Filmi tek kalemde izlemek gerçekten önemli. Ve filmi izlerken ister istemez bir kaç kere, gerçekten bu film 7,5 saat olmalımıydı diye düşündüğüm anlar oldu. Örneğin, açılıştaki 7 dakikalık inek sürüsünün ses ve dolaşmalarını izlerken, bu kadar süre saçma derken, doktorun, evdeki adamları dikizleyip günlük tuttuğu sahneyi izleyince evet bu kadar süre gerekliymiş dedim. Yada, atların meydanda dakikalarca dönüp durduğu veya küçük kızın kedisiyle oynadığı 15 dakikayı izlediğimde yine bu kadar süre uzun olmamalıydı derken, küçük kızın doktorun yanına koşup, bağırdığı sahneyi görünce evet bu kadar uzun olmalıydı dedim. Film böyle bir yapıda. Bazı sahneler ne gerek var dedirtirken bazıları iyiki bu kadar uzun metrajlı bir film olmuş dedirtiyor. Ama anlatmak istediğini fazlasıyla anlatabildiği aşikar. Oyunculuklar gerçekten başarılı. Müzikleri harikaydı.
Geçmeyen, terk edilmiş bir zamanın, bir hayatın karanlık ve çamurlu filmi nasıl bir sabırla çekilebilir ki ? Yönetmenin bu sabrı izleyiciye de aktarabilmesi ciddi bir başarı. Yağmurun bataklığa dönüştürdüğü yollarda, insanlarında o çıkmazın o yoksulluğun içinde çamura dönüşmüş olması ve bile bile koyun gibi güdülme deliliği gerçekten acı. İnsanlar asla özgür değildir.. Not: Sabrı olmayan, empati ile sanatı bir araya getirmekte zorlanan izleyicilerin uzak durması gereken bir filmdir..
filmleri süreyle değerlendirenler için zaten çok söylenecek bir şey yok. ancak sanat nedir, sinema sanati nedir görmek için bu filmi izlemek gerekiyor.
Filmi izlemeye uzun zaman önce başlamıştım, yarısında bıraktıktan sonra tekrar başa dönüp izledim.
Açılış sahnesinden itibaren köyün ağır havası, çamurlu toprakları etrafınızda şekillenmeye başlıyor. Sürünün köyü terkedişi ile birlikte hayvanların dahi yaşamak istemediği, bu köyde yağmur tarafından kapana kıstırılıyorsunuz. Acelenin ve görkemin olmadığı, hiç reklam dönmeyen, televizyon izlenmeyen, teknolojinin müessir olmadığı bu köy insanı sımsıkı sarıp o çamur deryasının içine hapsediyor.
Uzun planlarda yavaş yavaş o oturaklı ve gerçek karakterleri, onların yaşamını, umutlarını, hayal kırıklıklarını kavrıyor insan.
Film sona ererken artık o sahnenin bir köşesinde olduğumu düşünmeye başladım.
Bu eserin ilk dikkat çeken noktası uzunluğu tabi ki. Genel olarak insanların cesaret edemediği bir uzunluk ancak film biterken, aslında daha da izlerdim bu hikayeyi dedim. Ve hatta karakterlerin şehirdeki yaşamda nasıl varolacaklarına dair hayaller kurmaya başladım. Açıkçası Tarr’ın bu konuda... Devamı
Filmi izlemeye uzun zaman önce başlamıştım, yarısında bıraktıktan sonra tekrar başa dönüp izledim.
Açılış sahnesinden itibaren köyün ağır havası, çamurlu toprakları etrafınızda şekillenmeye başlıyor. Sürünün köyü terkedişi ile birlikte hayvanların dahi yaşamak istemediği, bu köyde yağmur tarafından kapana kıstırılıyorsunuz. Acelenin ve görkemin olmadığı, hiç reklam dönmeyen, televizyon izlenmeyen, teknolojinin müessir olmadığı bu köy insanı sımsıkı sarıp o çamur deryasının içine hapsediyor.
Uzun planlarda yavaş yavaş o oturaklı ve gerçek karakterleri, onların yaşamını, umutlarını, hayal kırıklıklarını kavrıyor insan.
Film sona ererken artık o sahnenin bir köşesinde olduğumu düşünmeye başladım.
Bu eserin ilk dikkat çeken noktası uzunluğu tabi ki. Genel olarak insanların cesaret edemediği bir uzunluk ancak film biterken, aslında daha da izlerdim bu hikayeyi dedim. Ve hatta karakterlerin şehirdeki yaşamda nasıl varolacaklarına dair hayaller kurmaya başladım. Açıkçası Tarr’ın bu konudaki düşüncesini yani sahneleri görmeyi istedim.
Planların uzunluğu her sahneyi daha iyi gözlemlemeyi, karakterlerin arasındaki ilişkiyi daha iyi çözümlemeyi sağlıyor. Filmin sonunda memurların karakterler üzerine olan konuşmaları ise film boyunca yaptığınız analizlerin isabetinden keyif almanızı sağlıyor.
Başucunda yer almayı hakeden bir eser bu. Dönüp tekrar tekrar izlerim demeye dilim varmıyor ancak pek çok sahnesini zaman zaman yeniden izlemek isteyeceğim sanırım.
@yigithan300
2 yıl önce
8.6 / 10
@tiamath
3 yıl önce
7 / 10
@naksidil
4 yıl önce
9.3 / 10
Not: Sabrı olmayan, empati ile sanatı bir araya getirmekte zorlanan izleyicilerin uzak durması gereken bir filmdir..
@helmintt
8 yıl önce
9 / 10
filmleri süreyle değerlendirenler için zaten çok söylenecek bir şey yok. ancak sanat nedir, sinema sanati nedir görmek için bu filmi izlemek gerekiyor.
@porcorosso
9 yıl önce
@dexmach
10 yıl önce
@joeyy
10 yıl önce
@gevende
11 yıl önce
10 / 10
@omer
11 yıl önce
8.8 / 10
Açılış sahnesinden itibaren köyün ağır havası, çamurlu toprakları etrafınızda şekillenmeye başlıyor. Sürünün köyü terkedişi ile birlikte hayvanların dahi yaşamak istemediği, bu köyde yağmur tarafından kapana kıstırılıyorsunuz. Acelenin ve görkemin olmadığı, hiç reklam dönmeyen, televizyon izlenmeyen, teknolojinin müessir olmadığı bu köy insanı sımsıkı sarıp o çamur deryasının içine hapsediyor.
Uzun planlarda yavaş yavaş o oturaklı ve gerçek karakterleri, onların yaşamını, umutlarını, hayal kırıklıklarını kavrıyor insan.
Film sona ererken artık o sahnenin bir köşesinde olduğumu düşünmeye başladım.
Bu eserin ilk dikkat çeken noktası uzunluğu tabi ki. Genel olarak insanların cesaret edemediği bir uzunluk ancak film biterken, aslında daha da izlerdim bu hikayeyi dedim. Ve hatta karakterlerin şehirdeki yaşamda nasıl varolacaklarına dair hayaller kurmaya başladım. Açıkçası Tarr’ın bu konuda ... Devamı
Açılış sahnesinden itibaren köyün ağır havası, çamurlu toprakları etrafınızda şekillenmeye başlıyor. Sürünün köyü terkedişi ile birlikte hayvanların dahi yaşamak istemediği, bu köyde yağmur tarafından kapana kıstırılıyorsunuz. Acelenin ve görkemin olmadığı, hiç reklam dönmeyen, televizyon izlenmeyen, teknolojinin müessir olmadığı bu köy insanı sımsıkı sarıp o çamur deryasının içine hapsediyor.
Uzun planlarda yavaş yavaş o oturaklı ve gerçek karakterleri, onların yaşamını, umutlarını, hayal kırıklıklarını kavrıyor insan.
Film sona ererken artık o sahnenin bir köşesinde olduğumu düşünmeye başladım.
Bu eserin ilk dikkat çeken noktası uzunluğu tabi ki. Genel olarak insanların cesaret edemediği bir uzunluk ancak film biterken, aslında daha da izlerdim bu hikayeyi dedim. Ve hatta karakterlerin şehirdeki yaşamda nasıl varolacaklarına dair hayaller kurmaya başladım. Açıkçası Tarr’ın bu konudaki düşüncesini yani sahneleri görmeyi istedim.
Planların uzunluğu her sahneyi daha iyi gözlemlemeyi, karakterlerin arasındaki ilişkiyi daha iyi çözümlemeyi sağlıyor. Filmin sonunda memurların karakterler üzerine olan konuşmaları ise film boyunca yaptığınız analizlerin isabetinden keyif almanızı sağlıyor.
Başucunda yer almayı hakeden bir eser bu. Dönüp tekrar tekrar izlerim demeye dilim varmıyor ancak pek çok sahnesini zaman zaman yeniden izlemek isteyeceğim sanırım.
@ustilago
11 yıl önce