour bu anlamda çok güzel, etkileyici bir tarzda bir istisna yaratıyor...

@lerin

4 yıl önce

8 / 10

Bu film her şeyden öte çok sade. Tüm aşırılıklardan kaçılmış ve Aşk nedir? sorusuna minik bir cevap maruziyetinde yapılmış bir film. Hanekenin piyano parçası seçimleri ve piyanoya olan küçük ilgisi gözümüzden kaçmadı bu sefer de. Seçimlerini de beğendik.

@naksidil

4 yıl önce

8.6 / 10

Senin bir güvercin olduğunu,
benden daha iyi kim bilebilirdi ?
Aşk.. utanmaktı..
Belli etmeden gözlerimle sevmekti, o benliğin sırrına sabretmekti için için..
Saygı, dirençsizliğe direnme ve özgürlük.. bütün bir Aşk.
Haneke'yi nedensizce sevdiğim huzur bulduğum kusursuz bir film..

@asdf_13

7 yıl önce

7 / 10

Yönetmenin en bariz bulduğum özelliği seyircinin filmlerine dalıp gitmesini engellemesidir. Hikayelerine bağlanmazsınız, tanık olursunuz. Sizin ayık olmanızı ve bir film izlemekte olduğunuzu bilmenizi ister. Bu filmde bunu sağlamak için sabit kamera ve geniş çekimleri tercih etmiş. Sahneleri kesmeyerek de tanıklık hissiyatını pekiştirmiş.

Bence Haneke'nin en iyi filmi değil. Ancak güzel bir film.
P

@poirot34

7 yıl önce

8.3 / 10

Emmanuel Riva'nın aday gösterildiği yılda ödülü Jennifer Lawrence'ın aldığı bi dünyada yaşıyoruz. Gerçekten sağlam performans öldüğü güne denk geldi izlemem huzur içinde uyusun.

@carpathia

9 yıl önce

8 / 10

Haneke farklı bir adam karamsar, durgun, kasvetli ve kendi içinde natüralistbir film sunmuş. Haneke insanın içindeki kötülüğe inanmış,belki de onu yaşamış ve görmüş.Bir zamanlar aşık olunan kişi. eskiye ait hiç bir şey kalmamış, hatıralardan başka. artık bu hatıraların yerini de özellikle yaşlı adamın kabusları ve hatırlamak istemedikleri alıyor. zorluk beraberinde o eski, kötü yaşantıları çıkarıyor. imaj değişiyor. açıkçası güvercin metaforu nedir ya da ruhen yıpranan adamla bedenen çöken kadın arasındaki aşk neye tekabül eder, uzak bir iklimdeyim bunlara.Birde şunu söylemeden geçemeyeceğim karantinaya alan arkadaşlar ya haneke filmlerini bilmiyor ya da net bir kafayla izlemiyor.

@cessiebalik

9 yıl önce

8.2 / 10

Çok ilginç buluyorum herifin filmlerini. Ay hep de suratıma tava yemiş gibi oluyorum, benim saflığım mı herkeste o etkiyi yaratıyor mu bilmiyorum. Çok asabım bozuldu gece gece.

* Haneke cidden intihal yaptıysa çok kalbim kırılır.

@daydinak

10 yıl önce

8 / 10

Haneke der ve susarsın.. 10/8

benim için en etkileyici sahnelerden biri, Jean-Louis Trintignant 'ın güvercini yakalamaya çalışıp ona sarılma ihtiyacına sahip olmasıydı..
SPOILER
GİRİŞ YAP
Şifremi Unuttum!

ÜYE DEĞİL MİSİNİZ?

HEMEN ÜYE OLUN
Aktivasyon Mailim Gelmedi!
ŞİFREMİ UNUTTUM
AKTİVASYON MAİLİ GÖNDER
ÜYE OL