Adamın karısını başından vurması gerçek bir olaya dayanıyor.Filmin uyarlandığı kitabın yazarı 1951 yılında Meksikada karısını yanlışlıkla kafasından vurup öldürüyor ve Meksikanın o dönemdeki kanununa göre sadece 13 gün hapis yatıyor...
Ne çok iyi ne çok kötü diyebilirim. Açıkcası herkesin kaldırabileceğini sanmıyorum (böcekli sahnelerden ötürü) Bir yazarın bir şeyler yazabilme süreci içerisinde zihninde yaşadıklarını sürrealist bir şekilde sunmaya çalışıyor. Özellikle Kafka kafası kısmı en beğendiğim kısımdı diyebilirim. Fakat fazla durağanlığı ve çok beğenemediğim oyunculuklardan ötürü izlerken sıkıldım.
Beat kuşağına ; William S. Burroughs, Jack Kerouac, Allen Ginsberg gibi edebiyatçılara ilgisi olanların kesinlikle izlemesi gereken bir film. Cronenberg bu işi biliyor...
bilim kurgu ve edebiyat muhabbetleri gerçekten boş filmde eğer olay kurgusunu ciddiye alarak yaşayabilirseniz gerçekten bambaşka bi film oluşuyo ekstra tavsiyem de kafanız iyiyken izlemeniz
Sevdiğiniz sizi aldattığında onu öldürürsünüz, ama onu kaybetmiş olmayı kaldıramazsınız. Gerçeklikten uzaklaşmalısınızdır. Onu kaybetmiş olmak esasında aldatıldığınızı öğrendiğiniz vakit gerçekleşmiştir; onu öldürmek cezalandırmak mıdır yoksa kaybınızı ölümle maskelemek mi? Acı kaybınız "onun yokluğu, onun hayatı terkedişi" şekline bürünür. Oysa gerçeklik algınız yıkılmıştır, güveniniz paramparça olmuştur. Nafile bir çabadır. Artık "hiçbir şey doğru değildir, her şey serbest ve mümkündür". Hepimizin doğuştan itibaren gözlemleyip tanımlayarak ve kendimiz ile bağdaştırarak kendi algımızla kapladığımız gerçekliğin duvarlarından algılarımız döküldüğünde kendimizi tam anlamıyla kaotik ve vahşi, korku dolu, anlaşılmaz bir ortamda buluruz. Bu gerçeklikten kaçmak için her şeyi yapmaya hazır ve razıyızdır. Kendi algımız bu gerçekliği örtmek için yeterince güven duygusuna sahip değildir artık, bu yüzden dışarıdan takviye alırız. Çeşitli bağımlılıklarla gerçekliği çarpıtmanın yollarını keşfederiz... Devamı
Sevdiğiniz sizi aldattığında onu öldürürsünüz, ama onu kaybetmiş olmayı kaldıramazsınız. Gerçeklikten uzaklaşmalısınızdır. Onu kaybetmiş olmak esasında aldatıldığınızı öğrendiğiniz vakit gerçekleşmiştir; onu öldürmek cezalandırmak mıdır yoksa kaybınızı ölümle maskelemek mi? Acı kaybınız "onun yokluğu, onun hayatı terkedişi" şekline bürünür. Oysa gerçeklik algınız yıkılmıştır, güveniniz paramparça olmuştur. Nafile bir çabadır. Artık "hiçbir şey doğru değildir, her şey serbest ve mümkündür". Hepimizin doğuştan itibaren gözlemleyip tanımlayarak ve kendimiz ile bağdaştırarak kendi algımızla kapladığımız gerçekliğin duvarlarından algılarımız döküldüğünde kendimizi tam anlamıyla kaotik ve vahşi, korku dolu, anlaşılmaz bir ortamda buluruz. Bu gerçeklikten kaçmak için her şeyi yapmaya hazır ve razıyızdır. Kendi algımız bu gerçekliği örtmek için yeterince güven duygusuna sahip değildir artık, bu yüzden dışarıdan takviye alırız. Çeşitli bağımlılıklarla gerçekliği çarpıtmanın yollarını keşfederiz. Hislerimizi köreltiriz. Kaçabildiğimiz kadar kaçarız. Özlem duyarız. Kendi algısal gerçekliğimizi tekrar kurmak isteriz, uyuşturucu takviyeli ve müdebbir gerçeklik içerisinde çarpık biçimlerde de olsa bunu bir miktar gerçekleştiririz belki. Ama eğreti durur, temeli sağlam değildir ve kendi algımıza dayanan dünyanın travmatik hatırası bir buldozer gibi ortaya çıkarak takviyeli gerçekliğimiz içerisinde özlem ile inşa etmeye çalıştığımız kırılgan öz yapımızı tekrar yıkar. Hüsran üstüne hüsran.
İnsanın aklına direk Kafka'nın Dönüşüm romanı geliyor okurken keyif aldığınız bir kitapsa bence bu filme de bir bakmalısınız , bu kadar az izlenmesi de üzücü kesinlikle.Sürrealizmden keyif alan biriysen dur ve bu filmi hemen izle !!!
@maul
3 yıl önce
6 / 10
@tiamath
5 yıl önce
5.5 / 10
@pudukheba
7 yıl önce
8 / 10
@musax_guy
7 yıl önce
@besrix
7 yıl önce
psychedelic kafasını net yaşattı
@deranged0
9 yıl önce
"Çok edebi bir kafa. Çok edebi. Kafka kafası, kendini böcek gibi hissediyorsun."
@alone
9 yıl önce
8.8 / 10
@ekopyen
9 yıl önce
@walkingonsunshi
10 yıl önce
8.5 / 10
@otlu_kek
10 yıl önce